Tarih - 7. sayfa

Osmanlılar ve Ölüm
Süreklilikler ve Değişimler

"Ölüyü getirip olduğu gibi, apaçık kalmış gözleriyle yatağa yatırdılar, üstüne de gene işlemeli sakız gibi apak, yoğun bir sabun kokusuyla, yabanelması kokusu yayılan geniş bir çarşaf örttüler. Ölünün başı, açık gözleriyle dışarda kaldı. Yöreye kaygısız bakar gibiydi. Önce Telli Hatun geldi ölünün sağına geçip oturdu, arkadan Yeşil Anşa Hatun geldi, onun yanına çöktü..."

Philipine Helene de Sassenage'ın Âşığı
Osmanlı Şehzadesi Cem Sultan
Dauphine Tarihi

Cem Sultan, gerek kişiliği gerekse aktörü olduğu olaylar itibariyle döneminin ilginç bir şahsiyeti olarak Doğu'nun ve Batı'nın tarihyazımında yerini almıştır. Zeki, entelektüel, sevilen bir kişilik olan Cem, babası II. Mehmed'in ölümünün ardından ağabeyi II. Bayezid'e karşı giriştiği taht mücadelesini kaybedince Batı'ya sığınmıştı.

Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları ve Stratejileri Bağlamında
6-7 Eylül Olayları

Çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin, homojen bir ulus-devlet olma politikası çerçevesinde "vatan topraklarını Türkleştirmek" adına yürüttüğü faaliyetler, gayrimüslim azınlıkların aleyhine işleyen bir süreci de beraberinde getirmiştir.

Bilimlerin Geçmişinden Tarih Üretmek

Bilim tarihi yüzyıldan biraz daha yaşlı, dolayısıyla göreli olarak oldukça genç bir disiplin olsa da, öylesine baş döndürücü bir gelişme göstermiştir ki, bu disiplinin tarihini yazmak başlı başına bir iştir. Bilimlerin Geçmişinden Tarih Üretmek bilim tarihi yazıcılıgını üç evrede ele alıyor: İlk bilim tarihi eserlerinin yazılmaya başlandığı 19. yüzyılın son çeyreğinden 1930’lara kadar uzanan, daha çok pozitivist bir vakanüvisliğin etkisindeki birinci dönemi, kabaca 1930-1960 arasını kapsayan ikinci dönem izliyor. Ve nihayet bilim tarihinin akademik ve bilişsel kimliğinin oluştuğu, birçok bilim tarihi bölümü ve programının açıldığı 1960 sonrası üçüncü dönem. Gavroğlu bu üç döneme damgasını vurmuş bilim tarihçilerinin kimler olduğunu, eserlerini, tarihçilik anlayışlarını, basite kaçmadan ama sadelikten ve anlaşılırlıktan da ödün vermeden anlatmayı başarıyor.

Türk Milliyetçiliği, Gayrimüslimler ve Ekonomik Dönüşüm

Ulus devletlerin kendi egemenlik tarifleri ve milliyetçilik projeleri ısrarlı bir millî "safiyeti" gerektirmiştir. Sadece gündelik hayat üzerinde biçilen bir safiyet arayışı değildir bu. Milliyetçiliğin bir ufuk olarak benimsendiği, toplumsal yaşamda ise "diğer"leri açısından kolay atlatılamayan toplumsal travmaya sebep olan bir süreçtir. Bütün milliyetçilikler gibi Türk milliyetçiliği de bundan azade değildir.

Bolşevik İhtilâli ve Osmanlılar

Uygur Kocabaşoğlu ve Metin Berke’nin olağanüstü emekleriyle hazırlanan bu eserde, sosyalizm algısının ve genel anlamda ihtilâllerin Osmanlı toplumunda nasıl karşılandığı ve algılandığı yalnızca Rusya’daki devrimle değil, 1840’larda başlayan, Komün günlerine geri giden, 1917 ile canlanan ve 1920’lerde politik stratejiler gerekçesiyle güncellenen bir süreçte ele alınıyor.

Ortaçağ Avrupası'nın Ekonomik ve Sosyal Tarihi

Roma İmparatorluğu’nun sonundan onbeşinci yüzyılın ortalarına kadar, Avrupa’nın ekonomik ve sosyal değişiminin nedenlerini inceleyen Ortaçağ Avrupa’sının Ekonomik ve Sosyal Tarihi, artık klasikleşmiş kaynaklardan birisidir. Belçikalı tarihçi Henri Pirenne’in bu eseri çok kapsamlı bir Avrupa tarihi edisyonunun ağırlıklı parçalarından biridir.

Kıbrıs'ın Sosyo-Ekonomik Tarihi 1726-1750

Bazen coğrafyanın insanlara, toplumlara dayattığı kaderler vardır. Akdeniz’in ortasında her türlü üs olabilme imkânına sahip Kıbrıs’ın kaderini de böyle düşünmek gerekir. Osmanlı İmparatorluğu’nun güneyini emniyete almak ve deniz ticaretine bir şekilde dahil olmak için zaptettiği, egemenliğini uzun süre devam ettirdiği ada üzerinde kendi kurumsal yapısını tesis etmemesi düşünülemezdi.

Iskalanmış Barış
Doğu Vilayetleri'nde Misyonerlik, Etnik Kimlik ve Devlet 1839-1938

Iskalanmış Barış, Tanzimat’tan başlayarak İkinci Dünya Savaşı arifesine uzanan süreçte Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki Türk, Kürt, Ermeni, Rum ve Süryani etnik toplulukların kimlik inşa macerasını anlatıyor. Bölgedeki Protestan misyonlarının –giderek Batılı devletlerin politikalarından özerkleşen– etkinliklerinin bu maceradaki özel etkisine eğilerek...

Türk Devrimi ve İstikbali

Türkiye’nin toplumsal ve siyasal değişim tarihinde ihmal edilmeyecek önemde bir olaydır 1908 Devrimi. Bu devrim, ilk aylarında, Osmanlı İmparatorluğu’nun çoketnili yapısıyla yaşamaya devam edebileceği ümidini de yaratmıştı. Elinizdeki kitap, sonradan boşa çıkan bu ümidin o sıralar nasıl güçlü bir ihtimal olarak algılanabildiğine tanıklık ediyor.

İslâm Uygarlıkları Tarihi Cilt 1

Lübnanlı Ortodoks bir aileden gelen Corci Zeydân 19. yüzyılın en önemli İslâm tarihi, dil ve kültürü araştırmacılarından biriydi. İngilizce, Latince, Fransızca, Almanca, İbranice ve Süryanice dillerini öğrenen Zeydân, tarihin dışında Arap dili ve edebiyatı konusunda da birçok eser verdi. İslâm tarihinin, ağırlıklı olarak da Osmanlı öncesi dönemin ele alındığı bu ünlü eserinde Corci Zeydan, İslâm uygarlığı ve Arap halkları konusunda hayli zengin bir kaynak sunuyor.

Anadolu'dan Yeni Dünya'ya
Amerika'ya İlk Göç Eden Türklerin Yaşam Öyküleri

Yorgununu ver, yoksulunu ver bana, Özgürlüğü solumak isteyen boynu bükük kitlelerini ver. Emma Lazarus’un, New York Hürriyet Abidesi kitabesinde yer alan mısraları bunlar. ABD, dünyanın her köşesinden göç eden insanlarca kurulmuş bir ülke. Pek bilinmez ama yıkılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu’ndan da göç almış...Rıfat N. Bali, birinci el tanıklıklara başvurarak, yüzyıl dönümünde ABD’ye göç eden Türklerin hikâyesini anlatıyor.

Majestelerinin Konsolosları
İngiliz Belgeleriyle Osmanlı İmparatorluğu'ndaki İngiliz Konsolosları (1580-1900)

Uygur Kocabaşoğlu, Majestelerinin Konsolosları’nda 16. yüzyıldan başlayarak Osmanlı İmparatorluğu’nda yerleşikleşen İngiliz konsolosluk faaliyetinin tarihini anlatıyor. Levant’ta etkinleşmeye başlayan İngiliz ticaretinin sadece bu alanla sınırlı kalmayıp 19. yüzyılda nasıl yeniden şekillendiğini; siyasi, iktisadi ve kültürel denetim mekanizmalarının Osmanlı’daki İngiliz kordiplomatik manevralarında nasıl kullanıldığını araştırıyor.

Devlet'in Yahudileri ve "Öteki" Yahudi

Rıfat N. Bali’nin, Türkiye Yahudilerinin yakın dönem tarihine ilişkin ayrıntılı araştırmaları, aynı zamanda Cumhuriyet döneminin sosyal ve siyasal yapısına ışık tutuyor. Elinizdeki kitapta, bu tarihten değişik kesitler yer almakta. Bunlardan siyasal açıdan en dikkate değer olanı, Cumhuriyet’in ilk döneminden beş Yahudi seçkininin biyografisidir.

Nüfus Mübadelesi
Kayıp Bir Kuşağın Hikâyesi

Osmanlı devleti, Balkan Savaşı sonrasında Avrupa’daki topraklarının neredeyse tamamına yakınını kaybederek çekilirken, geride sayıları yüzbinlerle ifade edilen bir insan kitlesini bırakmak durumunda kalmıştı. Söz konusu yüzbinlerse, Osmanlı tebaasıyken bir anda bambaşka bir devletin, hem de azınlık statüsündeki vatandaşları oluvermiş Müslümanlardı.... İşte elinizdeki bu kitap, mübadillerin Balkan Savaşı’nın sebep olduğu yıkımla başlayan hikâyelerini, mübadelenin öncesi, mübadele süreci ve hepsinden önemlisi Türkiye’ye geldikten sonraki bölümde yaşananlarla birlikte ele alıyor; tarihin yeniden yazıldığı bir sürecin bizzat öznesi olmuş insanların hikâyesini anlatıyor.

Yeniçağ İtalya'sında Müslüman Köleler

Avrupalı araştırmacılar, -yakın zamana kadar- Batı uygarlığının hiçbir olumsuz özelliği bulunmadığı iddiasını tekrarlamanın alışkanlığı ile, “talancı, soyguncu korsanların Akdeniz’de, yalnızca Cezayir, Tunus, Trablus ve Fas’tan çıktığını” ileri sürüyorlardı. Bu tezi çürütecek -‘özkaynaklarımıza’ dayanan sınırlı araştırmalar dışında- çok fazla sayıda ve yeterli yerli bilimsel çalışma da yok maalesef.

Cumhuriyet Yıllarında Türkiye Yahudileri
Aliya: Bir Toplu Göçün Öyküsü (1946-1949)

Rıfat N. Bali’nin yazdığı Cumhuriyet Yıllarında Türkiye Yahudileri dizisinin ilk cildi, 1923-1945 dönemindeki sistematik Türkleştirme siyaseti ve Türklerle Yahudiler arasındaki gerilimli ilişki üzerineydi. Elinizdeki kitap, 1946-1949 dönemini kapsıyor ve esas olarak Türkiyeli Yahudilerin 1948’de kurulan İsrail’e göçlerini, yani Aliya’yı anlatıyor.

Avrupalı Seyyahların Gözünden
Osmanlı Dünyası ve İnsanları (1530-1699)

Seyahatnameler, tarih araştırmalarında önemli kaynaklar arasında yer alırlar. Arşiv belgeleri, günlükler, yazışmalar ve mektuplar gibi seyahatnameler de tarihçinin algılama gücünü artıran, ikincil kaynaklardaki bilgileri karşılaştırma imkânı sunan eserlerdir. Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili araştırmalarda geniş bir coğrafya üzerine yayılmış siyasi, kültürel ve iktisadi yapıların ele alınması, bunlarla ilgili bilgilerdeki pusun dağıtılması için kimi önyargılı ya da oryantalist bakış açılarının varlığının da farkında olarak seyahatnamelere müracaat etmek kuşkusuz önemlidir

İstanbul'un Yok Olmuş İki Cemaati
Doğu Ritli Katolik Rumlar ve Bulgarlar

Çok etnili, çok dinli, çok kültürlü bir bölgenin, bu zenginliklerden fazlasıyla nasibini almış kültür başkentidir İstanbul... Bu tarihî ve kültürel zenginliğin ana harcını da imparatorluklar döneminin çok dinli yapısı oluşturur. İşte bu çeşitlilik içinde artık unutulmaya yüz tutmuş iki cemaatin kitabı elinizdeki. Şimdilerde yüzde doksandokuzu Müslüman olmakla övünen bu toprakların Katolik Rum ve Katolik Bulgar cemaatlerinin öyküsü...

Tarih Nedir?
Genişletilmiş Yeni Baskı

Tarih Nedir? büyük bir tarihçinin meslektaşları, öğrenciler, tarihin ne olduğunu merak eden okurlar için kaleme aldığı çarpıcı bir eser.

Paylaşılamayan Kutsal Topraklar ve İsrail

Ne siyonizm hülyasının gerçekleşmesi ne de bir Yahudi devletinin kurulması, “İsrail toprağı”nın kutsallık simgelerinin dünyevileşmesine yetmedi. Yahudilerin “vaat edilmiş”, kaybolmuş, düşlenmiş ve yeniden yaratılmış topraklarla ilişkilerinin normalleşmesi için harcanan çabalar boşa gitti. Bu toprakların her santimetrekaresini mutlak bir kutsallığa dönüştüren Yahudiler, Filistinlilerin de buna tepki içinde benzer kutsallık simgelerine sarılmalarına yol açtılar.

İslâm Toplumları Tarihi Cilt 1
Hazreti Muhammed'den 19. Yüzyıla

Lapidus’un İslâm Toplumları Tarihi, İslâm’ın ortaya çıkışından 1990’lara kadarki dönemi, İslâm’ın yayıldığı bütün toplumlar üzerinde ve bu toplumların yaşadıkları tarihsel, toplumsal, siyasî ve ekonomik dönüşümlerle ele alan hacimli bir eserdir. Cambridge University Press tarafından iki cilt halinde hazırlanmış daha kapsamlı bir araştırmanın Ira M. Lapidus tarafından özenle elden geçirilmesi sonucu yine aynı yayınevi tarafından tek cilt olarak yayımlanmıştır.

Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla

Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla yazarının özellikle iki amacı gözeterek kaleme aldığı bir klasiktir: “Tarihi ekonomi teorisiyle ve ekonomi teorisini tarihle açıklamak.” Huberman’a göre “bu düğümlenme önemli ve zorunludur.

Kentten İmparatorluğa
Anadolu'nun Eski Yerleşim Yerleri

Türkiye´nin o mavi göğü, güzelim denizleri, ışığı ve toprağı, çeşit çeşit ağaçlar, meyvalar, çiçekler, insanlar, uygarlıklar yetiştirmiştir. Efsaneleri insanı doğruluğa, mertliğe ve konukseverliğe davet eder. Türkiye her yönüyle baştan başa bir efsanedir. Bugün `Türkiye` dediğimiz bu topraklar üzerinde yaşayan insanların tarihi binlerce yıl geriye gider.