Bir Aşırma (İntihal)Doğramacı-Yazıcı Davası Işığında Yargımız-Aydınlarımız
Hasan Yazıcı ve İhsan Doğramacı arasındaki dava epeyce konuşulmuş, dikkat çekmişti: 2000-2007 arasında iç hukukta, 2007–2014 arasındaysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde devam eden yargı süreci gerek hukukun işleyişindeki birçok çarpıklığı gerek akademik intihalin boyutlarını göstermesi açısından ibret verici durumlarla doluydu.
Yazıcı, bu kitapta söz konusu dava sürecini etraflıca anlatarak sadece yargıya bir ayna tutmakla kalmıyor aynı zamanda toplum tarafından “aydın” olarak görülen kimselerin ahlâki duruşlarını, tutumlarını, hal ve tavırlarını da mercek altına alıyor.
Haksız TahrikBir Erkeklik Hakkı
Haksız Tahrik’te Eylem Ümit Atılgan, sayısız mahkeme tutanağı, karar metni ve gazete haberini inceleyerek, buradan çıkan bulguları derinlikli bir okumaya tâbi tutuyor. Feminist bir hukuk akademisyeni olarak, “haksız tahrik” düzenlemesinin lafzını ve uygulanmasını hukuk sosyolojisinin ve felsefesinin ışığında yorumluyor.
Adalet Atlası
Adalet Atlası, adaletsizliklerin tırmanışa geçtiği son dönemde, farklı alanlardan 75 isimle birlikte adaletin imkânını sorguluyor.Yürümenin, temsilin, özrün, büyümenin, hatırlamanın yanı sıra hatırlatmanın ve daha birçok eylemin adalet ile ilişkisine bakıyor. Adalet deyince akla gelen mahkeme, suç ve ceza gibi başlıkların yanı sıra rap, çizgi romanlar, video oyunları, organ nakli ve kimsesizler mezarlığı gibi uzağa düşmüş olanları da merkeze alan söyleşilerde konuklar birikimlerini ve akıl karışıklıklarını paylaşıyor. Anadolu Kültür’ün aynı isimli podcast projesinin dökümünden oluşan bu kitap, pek çok yeni ve eski konu ve kavramla kesişen güncel bir atlas yaratıyor.
Bir AİHM Yargıcının Not Defteri
Biri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıcı, diğeri insan hakları hukuku araştırmacısı iki hukukçu, Rıza Türmen ve Işıl Kurnaz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni (AİHM) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) masaya yatırıyorlar. Mahkemenin kuruluş amacını, ilkelerini, işleyişini, bugünkü konumunu tartışırlarken, AİHS’nin maddelerini ayrıntılarıyla ele alarak bir insan hakları hukuku çerçevesi çiziyorlar.
Hayvan Haklarına GirişÇocuğunuz mu Köpeğiniz mi?
Önde gelen hayvan hakları kuramcılarından biri olan Gary L. Francione, “radikal” fikirleri ile diğer kuramcılardan ayrılıyor. Bu kitapta, hayvanları koruma kanunlarında temel alınacak kadar yaygınlaşan “insanca muamele” ilkesinin pratikte hiçbir hükmünün olmadığını savunuyor.
Kafesler BoşalsınHayvan Haklarıyla Yüzleşmek
Kafesler Boşalsın’da, insan türünün hayvanlar üzerindeki tahakkümünün örnekleri gözler önüne seriliyor. “İnsanların hayvanlara korkunç şeyler yapmaktan vazgeçmeleri!” gibi basit bir talebi dillendiren hayvan hakları savunucularının, teorilerini ve eylemlerini hangi düşünce ve değerlere dayandırdıkları, mücadelelerini hangi felsefî saiklerden yola çıkarak ördükleri açıklanıyor. Kafesler Boşalsın, türe dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmayı amaçlayan hayvan hakları mücadelesinin felsefî kilometre taşlarından...
Demokrasiyi ve Anayasayı KorumakKelsen Schmitt’e Karşı
Weimar döneminde yaşanan bir kamu hukuku tartışmasının bugün bir güncelliği var mıdır? Dünyanın popülist sağ siyasetlerin eksenine kaydığı, anayasanın ve kamu tarifinin “kişisel ihtiyaçlara” göre sündürüldüğü, demokrasinin pekâlâ siyasal “mugalata” olarak ele alınabildiği bir dönemde kuşkusuz bu sorunun yanıtı “evet”tir! Berke Özenç Demokrasiyi ve Anayasayı Korumak’ta içinde yaşadığımız çağın siyasal tartışma başlıklarından -belki de- en önemlisini, Weimar döneminin ışığında kapsamlı bir şekilde ele alıyor.
Kadıdan HâkimeBir Mesleğin Yolculuğu
Uzun süredir yargı pratiğinin içinde olan, hukuka sosyolojik, tarihsel ve felsefi bir bakış açısıyla yaklaşan Muzaffer Şakar, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e aktarılan ve günümüze uzanan süreçte hâkimlik mesleğini yolcuğunu etraflı biçimde ele alarak bu soruların peşine düşüyor. Osmanlı’da kadılık, Cumhuriyet dönemindeyse hâkimlik teşkilatının inşasına ve yürütülüş biçimine ilişkin tarihsel bilgilere, mevzuata ve uygulamalara değinerek yargının öteden beri süregelen bürokratik niteliklerini ortaya koyan Kadıdan Hâkime, hukuktan ziyade devlete; adaletten ziyade bürokrasiye göre hizalanan yargının seyrini gözler önüne seriyor.
Genel Hukuk Teorisi ve Marksizm
Pasukanis, kitabının 2. baskısına yazdığı önsözde “Marksist hukuk genel kuramı eleştirisi[nin] henüz başlangıç aşamasında“ olduğunu söylüyordu. Almanca baskıya önsözde de, kitabını “burjuva hukuk biliminin metafizik, biçimsel-mantıksal veya en iyi ihtimalle tarihsel-evrimci yöntemine karşı, maddeci-devrimci bir diyalektik yöntem geliştirme görevinin yerine getirilmesi yolunda alçakgönüllü bir girişim” olarak tanımlıyordu. Ne yazık ki, bu alçakgönüllü girişim, Sovyet Devrimi’nin aldığı yönelim nedeniyle hem siyasal hem de hukuksal bakımdan kadük kalmış ve bugün dahi Marksist hukuk genel kuramı eleştirisi henüz başlangıç aşamasını aşamamıştır.
Türkiye'nin Anayasa Gündemi
Bu ortak yapıt, de jure ve de facto ayrımı çerçevesinde yayılan bilgi kirliliği eşliğinde, siyasal rejimler üzerine toplumda yaratılmak istenen algı operasyonu karşısında uzmanların, “anayasa kamuoyu”nu doğru ve gerçek bilgiye yönlendirme çabası...
Türkiye'nin Anayasa İmtihanıCumhurbaşkanlığı - Başkanlık Tartışması
Üretken anayasa hukukçusu Murat Sevinç, anayasa değişikliği teklifinin etraflı bir analizini yapıyor. Başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistem modellerinin hiçbirine uymayan bu “Cumhurbaşkanlığı sistemi”nin kendi içindeki analiziyle yetinmiyor. Bu modeli, içinden çıkıp geldiği anayasa tartışmaları ve Türkiye sağının “millî iradeci” arayışı içinde konumlandırıyor.
Barış İçin AkademisyenlerOlağanüstü Zamanlarda Akademiyi Savunmak
“Barış İçin Akademisyenler” girişimi adına, “Kürt sorununda barışçı çözüm” talebiyle yayımlanan “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiri, Türkiye tarihinde akademi üzerindeki belki en kapsamlı baskı uygulamasına vesile oldu.
Türkiye'de Hukuku Yeniden Düşünmek
Haluk İnanıcı’nın alanındaki önde gelen, uzman isimlerin katkılarıyla hazırladığı bu derleme yazarların kendi alanlarındaki envanteri, demokratik hukuk devleti, hukukun genel ilkeleri perspektifinden değerlendirme niteliği taşıyor
"Biz de İnsanız Yavrum Ya!"Nefret Suçları: Vakalar, Tanıklıklar
Kimliklerine veya insani bir özelliklerine karşı nefret duyulan, bu nefretle seferber olan grupların ayrımcılığına hatta saldırısına maruz kalan insanların hikâyeleri, azapları, bu nefretle baş etme mücadeleleri... Esra Açıkgöz ve Hakan Alp’in çalışması, bunun tipik ve acı örneklerini anlatıyor.
Hukuk DevletiKökenleri ve Küreselleşme Çağındaki İşlevi
Hukuk Devleti: Kökenleri ve Küreselleşme Çağındaki İşlevi hukukun maddi içeriğinin, onu üreten ve uygulayanlardan bağımsız olarak düşünülemeyeceğini vurgulayan kapsamlı bir tartışma sunuyor.
Türk Yargısı ve Adaleti Üzerine Yazılar
Baskın Oran’ın 1990’lı yılların ortasından itibaren yazdığı yazıları bir araya getiren bu derleme, Türk Yargısı ve Adaleti’nin içler acısı halini tüm yönleriyle ortaya koyuyor. Birey’i Devlet’in kulu sayan zihniyeti, dönemin “farklı” kimliklerini (gayrimüslim, solcu, LGBT, İslamcı, kadın, Kürt…) inkâr eden zihniyeti masaya yatırırken, bir yanda “adalet”in fazlasıyla es geçildiği diğer yanda adaletsizliğin diz boyu olduğu bir anlayışın analizini yapıyor
Kafesteki TürkiyeHıristiyanlar Neden Öldürüldü ?
Dava dosyalarını titizlikle inceleyen Sibel Hürtaş, Malatya cinayetlerinin arkasında olan biteni ilmek ilmek örerek beş gencin buzdağının sadece görünen yüzü olduğunu ortaya koyuyor, gayrimüslim karşıtı kampanyanın cinayetlere ve Malatya katliamına doğru nasıl yol aldığını masaya yatırıyor.
"Bu öğrencilere bu işi mi öğrettiler?"Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar
Araştırmacı gazeteciler Gökçer Tahincioğlu ve Kemal Göktaş’ın incelemesi, 11 yıllık AKP iktidarı döneminde öğrenci hareketine dönük baskı rejiminin bir bilançosunu çıkarıyor. Bütün yönetim kademelerinin kıyıcı hoşgörüsüzlüğünden, polisin daimi “orantısız güç” uygulamasına, yargının “terörist” ve “düşman” muamelesi yapan rutinine kadar…
Sözde TeröristBir Demokrasi Polisiyesi
Çoğulcu demokrasiyi, örgütlü toplumu, özgür bireyi ve eleştirel aklı hedef alan “devlet terörü” eliyle, yasal hakları kullanmak bile terör suçu sayılıyor. Sonuç ortada: ÖYM’lerde yargılanan sekiz bini tutuklu yetmiş bin sanıkla Türkiye, 12 Eylül mahkemelerinin rekorunu bile geride bıraktı.
Avrupa'da İnsan Hakları
Günümüzde insan hakları, hiçbir zaman olmadığı kadar kabul görüyor ve özellikle Avrupa’nın siyasi retoriğinde şiddetle destekleniyor; ancak somut gerçeklikte, Avrupa da dahil, her yerde ihlal ediliyor. Üzerinde mutabakata varılmış olan standartların istikrarlı bir biçimde uygulanmamasının yanında, yürütmede de aksaklıklar yaşanıyor. Cezaevlerinin aşırı kalabalık olduğu Avrupa ülkelerinin birçoğunda hukukun üstünlüğü ilkesi çiğneniyor ve ekonomik krizlerden en olumsuz etkilenenler, en kırılgan kesimler oluyor.
Biz ve OnlarHayvanlarla Bağımızı Anlamak
İnsanlar neden hayatlarını hayvanlarla paylaşma ihtiyacı duyarlar? Diğer insanlarla kuramadıkları bağı ikame etmek, insanlarda bulamadıkları duygusal tatmini onlarda bulmak için mi? Sınıfsal statülerini ve zenginliklerini sergilemek için mi? Bakımlarına muhtaç olan bir canlıya “efendilik” taslayarak iktidar ve tahakküm heveslerini tatmin etmek için mi? Yoksa onlarla birlikte yaşamak, altında başka bir saikin aranmasına hacet olmayan, kendine özgü ve benzersiz bir ilişki deneyimi yaşattığı için mi?
Parçalanmış AdaletTürkiye’de Özel Ceza Yargısı
Parçalanmış Adalet, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin devamı gibi kurulan ve işleyen “özel yetkili ağır ceza-özel soruşturma” modelini ele alıyor, bu soruşturma ve yargılama yönteminin “adil yargılama” açısından oluşturduğu tehdidin çeşitli boyutlarına dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Ulus-Devlet ve Küreselleşme KıskacındaDemokrasi ve Hukuk Krizi
Küreselleşme, ulus-üstü bir bütünleşme süreci: Üniter devlet bir yandan ulus-altı düzeyde bölgeselleşirken diğer yandan ulus-üstü düzeyde bütünleşmeye doğru gidiyor. Devletler ve toplumlar arasındaki ilişkiler hızla gelişiyor, bağlantılar karmaşık hale geliyor. Böylece bölgeselleşme ve küreselleşme ilişkisi, üniter devletin biçim değiştirmesine yol açıyor.
İfade Özgürlüğüİlkeler ve Türkiye
Demokrasinin ve de bireysel özgürlüklerin vazgeçilmez unsuru olan düşündüklerini açıklama ve yayma hürriyetini, yani ifade özgürlüğünü, bir “turnusol kâğıdı” olarak değerlendirmek mümkün: Bir ülkede demokrasinin, kişi hak ve özgürlüklerinin ne kadar önemsendiği, en net bir şekilde, bu özgürlüklerle kurduğu ilişkilerde tezahür eder.