Dünya Edebiyatı - 7. sayfa

Dört Ziyafet

1930’lu yıllarda İsrail topraklarındaki Kfar David köyüne gelen Judith adlı bir kadının ve ona tutulan üç erkeğin öyküsü Dört Ziyafet. İkinci Dünya Savaşı’na, İsrail-Arap savaşı yıllarına uzanan, böylesi bir arka planda kaderin cilvelerini, raslantının oyunlarını, aşkın kurallarını anlatan bir roman.

Yegâne Miras

Yunan edebiyatının en büyük düzyazı ustalarından ve önemli şairlerinden, annesi ve babası Tekirdağ-Keşan doğumlu Yorgos Yoannu, çocukluk ve yeniyetmelik dönemlerinin anılarını bir araya getirdiği Yegâne Miras’ta okura, 1923 Mübadelesi’nden sonra ailesinin yerleştiği Selânik’ten, daha sonra görevli gittiği Atina ve Bingazi’den son derece canlı insan portreleri ve günlük yaşam manzaraları sunuyor.

Fiyasko

Pek uzak olmayan bir gelecek; güneş sistemini fetheden insanoğlu, gezegenler arası yolculuklar yapmakta, Mars’ta ve Satürn’ün uydusu Titan’da devasa maden kuyuları açarak işletmektedir. Bir süre sonra, bilim adamları ışık hızına yakın bir süratte yolculuk yapmanın yolunu bulurlar; yıldızlar arası bir keşif gezisi için bütün hazırlıklar tamamlanır.

Prenses ve Canavar

Usta İtalyan yazar Roberto Pazzi, 1899’da, yeni yüzyılın eşiğini atlayamadan, yazarın deyişiyle “kendi yüzyılının bariyeriyle korunmuş olarak” yirmi sekiz yaşında veremden ölen Rus prensin öyküsünü romantik ve şiirsel bir dille anlatıyor. Prenses ve Canavar, son Rus Çarı II. Nicola Romanov’un kardeşi Giorgio Romanov’un kurgusal yaşam öyküsü.

Gökardıç

Gökardıç, tuhaf bir kuştur.... Akdeniz havzasının bu pek nadir görülen sakini, gözlerden ırak yaşamayı tercih eder. En tozlu kalpleri dahi büyüleyen dokunaklı sesi, ancak anlık bir mutluluğa karşılık gelir. Kırılgan ve narin varlığı, elinizi uzatsanız kaybolacak bir hayaletin sureti gibidir. Gökardıç teslim olmaz, kendisini ele vermez.

Lizbon'un Son Kabalacısı

Genç Berekiah, dayısının yaptığı son “Hagada”daki resimlerin yardımıyla katili bulmaya çalışırken sonu Konstantiniye’de bitecek bir yola girer. Entrika ve gizemle örülü bu yolda en büyük yardımcısı, Mağripli genç bir Müslüman olan Farid’dir. Yayımlandığı yıl büyük ilgi gören Lizbon’un Son Kabalacısı, gizemli kitaplar, elyazması metinler, dinî resimler arasında iz süren, polisiye tadında bir Ortaçağ serüveni.

Dizüstü

Whitbread ve E.M. Forster ödüllerinin sahibi Jeanette Winterson, bu kez bilgisayar ve internet dünyasının anonimliğine insani bir açılım getiriyor. Ali takma adıyla elektronik mektuplar yazan bir internet kullanıcısı, kurgusunu sizin yapacağınız bir öykü yazmayı teklif etmektedir. Tek koşulla; öyküye siz de gireceksiniz ve öykünün sonunda başka biri olmayı göze alacaksınız.

Ada ya da Arzu
Bir Aile Tarihçesi

Ada ya da Arzu'da Nabokov okura, hafızamız sayesinde çocukluğumuzu ya da arkada bıraktığımız "altın çağı" yanımızda taşıyabileceğimizi hatırlatır. Bu bilinen, basit düşünceyi Nabokov olağanüstü bir şiirsellik ve şimdi ile geçmişi aynı anda aynı cümlede yaşatabilme gayretiyle ayakta tutar. "Ada ya da Arzu'da Nabokov'un bütün şakaları, aykırılıkları ve tuhaf güzelliğiyle Türkçe konuştuğunu hayranlıkla görüyoruz." ORHAN PAMUK

Tufandan Sonra

1999 yılının son gününde İngiltere’yi kasıp kavuran büyük bir selin ardından ülkede esrarengiz bir “doğurganlık krizi” baş gösterir. Çocuk sahibi olma umutlarını yitiren insanlar evlerinde maymun beslemeye başlarlar. Müşterilerinden birinin “kızı”nı sahibinin izni olmadan öldüren veteriner Bobby Sullivan, “anne”nin hışmından kurtulmak için kentten ayrılmaya karar verir.

Dostun Alın Yazısı

Viyana’da bilgisayar uzmanı bir genç kadın (Anna), Hikmet adlı bir Türkiyeli adamla tanışır. Apansız, hayal gibi, uçucu kaçıcı bir tanışıklıktır bu. “Platonik” bile olamayan bir aşk. Bu hikmetli tanışıklık, ortaya çıktığı kadar çabuk yiten aşkının peşinden koşan Anna’yı kentteki göçmen Alevilere, komşusu olan bir münzevi Sufi’ye ve onların fikir âlemine doğru çeker.

Lujin Savunması

"….söylemeden edemeyeceğim; bütün Rusça kitaplarım arasında en fazla ‘sıcaklığa’ sahip olan ve bu sıcaklığı yayan Lujin Savunması’dır." VLADIMIR NABOKOV

Yıldız Güncesi

Yıldız Güncesi, Evren’in Candide’si Ijon Tichy’nin uzayın -kimi kez zamanın- derinliklerinde yaptığı yolculuklara dair notlarından oluşuyor. Yer yer ilginç çizimlerle süslediği bu notlarda, hafızaları insanlığın kıyım tarihiyle yüklenmiş bir robot topluluğu, uzay yolculuğuna merak sarmış patatesler, inanç sahibi oldukları için katakomblarda yaşamaya zorlanan dindar robotlar çıkıyor karşımıza.

Kazanova

Daha önce Özel Bir Acı’dan tanıdığımız Andrew Miller bu ikinci romanında, Kazanova karakterini bilinenin aksine, karşılık görmeyen, tutkusuna yenik bir erkek olarak resmediyor. Yazar, adı aşkla özdeşleşmiş kahramanının heyecan dolu hikâyesini anlatırken, film kareleri canlılığında tasvirleriyle, okuru onsekizinci yüzyıl Londrası’nda göz kamaştırıcı bir yolculuğa çağırıyor

Pakistan-Hindistan Öyküleri

Urdu (Pakistan-Hindistan) edebiyatının önde gelen yazarlarının öykülerine yer verdiğimiz bu seçkide, birçok etnik köken, dil, din ve kültürün iç içe yaşadığı bu iki ülkenin kültür yapısı ve sosyal yaşamından kesitler bulacaksınız.

Kore Öyküleri

Önceleri Kore halkına Batı tipi modernleşmenin temellerini aşılamayı görev edinen bir “öğüt edebiyatı” niteliğindeki çağdaş Kore edebiyatı, zamanla iki eğilim arasında kaldı; bir yandan geleneksel toplumun çürümesini ve Japon sömürgeciliğini eleştiren gerçekçilik, öte yandan Kore'yi saflığı ve güzelliği içinde koruyan toprağa dönüş.

Flush
Bir Köpeğin Romanı

Elizabeth Barrett Browning’in çok sevdiği İtalya’ya kaçarken beraberinde götürdüğü köpeğin yaşamöyküsünü anlatan Flush’da bu aşk öyküsünü bir de o köpeğin açısından görürüz.

Babam

Hayatinda bir müzeye adımını atmışlığı yoktu, Paris-Normandie’den başka bir şey okumaz, yemek yerken Opinel marka çakısını kullanırdı. Eski işçiydi. Küçük bir esnaf olmuştu. Okul sayesinde kızının kendisinden daha iyi durumda olacağını umut ediyordu.

Yumurta Dansı

Her şey Hazel Sugden’ın, kocası tarafından yürütülen bilimsel araştırmanın deneklerinden biri olduğunu keşfetmesiyle başlar. “Mutlak Sanrı Hali”ni sürekli yaşayan bir anne, feminizm ile misyonerlik arasında gidip gelen bir abla, Kusursuz Bebek projesinin hatalı ürünü olan bir çocuk ve sekiz yıllık evliliklerini haplar ve salgı kayıtlarından oluşan sıkı bir perhize çeviren jinekolog bir eş.

Sarajevo Marlboro

Saraybosna´da çekilen eziyetleri ve yaşanan zulmü anlatan pek çok kitap yazıldı, bunların arasında Miljenko Jergovic´in kitabının özel bir yeri var. Jerfovic bir şair; ayrıca, Müslümanlarla dayanışmayı sürdürmek için Saraybosna´da kalmayı tercih eden bir Hırvat.

Ölümlü Makineler

Ölümlü Makineler, bilimkurgu türünün duayeni Stanislaw Lem’in robotlar, başka bir deyişle “demir melekler” üzerine yazdığı on dört öyküden oluşuyor. “Robot Masalları” adlı derlemeyi oluşturan ilk on bir öykü, elektroşövalyelerin elektroatları üzerinde kılıç oynattıkları, “bir damla protoplazması bile olmayan bir dünyayı” konu edinir.

Sonbahar Kuarteti

Edwin, Norman, Letty ve Marcia, tek bağları her gün gittikleri ve yakında emekli olacakları için ayrılacakları bir ofis olan, altmışlarına gelmiş dört “yalnız” Londralı’dır. Şehir hayatının keşmekeşinde kendine özgü kapalı birer dünya yaratmış, yaşlılığın zorluklarını kendince göğüslemeye çalışan dört küçük “ada”.

Karantina

Günümüzden iki bin yıl önce kutsal topraklar. Dört yolcu oruç tutmak ve Tanrı’dan şefaat dilemek amacıyla Yahudiye Çölü’ne gitmektedirler. Yakıcı çöl güneşinin altında, kızgın kayalıkların arasında kötülükle ve tacir Musa’yla karşılaşırlar. Karısına göre iblisin ta kendisi olan, sadist, mütecaviz Musa, bu münzevi kafilesi üzerinde hâkimiyetini kurmakta gecikmez.

Yönelişler

Fransız romanının dünya edebiyatına armağan ettiği “Yeni Roman” akımının en önemli temsilcilerinden biri olan Nathalie Sarraute’un Yönelişler’i, ünlü yazarın bütün eserlerinin başına konabilecek bir “uvertür” niteliğindedir; daha sonra yazacağı ve öncülük ettiği bu yenilikçi akımın klasikleri arasında yerini alacak olan eserlerinin özünü, genel havasını, başlıca temalarını ve tekniğini müjdeler.

Kaybolan

Polonya göçmeni bir Alman ailesi, İkinci Dünya Savaşı sonunda savaş sırasında kaybettikleri çocuklarını aramaktadırlar. Anne kendini tamamen bu işe adar... Babası ise; bir yandan çocuğunu ararken, diğer yandan `Prusya Terbiyesi` ne uygun olarak işine vermiştir kendini. Aile, yılmadan kimsesiz çocuklar için kurulmuş bürokrasi çarkıyla boğuşarak, oğulları olması muhtemel bir çocukla veraset bağları olduğunu kanıtlamaya çalışırlar.