“Create Syria”: Diasporaya Nasıl Yaklaşılacağına Dair Sekiz Yıl Boyunca Ortaya Konan Düşünceler

 

Sosyal değişim ve dayanıklılık, Suriye’ye ilişkin bağlam tasvir edilirken başvurulan başat kavramlar. Bununla birlikte, bu terimler bir takım güçlük ve engelleri de beraberinde getiriyor.  Dünya Suriye’yi sekiz yıldan bu yana umut kesilmiş bir ülke olarak sunarken, yerinden edilmiş Suriyeli halkları ve mültecilerin hareketini bir kriz olarak niteliyor. Özellikle 2013’ten beri, sözü edilen “kriz”le baş etmek üzere bir dizi çözüm önerisi hazırlandı. Ne var ki; hangi amaçla olursa olsun, bu sözcüklerin tercih edilmesi Suriye dışında bulunan Suriyelilerin mevcudiyetinin çözüm bulunması gereken başlı başına bir sorun olduğu anlatısını güçlendirdi. Bu durum ayrıca, Suriye diasporasının Suriyeli göçmenlere ev sahipliği yapan toplumlara, ekonomik, sosyal ya da siyasi bir katkı sağlamıyor olduğu fikrini de pekiştirdi.

Bu duruma yanıt olmak üzere şimdiye değin birçok yönteme başvurulmuşsa da, bir yöntem ihmal edildi. Çok az sayıda insan, sanat kesiminin güçlendirilmesi imkanının, zararlı anlatıların etkilerinin azaltılması ve etkin, istikrarlı ve açık toplumlar inşa edilmesinin bir aracı olarak kültürel üretimin teşvik edilmesi üzerinde durdu. Sanatlar, değişimi destekleyen temel bir çerçeve ya da strateji olarak değil de, yanlış biçimde, tamamlayıcı bir gereç ya da etkinlik olarak görüldü. Bunun sonucunda da sanatçılar ile kurumlar arasında ve sanat üreticileri ile diaspora toplulukları arasındaki mesafeyi açarak herkesin “kriz” dönemlerinde sosyal değişimi gerçekten sorgulama ve etkileme yeteneğinin olup olmadığına dair kuşku duymasına yol açtı.

Bu makale, sosyal değişim sorunlarına yanıt veren programlar tasarlanmasına yönelik olası çerçeveleri ele alıyor. Aynı zamanda da, bu programların toplulukların sağlığı ve istikrarına bir katkı sağlayabileceğini (örneğin sanata ve yaratıcı uygulamalara yatırım yapıp sanat uygulayıcılarının deneyimlerini pekiştirerek) inceliyor. Ne var ki, bu ilerlemeler ancak söz konusu yaratıcı uygulamalardan ödün verilmediği ve bu uygulamalar sınırlandırılmadığında mümkün olabiliyor. Ayrıca, programlar için gerekli araçlar tasarlanırken uygulama yapılacak yerel bağlamların göz önünde bulundurulması da gerekiyor. İşte, Ettijahat — Bağımsız Kültür (Independent Culture) ve British Council, Create Syria’yı tüm bu ihtiyaçlar ve zorluklar ışığında tasarladı.

 

“My Eyes” Fotoğraf Sergisi, CCF, Basma & Zeitouna © Create Syria, 2016.

 

Arka Plan

Suriye felaketi, İkinci Dünya Savaşı’nda bu yana görülen en büyük kitlesel yerinden edilmeye yol açtı. Aralık 2017 itibariyle, Türkiye’de 3.400.195, Lübnan’da 997.905, Ürdün’de 654.903, Irak’ta 246.974 ve Mısır’da 126.027 olmak üzere, ev sahibi komşu ülkelerde toplam 5.456.108 yerlerinden edilmiş mülteci bulunuyor.

“Sürgün” deneyimi 2013’ten bu yana, birçok Suriyeli için yaşanan yeni bir gerçeklik yarattı. Birçok ulus bu durumu önceden tecrübe etmişken, Suriye toplumu küresel bir ölçekte ilgi, kaygı ve müdahaleye yol açan yeni bir sürgün biçimini deneyimliyor. Suriyelilerin yaşadığı bu yeni gerçeklik, ev sahibi ülkeler ve toplumlarda mültecilerin varlığını “kriz” ya da “felaket” olarak etiketleyen, egemen bir anlatı tarafından biçimlendirildi.

Kriz ve felaket kavramları, birçok bağlamda, geçici ve istisnai bir durumdan olağan bir varoluş durumuna doğru evrildi. Bölgenin çeşitli kısımlarındaki pek çok insan kendini tam tersine krizde normal hissettiğini, insan olmanın sürekli bir kriz halinde olmak olduğunu belirtiyor.

Bölgemizin karşı karşıya olduğu kalıcılık arz eden istikrarsızlığa rağmen, Suriye’ye ilişkin konular üzerinde yakından çalışan karar vericiler, krizin bu en son dalgasına ilişkin uzun vadeli bir çözüm geliştirmekte başarısız oldular. Onun yerine, alınan önlemlerin birçoğunun kısa ya da orta vadeli olarak uygulamaya kondu.

Krizlerin bu yaklaşımın, mültecilere yönelik çağdaş karalamadan kaynaklandığını ileri sürüyor.

Zygmunt Bauman, “Iskarta Hayatlar, Modernite ve Safralar”ı[1] adlı kitabında, “bir zamanlar şefkat duygusu uyandıran, yardım etme güdüsünü harekete geçiren “sığınmacı” figürünün saflığı bozulmuş, kirletilmiş; uygarlığın onuru olan “sığınma” kavramı utandırıcı bir bönlüğün ve suç raddesinde sorumsuzluğun rezilane bir karışımı olarak yeniden tanımlandığını” söyler.

Bazıları Suriyeliler’in tarafından ev sahibi topluluklardaki fayda sağlayan harcamalara ve yatırımlar ile Suriyeliler ’in bu topluluklar arasında yarattığı olumlu etkileşimi[2] öne çıkarırken, bölge genelinde kendini gösteren egemen anlatı, bu krizin, zaten çoktandır kırılgan bir altyapıya sahip olan ev sahibi toplulukların omzuna yüklediği toplumsal ve mali zorluklara odaklandı.

Bu ağırlıklı biçimde olumsuz söylem, ev sahibi topluluklarında ekonomik, siyasal ve kültürel bağlama olumlu katkı sağlayabilecek, işlevsel ve aktif bir enerji üretilmesi doğrultusunda uzun vadede bir yatırım yapmaktansa, bölgeye gerçekleşen mülteci akınının yüküne çare bulma görev edinmesi anlamına geldi.

Bu zorlu bağlamda, sanatlar ne öncelik olarak ele alındı ne de ev sahibi ve yerinden edilen topluluklara yönelik daha iyi koşullar sunulması için bir araç olarak görüldü.

 

Yerinden Edilen Topluluklarda 2013’ten Bu Yana Sanat ve Kültür

Yerinden edilen topluluklarla ilgili olarak sanat ve kültürden yararlanılmasına 2013’ten itibaren hızlıca bir gelişme yaşandı. Ancak, bu çerçevede yürütülen etkinliklerin çoğunda, sürdürülebilir modeller ve inisiyatifleri geliştirmek ve uygulamaya koymaya yönelik ciddi çabalara nadiren rastlanıp ya da hiç rastlanmayıp; bu konuda etkinlikler daha ziyade ufak çaplı ve kısa vadeli oldu.

Sözü edilen “krize” yönelik bir müdahalede sanat ve kültürden yararlanan —pek çoğu Suriye çerçevesine ilişkin sınırlı deneyim ve anlayışa sahip — çok çeşitli yerel ve uluslararası aktörün varlığına rağmen, bazı yeni inisiyatiflerin başka yerlerde uygulanan hizmet sağlama yürütülen projelerinde kullanılan modelleri kopya ettiği açıkça ortaya çıktı.

Böyle bir senaryo içinde, her “felaket” ya da “kriz”in sahip olduğu biricik bağlam ve dinamikleri ayrı ayrı analiz edip anlamanın, 2011’in sonunda kurulan Suriye kültür Ettijahat – Independent Culture[3] bakımından, kültürel çerçeveler tasarlama sürecinde atılan ilk önemli adımlardan biri olduğu açıktı. Bir başka önemli ilke de “felaket” olgusuyla uğraşılırken “tek beden hepsine uyar” türcü yaklaşımlardan sakınmaktır. Kurbanlar kimler ve nasıl oldular? Felaketin temelinde bir sebep yatmıyormuşçasına; genelleme yapma tuzağına düşmekten nasıl kaçınabiliriz? Felaket odaklı bir mercekle geçmişten söz etmekten geleceğe bakmaya doğru nasıl geçebiliriz?

Bu sorular, Ettijahat’ın, ortağı British Council’le paylaştığı ortak inanç ile doğrudan ilişkili. Esasen her iki taraf da, sanatçılar ve kültür aktörlerini yatırım yapıp onları motive etmenin, açık ve istikrarlı toplumlar inşa etmek ve sürdürmekte önemli bir rolü oynadığına inanıyorlar. Hâlihazır koşullar ışığında, hem Ettijahat hem de British Council, topluluğun yeniden canlanması sürecinde sanata öncelik tanıyan yeni bir model geliştirmenin kaçınılmaz olduğuna inanıyorlar. Bunun anahtar unsuru, sosyal angajmana sahip sanatçılar ve sanat uygulayıcılarına yönelik programlar hazırlamak ve sanatın ve toplumsal değişim rolüyle ilgili sorulara yanıt aramak. Bu değerler ve ilkeler, Create Syria Projesi tasarlanmasında temel direklerden biri olan, bir değişim kuramı geliştirme sürecinde daha da sağlamlaştırıldı.

 

“My Eyes” Fotoğraf Sergisi, CCF, Basma & Zeitouna © Create Syria, 2016.

 

Create Syria

“Create Syria: Sürgündeki Suriye Sanatlarını Güçlendirmek İçin Bir Proje’nin ilk edisyonu 2016’da başlatıldı. Proje, ortaklarla birlikte, güncel kültürel ve toplumsal ihtiyaçların derinlemesine bir analizi ve uzun bir hazırlık sürecinin üzerine inşa edildi. Bahar 2019’da, ikinci edisyonun sonuna gelindiğinde, proje topluluklarla çalışan sanat ve kültür inisiyatiflerinin ortaya çıkması için 60’tan fazla sanatçıya destek sağlamıştı. Farklı ülkelerden 600 katılımcı bu inisiyatiflerde doğrudan yer aldı ve 70’ten fazla uzman ile 20 kuruluş çalışmaları destekledi ya da doğrudan dâhil oldu.

Projenin ortakları ve yararlanıcılarına çeşitliliği, asıl hedef kitlenin — yani sanatçıların ve kültür uygulayıcılarının— ihtiyaçlarına yanıt vermek amacına hizmet eden 4 ayrı bileşenden meydana gelen proje modelinin zenginliğinden kaynaklanıyor. Projenin hedefi, topluluklarla çalışmak, sanatçıların bilgi ve tecrübelerini geliştirmelerine, içerisinde çalıştıkları toplumları tanımlarına ve onların anlayışlarını pekiştirmek ve sanatçıların sürdürülebilir ve toplumun ihtiyaçlarına yanıt olabilecek projeler tasarlamalarını sağlamaktı. Model, geniş kapsamlı birçok proje üzerinde doğrudan çalışırken, bu çalışmayı destekleyerek ve sanatın kriz zamanlarındaki önemli rolünü daha da arttırmayı öngörüyor.

Modelin dört temel bileşeni şöyle sıralanabilir:

Kapasite Geliştirme: Sanatçıların kapasiteleri yoğun eğitim ve takip süreci yoluyla gelişir, böylece birbirinden farklı unsurları kullanarak sanatsal inisiyatifler tasarlayıp yürütebilirler. Sanatçılara verilen eğitimler stratejik planlama ve yönetim gibi geleneksel yöntemleri de içinde barındırıyor. “Create Syria” projesinin kapasite geliştirme bileşeni, projenin amaçlarını birbiriyle daha iyi bir biçimde uzlaştırmak amacıyla büyük ölçüde projenin ikinci edisyonunda geliştirildi. Projenin geliştirilmesi ve yürütülmesi Yürütülen incelemeler sonucunda ortaya çıkan işin sergilenmesi Savunuculuk: Ettijahat ve the British Council, Suriye ve Suriye’nin geleceğiyle ilgilenen, özellikle, hali hazırdaki şartlar altında sanatın oynadığı önemli rolün farkında olan kuruluşları ulaşmayı hedefliyor.

Projenin ikinci edisyonu 2018 süresince ve 2019’un ilk çeyreğinde yürütüldü ve Suriye ile Lübnan’dan 5 farklı proje ve sanat girişimine destek verdi. Destek olunan proje ve girişimler şunlardır: Seba Khourani’nin “Sesin İkili Mevcudiyeti ve Yokluğu”, Chadi Markach'ın “Her Dem Daha Büyük Hayal Gücüm”, Zoukak Tiyatro Topluluğu’nun, Zoukak Tiyatro Mentorluk Projesi, Al Caravan Projesi’nin “Kapının Çalınmasından Hoşçakala(A’dan Z’ye)” ve Senaryonun “Artı Grup”u oldu. Sanatçılar ve toplum temelli sanat inisiyatifleri, sadece Lübnan’da bulunan Suriye, Filistin ve Lübnan toplumlarına yapılan açık çağrı sonucu seçildi. Proje, kültür uzmanları Rana Yazaji and Hanane Haj Ali tarafından desteklendi. Projenin yanı sıra içeriğindeki unsurlar da, uzmanlık alanları arasında sosyal değişimi inşa etmek üzere sanat aracılığıyla düzenlenen çalışmalar da bulunan, Britanya menşeli The Change Collective’in katkısıyla geliştirildi.

Bize etkinliklerin ve çıktıların ne denli ne denli etkili olduğu hakkında fikir veren sonuçlar ve göstergeler mevcut. Genel olarak projenin yürütülmesine ilişkin alınan güvenilir ve olumlu sonuçlardan söz edilebilir. Beş farklı kurumun ve 58’den fazla sanatçı ve sanat uygulayıcısının kapasitesi, (değişik derecelerde de olsa) doğrudan hitap ettikleri farklı topluluklar üzerinde açık etkisi olacak beş farklı projeyi üretebilecek düzeyde geliştirildi. Yerel topluluklar (Suriyeli mülteciler, Lübnanlılar, Filistinli mülteciler, Filipinliler ve Afrikalılar) sanatsal projelerin üretimine dâhil olup daha uyumlu toplumlar haline geldiler.  Üç ana unsurla genişletilen projede bir de Birleşik Krallık öğesi de geliştirildi: Sanatçılar ve sanat uygulayıcıları için İngiltere’ye düzenlenen seyahat, Ettijahat ve The Change Collective arasındaki işbirliği ve İngiltere merkezli kuruluşların “Değişimin Kıyısında” başlıklı foruma katılımı.

İki gün süren “Değişimin Kıyısında” başlıklı forum, Beyrut’ta toplum temelli çalışmalar yapan inisiyatiflerde çalışan uygulayıcıları (32 konuşmacı, 120 sanatçı, 300 uzman ve 15 örgüt) bir araya getirme hedefiyle düzenlendi. Forum, sanatçıların ve sanat örgütlerinin deneyimlerini yöntemlerini ve modelleri paylaşmaları, zorluklarını ve becerilerindeki eksikleri tartışmaları, yeni işbirliği fırsatları keşfetmeleri ve kolektif pratiklerini geliştirmelerine yönelik olarak planladı. 

Proje uzun vadede, güncel sanatsal uygulamaların ve yeni kültür inisiyatiflerinin etkinliğini arttırabilecek, Suriye’nin sanat üretimine yönelik bir destek ağı yaratmayı hedefliyor. Suriye’de tüm düzeylerde yaşanan büyük değişimler gözetilerek, yararlanıcılar en geniş anlamda Suriye yurttaşları olacak.

Hem Ettijahat hem de British Council,  kendini adamış Suriyeli sanatçılar, diasporadaki Suriyeli sanatçılar ağı ve karar vericiler arasında bir diyalog ve etkileşim alanı yaratmanın, sanatın kriz dönemlerine oynadığı kritik role ilişkin bilinci arttıracağına inanıyor.

Şu anda, diasporadaki Suriyeli sanatçıların sanatsal ve analitik becerilerinin inşasına ilişkin bir çaba harcanması da önem taşıyor. Esasen, çalışabilecekleri ortak bir mekân sağlanması, hem onların hem de toplulukların, ortak zorluklar hakkında tartışma becerilerini arttırabilir. İşte bu hedef, “Create Syria” projesinin, çevre ülkeleri de içine alacak şekilde coğrafi olarak genişlemesini de içerecek gelecekteki ilerleme yönünü gösteren bir giriş noktası olarak değerlendirilebilir.

Suriyeli mültecilerin Lübnan’da karşı karşıya kaldıkları çok sayıda yerinden edilme vakasını gözler önüne seren iki pilot edisyondan sonra ve hâlihazır tüm verilerin bariz bir biçimde değiştiği, birçok Suriyeli sanatçının Lübnan’dan ayrılıp diğer ülkelere gitmeye zorlandığı koşullarda, projenin üçüncü edisyonu, bütün bu yeni ihtiyaçlara cevap verebilecek ölçüde ve şimdiye değin sürdürülen yolculuktan öğrenilenlere paralel olarak geliştirilmeli. Dolayısıyla, ortaya çıkan yakın gelecekteki gelişmeleri de dikkate almak zorunda olan iki kademeli sonuç şudur: Bu gelişmeler şöyle sıralanabilir: Projenin Suriye’nin komşusu olan ülkelere doğru genişlemesi ve — her ne kadar sürgünde  sosyal değişime katkı sağlamak üzere tasarlanmış olsa da —, Suriye’de gerçekleşen sosyal değişime nasıl katkı sağlayabileceğine ve — böyle bir bağlamda faaliyet gösterirken  kültürel ve toplumsal hassasiyetlerin de göz önüne alınması suretiyle — düzenlenebilecek olası faaliyetler için en akılcı çerçevenin ne olabileceğine dair soruları ne olacağıdır. Proje çetin koşullar altında yürütülüyor. Ettijahat, sanatın toplumlar arasındaki mesafeyi kapatabileceği inancıyla Suriye kültürü ve sanatsal ifadelerin değerinin geliştirilmesinin önemine vurgu yapıyor. Bütün bunlar, kriz zamanlarında, sanatçıları ve kültür aktörlerini yaratıcılık ve değişimin birer taşıyıcısı olarak gören projenin bir parçası.

 

“My Imagination is always better” © Create Syria, 2018.

 

 Sanat Dallarında Sırada Ne Var?

Bütün popülaritesine rağmen karşılık ya da entegrasyon kavramının sorunlu bir tarafı olduğu açık. Gerçekten kültür kurumlarının ve sanatçıların çalışmalarını hâlâ engelleyen büyük bir toplumsal ayrılma korkusu mevcut. Bunu gösterebilmek adına, uluslararası uygulamalardan bir örneğe dikkat çekmek istiyoruz:

2011’den sonraki Suriye tiyatrosunu ele aldığımız zaman, topluluklarla birlikte çalışma bağlamında,  sözlü belleğe dayalı ya da belgesel tiyatroya yoğunlaşma yönünde bir olgu yahut bir eğilim dikkatimizi çekiyor. Bu tür oyunların pek çoğunda medyada zaten iletişimi yapılmış ya da belgelenmiş olaylar aktarılmakta ya da bireysel deneyimler paylaşılmaktadır - örneğin aksi durumda, yaratıcı tiyatro deneyimi olamayacak insanların, her biri farklı arka planları olan bireysel tanıklıklarının okunmasıyla yetişir. Bu tür tiyatroda, krizin veya felaketin arka planı ve nedenleri sıklıkla dışarıda bırakılır,  kimileri de bu durumun tiyatronun önemini yadsıdığını savunurlar. “ne?” sorusuna yoğunlaşan televizyonun rolü ile anlatı bağlamında “nasıl?” sorusuna odaklanan sinemanın ve tiyatronun rolleri arasında bir karışıklık söz konusu. Hâlihazırdaki bazı tiyatro üretimleri bu ayrımı önemsemiyor. Bazı tiyatro sanatçılarının nedenlere, deneyim ve duygulara odaklanmayı tercih etmesi de dikkate değer.[4]

Güncel bağlamda pek çok soru ortaya çıkıyor: Biz uygulayıcıların kültür alanında yürüttüğümüz iç siyasalar, kendi ülkelerimizde nasıl daha etkili olabilir? Örgütlerin sanata ilişkin sahip çıkması gerekli değerler nelerdir ve bu değerlerin uygulama üzerinde nasıl bir etkisi vardır? Bu değerlere iş ve üretim aşamasında rastlamak mümkün müdür? Yoksa sadece ürün mü bu değerleri içerir? Sanatçının felakete dair sorumluluğu nedir ya da neden sanatçıdan olgu ve deneyimlerle diyalog halinde olması ve yahut da kriz ve felaketin kök nedenleriyle ilgili bir hükme sahip olması beklenmektedir?

Sanatçı önceden var olan alanlara kırılgan ve çatlak bir yapıya nasıl uyum sağlayabilir? Suriyeli sanatçılar, ev sahibi ülke sanatçılarının kendi yerel kültürel yapılarındaki sorunlar nedeniyle ciddi zorluklarla karşılaştığı bir ortamda, sanatları aracılığıyla Lübnan ya da öteki ülkelere nasıl katkı sağlayabilirler, nasıl çalışabilirler? Bu tür sorular, güncel bağlam ve dönem itibariyle taşıdıkları öneme rağmen, ne açıkça tartışılıyor ne de gündeme getiriliyorlar. Ettijahat bu yüzden, sanatçıların derin bir etkiye sahip olabilmeleri için, kültür aktivistleri ya da alan dışından uzmanlarla birlikte çalışmalarının bir ihtiyaç olduğuna inanıyor. İnsan hakları aktivistlerini, sanatçıları ve insan hakları kuruluşlarını bir araya getiren koalisyonlar, yetkinlikleri ve ilgilileri, birbirini bir biçimde ayıran aktörlerden daha büyük etkiye sahip olabilir.

 

Sanat Disiplinlerinde Sırada Ne Var?

 

“Create Syria”’nın benimsediği yaklaşım, sanatın toplumsal değişimindeki rolünün ne olduğunu sorgulayıp bunun üzerine bir düşünüyor. “risk”, “kriz” ve “acil durumda müdahale” etrafındaki temel kavramları sorgulayarak sanatlar değerini yükseltmeyi hedefliyor. Program, riskin toplumsal gerçekliğimizin görünenlerinden biri olduğunu kabul ediyor. Esasen risk,  şunlar da dâhil olmak birçok kademede örneklendiriliyor: adaletsizlik, Suriye’nin geleceğine bir açıklama olmaması, yerinden edilmiş kişiler ve sürgündeki insanlar için haklarda eşitlik olmaması, mültecilere bir “kriz” gözüyle bakılması, sınırlı kapasitelerine karşın daimi taleplerle baş etmeye çalışan kültür örgütlerinin kırılganlığı, kaynak yetersizliği ve çoktandır devam eden yatırım eksikliği. Acil durum kavramı, bireylerin yeni toplumlarına on yıl içinde daha iyi adapte olabilsinler diye, esasen, sürdürülmekte olan gayretlere katkı sağlayıp bunların üzerine düşünmeye, kısa vadeli çözümler üretmektense, ciddi eforların harcanmasına hemen şimdi başlanmasına dair bir gerekliliğe işaret eden bir uyarı sinyali.

Bu bağlamdaki çalışma stratejilerinden biri de toplumsal değişim sorusunu değerler ve uygulamalar perspektifinden ele almaktır. Diğer stratejiyse daha önceki yanlış anlamaları ortadan kaldıran bir üslup, gerçekçi ve ayakları yere basan bir biçimde, sanatçıların ve sanatın omuzuna kapasitesi ve denetimin dışında taşıyamayacakları hedefler ve sorumluluklar koymaksızın, sanatlar insanların yaşadıkları gerçekliği iyileştirmek ve insanlara farklı biçimlerdeki zorluklarla başa çıkmalarında yardımcı olmak konusunda nasıl da güçlü bir yöntem olduğunun sürekli gerçekleşmesidir.

 

Çeviren: Baran Gürpınar

 

[1] Iskarta Hayatlar, Modernite ve Safraları, çev. Osman Yener, Can Yayınları, 2003, s. 73.

[2] Bakınız: 101 Facts & Figures on the Syrian Refugee Crisis – Syria’s Dispalacement Crisis in Numbers – In Neighboring Host Countries – American University of Beirut AUB – 2017 – https://www.aub.edu.lb/ifi/Documents/publications/books/2017-2018/20180601_101_facts_and_figures_on_syrian_refugee_crisis.pdf

[3] Ettijahat, bağımsız kültür ve sanatın kültürel ve sosyal değişim sürecindeki rolünü etkinleştirmeyi ve daha pozitif ifade edebilmeyi hedefler. Bu hedefler, sanatçıları ve kültürel girişimcileri destekleyerek, genç araştırmacılara fırsat vererek, bireyler ve kültür kurumları arasında uzlaşı ve birlik sağlayarak, bölgesel ve uluslarararası platformlar aracılığıyla sanat ve sanatçıları destekleyerek, kültür ve sanata erişimleri olan her yerde Suriyeli topluluklara yardımcı olarak hayata geçirilir.

[4] Create Syria – Second Edition – On the Brink of Change Forum, Organised by Ettijahat-Independet Culture & The British Council – Creativity in Times of Crisis Session – Ziad Adwan – Şubat 2019 –Lübnan.