Hurafeler ve MitlerHalk İslamında Senkretizm
Farklı dinlere mensup insanlar, yüzyıllardır bir arada yaşadılar, yaşamaya devam ediyorlar. Bu inançlar arasında sürekli geçişler, birbirini etkilemeler söz konusu. Her dinin şehitleri, azizleri, evliyaları, kutsal mekânları; ibadet özellikleri etrafındaki diğer inançları etkiledi ve onlardan etkilendi.
Kapitalizmin Taşrası16. Yüzyıldan 19. Yüzyıla Bursa'da Toplumsal Süreçler ve Mekânsal Değişim
Bursa’nın Osmanlı iktisadî tarihi içinde istisnai sayılabilecek bir yeri vardır. Hem hinterlandı ile kurduğu ilişki hem de ipekli kumaş ticaretinin 16. yüzyıldan itibaren Bursa şehir hayatını etkileyen yüzü araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Ancak Bursa tarihinin bu özellikli kesiti, hem dönemler arasındaki devamlılığıyla hem de tarihsel farklılığıyla kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutulmamıştır.
Bekâretin "El Değmemiş" Tarihi
Bekâret nedir? Koruyup saklamak mı gerekir, yoksa hemen kurtulmak mı? Kaç çeşit bekâret vardır? Birinin bakire olup olmadığını anlayabilir miyiz? Bekâretin kanıtı yalnızca himen denilen küçücük bir doku parçası mıdır? Kaç çeşit himen vardır
Şirket ve PartiGenç Parti ve ‘Yeni Siyaset’
Genç Parti, Türkiye’nin yakın dönem siyasal hayatının en ilginç olaylarından biri. Parti, Uzan şirketler grubunun kuruluş yıldönümü kutlama konserlerinin devamında, “halka ilişkiler” organizasyonuna benzeyen bir süreçte ortaya çıktı. Dört ay sonra girdiği 2002 genel seçimlerinde ise seçim barajını zorlayacak noktaya ulaştı.
İktisadı DeğiştirmekNeoklasik İktisada Eleştirel Bir Yaklaşım
İktisatta temel ve hâkim yaklaşım durumundaki “neoklasik iktisat”, ortaya çıktığı andan itibaren kapitalizmin mütemmim cüzü olarak, sistemi tekrar ve tekrar üretiyor. “Görünmez bir el”in her zaman doğal düzeni sağladığı, piyasaları dengeye getireceği, bireysel çıkarlarını gözeten insanların toplumun refahını da sağlayacağı, fiyat mekanizmasının düzgün işlediği fikri, öteden beri iktisatçıların analizlerine temel oluşturuyor.
Modern Türkiye’nin Şifresiİttihat Ve Terakki’nin Etnisite Mühendisliği (1913-1918)
Yirminci yüzyılın başı, Osmanlı İmparatorluğu’nun etnik haritasının çizildiği, tebaanın etnik kökenlerine göre hesaplandığı, yerleşim alanlarının nasıl yeniden biçimlendirileceğinin sorgulandığı bir dönemeçtir. İttihat ve Terakki, Osmanlı Devleti’nin dinsel cemaatlere yönelik olarak kullandığı takibat metotlarını geliştirip “modernleştirerek” etnik kimlik temelli araştırmalar haline getirdi.
Türklüğe İhtida1870-1939 İsviçre’sinde Yeni Türkiye’nin Öncüleri
Kıyametvârî bir “çağ dönümü” ikliminde, ancak en güçlülerin hayatta kalmaya imkânı ve hakkı olacağına inanıyorlardı. Devleti ve milleti yok olmaktan kurtarmak için, “hastalıklı uzuvları” kesip atmak, “mikropları” topyekûn temizlemek gerekliydi. Ve tabii milleti, milletin öncülerini bu gerekliliğin kesin inancıyla donatmak.
Kapitalizm, Yoksulluk ve Türkiye'de Sosyal Politika
Ayşe Buğra bu kitapta, Türkiye’deki sosyal politika tarihinin ve tartışmalarının eleştirel bir analizine yöneliyor.
Osmanlı İlmiye Merkez Teşkilâtı'nda Reform(1826-1876)
Osmanlı İmparatorluğu’nun III. Selim ile başlayıp II. Mahmud ile devam eden reform devrinde, şeyhülislâmın yetki ve sorumluluk alanı genişledi. İlmiye teşkilâtı, ilk kez tüm birimleriyle hiyerarşik olarak şeyhülislâmın başında bulunduğu bir teşkilât yapısına kavuştu. Böylece şeyhülislâm, başlı başına bir nezaret olan vakıfların idaresi hariç, tüm şerî işlerin ve kurumların nazırı oldu.
Cumhuriyetin Büluğ Çağı
Türkiye’nin çokpartili hayata adım attığı 1945-1950 döneminde “açılıp saçılan”, sadece politika değildi. Cumhuriyetin kuruluş sürecinin, Tek Parti döneminin ve İkinci Dünya Savaşı’nın endişeli günlerinin biriktirdiği basınç azaldı, gündelik hayatta, toplumsal ilişkilerde bir canlanma yaşandı. Dünya biraz daha yakına geldi, “mevzular” çeşitlendi, popüler kültür olanca cazibesiyle serpilmeye başladı.
‘Ermeni Meselesi Hallolunmuştur’Osmanlı Belgelerine Göre Savaş Yıllarında Ermenilere Yönelik Politikalar
İttihat ve Terakki, Balkan Savaşları ertesinde içine düşülen ve adım adım bütün ülkeye yayılan köşeye sıkışmış olma duygusuna, Anadolu topraklarının, gayrimüslim unsurlardan arındırılarak Türkleştirilmesi ile cevap verdi. Sadece iktisadi hayatın değil, sosyal ilişkilerin ve giderek ülkenin etnik bileşiminin de “homojenleştirilmesi” anlayışı, sistemli bir politika olarak hayata geçirildi.
Ekonomide Hızlı Büyüme ve BalonDünya Ekonomisinde ABD'nin Yeri
Kapitalist döngünün iniş çıkışlarından bağımsız olduğu varsayılan “Yeni Ekonomi” 1990’larda baş döndürücü bir büyüme vaadi yaratırken, ABD’nin imza attığı başarıların ileride yaşanacak büyük krizleri tetikleyeceğini tahmin edenler yanılmadı. Yine de, bugün bile o dönemi bir başarı öyküsünün zorlu başlangıç devresi olarak yorumlayanların sayısı az değil.
Tebaadan VatandaşaKıbrıs'ta Modernite ve Milliyetçilik
Kıbrıs genellikle bir adanın taşıyabileceğinden daha büyük siyasal yüklerin ve çatışmaların ortasında kalmıştır. Bu noktada öne çıkan adanın kendisi değil, ada üzerindeki iki halkın asıl temsilcileri sayılan iki ulus-devlet ve onların uluslararası muhataplarıdır. Rebecca Bryant, Tebaadan Vatandaşa’da bu algı düzeyinin ötesine geçiyor. Adanın tarihini antropolojik bir gözle yalnızca ada üzerindeki iki cemaatin tarihiyle okumayı öğreniyor.
Türkiye'den Avrupa'yaAlevi Hareketinin Siyasallaşması
Türkiye nüfusunun yüzde 10 ilâ 30’unu heterodoks İslâm inancı teşkil ediyor. Aleviler bu heterodoks nüfusun önemli bir bölümünü oluşturuyor. Yalnızca dinsel inanç alanını değil, siyasal alandaki yönelim ve farklılaşmaları da belirleyen bir dinsel cemaat olarak Alevi nüfusun kendi dinamiklerini anlamak önem arzediyor. Alevilerin varlığı bir yandan laiklik ve Türk ulusal kimliği gibi meseleleri yeniden düşünmeyi gerektirirken, diğer yandan Alevilerin bu süreçte kendi siyasallaşma süreçlerini nasıl gördükleri ve nasıl anlamlandırdıkları da önem kazanıyor.
Avrupa'da ve Türkiye'de Sağlık Politikaları
Sağlık hizmetleri, devletin vatandaşlarına karşı taşıdığı sorumlulukların daima başında gelir. Ama bu hizmetler, nüfusun kaçta kaçını kapsar, kimleri ‘görmezden gelir’? Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde, sağlık bir vatandaşlık hakkına dönüşürken, dünyanın öteki bölgeleri de bu reform “rüzgârlarına” kapılıyorlar. IMF ile Dünya Bankası’nın da desteklediği bu insanî tutumun gerçek nedeniyse, insanları küresel piyasa oyununda tutmak.
Geçmişle HesaplaşmaUnutma Kültüründen Hatırlama Kültürüne
“Her insanın ve her toplumun bir geçmişi vardır; bunun yanında bir de geçmişle bir ilişkisi. Bireyler ve toplumlar ya geçmişlerini hesaba katarak onunla ilişkilerini karşılıklı etkileşim içinde kendileri biçimlendirirler ya da geçmiş kendisi harekete geçer, takip eder, bugünü işgal etmeye çalışır. Geçmişi görmezden gelme tutumunda diretildikçe, geçmişin bugün üzerindeki etkisi artar; bir süre sonra bugün, korkulan ve kaçılan geçmişin bir ürünü haline gelir.
Diyarbakır'dan İstanbul'a500 Milyonluk Umut HikayeleriMikrokredi Maceraları
Ekonomi profesörü Muhammed Yunus, 1976’da Bangladeş’in yoksul bir köyünde bambu sandalyeler yapan yaşlı bir kadınla karşılaştığında, kendisine otuz sene sonra Nobel Barış Ödülü’nü kazandıracak mikrokredi projesi kafasında şekillenmeye başladı: Yoksul insanların hayatlarını esir alan “yoksulluk döngüsü”nden kurtulmalarının yolu para kazanmalarıydı ancak para kazanacak işleri yapabilmeleri için de paraya ihtiyaçları vardı.
Anti-Komünizmden Küreselleşme KarşıtlığınaMilliyetçi Muhafazakâr Entelijansiya
Türkiye’nin modernleşme sürecini, çatışmacı projelere sahip toplumsal kesimlerin “farklılıklarını” öne çıkararak okumak son derece yaygın bir eğilimdir. Bu çatışmanın ana ekseni müphem bir çağdaşlık vurgusuna dayandırılan “modernlik” ve onun karşısında konumlanan “değişmez gelenek” olarak belirir. Muhafazakârlık ve milliyetçiliğin diğer siyasal ideolojilerle kesişmeleri, onlarla hemhâl olmaları bu analizlerde ihmal edilir.
Bir Temel Hak OlarakVatandaşlık Gelirine Doğru
“Çalışmayana ekmek yok”... sorgusuz sualsiz kabul edilecek bir gündelik hikmet gibi geliyor kulağa. Kapitalist sistemin zihinlerde “doğallaştırdığı” bir kabul... Oysa biliyoruz ki, çalışacak iş bulabilmek, tercihe bağlı değil; dolayısıyla çalışmamanın “tembellik” ya da “asalaklıkla” hiç ilgisi olmayan nedenleri var. Ayrıca, çalışamayacak durumda olanların da varlığı malûm.
Analar, Yoldaşlar, TanrıçalarKürt Hareketinde Kadınlar ve Kadın Kimliğinin Oluşumu
“Kadın siyasette özne mi nesne mi? Kadınların siyasete girmesi siyaseti değiştirir mi, kadınları değiştirir mi? Elinizdeki kitap, kadınların siyasette özne olup olmadıklarının tartışıldığı bu dönemde çok önemli bulgularla bu sorulara etraflı bir yanıt verme niteliği taşıyor. Kürt kadınlarının 1980’li yıllardan itibaren önce geleneksel kadınlık rolleri çerçevesinde, ardından siyasal söylemin mümkün kıldığı biçimde, en nihayet de kendi sorunlarına da çare arayıp siyasetin kendisini dönüştürmeye varan siyasete katılım süreçlerini bu kitap detaylı bir şekilde inceliyor.
Bürokrasinin İcadıFransa, Büyük Britanya ve ABD’de Devlete Hizmet Etmek (18.-20. yüzyıl)
Max Weber’e göre, “Deyim yerindeyse modern Batı devletinin üreme organıdır”. Marx ise, “son derece parazit bu yapı...” dediği bürokrasiyi, “devletin dolap çevirme aleti”, olarak tanımlar. Modern devletle birlikte ortaya çıkan bürokrasi, ait olduğu ülkenin siyasal tarihinin yol izinde, çeşitli sosyal grupların ve idare sorununu kendi düşünme alanına dahil etmiş akımların karşı karşıya geldiği, toplumsal/ekonomik dönüşümler ve siyasi mücadelerle yeniden biçimlenen "politik" sürecin bir ürünüdür.
Ameleden İşçiyeErken Cumhuriyet Dönemi Emek Tarihi Çalışmaları
Erken Cumhuriyet döneminin emek tarihine ilişkin gelişmelerini çeşitli yanlarıyla ele alan bu kitap, genel olarak sözkonusu dönemin politik ve sosyal tahliline dönük çalışmalara katkıda bulunduğu gibi, Türkiye’de işçileşme süreçlerinin tarihindeki bir merhaleyi de aydınlatıyor.
Yoksulluk HalleriTürkiye'de Kent Yoksulluğun Toplumsal Görünümleri
Açlar sınıfı konuşuyor bu kitapta... Ekonomik krizlerden önce de sonra da yoksul olan, hep yoksul kalacak olan, yoksulluğu kader gibi yaşayanlar, “en alttakiler”... Mülâkat resmiyetine girmeden, grameri düzeltilmeden, ‘langır lungur’... Kendi hallerini, gördükleri muameleyi, dünyayı, memleketi, zenginleri, kadınları-erkekleri, dini-maneviyatı, milleti-milliyeti nasıl algıladıklarını anlatıyorlar.
Simgeden MilleteII. Abdülhamid'den Mustafa Kemal'e Devlet ve Millet
Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılı, bir yandan devletin uluslararası arenada kendisini söz sahibi bir aktör olarak tanımlamaya çalıştığı, diğer yandan bu söz sahibi aktörün artık törenlere sıkışmış ihtişamını, devletlik vasfını simgeler yoluyla yeniden öne çıkarmaya gayret ettiği bir dönemdir.