Tarih - 2. sayfa

Salgın Döngüsü
İnsanlığın Bulaşıcı Hastalıklarla Bitmeyen Savaşı

Charles Kenny, günümüze dek getirdiği Salgın Döngüsü’nde insanlığın bulaşıcı hastalıklarla, salgınlarla mücadelesinin canlı, kapsamlı, özlü ve kolaylıkla anlaşılır bir dökümünü sunuyor. Tarihsel ilerlemeler, ekonomi, küreselleşme, kültür, halk sağlığı ve bulaşıcı hastalıklar arasındaki ilişkinin haritasını çıkaran Kenny, alınacak derslerle dolu olduğu kadar gelecek için önerileri de içeren bir bakış sunuyor.

Dünya Devriminin Gezginleri
Komünist Enternasyonal'in Bir Global Tarihi

Dünya Devriminin Gezginleri, bir yandan, Komünist Enternasyonal’in (Komintern) bellibaşlı “harekâtlarının” hikâyesini anlatıyor: Bakü ve Taşkent üzerinden devrimi Doğu’ya taşıma girişimi; uzun süren Çin devrimi girişimi; İspanya iç savaşı... Bu süreçte, Komintern’in anti- emperyalist “görevinin” nasıl serpildiğini de gösteriyor.

Moğolların Kısa Tarihi

George Lane, Moğolların Kısa Tarihi ’nde Moğolların önüne çıkan her şeyi yıkıp geçen fetihçi ve yenilmezler ordusu değil, büyük ölçüde gittiği yerlerdeki koşullarla ilişkilenmeyi bilen, örgütlenme becerisiyle öne çıkan, dinî ve kültürel çoğulculuğu benimseyen, ticaret bilen gelişkin bir topluluk olduğunu öne sürüyor. Genişleme ve büyüme becerisini, satır aralarında beliren gelişmelerde arıyor.

Osmanlı Toplumunda Ötekileştirme, Düşmanlık ve Nefret (16.-18. Yüzyıllar)

Osmanlı İmparatorluğu’nun çokdinli, çokdilli ve çokuluslu yapısından bahsedilirken genellikle “hoşgörü,” “toplumsal huzur” ya da “uyum içinde birlikte yaşayabilme” gibi olumlu kavramlar kullanılır. Peki sahiden de durum bu kadar tozpembe miydi? Gerçekten Osmanlı toplumunun önemli belirleyici bir özelliği hoşgörü ve uyum içinde olması mıydı? Hakan T. Karateke, H. Erdem Çıpa ve Helga Anetshofer’in derlediği ve birçok tarihçinin katkı sunduğu, Osmanlı Toplumunda Ötekileştirme, Düşmanlık ve Nefret (16.-18. Yüzyıllar), bu romantik bakış açısına daha realist yaklaşımlar geliştiriyor.

Sovyetler'de Fetret Devri (1923-1924)

Edward Hallett Carr, Lenin’in ölümüyle sonlanan bu kitapta, bu dönemi adım adım izliyor. Ekonomik krizlerden, bilhassa tanınma hususunda diğer ülkelerle ilişkilere, Almanya’daki devrim potansiyelinin gerçekleştirilmesi için çalışmalardan, içerideki iktidar mücadelesine ve parti içi muhalefetin susturulma çabalarına dek uzanan bir perspektifte Sovyetler’deki dönüşümü takip ediyor.

Osmanlı Yenilgi Kültürü
Balkan Savaşları ve Sonrası

Eyal Ginio Osmanlı Yenilgi Kültürü kitabında, savaş kaybeden bir toplumun ürettiği kültürle meşgul oluyor, bir “yenilgi kültürü” tahliline girişiyor. Osmanlı’nın Balkan Savaşları deneyimi üzerinden toplumsal hayatın çok çeşitli yönlerini, savaştaki bir imparatorluğun ürettiği yanıtları (intikam, diriliş, yenilenme çağrıları, iktisadi gelişme, gelecek nesillerden beklentiler) ve bunların politik çıktılarını inceliyor.

Hilal ile Haç Arasında Hayatlar
Ortaçağ Akdenizi'nde Ticaret ve Tüccarlar (1260-1291)

Ortaçağ Akdenizi’nde Memlûk Sultanlığı’nın, Kilikya Ermeni Krallığı’nın ve Bizans İmparatorluğu’nun etki alanındaki tüccarların faaliyetlerini, tüccar grupları ve siyasal yapılar arasındaki ilişkileri merkeze alan Hilal ile Haç Arasında Hayatlar, farklı siyasal güçlerin birbirleriyle kurdukları diplomatik ilişkilerde ticaretin rolünü, etkisini, bu etkilerin tüccarlar üzerinden ilerleyen dinamizmini Akdeniz’in olanca canlılığıyla aktarıyor.

Osmanlı’da Marksizm ve Sosyalizm
Yeni Kuşak Çalışmalar

Son dönem Osmanlı sosyalist ve işçi hareketi üzerine çalışan akademisyenlerin çabalarıyla biçimlenen Osmanlı’da Marksizm ve Sosyalizm, hem imparatorluk “tebaası”nın sosyalizm ve Marksizmle kurduğu ilişkilerin ayrıntılarına yöneliyor hem de tarihyazımı açısından alanın katettiği mesafeyi tartışıyor.

Arapların 1915'i
Soykırım, Kimlik, Coğrafya

Arapların 1915’i - Soykırım, Kimlik, Coğrafya, Ermeni soykırımı çalışmalarına yeni bir bakış açısı kazandırıyor, soykırımın tarihlendiği 1915 ve sonrasını Arap coğrafyası açısından ele alıyor. Bunu yaparken tarihi de dahil ediyor, 1915’i “sabitlik”ten çıkarıp, daha öteye bakmamıza olanak sağlıyor.

Almanca Seyahatnamelerde Osmanlı Şehirleri (1850-1912)

Aysel Kaya, Almanca Seyahatnamelerde Osmanlı Şehirleri 1850-1912 ’de, 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın başı arasında farklı amaçlarla Osmanlı İmparatorluğu’nu ziyaret etmiş Alman ve Avusturyalı seyyahların izini sürerek alana önemli bir katkıda bulunuyor.

Osmanlı İmparatorluk İdeolojisi
Klasik Dönemde Din, Toplum ve Kültür (1451-1603)

Osmanlı İmparatorluk İdeolojisi, 1451-1603 yılları arasındaki eserlerden hareketle dönemin ayırt edici özelliklerini tespit etmeyi hedefleyerek edebiyat eserlerinin sosyal bilimler alanındaki çalışmalarda dikkate alınmasının önemine işaret ediyor.

Ortadoğu ve Modern Dünyanın İnşası

Cyrus Schayegh, Ortadoğu ve Modern Dünyanın İnşası’nda bugün Suriye, Ürdün, Lübnan ve İsrail/Filistin’in yer aldığı, Bilad’üş-Şam (Büyük Suriye) olarak bilinen bölgeyi, 20. yüzyılın başındaki olağanüstü dönüşümüyle ele alıyor. Bölgenin geçmişine uzanarak coğrafyaya farkını katan kentlere odaklanıyor önce. Bu kentlerin arasındaki iktisadi, sosyal ve siyasi bağları, bu bağları etkileyen faktörleri, sömürge devletlerin etkisini ve Osmanlı sonrası oluşan ulusdevletlerin bölgede yarattığı değişiklikleri birbirleriyle etkileşimi çerçevesine yerleştiriyor. Kentlerin, bölgelerin, devletlerin iç içe geçtiği, mekânın dönüştürücü güç olarak asıl aktör haline geldiği Ortadoğu’yu inceliyor.

Tarihin Hakikatleri

Ferdan Ergut, Tarihin Hakikatleri’nde tarih tartışmasını edebiyat ve felsefeyi de yardıma çağırarak “yöntem” üzerinden kurguluyor. Hakikati bir mutlaklık olarak değil, “kolektif bir diyalog zemini” olarak kavrayan eser, böylelikle tarihin sosyal bilimselleşmesine, aynı zamanda sosyal bilimlerin de tarihselleşmesine katkı sunuyor ve böylece, hem tarih öğrencileri hem de sosyal bilimler ile meşgul olanlar için “başka bir tarih”in mümkün olduğunu göstererek yurttaşlık bilincinin ortak yaşamımıza yapacağı katkı üzerine de düşünmeyi öneriyor.

İmparatorluğun Son Aşiret Sayımı
Fihristü'l Aşâir
Yorumlar ve Çeviriyazım

Fihristü’l Aşâir, imparatorluğun son döneminde merkezî devletin kendi sınırları içindeki aşiretlerin dökümünü bize sunuyor. Suavi Aydın ve Erdal Çiftçi, fihristin dökümünü yaparken aynı zamanda Osmanlı sınırları içindeki aşiretlerin kadim geleneklerine, var olma biçimlerine, geçimlik ekonomilerine, siyasi güç olarak potansiyellerine hem tarih hem de antropoloji literatürlerinin geniş kapsamı içinde yaklaşarak, ayrıntılı bir tartışma da ortaya koyuyorlar.

Talat Paşa
İttihatçılığın Beyni ve Soykırımın Mimarı

Hans-Lukas Kieser, Talat Paşa, İttihatçılığın Beyni ve Soykırımın Mimarı’nda, etno-milliyetçilik ve siyasal İslâmla güç kazanan, radikal “çözüm”lere ve şiddete açık bir adamın dönemini anlatıyor. 1908 Jön Türk Devrimi’ndeki rolünden, sürgüne ve orada öldürülmesine kadar uzanan bir aralıkta hayatını ele alıyor, Talat’ın önceden fark edilmemiş gücüyle imparatorluğun fiili lideri olma yolunu izliyor. Savaş dönemi İstanbulu’nu yansıtmanın yanı sıra Talat’ın başvurduğu yöntemlerin nasıl felaketle sonuçlandığını, Ermeni soykırımının korkunç boyutlarını ve Talat’ın aslında modern Türkiye’nin siyasi öncüsü olduğunu öne sürüyor.

Şimdiki Zamanın Tarihini Yazmak
Tarih, Tarihçi ve Çağdaşlık

Henry Rousso, Şimdiki Zamanın Tarihini Yazmak’ta, yakın tarih araştırmasının tartışmalı bir alan olarak görülürken tarih disiplini içinde bugün nasıl hâkim konuma yerleştiğini, çelişkilerini, sorgulamalarını ve paradigmalarını ele alıyor. Sadece tarihçilerin değil, yakın geçmişe ilgi duyan herkesin yararlanabilecegi bir kaynak sunuyor.

Büyük Selçuklu İmparatorluğu

Peacock, Ortadoğu ve Orta Asya’da, 11. ve 12. yüzyıllarda hüküm süren Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun demografik yapısını, veraset sistemini, Selçukluların yalnızca İslâm’la değil, diğer dinlerle de olan ilişkisini ve tebaasındaki gayrimüslimlere yaklaşımını, izlediği toplumsal ve politik yolu ve benimsediği bozkır geleneğini ortaya koyuyor.

Osmanlılarda Esrar ve Esrarkeşler
Hayaller Sancağının Kuru Sarhoşları

Hayaller Sancağının Kuru Sarhoşları: Osmanlılarda Esrar ve Esrarkeşler, kimileri için bela olan, kimileri içinse başka dünyaların kapılarını aralayan eşsiz bir sırrın Anadolu’daki ilginç serüvenini ele alıyor.

İtalyan Rönesansı'nın Kısa Tarihi

Virginia Cox’un İtalyan Rönesansı’nın Kısa Tarihi adlı bu kitabı, Rönesans’ı getirileriyle, ideolojik bagajlarıyla, antikite ile olan bağlarıyla, adamları ve kadınlarıyla, toplumsal tip ve sanatçılarıyla, öne çıkan meslek gruplarıyla ele alırken Rönesans’ta “eski” ve “yeni” olanı, işte bu tarihsel titizlikle tartıyor, genel geçer açıklamaların eksikliklerini sorguluyor. “Rönesans”ı hakkıyla anlamak için iyi bir rehber.

İngiltere'nin Kısa Tarihi

Simon Jenkins, Saksonlardan günümüze İngiltere tarihini büyük tabloya yerleştiriyor. Geniş bir zaman aralığında, incelikli bir üslupla, tüm önemli karakterleri ve olayları ayrıntılarıyla naklediyor

Sultanın Kızılbaşları
II. Abdülhamid Dönemi Alevi Algısı ve Siyaseti

Yalçın Çakmak, Sultanın Kızılbaşları’nda, II. Abdülhamid döneminin ve rejiminin kendi siyaset anlayışı ve araçları ile devletin genel Alevi politikası arasındaki paralelliklerle değişimlere yoğunlaşıyor.

Küçük Türkiye Tarihi

Konunun meraklılarına yeni ufuklar açarken özellikle öğrenciler için eşsiz bir kaynak niteliği de taşıyan Küçük Türkiye Tarihi, kolay anlaşılır dilinin yanı sıra, kronolojik anlatım çizelgeleri, grafikler, şemalar ve haritalarla daha da zenginleşen bir çalışma.

Cihan Harbi'ni Yaşamak ve Hatırlamak
Osmanlı Askerlerinin Cephe Hatıraları ve Türkiye'de Birinci Dünya Savaşı Hafızası

Mehmet Beşikçi, Cihan Harbi’ni Yaşamak ve Hatırlamak’ta Birinci Dünya Savaşı tecrübesini askerlere ait otobiyografik kaynaklar üzerinden inceliyor. Cihan Harbi tecrübesi ve askerlerin bu tecrübeyi hatırlama biçimiyle, Türkiye’deki sorunlu resmî ve kolektif Birinci Dünya Savaşı hafızası arasında organik bir ilişki olduğu tespitini yapan kitap, bu ilişkinin analizi için askerî tarihle hafıza çalışmaları alanlarını harmanlayan bir perspektif sunuyor.

Mevlid
Değerden Ritüele

Kitap, Süleyman Çelebi’nin eserinin, zaman içinde anonim bir metin niteliği taşıyan “Yeni Mevlid”e dönüşmesinin hikâyesini anlatıyor. Bilkan’ın “değerden ritüele…” diye özetlediği bir dönüşüm bu. Bu süreç, modern zamanlarda hızlanıyor. Mevlid’in, kısaltılıp sadeleştirilerek yeniden düzenlenirken, sosyal ve siyasî bir ritüel olarak oynadığı işlevin aldığı yeni biçimleri de görüyoruz. Cumhuriyet dönemine kadar uzanan bir süreç bu.