Bugünün Kitapları - 7. sayfa

Bir Daha Asla!
Geçmişle Yüzleşme ve Özür

Elinizdeki kitabın odak noktası, devletlerin geçmişte işledikleri suçlar için diledikleri resmî özürler. Uluslar arasında yaşanan çatışmalar, azınlıklara/muhaliflere karşı işlenen ihlaller, etnik çatışmalar ya da savaşlarda işlenen insanlık suçları, savaş suçları ve soykırımlar için dilenen bu özürler barış, demokrasi ve insan haklarına saygılı bir siyasal kültür oluşmasına hizmet ediyor. Ayrıca yaşananların “bir daha asla” yaşanmaması için alınacak önlemlerin de yolunu açıyor.

Kafesteki Türkiye
Hıristiyanlar Neden Öldürüldü ?

Dava dosyalarını titizlikle inceleyen Sibel Hürtaş, Malatya cinayetlerinin arkasında olan biteni ilmek ilmek örerek beş gencin buzdağının sadece görünen yüzü olduğunu ortaya koyuyor, gayrimüslim karşıtı kampanyanın cinayetlere ve Malatya katliamına doğru nasıl yol aldığını masaya yatırıyor.

"Bu öğrencilere bu işi mi öğrettiler?"
Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar

Araştırmacı gazeteciler Gökçer Tahincioğlu ve Kemal Göktaş’ın incelemesi, 11 yıllık AKP iktidarı döneminde öğrenci hareketine dönük baskı rejiminin bir bilançosunu çıkarıyor. Bütün yönetim kademelerinin kıyıcı hoşgörüsüzlüğünden, polisin daimi “orantısız güç” uygulamasına, yargının “terörist” ve “düşman” muamelesi yapan rutinine kadar…

Sözde Terörist
Bir Demokrasi Polisiyesi

Çoğulcu demokrasiyi, örgütlü toplumu, özgür bireyi ve eleştirel aklı hedef alan “devlet terörü” eliyle, yasal hakları kullanmak bile terör suçu sayılıyor. Sonuç ortada: ÖYM’lerde yargılanan sekiz bini tutuklu yetmiş bin sanıkla Türkiye, 12 Eylül mahkemelerinin rekorunu bile geride bıraktı.

Kurban
Arnavutluk'un Kalbinde, Siyasetin Dikenli Yollarında

2005’ten beri Arnavutluk Sosyalist Partisi’nin liderliğini de yürüten Rama, Kurban’da her ne kadar belediye başkanlığı döneminde yaşadıklarını, Arnavutluk siyasetinin iç yüzünü anlatıyorsa da aslında dünyanın her yerindeki “siyasi arenalarda” yaşanan entrikaları, yozlaşmaları, çarpıklıkları, vizyonsuzluğu cesurca ele alıyor.

Diyarbakır 5 No.lu

"İnsanların bütün beklediği bir lokma ekmek, bir bardak su ve ölmeden akşamı getirmekti. Aynı ranzada yattığımız kişiyle bile bazen günlerce bir şey konuşamazdık. Bunun için fırsat olmazdı"

Arkadan Müdahale
3 Temmuz Şike Davası Süreci

Kenan Başaran, Arkadan Müdahale’de başından beri yakından izlediği “Şike Davası” sürecini tüm boyutlarıyla aktarıyor: İddianame, yargılama süreci, sanık ve tanıkların davranışları, “kriz yönetilirken” Futbol Federasyonu içinde yaşananlar... Sadece duruşma salonlarında doğrudan tanık olduklarını aktarmıyor Başaran, mahkeme tutanaklarını da titizlikle inceleyerek olan bitenin arka planını netleştirmeye çalışıyor.

"Özgürüm Ama Mecburiyet Var"
Diyarbakırlı ve Muğlalı Gençler Anlatıyor

Leyla Neyzi ve Haydar Darıcı, Diyarbakırlı ve Muğlalı gençlerle yaptıkları derinlemesine söyleşilerde, birbirini anlamanın haritasını seriyorlar önümüze. Önyargıların, kaygıların, öfkelerin, kitlenmelerin ama aynı zamanda empatinin, dostluğun, alış verişin haritası…

Kürt Kadınların Penceresinden
Resmî Kimlik Politikaları, Milliyetçilik, Barış Mücadelesi

Handan Çağlayan’ın 2006-2011 yılları arasında yaptığı çalışmalara dayanan makaleler, milliyetçilik, resmî kimlik politikaları ve toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkiyi irdelerken, direnç noktalarımızı ve kördüğümlerimizi apaçık ortaya koyuyor.

Türkiye'de Anarşizm
Yüz Yıllık Gecikme

Kökleri iki asır öncesine uzanan anarşizm, Türkiye’de ancak 1986’da yayımlanan Kara dergisiyle ve peşi sıra şekillenen anarşist hareketle varlık kazanabildi. Neden? Anarşizm Türkiye’de neden bu kadar geç tanındı, yayıldı? Cumhuriyet tarihi boyunca, nasıl oldu da bir tane bile anarşist aydın çıkmadı?

İyimserin El Kitabı / Karamsarın El Kitabı
Umutlu Yaşama Rehberi / Kasvetli Bir Yaşam İçin Gerekçeler

Bir taraf iyimser, bir taraf karamsar. Bir taraf “Hayattan başka servet yoktur,” diyen John Ruskin; diğer taraf “Evrenin yapıtaşı aptallıktır,” diyen Frank Zappa. Shakespeare’den Balzac’a, Marx’tan Nietzsche’ye kadar ünlü isimlerden iyimserlik ve karamsarlık anlatıları bu kitapta sırt sırta veriyor. Aynı temalarda farklı renkler, farklı sesler bir araya geliyor

Yıkılsın Bu Düzen! / Fel Yaskut Ennizam!
Arap Ayaklanmaları ve Sonrası

Tunuslu seyyar satıcı Muhammed Buazizi, 17 Aralık 2010 tarihinde Sidi Bouzid valiliği önünde kendini ateşe verdi. Amacı kendisini hırpalayan ve meyvelerine el koyan zabıtaları protesto etmekti. Ancak Buazizi’nin kendi bedeninde yaktığı ateş kısa sürede büyüdü ve önce ülkesini, sonra bütün Arap coğrafyasını kaplayacak kitlesel bir harekete dönüştü.

Mezopotamya Ekspresi
Bir Tarih Yolculuğu

Su gibi akıp gidiyor Mezopotamya Ekspresi. Öylesine bir tarih yolculuğu ki, hem yüreğimizin, hem aklımızın kilidi biraz daha açılıyor her istasyonda. Cengiz Çandar gerçeği sergilerken, göz yaşartıcı duyarlıkları da hissettirir insana. Kürt sorununu yüreğinizde hissetmeden anlayamazsınız, hele barış yolunu hiç açamazsınız.

Polisin Eline Düşünce
Sıfır Tolerans

“Polisin Türkiye’nin genelinde cinayet işlediği zaman nasıl ifade verdiğini araştırdık. Baktık ki, Antalya’da Çağdaş Gemik’i öldüren polis de aynı şekilde ifade veriyor. ‘Ayağım kaydı, silahım patladı, nasıl oldu, bilmiyorum.’ Sivas’a geçtik. Turan Özdemir’i öldüren polislere baktık. Onlar da aynısı…

Dersim'in Kayıp Kızları
“Tertelê Çêneku”

Nezahat ve Kazım Gündoğan, yıllarca uğraşarak, sebatla, Dersim’in bu kayıp kızlarının izini sürdüler. Kendileriyle, yakınlarıyla konuştular. Bu kitapta, yüzü aşkın ‘vaka’ yer alıyor: Ailesinden, kökünden koparılmış insanların çile dolu hikâyelerinden parçalar… Annelerin çocuklarından, hatta bazen kendilerinden sakladıkları sırların hikâyeleri…

Şarkıdaki Şiir
20. Yüzyılda Popüler Müziğin Edebi Yüzü

Müzik ile edebiyat öteden beri hep yakın olmuş; hatta iç içe geçmiş, birbirlerini beslemiş ve zenginleştirmiş sanatlar. Birini anmak, çok geçmeden öbürünü de akla getiriyor. Popüler müziğin şarkı formu çoğu zaman edebiyatı önemsemiş ve duyguların daha güçlü ifade edilebilmesi için bahçesine edebiyatı “şarkı sözü” olarak davet etmiş; edebiyat da şarkı sözü yazarını etkisi altına alabilmiş.

İnsancıl Bir Tıp İçin

“Hemen herkesin çocukluğunda hissetmiş olabileceği gibi çocuklar önce öğretmen, sonra da doktor olmak isterler. Bu iki meslek de çocukluğun hemen hiç çıkara yer olmayan doğal dünyasına yakın olduğu için istenir belki de. Sonraki yaşlarda araya erişkin dünyasının beklentileri karışır ve meslek tercihleri ‘aklın’ o bildik egemenliğine girer.”

Kürt Vatandaş

Kürt vatandaşlarımız… Türkiye’de Kürt “realitesi” yarı-resmî veya yarım ağız tanındığından beri, bu sözü sıkça duyuyoruz. Kürt kimliğini Türkiye vatandaşlığı bağlamında anlamlandıran bir ifade bu. Peki, Türkiye’nin Kürt vatandaşı olmanın anlamı ne, gerçekten? İkinci sınıf bir vatandaşlık mı bu? Türkiye’de Kürt olmak nasıl bir vatandaşlık deneyimidir?

İki Tarafta Evlat Acısı

Türkiye’de yakınlarını silahlı çatışmalarda yitirmiş binlerce aile var. Onların acısı, “Kürt sorunu”, “terör” gibi resmî sözlere sığmıyor. Herkes onların duygularından söz etse de, bu duygular politikaya pek nüfuz edemiyor. Çatışmalarda hayatını kaybetmiş askerlerin ve PKK militanlarının aileleri, Kürt meselesini nasıl değerlendiriyor, kimlerden çözüm bekliyorlar?

Sonsuza Kadar Yaşayacak mıyız?
İnsanın ve Teknolojinin Geleceği Üzerine Konuşmalar

16.-17. Yüzyılda dünyada bir insanın ömür beklentisi 35 yaştan fazla değildi. 18. Yüzyıldan sonra, bilimde ve hayat koşullarında sağlanan gelişmeler sayesinde beklenen yaşam süresi hızla artmaya başladı. 19. Yüzyıl ortasında Avrupa’nın gelişkin sanayi ülkelerinde ömür beklentisi 45’e yükseldi. Bugün dünyanın gelişkin ülkelerinde 80 yaşı geçti bu beklenti – yoksul Afrika ülkelerinde ise hâlâ 40’ın altında.

Çin İşi Japon İşi
Cinsiyet ve Cinsellik Üzerine Antropolojik Değiniler

“‘Erkeklik’ en çok erkeği ezer.” Tayfun Atay’ın kitabındaki ilk yazısının başlığı, erkeklik meselesinin özünü söylüyor aslında! “Maçoluğun dayanılmaz ağırlığı” altında erkek erkeğin kurdu oluyor. Erkeklik rolünün dayatmalarının yol açtığı kasılmalar, erkekleri ebedi ergenlere dönüştürüyor.

Avrupa'da İnsan Hakları

Günümüzde insan hakları, hiçbir zaman olmadığı kadar kabul görüyor ve özellikle Avrupa’nın siyasi retoriğinde şiddetle destekleniyor; ancak somut gerçeklikte, Avrupa da dahil, her yerde ihlal ediliyor. Üzerinde mutabakata varılmış olan standartların istikrarlı bir biçimde uygulanmamasının yanında, yürütmede de aksaklıklar yaşanıyor. Cezaevlerinin aşırı kalabalık olduğu Avrupa ülkelerinin birçoğunda hukukun üstünlüğü ilkesi çiğneniyor ve ekonomik krizlerden en olumsuz etkilenenler, en kırılgan kesimler oluyor.

Kürt Meselesi'nde Algı ve Beklentiler

Toplumun ortak yaşama iradesini doğrudan etkileyip, ülkedeki birçok sorunun kaynağında yatıyor Kürt Meselesi On yıllardır kanayan bir yara durumunda. Cumhuriyet’in kuruluşundan beri var olan ve son otuz yıldır başka bir evreye geçtiği söylenebilecek Kürt Meselesi’nin artık yeni bir kavrayış modeli ve yaklaşımla ele alınması, çözülebilmesi için yeni bir siyasi anlayışa gerek duyuluyor.

Arap Talihsizliği

Araplar hızla dünyanın “öteki”leri haline geliyor. Özellikle 11 Eylül’den beri, Suudi yöneticiler, Kuveytli zenginler dahil, en ayrıcalıklı Araplar için de geçerli bu durum. “Arap” kelimesinin kendisi bile öylesine yoksullaştırılmış ki, bazı yerlerde utanç duyulacak etnik bir etikete ya da en iyi durumda, modernitenin temsil ettiği her şeyi yadsıyan bir kültüre indirgenmiş halde.