Solaris
20. yüzyıl bilimkurgu edebiyatının başyapıtlarından sayılan Solaris, insanlığın bilimle ve başka gezegenlerle ilişkisini ele alıyor
Okuyucu
Okuyucu, İkinci Dünya Savaşı ertesinde, on beşindeki lise öğrencisi Michael Berg ile otuz altı yaşındaki Hanna Schmitz arasındaki tutkulu aşk üzerine kurulu bir hikâye anlatıyor.
Marx'ların Öyküsü
Karl Marx ölmemiş olsaydı, Marx Ailesi’nin tarihi bugün yaşanıyor ve yazılıyor olsaydı... Juan Goytisolo, bu varsayım üzerinden kurguladığı romanında, yakın tarihi, “sosyalizmin çöküşü” olarak adlandırılan süreci, Marx ailesinin tarihiyle çakıştırarak aktarıyor.
Gelecekbilim Kongresi
Lem’in geleneksel kahramanlarından Ijon Tichy, uzun bir uzay yolculuğundan dönüşünde dünyanın cennete döndüğünü görür, şüphelenir. Tichy’nin araştırmaları, dünyada yaşanan asıl önemli değişimin bambaşka bir şey olduğunu ortaya çıkarır.
Prozac Toplumu
Prozac, ABD’den tüm dünyaya yayılarak milyonlarca insanın sığınağı olmuş bir “antidepresan”... Wurtzel, Prozac Toplumu’nda, çocukluğundan üniversite yıllarına, depresyonla yaşadığı birlikteliği anlatıyor. Parçalanmış bir ailenin harika çocuğu, ilk aşklar, hayalkırıklıkları, başarılarla çöküşlerin içiçe geçtiği günler, terapistler, diğer ilaçlar ve Prozac'lı hayat...
Aşil'in Nişanlısı
Alki Zei, yazar, senarist, tiyatrocu, eski bir direnişçi, Yunanistan solunun bağımsız isimlerinden... Eleni, roman kahramanı... Alki Zei’nin serüveniyle Eleni’nin serüveni Aşil’in Nişanlısı’nda, yani Zei’nin “yaşanmış ve romanlaşmış” hayat hikayesinde birleşiyor, aynı nehrin yatağını paylaşıyor, “sol” şeritte yaşanmış bir serüveni sorguluyor.
Akan Su Gibi
Marguerite Yourcenar’dan birbirini tamamlayan üç “bağımsız” hikaye: “Anna, kızkardeşim”, onaltıncı yüzyılın sonunda Avrupa’nın güneyinde yaşayan bir aristokrat ailenin gerilimlerini, iki kardeşin enseste kadar uzanan aşkını anlatıyor. “Güzel bir sabah”, bir tiyatro topluluğunun, oyunların, oyuncuların, oyunlarla iç içe geçmiş hayatların izini sürüyor.
Tutku
Fransız Devrimi’nin taze izleri üzerinden sürülen Avrupa: Bir oyuna dönüştürülmüş yaşamın, “Oynarsın, kazanırsın, oynarsın, kaybedersin. Oynarsın.” dedirten günlerin, karanlıkla ölümü ayıran akışı... Napolyon’un taç giyme töreni, dondurucu bir kışta Rusya içlerine ilerlemeye çalışan Fransız ordusu, müzisyen olacağını ya da cephede savaşacağını düşünürken kendini ordunun mutfağında bulan Henri...
Kitabın Aynasındaki Adam
Jorge Luis Borges, bir merak oyununu, isteyerek ya da istemeyerek, hep canlı tutmuştu. Belki, okurların önünde bir kurgu alanı açmak istemişti. Evet, bir oyuna dönüşen merak: Borges aslında kimdir, nasıl biridir, nelerden ve kimlerden etkilenmiştir, yazı serüveni uzun hayatına nasıl yayılmıştır?
Gerillalar
Trinidadlı yazar Naipaul’dan İngiltere’ye de göndermeler içeren bir Afrika romanı, belki bir dünya romanı, belki “birey”in romanı, belki de bir “üçlü”nün roman.
Kara Kumsal
Adı önemli olmayan bir ülke, adı önemli olmayan bir diktatörlük ve kumsalda bekleyen bir adam, Alberto... Hapishanede ve sürgünde, göçte ve geri dönüşte hep direnmiş, mücadele vermiş, hafızasını da geleceğe yönelik düşlerini de korumuş bir insan...
Kör Melek
Faslı yazar Tahar Ben Jelloun’dan bir “mafya romanı”. Yer, mafya’nın anayurdu İtalya’da küçük bir köy. Başrolde, kocası cinayete kurban giden dul bir kadın ya da kendi korkularıyla kendi ahlakî çöküşünü hazırlayan bir toplum... Kör Melek, gerçeği, yalnızca gerçeği tüm boyutlarıyla; belgesellerin, gazetecilik çalışmalarının üstesinden gelemeyeceği bir derinlikle yansıtıyor.
Gece Gelen Kadın
Her şeyden kaçarak, yirmibeş yıl önce terkettiği köyüne dönen adam artık bir yabancıdır. Ancak daha popüler bir yabancı vardır köyde. Limuziniyle gizemli yolculuklara çıkan, her yolculuk dönüşü köylüler arasından birini tek gecelik sevgili olarak seçen bir kadın.
Uçurumun Kıyısında
Günümüz Avusturya edebiyatının önemli isimlerinden Gerhard Roth’un Türkçedeki ilk kitabı Uçurumun Kıyısında, rastlantı ve zorunluluk üzerine bir deneme, ya da iktidar ve adalete değinen bir polisiye.
G
Türk okurlarının yakından tanıdığı John Berger, G ile birlikte anlatının ve roman kalıbının gerekleriyle kendi üslubunu başarılı bir şekilde kaynaştırıyor. Romanın başarısı, birçok düzeyde bir sentez olmasında. Berger’ın üslubu, halkların kaderini etkileyen kitlesel politik olaylarla en mahrem erotik yaşantıların inceliklerini tek bir örgü içerisinde biğrleştirmesini mümkün kılıyor.
Leylak ve Bayrak
Şehre yerleşen köylülüğün yeni varoluş tarzını anlatan Leylak ve Bayrak, John Berger’ın on yedi yılını verdiği “Onların Emeklerine” üçlemesinin son kitabı.
Tutanak
Le Clézio, Tutanak’ta “dünyanın yeni bir hikayesi”ni anlatıyor. Önünde, arkasında, sağında, solunda modernizmle yaşayan insanın hikayesini. Romanın “kahramanı” Adam Pollo, uyum’u kovalarken, iç dünyasında uzun sarsıntılar yaşar ve Le Clézio’nun telaşlı ama doğal yazısı, tüm bu sarsıntıları sismografik bir aygıt gibi kaydeder...
Şimdi Değilse Ne Zaman?
Primo Levi, İkinci Dünya Savaşı’ndaki kişisel tanıklıklarından, acı deneyimlerinden de yola çıkarak, bir “Yahudi Partizan” grubunun Sovyet topraklarından Polonya topraklarına oradan da yenik Almanya’nın topraklarına uzanan, savaşın izin verdiği ölçüde “insanî” yürüyüşünü anlatıyor bu uzun romanda.
Geçkin Yaş Oyunları
Çağdaş İspanyol edebiyatının önemli isimlerinden Luis Landero, geçkin yaşta hayatına anlam kazandırmaya çalışanların öykülerini anlatıyor. Dümdüz hayat parçacıkları değil Landero’nun anlattıkları: Hayal edenler, hayal etmeyenler ve hayal etmeyi bilmeyenler...
Bay Ahlak'ın Çöküşü
Kız çocuğu 12 yaşında, bir resim dehası olarak kabul ediliyor, büyük bir holdingin tek varisi... Kahramanımız, bir gemi yolculuğu boyunca bu çocuğun refakatçiliğini yapacaktır; para karşılığında tabii. Gemi hareket eder, “iş”le beraber gerilim ve oyun da başlar.
Genç Bir Kız
Türkiye’de önce Ayrılmak’la tanınan Dan Franck, Genç Bir Kız’da da kamerasını yine çağımızın kadın-erkek ilişkilerine yöneltiyor, kurguyu yine kamera hareketlerinin üzerine oturtuyor: Zamanda geri dönüşler, ileri gidişler, kesme-yapıştırmalar, sallantılı tren yolculukları... Luca ve Anna’nın “Leningrad ile Paris arasında kırılmış aşklarının hikayesi"...
Başlama Yeri
Masallara karışmış bir kentin keşfi ve kendileri için garip bir arayışa çıkacak o yürekli insanı bekleyen kent ahalisi. Beklenen kim mi? Hugh; başlama yerinden, dingin ve huzur veren eşikten keşiflere yelken açan Hugh... Günümüzün çok okunan, geniş bir coğrafyada ilgiyle izlenen yazarı Ursula K. Le Guin’den düşsel bir öykü; daha doğrusu, yeryüzündeki en eski öykünün çağdaş düşlerle örülmüş yorumu.
Kötü Bir Şaka
Yazarlık, şöhret rüyası, ticaret, safdillik, tilkilik, kıssadan hisse, intikam... Svevo’nun hem kendine, hem mesleğine, hem her yazara, hem herkese bıyık altından hafifçe güldüğü bu küçük roman birkaç erkek kahraman arasında geçiyor; aşk meşk yok, beklenmedik şeyler var: Bir para-pul entrikası, birinin burnunun üzerine indirilen bir yumruk ve sürüyle serçe...
Usulca
Kendi halinde bir insan olan doktor Vincent Artus`u zaman zaman tedirgin eden tek şey, öldürdüğü karısı Beatrice`le ilgili anılarıdır. Bu sakin yaşamı bir gün, Beatrice`in ilk evliliğinden olan kızı Camille`nin ortaya çıkmasıyla altüst olacaktır. Camille, hala yaşadığına inandığı annesini bulmak istemektedir.