Bugünün Kitapları

Yıkımdan Umut Çıkarmak
Deprem, Hatay, Dayanışma

6 Şubat 2023 depremleri, büyük can kaybıyla, devletin kriz yönetimindeki ağır problemlerle ve süregiden mağduriyetlerle, sarılamayan yaralarla konuşuldu. Oysa bir de, çok güçlü bir dayanışma ve umudu yaşatma uğraşı var. Özellikle, ihmale uğradığı duygusuyla adeta ikinci bir deprem yaşayan Hatay’da kendisini gösteren bir veçhe, bu. Serkan Turgut, Yıkımdan Umut Çıkarmak’ta, bize Hatay sahasının bu yüzünün yanı sıra, gönüllülerin çalışmasının ve “Kolektif Koordinasyon” adıyla örgütlenen öz yardım faaliyetinin, orada bir hayat kurduğunu gösteriyor.

Fitness Çağı
Beden Nasıl Başarı ve Performansın Simgesi Haline Geldi?

Tarihçi Jürgen Martschukat fitness düşüncesinin doğuşunu 18. yüzyılda modern toplumların ortaya çıkmasına kadar geri götürerek, bu kavramın modernitenin sürekli optimizasyon ve yenilenmeye verdiği önemle nasıl iç içe geçtiğini anlatıyor. Yazara göre gerçek anlamda fitness çağı 1970’lerden itibaren gelişmeye başladı ve neoliberalizmin bireylere kendilerini hem bedenen hem zihnen geliştirmelerini telkin etmesiyle sosyal yaşamın yol gösterici bir ilkesi haline geldi. Böylece fitness beden çalışmasının ötesinde kişesel sorumluluk, performans, piyasa, rekabet, başarı konularında belirleyici bir araca dönüştü. Fitness Çağı, sadece spor ve fitness ile ilgilenenler için değil, aynı zamanda günümüzün kültürel söyleminde kabul ve dışlanma, başarı ve başarısızlık koşullarına merak duyan herkes için ufuk açıcı bir kaynak.

Bir Aşırma (İntihal)
Doğramacı-Yazıcı Davası Işığında Yargımız-Aydınlarımız

Hasan Yazıcı ve İhsan Doğramacı arasındaki dava epeyce konuşulmuş, dikkat çekmişti: 2000-2007 arasında iç hukukta, 2007–2014 arasındaysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde devam eden yargı süreci gerek hukukun işleyişindeki birçok çarpıklığı gerek akademik intihalin boyutlarını göstermesi açısından ibret verici durumlarla doluydu. Yazıcı, bu kitapta söz konusu dava sürecini etraflıca anlatarak sadece yargıya bir ayna tutmakla kalmıyor aynı zamanda toplum tarafından “aydın” olarak görülen kimselerin ahlâki duruşlarını, tutumlarını, hal ve tavırlarını da mercek altına alıyor.

Aziz İnsanlık
Okumalar, Değinmeler

Aziz İnsanlık'ta İlhami Algör'ün kitaplardan yola çıkıp bir metnin diğer metinlerle, yazarlarla ve okurlarla kurduğu ilişki üzerine düşünen yazıları bir araya geliyor. Bu yazılar, politikadan gündelik hayata, sinemadan tarihe geniş bir alana da uzanıyor sıklıkla. Kitapların temas ettiği her şeyle bir ilişki kuruyor. Böylece, düşünceyle gündelik hayat arasındaki alışverişin sanılanın aksine daha kuvvetli olduğunu gösteriyor: Üstelik sıkıcı olmadan, hayatın dışına, teoriye taşmadan, bir ayağını hep sokağın içinde tutarak...

Her Şeye Rağmen Gülmek
Mizahın Felsefesi Üzerine

Felsefeci Yves Bossart Her Şeye Rağmen Gülmek’te okuru mizahın düşünce dünyasında zihin açıcı bir keşif yolculuğuna çıkarıyor. Neden ve neye güleriz? Güldüğümüzde vücudumuzda ve ruhumuzda neler olur? Komiklik zevkten zevke değişir mi? Mizahın etik sınırları var mıdır? Her şeye rağmen gülmek ne demektir? Bu ve benzeri sorulara cevap arayan yazar, gülmenin hayatımızdaki yerini ve değerini anlamak isteyen okura yol gösterici bir rehber sunuyor.

Mükemmel Duyu
Burnunuzu Asla Küçümsemeyin

Anna D’Errico’nun Mükemmel Duyu’su bir yandan burnun üvey evlatlık statüsünü fiziksel yapısını titizlikle ortaya koyarak tartışıyor. Öte yandan burnun hatıralarla iç içeliğine, tat ile bağına, sözgelimi kızarmış ekmek kokusunun kişiyi anılarda çıkardığı yolculuğa, o kokuyu bir mekân veya olayla eşleştirmeye değiniyor. Kokunun toplumsal rolünü de hesaba katıyor.

AKP-101

H. Bahadır Türk, AKP hakkında hep bildiğimizi zannettiklerimiz ve AKP iktidarının onunla alakasız gibi görünen şeylerle bağlantısı üzerine konuşuyor. Ciddiyetle ama neşeyle.

Halk İçin Kapitalizm Rehberi
Marksist İktisada Giriş

İsmail Ferhat Çekem'in çevirdiği, Hadas Thier tarafından kaleme alınan Halk İçin Kapitalizm Rehberi, Marksist kavramlara bir giriş niteliğinde olmanın ötesinde, radikal bir ekonomi kuramına dayanarak tam da bu sorulara herkesin anlayacağı yanıtlar öneriyor.

Yüz
Cumhuriyet Tarihinden 100 Portre

Yüz, 2023’te 40. yılını kutlayan İletişim Yayınları’nın yayınevi içinde ve dışında kolektif biçimde iş yapma anlayışının parlak örneklerinden: Tanıl Bora ve Kıvanç Koçak’ın derlediği, 38 farklı yazarın katkı koyduğu, her yazarın kendi üslubunu/bakış açısını içeren kitap 100 özgün ve kısa portre üzerinden 100 yıllık Cumhuriyet’in seyrine bir bakış sunuyor.

Alakalı Filmler
1 Tema 3 Film, 33 Yazı

Alakalı Filmler, bazı filmleri hatırlamaya, yeni filmler keşfetmeye, filmler arasında yeni bağlantılar kurmaya, okuma-izleme listelerini uzatmaya vesile olması umuduyla yazılmış bir sinema kitabı.

Bir Köroğlu Bir Ayvaz
Sıradışı Bir Aşk Öyküsü

Recep Maraşlı, Bir Köroğlu Bir Ayvaz’da, destanın muhtelif anlatımlarında, hem Köroğlu hakkında, hem Köroğlu Ayvaz ilişkisi hakkında çizilen resimlerin çok katlı bir okumasını yapıyor.

Adalet Atlası

Adalet Atlası, adaletsizliklerin tırmanışa geçtiği son dönemde, farklı alanlardan 75 isimle birlikte adaletin imkânını sorguluyor.Yürümenin, temsilin, özrün, büyümenin, hatırlamanın yanı sıra hatırlatmanın ve daha birçok eylemin adalet ile ilişkisine bakıyor. Adalet deyince akla gelen mahkeme, suç ve ceza gibi başlıkların yanı sıra rap, çizgi romanlar, video oyunları, organ nakli ve kimsesizler mezarlığı gibi uzağa düşmüş olanları da merkeze alan söyleşilerde konuklar birikimlerini ve akıl karışıklıklarını paylaşıyor. Anadolu Kültür’ün aynı isimli podcast projesinin dökümünden oluşan bu kitap, pek çok yeni ve eski konu ve kavramla kesişen güncel bir atlas yaratıyor.

Aşkı Yeniden İcat Etmek
Patriyarka Heteroseksüel İlişkileri Nasıl Sabote Ediyor?

Mona Chollet, Aşkı Yeniden İcat Etmek’te patriyarkanın heteroseksüel ilişkileri nasıl manipüle ettiğini, hem kadınları hem de erkekleri koşullandırdığını, aşkı ve arzuyu yaşamamıza engel olduğunu anlatıyor. Kadın-erkek ilişkisinin hakiki ve eşit bir ilişkiye dönüşebilmesi için öncelikle kadınların kendi seslerini bulması gerektiğini söylüyor.

Hekimlik Sanatları

Ercan Kesal, çocukluğunda hekimlere özenmesiyle başlayıp tıp öğrenciliğine uzanan kendi hikâyesi üzerinden, hekimliğin değişik çehrelerine bakıyor: mecburi hizmet, taşra hekimliği, muayenehanecilik, uzmanlık, “hastanecilik”... Hekimliğin emek süreci, zorlukları, hazları, muammaları üzerine düşünüyor. Tabii, hekimlerin toplumsal ve siyasal sorumlulukları üzerine de...

Depresyon İmparatorluğu
Yeni Bir Tarihçe

Jonathan Sadowsky Depresyon İmparatorluğu ’nda ruh ile beden arasındaki ilişkiye dair kadim tartışmayı ele aldıktan sonra, 20. yüzyılda psikiyatrinin ve farmakolojinin akıl sağlığı alanında çığır açan çalışmaları, nihayet bizzat hastaların tanıklıkları eşliğinde depresyonun kültür tarihini inceliyor.

Medeni

Hakan Altınay’ın, adı üstünde, medeni olmaya dair, eşitlik ve hakkaniyeti gözeten insanca bir yaşamın olanaklarına dair denemeleri... Sivil toplum alanında uzun süreli sebatkâr bir çalışma deneyiminden süzülmüş, alçakgönüllü, -zaten her şeyden önce alçakgönüllülük telkininde bulunan- gözlemler, fikirler, öneriler...

İnternetimizi Geri Almanın Yolu
Platformdan Kaçış

Uzun yıllardır ağ kültürü ve medya hakkında önemli yayınlar yapan Geert Lovink, İnternetimizi Geri Almanın Yolu: Platformdan Kaçış’ta interneti yeniden “bizim” kılmak için platformların tekelleşmiş kültüründen bir kaçış öneriyor ve “başka bir ağ kültürü” mümkün diyor.

Aptal İnsanlar, Zeki Makineler
İnsan, İnsanlık, Teknoloji

Meryem Koray, Aptal İnsanlar Zeki Makineler’de, muazzam teknolojik gelişmenin ufkuna bakıyor. İş arkadaşı olmanın yanında özel yaşama da karışacak “sosyal robotların” yer alacağı bir ufuk bu... Ancak bu ufukta, bir “insanlık hali” krizi de görünüyor.

Seçim Güvenliği İçin Sandıkları Korumak
Müşahitler Anlatıyor

Seçil Türkkan, Seçim Güvenliği için Sandıkları Korumak başlıklı kitabında, çok farklı siyasal ve sosyal kimliklerden insanların müşahit olarak yaşadıkları deneyimleri aktarıyor. Sandıkları korumak için sandık başında birlikte hareket eden müşahitler, yurttaş ve gönüllü temelli “kendi demokrasini kendin yap” hareketiyle ilgili ilham verici gözlemlerini anlatıyorlar.

Siren Sesleri
Ambulans Hikâyeleri

F. Mert Erdoğan, ambulans hekimi olarak tanık olduğu hayat parçalarını serpmiş tuvalin üstüne. Ağır hastalıkların, can çekişenlerin, COVID’in alarm kırmızısı da var tuvalin üzerinde, vaka dönüşü ambulansın penceresinden naylon eldivenle uzanıp toplanan vişnenin mor kırmızısı da... Yalandan ihbarların, yalan travmaların yol açtığı asap bozukluğunun grisi de var, hayat kurtarmanın açtırdığı gökkuşağı da... Sirenin, sedye örtüsünün mavisi de var, gözlerin ve muhabbet kuşunun mavisi de...

Çin Mucizesinin Sonu mu?
Uyuyan Aslan, Kâğıttan Kaplan

Cevdet Kadri Kırımlı, Çin’in sadece siyasal gelişme seyrini, ekonomik büyüme dinamiğini, toplumsal hayatını tasvir etmekle kalmıyor, Çin’in zihniyet dünyasını inceliyor.

Taşra Üniversiteleri
AK Parti'nin Arka Kampüsü

Tuğba Tekerek, taşra üniversitelerinin akademik ve sosyal hayatını, amfilerden kampüs camilerine, kafelerden yurtlara, ayrıntılı bir şekilde resmediyor. Taşra Üniversiteleri kitabı, ülke sathına yayılan üniversitelerin, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının “arka kampüsü” olarak işlediğini gösteriyor.

Buyurun Ziyafete
Kısa Bir Aile Tarihi, Yemeğin Kuramsallaştırılması Üzerine Bir Söyleşi ve Seçme Yazılar

Kendi kaleminden kısa bir aile tarihiyle başlayan kitapta Milor soyadının “gizemini”, ailesindeki Milli Mücadele yanlılarını ve saltanatçıları öğrenmekle kalmıyor, Milor’un köklü geçmişine dair de önemli bilgiler ediniyoruz. Milor’un, kitabı yayına hazırlayan Besim Hatinoğlu’yla yaptığı uzun söyleşi “gastronomik otorite” kavramını, damak tadının gelişimini kendi hayat hikâyesi ve daha önce hiç söz etmediği ilginç anekdotlar ışığında ele alıyor. Son kısımsa farklı temalar altında toplanmış, her biri ayrı ayrı önemli noktalara işaret eden seçme yazılarından oluşuyor.

Eşyaların Patriyarkası
Dünya Kadınlara Neden Uymaz?

Rebekka Endler Eşyaların Patriyarkası’nda, içinde yaşadığımız maddi dünyaya hükmeden erkek egemen tasarımın izini sürüyor: Sadece ofis mobilyaları ya da kot pantolon gibi günlük eşyaların değil, kamusal alanı oluşturan mimari, altyapı ve ulaşım düzenlemelerinin de, hatta Batı tıbbında uygulanan teşhis ve tedavi yöntemlerinin bile erkeklere göre belirlendiğini gösteriyor.