“İstanbul’un Dünya Miras Alanlarını Çoklu Perspektiften Yorumlamak: İstanbul Kara Surları Örneği” Araştırma Projesi – Kültür Mirası İçin Katılımcı Bir Araştırma Yaklaşımı

Son yıllarda, kültür mirasıyla ilgili anlatıları çoğullaştırmak amacıyla, kültür mirasını toplumun katılımıyla yorumlama ve sunma çalışmaları gerçekleştirilmektedir. “İstanbul’un Dünya Miras Alanlarını Çoklu Perspektiften Yorumlamak: İstanbul Kara Surları Örneği” araştırma projesi, toplulukların, kültür mirasını yorumlama sürecine katılımını sağlayan  “tabandan tavana” yaklaşımı benimseyen bir örnektir. Araştırmanın amacı, İstanbul Kara Surları örneği üzerinden, toplulukların kentte kültür mirasıyla ilişki kurmasının ve yeni değerlendirme, yorumlama kaynakları bulmanın yollarını aramaktır. Disiplinlerarası bir yaklaşım izleyen projede yürüyüş etnografileri, yaratıcı katılım atölyeleri ve ortak üretim etkinlikleri gibi katılımcı araştırma yöntemleri kullanılmıştır. İki yıl süren bu projeyle ilk defa İstanbul’daki bir UNESCO Dünya Mirası Alanı, İstanbul Kara Surları çevresindeki çok katmanlı kültürel peyzaj, farklı toplulukların katılımı sağlanarak incelenmiştir. Projenin çıktıları[*] yaratıcı interaktif biçimlerde dijital hikâye haritaları ve taranabilir video içeriği olarak projenin internet sitesinde paylaşılmıştır. Kara surlarının dijital turu için güzergâhlar da toplulukların anlatılarıyla geliştirilip mobil uygulamalar hâlinde sunulmuştur. Proje sonunda araştırma ekibi tarafından miras uzmanları, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve toplumun farklı paydaşları için eğitici el kitapları hazırlanmıştır.

 Miras sektöründe, farklı toplulukların kültür mirasını yorumlama sürecine katılımını sağlayan demokratik bir yaklaşım benimseme konusunda zorluklar yaşanmaktadır. Son yıllarda, özellikle müzeler bağlamında, toplumun katılımının sağlanması konusunda daha çok örnek vardır. Fakat kentsel tarihi alanlarda hâlâ bu yaklaşımın yaygınlaşmasına ihtiyaç vardır. Avrupa Komisyonu, müzelerin yenilikçi katılımcı stratejileriyle ön safta olduğunu; ama bu stratejilerin alan yönetimi kurumları tarafından benimsenmediğini belirtir (European Commission, 2011, 2018). Kültür mirasının demokratikleşmesi, sivil toplumun aktif katılımıyla farklı toplulukların çok perspektifli yorumlarının bu sürece dâhil edilmesine bağlıdır. Türkiye’de tavandan tabana miras yönetimi geleneği, aynı zamanda kültür mirası paydaşları arasında iletişim eksikliğine yol açmakta ve toplumun mirasla ilişki kurmasını zorlaştırmaktadır. Dünya Mirası listesindeki alanlar bakımından kültür mirası yönetimi; genellikle fiziki çevre (anıtsal, mimari eserlerden oluşan somut miras) envanteri ve korunmasına odaklıdır. Bonino Baraldi vd.’nin belirttiği üzere (2012, s. 728)  topluma danışılması; Dünya Mirası Alan Yönetim Planları (World Heritage Site Management Plans; SMPs) geliştirmenin esas kısımlarından biri olmasına rağmen bunun uygulanışı yüzeysel bulunarak eleştirilmiştir.

“İstanbul’un Dünya Miras Alanlarını Çoklu Perspektiften Yorumlamak: İstanbul Kara Surları Örneği” araştırma projesi; miras değerlerinin tavandan tabana yorumundan ve tek yönlü bilgi aktarım sürecinden kaçınarak, miras yönetiminde katılımcı süreçleri desteklemek ve resmi miras söylemine Faro Konvansiyonu[†] paralelinde yeni bir katman kazandırmak üzere kültür mirası yorumlarını çoğullaştırmaya yönelik katılımcı yaklaşımların bir örneğidir. Bu proje, toplumun katılımıyla; Dünya Mirası Alanları’nın “paydaşlarını” karar verme süreçlerine dâhil etmenin; kentsel tarihi miras alanlarını, özellikle surları çok sesli bir şekilde yorumlamaya, dair  güçlüklerin üstesinden gelebilmek amacıyla başlatılmıştır. Projede İstanbul Kara Surları, savunma amaçlı bir yapı olmasının ötesinde, yaşayan bir kentsel tarihi alan olarak ele alınmıştır.

Proje 2016’da Newcastle Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi ve Bursa Uludağ Üniversitesi işbirliğiyle başlayıp iki yıl sürdü. TÜBİTAK Kâtip Çelebi (Türkiye) ve Arts and Humanities Research Council Newton Fund (Birleşik Krallık) tarafından desteklendi. Proje Prof. Christopher Whitehead (Newcastle Üniversitesi) tarafından yönetildi; Birleşik Krallık araştırma ekibinin diğer üyeleri Dr. Tom Schofield, Dr. Gönül Bozoğlu ve Dr. Daniel Foster-Smith (Newcastle Üniversitesi) idiler. Türkiye araştırma ekibinin koordinatörü Prof. Asu Aksoy (İstanbul Bilgi Üniversitesi) idi. Ekibin diğer üyeleri arasında Dr. Zeynep Kunt, Dr. Ayşegül Yılmaz, Saadet Gündoğdu (İstanbul Bilgi Üniversitesi), Dr. Figen Kıvılcım Çorakbaş, Elif Acar Bilgin, (Uludağ Üniversitesi), Serhat Sarı (Anadolu Üniversitesi) bulunuyordu. Araştırmanın farklı safhaları, yerli toplulukların alan hakkındaki anlatılarını öğrenmek ve kamuyla paylaşmak üzere, katılımcı miras yorumlama yöntemleri geliştirme hedefine yönelik olarak ilerledi. Takip eden satırlarda bu projenin bir değerlendirmesini okuyabilirsiniz.

Araştırma projesi 2016’da başladığında, Kara Surları’nı yegâne yorumlama kaynağı; ana teması fetih olan Panorama 1453 Müzesi’ydi. Çok katmanlı işlevler, Kara Surları’nın hikâyeleri ve alan etrafındaki çok kültürlü çevre, adı geçen kurumun anlatılarında yer bulmaz. Başka ifadeyle; farklı deneyimler, bakış açıları ve bu alanda yaşamış insanların hikâyeleri, resmi miras söyleminde mevcut değildir. Surlarla ilişkili olan topluluklara, İstanbul’un tarihi alanlarının geniş bağlamı içerisinde de danışılmamıştır. Hâlihazırda, güç sahibi olan gruplar arasındaki tartışmaların yönetim yaklaşımlarına şehir planlaması odağında hâkim olduğu bir ortamda, kültür mirası uzmanlarının ve sivil toplumun hesaba katılıp katılmadığı da tartışmaya açıktır. İstanbul’un tarihi alanları için resmi yönetim planlaması süreçlerini değerlendirmek (Aksoy, 2010;  Shoup & Zan, 2013) bu yazının kapsamının dışında kalmakla birlikte, araştırmanın amaçlarıyla ilişkisi bakımından bunu da göz önünde bulundurmak yararlı olacaktır.

Toplumun Katılımını Araştırmak

İstanbul Kara Surları, 1985’ten beri, İstanbul’un Tarihi Alanları’ndan biri olarak, Dünya Mirası listesindedir. Bu 5. yüzyıldan kalma UNESCO Dünya Mirası alanı, şehir içinde 6 kilometreden uzun bir alanı kaplar; farklı sosyo-demografik özelliklere sahip 8 semtten geçer, ki bunlar Yedikule, Belgradkapı, Silivrikapı, Mevlanakapı, Topkapı, Edirnekapı, Sulukule ve Ayvansaray’dır. Araştırma, sayılan semtlerin mevcut veya eski sakinlerinin alternatif miras anlatılarını tespit etmeyi ve değerlendirmeyi amaçlamıştır. Bu süreçte, etnografik saha çalışmasına, hangi mahallelerin ve toplulukların dâhil edileceğini kararlaştırmak üzere alana dair mevcut araştırmalara, aktif sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine, akademisyenlere ve alanla ilgili uzmanlara danışılmıştır. Katılımcıların seçiminde alanın sosyo-demografik yapısını temsil etme endişesi taşımamakla birlikte, hakkında bilgi sahibi olunan bütün farklı topluluklara ulaşmaya çalışılmıştır. Literatür taraması ve kartopu yöntemiyle (ilgili kişinin araştırmacıyı tanıdığı başka bir kimseye yönlendirmesi) katılımcı grubu oluşturulmuştur. Katılımcı grubun çeşitliliğinin kültür mirası yorumunun çoğullaştırılmasına olumlu etkisi olmuştur.

Projemizin başlangıcında farklı paydaş gruplarıyla Kara Surları’nı, onların sosyo-kültürel yapısını nasıl anladıklarını öğrenme, projeyi anlatmak üzere paydaşları tanıma fırsatı bulduğumuz odak grubu toplantıları ve yarı-yapılandırılmış toplantılar yaptık. Ardından, Kara Surları etrafındaki semtlerde oturan insanlarla bağlantıya geçip bu kişilerle yürüyüş etnografileri düzenledik. Sulukule’nin “eski” Roman sakinleri, esnaflar, işçiler, bostancılar; Yahudi, Ermeni, Rum Ortodoks vb. dini ve etnik azınlık mensupları gibi farklı kimlikleri, deneyimleri, geçmişe dair tutumları olan çeşitli toplulukları dâhil etmek için gayret gösterdik.

Katılımcılara araştırma süreci hakkında ayrıntılı bilgi verildi; bu tarihi alan ve çevresiyle ilişkilerini inceleyecek olan araştırma sürecine ne derecede dâhil olacakları üzerinde yetki sahibi oldukları bildirildi. Danışma toplantılarından odak grubu görüşmelerine, ortak video üretimine, katılımcılar araştırmada gönüllü yer aldılar. Katılımcı yaklaşımımızı paylaşan film yapımcıları ve fotoğraf sanatçılarıyla da işbirliği yaptık. Projemizi 100’den fazla insana tanıttık; mirasın yorumlanması ve sunumu süreçlerine toplumun farklı bölümlerinin dâhil olmasını amaçladık. Kültürel keşiflerden yürüyüş etnografilerine ve yaratıcı ortak üretim atölyelerine çeşitli araştırma metodolojilerinden yararlandık. Takip eden satırlar katılımcı araştırma sürecinin ve farklı disiplinlerin araştırma planlamasına nasıl katkıda bulunduğunun ana hatlarını ortaya koyacak.

Katılım için Sanat ve Tasarım Odaklı Metodolojiler

Araştırma ekibi olarak sahaya çıkmadan önce, toplumun, kültür mirasının yorumlamasına katılımını destekleyecek yaklaşımı tespit etmek; toplulukların, hatıraları ve başkalarının aktardığı hikâyeler üzerinden tarihi alanla günlük olarak kurdukları ilişkileri anlamak üzere incelemeler yaptık. Araştırma ve uygulamada, alışılageldik nicel anket ve yapılandırılmış yerinde mülakatlar yerine, yenilikçi bir yaklaşım benimsedik. Bu yaklaşım, toplulukların katılımını üst düzeyde sağlama amacımızın da yansımasıydı. Mirasın değerini yeniden düşünerek ve bu yorumları sunmak üzere dijital ve mobil teknolojiyi kullanarak, topluluğun ortak üretimiyle ilgilenen miras uzmanları için yöntemler ve kaynaklar sağlamayı da hedefledik.

Ciolfi’nin öne sürdüğü üzere (2012), kültür mirasına hakiki katılım için mekân özellikleri hakkında yerleşik ifadeleri tekrarlamaktan kaçınmak gerekiyor. Yürüyüş etnografileri, mobil karşılaşmalar  (Ingold & Vergunst, 2003; Yi’En, 2014) ve kültürel keşifler bu amaca yönelik en verimli tekniklerden bazıları oldu. Katılımcılar araştırmacılarla birlikte mahallelerinde gezerken veya fotoğraf çekerken, kendilerinden bilgi alınacak pasif kişiler olarak konumlandırılmak yerine bilgi üretiminde söz sahibi olmak üzere eyleme geçtiler. Bu çok yönlü metodolojiler, duyusal uyarıcılarla araştırma için mekân, hafıza ve kimlik anlatıları ortaya çıkaran katalizör işlevine sahip oldu. Kara Surları örneğinde yürüyüş etnografileri, kültürel keşifler, ortak üretim faaliyetleri ve Coğrafi Bilgi Sistemleri teknikleri katılımcılarımızı aktif olarak sürece dâhil etmemizi kolaylaştırdı. Bizler de araştırmacılar olarak araştırma boyunca bu yöntemlerden yararlanarak  “uzman/araştırmacı” ile “katılımcı” arasında hissedilen hiyerarşik bölünmeyi aşmaya çalıştık.

Yürüyüş Etnografileri

Projenin ilk safhası, insanların mekân ve tarihle ilişkileri hakkında araştırma yapılan, topluluk üyeleriyle birlikte 47 yürüyüş etnografisinin yapıldığı etnografik çalışmadan oluştu. Topluluklarla birlikte dijital yorumlama kaynakları üreterek surların miras değerinin yeni yorumlarını geliştirmek üzere bu etnografik çalışmadan yola çıktık (https://pluralheritages.ncl.ac.uk/#/stories).

Alanla ilişkiye odaklı araştırma için yürüyüş etnografisi, hem katılımcının hem de araştırmacının yürüyüşü aynı anda deneyimledikleri, araştırma için fırsatlar yaratan, amaca uygun bir yöntem oldu.  “Yürüyüş etnografileri”, bir sahada yıllardır yaşayanların oraya dair daha derin bir anlayışa sahip olacakları fikrine dayanır. Katılımcılarla, mahalleler etrafında kendi seçtikleri güzergâhları izleyerek yürürken, yürüyüş boyunca anlattıklarının ses kaydını aldık ve bir GPS uygulaması yardımıyla, koordinatları kaydettik. Birinci bölümün çerçevesi, bize göstermek istedikleri belli noktalara ve buraların neden kendileri için önemli olduğuna; alanla ilgili anıları olan başka sakinler olup olmadığına yönelik sorularla oluştu. İkinci bölüm ise katılımcılar için mirasın ve Kara Surlarının anlamı, mirasın korunması üzerine ne düşündükleri gibi daha özel, mirasla ilgili sorular üzerine odaklıydı.

Kültürel Keşifler ve Ortak Üretim Aktiviteleri

200 saatten fazla ses kaydıyla sonuçlanan yürüyüş etnografilerinin ardından, katılımcılara verilen yaratıcı görev setlerinden oluşan “kültürel keşifler” yürüttük. Gaver’in öngördüğü üzere bu yöntem, katılımcıların günlük deneyimlerini, araştırma tasarımına dönüştürür; verimlilik yerine oyun ögelerine odaklıdır. Böylece katılımcıların kendilerini ifade etmek için yaratıcı araçları olur  (Gaver, 2011). Bu keşiflerin amacı, katılımcı mülakatlarından zengin kişisel veriler elde etmenin yanı sıra mobil, mahalli medya enstalasyonları için tasarım ortamı bilgisi toplamaktır (Schofield, 2018). Amacımız aynı zamanda yürüyüş etnografileriyle oluşturulan içeriğe dair anlayışımızı derinleştirmek için katılımcıların Surlarla ilgili hikâyelerini ortaya çıkarmaktı. Bu projedeki kültürel keşiflerin bazıları katılımcılara, Surların görebildiklerini, işitebildiklerini ve etraflarında olup biten olayları hatırlayabildiklerini hayal ederek, Surlara mektuplar yazdırmaktan oluşuyordu. Katılımcılardan Surlar üzerinde birer nokta seçmeleri, sonra da Surlara, şahit oldukları, orada gerçekleşmiş bir olaya dair soru sormaları rica edildi. İkinci aşamada katılımcıların Surların cevabının ne olacağını hayal ederek bu sorulara cevap vermeleri istendi. Bir başka etkinlik, hafızayla bağlantısı bakımından duyusal deneyim üzerine odaklıydı. Katılımcılardan Surlar’ın etrafındaki hayatlarında kendileri için önemli olan sesler üzerine düşünmeleri istendi.

Araştırmanın sonraki aşaması, katılımcıların yapımını prodüktörlerle paylaştığı 20’şer dakikalık videoların ortak üretimiyle devam etti. Bu videoların bir çeşidi, katılımcıların prodüktörlerle, yürüyüşe çıkmadan önce izlemek istedikleri güzergâhı değerlendirdikleri, yapılandırılmış yürüyüş etnografileriydi. Bu yöntem, takip edilecek güzergâhların, bazı durumlarda katılımcıların, yerli rehberler gibi dolaştıkları hazırlıksız rotalar yerine, güzergâhın anlatmak istedikleri hikâyelere göre planlamasını kolaylaştırdı. Ortak üretilen videoların diğer bir çeşidi katılımcılarla sesler üzerine, bu seslerin hayatlarındaki önemi bağlamında konuşarak yapıldı. Katılımcılar kültür hayatındaki değişime bağlı olarak bu seslerin kaybolması üzerine de yorumlar yaptılar. Örneğin, sokaklarda oynayan çocukların seslerinin veya seyyar satıcıların bağrışlarının artık olmaması, katılımcıların değişim üzerine düşüncelerini harekete geçirdi.

Kültürel keşifler ve ortak üretim aktiviteleri, araştırmanın metin, görüntü ve ses gibi çok çeşitli modaliteler sağladı. Bu aktiviteler yoluyla, kentsel alanının kullanımına dair anlatıların birden fazla katmanda ortaya çıkması amaçlandı. Ortak üretim aktiviteleri, gönüllü olan 17 katılımcı ile birlikte yürütüldü. “Yürüyüş etnografisi,” “sesler,” ve “Surlar’a mektuplar” üzerine 36 dijital ürün üretildi. Böyle ortak üretilen malzemeler, mirasın yorumlanması için çeşitli yollarla kullanılabilirler. Kara Surları projemiz örneğinde, Kara Surları çevresindeki mirasın “çoklu” unsurları hakkında bilgi edinmek isteyen ziyaretçiler için bir mobil uygulama hazırlandı. Yürüyüş güzergâhları boyunca ilgili noktalara yönelik kısa videolar internete yüklendi. Katılımcıların fotoğraf atölyesi sırasında çektiği fotoğrafları, çekildikleri alanlara dair bir çevrimiçi “hikâye haritası” oluşturmak için kullandık; fotoğraflara dair paylaşmayı tercih ettikleri düşünce ve yorumları da ekledik. Bu fotoğraf atölyesi, araştırmaya katılımcıların doğrudan görüntülü içerik üretimi ve bu fotoğraflar üzerinden kültür mirası anlatıları olarak katkıda bulundu.  (https://pluralheritages.ncl.ac.uk/#/apps)

Katılımcıların Miras Üzerine Bakış Açıları

Bütün bu katılımcı araç ve teknikler, katılımcıların kültür mirasıyla ilişkileri ve bakış açıları üzerine bilgi sahibi olmayı ve kamuya sunmak üzere malzemeler hazırlanmasını sağladı. Araştırma sonuçları analiz edildiğinde, yaşam alanlarının uğradığı dönüşümün, deneyimlenen kültürel değişime paralel olduğu söylenebilir. Katılımcılar alanın şimdiki hâliyle bağlantılı olarak geçmişe dair konuştuklarında, “kayıp” teması güçlü biçimde ortaya çıkmıştır. Geçmişte ritüel, oyun, piknik, toplanma alanı olarak günlük hayat döngülerinin parçası olan Surlar’ın bugünkü rolü çok sınırlıdır; zira kentsel dönüşüm projeleri ve etraflarını çeviren demir çitler nedeniyle insanlar, Surlar’a fiziki olarak erişememektedir. Demir çitler, Surlar’ı insanlardan koruma amacı güderken, Surlar etrafındaki insanların emniyetini sağlayıcı polis gücünün yokluğu tezat oluşturmaktadır. Özellikle gece vakti Surlar etrafında duyulan “emniyetsizlik hissi” kolektif bir tema olarak ortaya çıkmıştır. “Nostalji” teması, “kayıp,” “korunan” (geçmiş), “gelecek endişesi” anlatılarıyla görünür olur. Bunlar çoğunlukla Kara Surları’nın, etraflarındaki yaşayan kültürel peyzajla birlikte korunmasının gerekliliğine işaret eden çok katmanlı anlatıların birer örneğidir.

Katılımcılar, alana dair kendi hislerini ve düşüncelerini keşfetmeye başladıkları bu araştırma süreci hakkındaki görüşlerini de paylaştılar. Başka deyişle; araştırmanın kendisi, katılımcıların, zaman zaman kayıtsız kaldıkları bizzat kendi miraslarıyla ilişkilerini sorgulamaya başladıkları bir süreci harekete geçirdi. Bir katılımcı, günlük hayatın koşuşturması içinde geçmişin hikâyelerini göz ardı ettiklerini, ama bu araştırmayla o hikâyeleri anlatma fırsatı bulduklarını belirtti. Bu, araştırmamızın dönüştürücü etkilerini hissettiğimiz anlardan biriydi. Bu anlardan bir diğerinde, fotoğraf atölyesi katılımcıları Kara Surları’nın korunmasına dair politikaları sorguluyor; mirası, donuk bir varlık değil de hayatın parçası olarak kabul eden uygulamaları öğrenme isteklerini vurguluyorlardı. Toplulukların miras yorumlama sürecine katılmasının, mirası bizzat halkın koruması da dâhil çok boyutlu yararları olduğu söylenebilir. .

Katılımcı Bilgi Üretimi İçin Miras Metodolojileri

“İstanbul’un Dünya Miras Alanlarını Çoklu Perspektiften Yorumlamak: İstanbul Kara Surları Örneği” araştırma projesi, halkın miras yorumuna katılımını önceleyen çok disiplinli bir yaklaşımla başladı. Kara Surları’nın insanların hayatlarındaki anlamlarını keşfetmeye yönelik çeşitli bilgi biçimlerini kapsayan bir yaklaşım benimsedik.  Bu sebeple, katılımcılara kendilerini ifade etmeleri ve kültür mirasının katmanları hakkında alışkın olmadıkları yollarla keşifler yapmaları için araçlar ve ortamlar sağlayarak; hareket, görme ve işitme duyularını faaliyete geçiren sanat temelli metodolojilerden yararlandık. Bunun sonucunda Kara Surları ve çevresiyle ilgili çok katmanlı anlamlara ve çoklu yorumlara erişmek mümkün oldu. Bütün araştırma süreci, hem araştırmacılar hem de katılımcılar için yeni farkındalıklar yarattı.

Bu araştırmanın bulguları mekân, kimlik, miras ve ortak üretim yöntemleri üzerine çeşitli araştırma alanları için referans olacaktır. Özetle, etnografik ve sanat bazlı yöntemlerden yararlanılan katılımcı araştırma yaklaşımının, resmi miras söylemine yeni bir katman ekleyerek, miras hakkında kültürel peyzajın parçası olarak halkın günlük deneyimlerine dayalı yeni boyutları keşfetmeyi sağladığı görülmüştür. Bu katılımcı yaklaşım, mirası tabandan tavana yorumlama sürecini ve alandaki paydaşlar arasında diyaloğun başlamasını harekete geçiren bir model de kurmaktadır. Dileğim odur ki, bu araştırmayla başlayan katılımcı süreç, miras yönetim politikalarından sorumlu olanlar da dâhil olmak üzere, daha geniş bir paydaşlar çevresince de benimsensin.

 

Çeviren: Ertuğrul İnanç

 


Kaynakça

Bonini Baraldi S., Shoup D. ve Zan L. (2013). “Understanding Cultural Heritage in Turkey: Institutional Context and Organisational Issues”, International Journal of Heritage Studies, 19 (7), 728–748.

European Commission. (2018). Innovative Solutions For Cultural Heritage. European Commission, Directorate-General for Research and Innovation, Lüksemburg: Publications Office of the European Union.

Evans, J., ve Jones P. (2011). “The Walking Interview: Methodology, Mobility and Place”, Applied Geography, 31, 849–858.

Gaver, B. (2001). “Designing for Ludic Aspects of Everyday Life”, ERCIM News, No. 47.  www.ercim.org/publication/Ercim_N.ews/enw47/gaver.html [Erişim Tarihi: 18.02.2019]

Ingold, T. ve Vergunst, J. L. (ed.) (2003). Ways of Walking: Ethnography and Practice on Foot. New York: Ashgate.

Kıvılcım Çorakbaş, F., Aksoy, A., ve Ricci, A. (2014). “A Report of Concern on the Conservation Issues of the İstanbul Land Walls World Heritage Site- With a Special Focus on the Historic Yedikule Vegetable Gardens (Yedikule Bostanları)”, Oxford University Byzantine Society. Erişim: https://oxfordbyzantinesociety.files.wordpress.com/2014/02/report_land_walls_whs.pdf

McIntrye, A. (2008). Participatory Action Research, Londra: Sage.

Schofield, T, Foster-Smith, D, Bozoğlu, G ve Whitehead, C. (2018). “Co-Producing Collections: Re-imagining a Polyvocal Past with Cultural Probes”, Open Library of Humanities, 4(1): 35, 1–23, DOI: https://doi.org/10.16995/olh.296

Shoup, D.D. ve Zan, L. (2013) “Byzantine Planning: Site Management in İstanbul”, Conservation and Management of Archaeological Sites, 15(2), 164–194.

Yi’En, C. 2014. “Telling Stories of the City: Walking Ethnography, Affective Materialities, and Mobile Encounters”, Space and Culture, 17(3), 211–223.

 

[*] Bu araştırmanın çıktıları, hikâye haritaları ve taranabilir video içeriği şeklinde, Türkçe ve İngilizce olarak, projenin internet sayfasında (https://pluralheritages.ncl.ac.uk; https://cokseslimiras.bilgi.org.tr) sunulmuştur. Ziyaretçiler için Surları etrafındaki güzergâhların kültür mirası yorumunu da içeren mobil uygulaması, araştırmaya katılan yerli halkın anlattıkları esas alınarak programlanmıştır. Şu başlıklarda eğitici el kitapları üretilmiştir: 1. Yerler ve Geçmişlerle İlgili Farklı Deneyimler; 2. Toplumla Çalışarak Kültür Mirasına Yeni Değer Atfetmek; 3. Bellek Haritaları Oluşturmak; 4. Birlikte Üretim Çalışmaları; 5. Kent Mirasının Somut Olmayan Kültürel Niteliklerini Anlamak ve Belgelemek; 6. Kentsel Dünya Miras Alanlarında ‘Üstün Evrensel Değer’i Yeniden Düşünmek.

[†] Faro Konvansiyonu: Avrupa Konseyi’nin 2005 Kültür Mirasının Toplum İçin Değeri Üzerine Çerçeve Konvansiyonu vurgular ki: “Herkes, tek başına veya toplu halde, kültür mirasından istifade etme ve zenginleşmesine katkıda bulunma hakkına sahiptir.”