"Özgürüm Ama Mecburiyet Var"Diyarbakırlı ve Muğlalı Gençler Anlatıyor
ama aynı zamanda empatinin, dostluğun, alış verişin haritası…
"Mahalledeki Türk çocukları bizim Türkçemizle dalga geçerlerdi. İşte kıro, şu, bu. Bir gün o kadar sinirlenmiştim, Nuri diye bir çocuk vardı, onu dövdüm. Sonra öbür çocuklar bana saldırdılar. Burcu adında bir kız vardı. Bilmiyom artık üzüldü mü ne, geldi yanıma. Pastaneye gittik, muzlu, tek kişilik pastalar oluyor. Ondan ikram etmişti. Tadı çok güzeldi yani, köyde bu tür şeylerin olmayınca.""İlkokulda çoğunlukta bizdik. Fakat orada da biz Türklere eziyet ediyorduk ya. Birkaç tane Türk çocuğu vardı biz her gün dövüyorduk, dayak atmadan eve göndermiyorduk. Ben onu anlamıyorum. Yani niye öyle bir şeyler yapmışız? Fırsat gelince demek biz eziyoruz. Yani neydi, psikolojik bir şey miydi? O zaman kafamıza öyle bir şey mi yerleşmişti?""Ya yanlış anlaşılmasın da ben Kürtleri sevmiyorum. Marmaris’te her adım attığımda önümden mutlaka üç tane Kürt geçiyor. Neden sevmiyorum? Ülkemizde ‘şehit’ dediğimiz bir olay var. Sevmiyorum. Yolda şuradan geçse laf atarım. O dereceyim. Ama hani yanlış anlaşılmasın. Onları ayırdığımdan değil, sevmiyorum sadece.""Kürtlere karşı bir ön yargım vardı. Ya bunların hepsi Türkiye’yi sevmiyor zaten, biz bunları niye sevelim falan gibi bir şeyim vardı. İçten içe geçiriyordum. O da çok değişti. Hani artık herkesle konuşabilirim; nasıl diyeyim, bir şeyler paylaşabilirim. Herkes benim arkadaşım olabilir. Önceden… bunun şivesi de farklı diyordum. Konuşurken böyle bir canım sıkılıyordu falan. Artık hani çok dar baktığımı anladım. Artık hiç öyle bir şeyim yok hani; her kültürden, her şeyden insanlarla konuşabilirim."
İstanbul'da doğdu. Robert Kolej'den sonra Stanford Üniversitesi’nde Kültürel Antropoloji (Lisans, 1982), Cornell Üniversitesi'nde Gelişme Sosyolojisi (doktora, 1991) okudu. Antalya'da yörüklerin seracılık ve turizme geçiş serüvenini irdeleyen doktora tezi Kuzey Amerika Ortadoğu Araştırmaları Derneği'nin Sosyal Bilimlerde En İyi Doktora Tezi Ödülü'nü kazandı (1992). 1992-1994'te Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyeliği yaptı. 1995-1996'da Tarih Vakfı Sözlü Tarih Projesi'ni yönetti. 1997-1998'de GazetePazar'da sözlü tarih yazıları yayımlandı. Doçent olan Neyzi, 1998'den beri Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Kültürel Çalışmalar Programı'nda öğretim üyesidir. Yayımlanmış kitapları arasında Birey, Bellek, Aidiyet: Sözlü Tarih Çalışmaları (Tarih Vakfı, 1999) ve Küçük Hanım'dan Rubu Asırlık Adama: Nezihe Neyzi'den Oğlu Nezih Neyzi'ye Mektuplar 1947-48 (Sel Yayıncılık, 1999) bulunmaktadır. Kültürel kimlik, milliyetçilik ve azınlıklar, gençlik ve kuşak kimliği, Ortadoğu ve Güneydoğu Avrupa'da etnografi ve sözlü tarih, kentsel mekân ve mahalle kimliği konularında çalışan Neyzi’nin makaleleri çeşitli uluslararası dergi ve kitaplarda yayınlanmıştır.
Boğaziçi Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra Sabancı Üniversitesi'nde Kültürel Çalışmalar programından yüksek lisans derecesi aldı. Yüksek lisans tezini kentlerdeki Kürt gençleri ve çocuklarının siyaseti üzerine yazdı. Michigan Üniversitesi'nde antropoloji ve tarih programında doktora çalışmalarını sürdürmektedir. İlgi alanları arasında gençlik ve çocukluk çalışmaları, bellek çalışmaları, sözlü tarih ve şiddet antropolojisi bulunmaktadır.
Kitabın Adı | "Özgürüm Ama Mecburiyet Var" |
Alt Başlık | Diyarbakırlı ve Muğlalı Gençler Anlatıyor |
ISBN | 9789750511592 |
Yayın No | İletişim - 1855 |
Dizi | Bugünün Kitapları - 148 |
Alan | Sosyoloji |
Sayfa | 231 sayfa |
En | 150 mm |
Boy | 215 mm |
Ağırlık | 354 gr |
Perakende Satış Fiyatı | 9,00 TL |
Baskı | 1. baskı - Nisan 2013 |
Yazar | Leyla Neyzi, Haydar Darıcı |
Editör | Tanıl Bora |
Kapak | Aslı Altay |
İç Fotoğraflar | Sibel Maksudyan |
Uygulama | Hüsnü Abbas |
Düzelti | Yağmur Kaymaz |
Baskı | Sena Ofset |
Cilt | Sena Ofset |