Bugünün Kitapları - 2. sayfa

Irkların İcadı
Irkçılığa Karşı Bilim

Guido Barbujani’nin Irkların İcadı kitabı, büyüleyici bir tarihsel-eleştirel yolculukla, ırksal sınıflandırmaya yönelik ilk girişimlerden modern DNA çalışmalarına kadar insan çeşitliliğinin biyolojik temeline ilişkin tartışmanın aşamalarının izini sürüyor. Genetiğin, Afrika kökenlerimizden beş kıtanın kolonileştirilmesine kadar insanlığın yolculuğunun en uzak aşamalarını yeniden inşa etmeyi nasıl başardığını gösteriyor. Bu bilginin, insanlığın biyolojik olarak farklı gruplara, diğer türlerde ırk olarak adlandırılan gruplara bölündüğü yönündeki 19. yüzyıl fikrini nasıl çürüttüğünü anlatıyor. Irk kavramının beslediği ırkçılıkla mücadele için değerli bilgiler sunuyor.

Sen Benim Kim Olduğumu Biliyor musun?
Kibrin Tarihi

Ari Turunen, kibrin kültürel tarihini eğlenceli ve renkli biçimde, tarihten onlarca örnekle yazıyor. İmparatorlukların ve insanlığın başına gelen yıkımlarda, felaketlerde kibrin, kendini beğenmişliğin, başkalarını hor görmenin, kendi mükemmelliğinden başka hiçbir sese tahammül edememenin oynadığı rolü ortaya koyuyor. Büyük İskender’den Berlusconi’ye, Asya imparatorluklarından papalara, Napoleon’dan İngiliz burnu büyüklüğüne, tekelleşen enerji şirketlerinden tüm dünyayı ekonomik krize sürükleyen finans devlerine uzanan geniş mi geniş bir yelpazede “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” sorusuna biraz daha yakından bakıyor. Kibrin Tarihi, güncelliği hiçbir zaman kaybolmayacak bir konuda şimdiye kadar okuduğunuz en iyi kitap!

Yapay Zekâ ve Kapitalizmin Geleceği
İnsandışı Bir Güç

Yapay zekâ ve kapitalizm arasındaki ilişkiyi anlamak ve kapitalizmin olası geleceğini öngörmek isteyenler için bir başvuru niteliğinde olan bu kitap, üretim araçlarının mülkiyeti ve denetimi meselesini yeniden gündeme getirerek okuru bir komünist yapay zekâ perspektifini bütün zorlukları ve riskleri içinde düşünmeye davet ediyor.

Ne Olmuş Güldüysek
Evrim Alataş Kitabı

Ne Olmuş Güldüysek’te Karakaş, Evrim Alataş’ın kendine has üslubunu, yaşama hevesini ve mücadelesini en yalın haliyle anlatıyor, onun sesini aktarıyor.

Sencer Divitçioğlu
Yaşamı ve Düşüncesine Dair Notlar

Divitçioğlu’nu tanıyanlar için ilginç bilgiler içeren, ilk defa tanışacaklar için giriş mahiyetinde sayılabilecek, gerek çalışmalarıyla gerek kişiliğiyle iz bırakmış bir akademisyene saygı duruşu niteliğinde bir kitap...

İradenin İyimserliği
2000'lerde Türkiye'de Kadınlar

İradenin İyimserliği, 2000’lerin Türkiyesi’nde kadınların varoluşunun cephelerini anlatıyor. Emek pratiklerinde, sanatta, sporda... sanal âlemde... milliyetçi ve muhafazakâr muhitlerde... edebiyatta, sinemada ve televizyon dizilerindeki temsillerinde... ve elbette feminist siyasi etkinliklerinde... kadınlar hakkında yazılan hikâyeler ve kendi hikâyelerini yaratan kadınlar...

Saraybosna Havası
Bir Gündelik Hayat Etnografisi

Halide Velioğlu, Bosnalı akrabaları arasında geçirdiği iki yılı anlatırken, gündelik hayatın harcıâlem hallerinden söz eder gibi, derindeki anlamın peşine düşüyor: Kâh oturma odalarına sızarak eşyalarla kişilerin ruh halleri arasındaki paralellikleri bulup çıkarıyor, kâh en basit gündelik alışkanlıkların nasıl savaş yaralarını sarma aracına dönüştüğünü araştırıyor.

Sokağın Sesleri
Osmanlı'dan Günümüze Sokak Müziği

Sedat Anar, Sokağın Sesleri’nde sokak müzisyenliğinin Osmanlı’daki yerini kısaca ele aldıktan sonra 1990’lı yıllardan itibaren sokak müzisyenliği yapmış ve halen yapmakta olan isimlerin hikâyelerine aracılık ediyor, sokak müzisyenliğinin gerçeğini sergiliyor. Belediyelerin çıkardığı engeller, zabıtalar, polisler... Sokak müzisyenlerinin çalmaya başlamasıyla canlanan, hayat bulan sokaklar... Dinleyicilerle yaşanan gergin anlar... Müziğin büyüsüne kapılan bir çocuğun yanağa kondurduğu bir öpücük... Tam teçhizatlı konserlerle sokağın yalınlığı arasındaki farklar... Sokaklardan albüm çalışmalarına uzanan yollar... Sokakta olmanın verdiği özgürlüğün yaratıcılığa katkıları... Kadın sokak müzisyeni olmanın zorlukları... Avrupa’da sokak müziği...

Bir Avazda!
Hamilelik Söyleşileri

Bir Avazda, kadınların deneyimleri; değişik hamilelik algılarının, doğum öncesi ve sonrası ritüellerin, doğum kutlamalarının, batıl olan-olmayan itikatların zengin (ve sahiden acı-tatlı!) dünyasını göz önüne seriyor.

Sesini Biraz Açabilir miyim?
Küreselleşme Öncesi Dünyanın Müzikal Hikâyesi

Sesini Biraz Açabilir miyim? sadece çocukluğun ve ergenliğin renkli, neşeli, yer yer hüzünlü dünyasını aktarmakla kalmıyor okuru keyifli bir dünya tarihi yolculuğuna da davet ediyor

Yaralı Hafıza
Kayıpları ve Kıyımları Hatırlamak

Gökçer Tahincioğlu’nun derlediği Yaralı Hafıza, yakın tarihteki katliamların, cinayetlerin, kayıpların hafızadaki izini sürüyor. O hafızanın, adalet talebinin bir kaynağı olması gerektiğini gösteriyor bize.

Pandemi Zayiatı
Bir Yıldan 35 Hayat Hikâyesi

Pınar Öğünç, değişik alanlardan 35 emekçiyle önce salgının başlarında, sonra birinci yılı dolmaktayken uzun sohbetler yaptı ve onların hikâyelerini yazdı. Korkuları, çileleri, öfkeleri, umutsuzlukları anlatan hikâyeler... Sadece o kadar değil ama... İnsanların özlemlerini, uyanışlarını, kendilerini güçlü hissetmelerini sağlayan deneyimlerini, geleceğe dair düşündüklerini anlatan hikâyeler. Pandemi Zayiatı, Pınar Öğünç’ün yazar ustalığıyla el ele veren güçlü ve içgörülü ifadeleriyle, okuyanı, hayata emek veren bu insanlara hayran bırakacak...

Kayıp Adalet
Cezasızlık ve Korunan Failler

Gökçer Tahincioğlu’nun derlediği Kayıp Adalet’te, Levent Pişkin, Lice davasını; Murat Uyurkulak, Hrant Dink cinayeti davasını; Burcu Karakaş, 12 Eylül davasını; Karin Karakaşlı, Vartinis katliamı davasını; Gökçer Tahincioğlu, 2006 ilkbaharında Diyarbakır’da öldürülen çocukların davasını; Ali Duran Topuz, Berkin Elvan davasını; Yıldırım Türker, Silopi’de yataklarında uyurken öldürülen iki çocuğun davasını; Kemal Göktaş, JİTEM davalarını yazdı.

Karınca Yuvasını Dağıtmamak

Yaşadığı tüm hukuki mağduriyete rağmen yüzünü her zaman yaşamaya, umuda, sevgiye çeviren Çomak, Karınca Yuvasını Dağıtmamak’ta çocukluğunu, tutuklanma hikâyesini, şiirinin arkasında yatanları, hayata bakışını ve adalet arayışını sahici bir şair duyarlılığıyla, yalın ve bir o kadar da sarsıcı biçimde anlatıyor.

"Biz Her Şeyiz"
Diyanet'in İşleri

Türkiye’nin gündeminden düşmeyen, hemen hemen her konuyla ilgili fikrini belirtmekten çekinmeyen ve kamuoyunda bütçesiyle sık sık eleştirilerin hedefi olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Burcu Karakaş’ın titiz çalışmasıyla masaya yatırılıyor. “Biz Her Şeyiz” - Diyanet’in İşleri, AKP döneminde güçlenen Diyanet’in bütçesini, personelini, özellikle aile, çocuk ve gençlikle ilgili projelerini, kendi medya araçlarıyla ilettiği mesajlarını, toplumsal cinsiyet ve kadın konularında takındığı tavrı, iktidarla sıkı ilişkileriyle yakından inceliyor, birebir görüşmeler yürüttüğü saha çalışmalarıyla verilerini destekliyor.

Doğayı, Emeği, Yaşamı Korumak
Ekoloji Politik Yazılar

Doğayı korumak, suyu korumak, yaşamı korumak için duyarlılık, mücadele – ve siyaset! Bu kadar yalın bir meselesi var, Doğayı, Emeği, Yaşamı Korumak’ın. Beyza Üstün, bilim insanı donanımıyla ama her şeyden önce bir ekolojik-politik eylemci olarak, ülkenin ve dünyanın yaşam kaynaklarına yönelen ölümcül tehdide ve pandemiyle sermayenin “hız ortaklığına” dikkat çekiyor. Güç ve şiddet kullanarak, zorla yerinden ederek, el koyarak uygulanan yıkıcı ve yayılmacı politikaları teşhir ediyor. Saldırılara itirazın “yaşamı savunan” öfkesiyle yapıyor bunu.

"Herkes İstediği Gibi Yaşasın"
Türkiye ve İran'daki Kadınların Başörtüsünü Çıkarma Pratikleri

“Herkes İstediği Gibi Yaşasın” kadınların bireyselleşmesinin önüne konan engelleri, bunları aşmak için verilen mücadeleleri, Türkiye’de ya da İran’da yaşamaları fark etmeksizin kendi kararlarını almak isteyen kadınların yaşadıkları zorlukları çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.

Türkiye'nin Lanetlisi: Bir Muhalif
Fikret Başkaya ile Sohbetler

Türkiye’nin Lanetlisi: Bir Muhalif, Mete Kaan Kaynar’ın resmî ideolojiyle didişen, Kemalizmle hesaplaşan, Kürt meselesine devlet gibi değil, eleştirel-tarihsel bir perspektiften bakan, kalkınmayı ve devrim sorununu etik bir dönüşümle ve ekolojik bir duyarlılıkla ele alan Fikret Başkaya’yla nehir söyleşisinden oluşuyor.

İyiliği Düşünmek

Ayla Göksel ve Zülfü Livaneli’nin, çok farklı anlamlarda kullandığımız “iyiliğin” yeniden ele alınması, konuşulması, hayatın her alanında kalıcı olması fikrinden yola çıkarak derledikleri İyiliği Düşünmek, iktisattan psikolojiye, dinden sivil toplum kuruluşlarına, gazetecilikten bilime, felsefeden doğaya uzanan geniş bir aralıkta iyiliğin izini sürüyor, iyiliğe farklı açılardan bakıyor.

Tosun Bank

İsmail Saymaz, ”Tosun Bank“ diye adlandırdığı saadet zincirinin yükselişini ve Aydın’ın binlerce kişinin parasını çarparak yurtdışına kaçışını anlatıyor.

Bağımlılık Asla Sadece Bağımlılık Değildir

Bağımlılık olgusunu sosyolojik, siyasi ve tarihsel bağlamında ele alan bu kitapta Kültegin Ögel gerek akademik gerek toplumsal söylemlerde bağımlılığın nasıl inşa edildiğini zengin ve akıcı örneklerle incelerken bireysel düzlemde bağımlılığın çok katmanlı bir olgu olduğunu ortaya koyuyor.

“Sıkıntı Var"
Sıkıntı Üzerine Denemeler

Son yıllarda Türkçenin en yaygın kullanılan sözcüklerinden biri, “sıkıntı”. En yaygın kullanım şekli de: “Sıkıntı yok”! Kalıbın bu kadar çok tüketilmesi, sıkıntının, sıkıntıların varlığına işaret ediyor olsa gerek. Zamanımızın kronik kriz hali, sıkıntıyı “toplumsal ortak duyu” haline getirmiyor mu? Elinizdeki derleme mekâna/zamana, siyasete, edebiyata ve sinemaya odaklanan dört bölümde, sıkıntının toplumsallığını ve potansiyelini inceliyor.

Bakışın Ritmi

Ahmet Tulgar’dan, “şahsiyat”la değil, toplumsal ruh halimizle uğraşan portreler. Kaygıların, öfkelerin, hayal kırıklıklarının, utançların, kederlerin, beri yandan hayranlıkların, sevinçlerin, tesellilerin, dert ortaklıklarının portreleri. Memleketin bir meşrepler haritası. Huylarımızın aynaları. Başlı başına, edebî zevkle okunacak denemeler.

"Kaldırın Şu Heykeli Buradan"

Belma Akçura, heykellerin başlarına gelenleri anlatıyor. Dışkıdan yapılan heykel, devrilip kafası ezilen, bombalanan, ipe dolanıp yerlerde sürüklenen, boynuna ilmek geçirilip köprüden sallandırılan, mohikan kesimi saç eklenen heykeller… “Put kırma” gerekçesinin, insanlık tarihine karşı kıyıcılığa dönüştüğü durumlar…