Türkiye'nin Gizli Ermenileri
Türkiye’nin Gizli Ermenileri, ülkenin “görünürde” geçmişiyle yüzleşmeye başlıyor gibi gözüktüğü bir dönemde , 1915’ten hayatta kalabilmiş Anadolulu Ermenilerin izini sürme çabasını anlatıyor. “Gizli” veya “saklanmış” Ermeniler olarak tanımlanan bu insanlara ulaşma çabası Hadjiyan’ı Sivas’tan Van’a, Bitlis’ten Antep’e dek uzanan uzun ve meşakkatli bir yolculuğa çıkarıyor. Soykırımdan önce ya da sonra Müslümanlaşmış Ermenilerin yanı sıra Hıristiyanlıklarını sürdürmeye çalışan; Ermeni olduklarını açıkça söyleyen ve Ermeni olduklarını kesin bir dille inkâr eden çeşitli gruplarla karşılaşıyor. Ermeni “tanımını” da genişleten bu yolculukta Avedis Hadjian, bizzat yaşadığı acı bir deneyimle “görünür”deki özgürlüklerin, yeni bir çağ müjdesinin kısa süre içinde –tekrar– suya düşeceğini seziyor. Yine de bu kitapta, hem halkının hem de insanlığa olan umudunun peşinde olan bir hikâyeye tanıklık ediyoruz…
Yeni Dünya: Sosyal Medya
Mert Karbay, gerçekten bir yeni dünya olan, adeta yeni dünyanın kendisi haline gelen sosyal medyayı, hem olanakları hem sorunlarıyla tartışıyor bu kitapta. Sosyal medyanın, çağımızın “halk yazısı” olduğuna dikkat çekiyor; herkesin yazabileceği; herkese hitap eden yazı… Bu bakımdan, bir demokratikleştirme potansiyeli taşıyor.
TKP 1918-1920Kim Hakiki Komünist?Portreler-Polemikler
“Hem 1908 Devrimi’ne katılan/destekleyen, hem de 1917 Ekim Devrimi sonrasında Bolşevik olan veya Bolşeviklerle işbirliği yapan bu adam ve kadınlar kimdi? (…) Tek başına bir adam olarak dilini bile bilmediği bir ülke olan Rusya’da Mustafa Suphi nasıl var oldu ve kimlerle çalıştı? Kimlerle siyaset yaptı? Her taşın altından neden Celal Korkmazof çıkıyordu? İttihatçılarla komünistler neden ve nasıl aynı partide bir araya geldiler? Türkiyeli komünistler arasında neden fraksiyonlar oluştu?”
Kim Hakiki Komünist?’te Emel Akal bu soruların cevaplarını arıyor. Bolşevik Devrimi’nin bütün dünyayla beraber Anadolu’yu da sarstığı ve gözleri kamaştırdığı o zamanda, kim “hakiki komünist” idi, kim komünist rolü yapıyordu?
“Suç Bütün Perçemlerimdeydi”Sevgi Soysal’ın Yaşamı, Yapıtları ve Mahkeme Tutanakları ile 12 Mart Sanıklığı
Deniz Keziban Çakıcı, Sevgi Soysal’a ait yapıtları politik bir çerçevede analiz ederken aynı zamanda 12 Mart 1971 askerî darbe dönemi Sıkıyönetim Komutanlığı mahkeme tutanaklarıyla birlikte, arşiv değeri olan birçok belge, mektup ve el yazmasını gün ışığına çıkarıyor. Bunun yanı sıra, geniş bir Sevgi Soysal biyografisi ve bibliyografyasına yer veriyor… Soysal’ın “kıvrılan perçemlerine asılan tutkularına” Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 12 Mart dönemine uzanan genel bir bakış sunarken, yazarın durduğu noktayı ve o yazınsal noktaya nasıl geldiğini belirginleştiriyor. Tüm bunları, yazarın yargılanma süreci ile eş zamanlı biçimde onun yaşama ve yazma sırasını bozmayacak bir anlatı kurarak ortaya koyuyor.
AnnelikGerilimler, Mücadeleler, Uzlaşmalar
Ceylan Nur Akgün, Annelik. Gerilimler, Mücadeleler, Uzlaşmalar’da tarihte anneliğe yüklenen farklı anlamların izini sürüyor ve günümüz Türkiyesi’nde annelerin kaygılarıyla, korkularıyla yüzleşiyor. Çalışma kadınların gerçek deneyimlerine, gerçek duygularına, gerçek yaşamlarına ulaşmaya çalışıyor, önümüze sürülen makbul annelik kodlarını çözümlüyor, ataerkil düzen altında nefes almaya çalışan annelerin sesini bize ulaştırıyor.
Kapitalizm Tarihi İçinde Sosyal PolitikaYoksulluk, Çalışma ve Toplum
Ayşe Buğra, 16. yüzyıldan günümüze, sosyal politika deneyimlerinin eleştirel bir değerlendirmesini yapıyor: Sadaka rejiminin düzenlenmesinden yeni yoksulluk yasalarına, hayırseverlik pratiklerine, işçi sınıfının mücadelesine ve kazanımlarına, refah devleti uzlaşmasının yarattığı kurumlara ve neoliberalizmin yol açtığı yeni çalışma ve yeni yoksulluk biçimleriyle baş etme çabalarına – bu arada Covid-19 pandemisi ve Ukrayna savaşı gibi global olayların etkilerine… Sosyal politikanın oynadığı dönüştürücü rolün tarihsel önemini hatırlatan bir kitap.
1937-1938 Yılları ArasındaBasında Dersim
Taha Baran, Basında Dersim kitabında Dersim ve Dersimli hakkında yaratılan yanlış algının nasıl inşa edildiğini, nasıl sürdürüldüğünü ele alıyor. 1937 Ocak ayından 1938 Ocak ayına kadar on bir farklı gazetenin tüm sayılarını inceleyen Baran, Dersim olaylarının gazeteler tarafından temsil biçimlerini; haber ve yazıların hangi imgeler, zihinsel kodlar ve düşünce kalıpları etrafında şekillenerek aktarıldığını değerlendiriyor.
1930’lar Türkiyesi'nde Müziğin Ekonomi-PolitiğiErken Cumhuriyet'in SesleriA. Sırrı’nın Kaleminden “Kimlerdir, Ne Kazanırlar?”
Erken Cumhuriyet’in Sesleri, 1930’lar Türkiyesi’nin müzik ortamını ve müzisyen portrelerini birlikte ele alıyor. Bilen Işıktaş, söz konusu dönemde dünyadaki ve ülkedeki ekonomik koşulların müzik üretimi üzerindeki etkilerini inceleyerek bu üretimin sosyoekonomik ve kültürel bağlamlar içinde şekillenişini analiz ediyor. Işıktaş, gerek teknoloji, müzikteki yeni türler, müzisyenlerin icra platformları gibi konulara gerek o dönem yapılan tartışmalara (alaturka-alafranga kavgası, içkili yerlerde müzik icrası vb.) panoramik biçimde bakıyor.
Türkiye ve Ötesi: Devlet, Sınıf, MekânÇağlar Keyder'e Armağan
Türkiye ve Ötesi: Devlet, Sınıf, Mekân, adını hak eden bir toplumsal analiz panoraması sunuyor. Kitapta, küresel ile yerel-ulusalın etkileşimi içinde, devletin, sınıfın ve mekânın dönüşüm dinamikleri, özgül olana duyarlı incelemelerle ele alınıyor. Zamanı, Türkiye’yi ve ötesini anlamak için, “doğru” sorularla: Türkiye’de devletin (“sözleşmeci” ve “sömürgeci”) “ikili” yapısından söz edilebilir mi? Devlet-sınıf ilişkileri nasıl şekillenegeldi? “Ahbap çavuş kapitalizmi” kavramı, anlamlı bir açıklama çerçevesi sunabilir mi? Ekonomi politik dönüşümler, sağlık politikaları merceğinden nasıl görünür? İstanbul, Diyarbakır ve bir zamanların OHAL bölgesindeki şehirleşme dinamikleri nasıl işliyor? Kırsal dönüşüm süreci karşısında, “köye dönüş” bir seçenek mi? ”Bağımsız idari otoriteler”, fikrî mülkiyet gibi kurumlarıyla “neoliberal devlet aklı” nasıl kurumlaşıyor? Neoliberal devlet aklının “üstlenicisi” olarak AKP iktidarında bürokrasi karşıtı söylem ve anti-entelektüalizm nasıl bir işlev gördü? Küreselleşmenin toplumsal cinsiyet ilişkilerindeki çoklu ve çatışmalı etkileri hangi ufka açılabilir? Gezi direnişinin ilham ettiği yeni siyasal topluluk tasavvurunun ufku ne olabilir?
Duygulanım ToplumlarıAnahtar Kavramlar
Duygulanım Toplumları, yol gösterici bir anlatı kuruyor, tarihsel bir perspektif sunuyor, ele alınan kavramları ayrıntılı biçimde tanımlıyor, anlaşılır araştırma örnekleri veriyor ve her bölümün sonunda genel bir bakış sunuyor. Zihin felsefesinden antropolojiye, sosyolojiden kültürel çalışmalara, performans çalışmalarından sanat tarihine, siyaset biliminden gelişimsel ve kültürel psikolojiye uzanan çok geniş bir disiplinlerarası araştırma ufkuna dayanan bir eser.
Siyaset SosyolojisiSiyasallaşmanın Alanları, Özneleri ve Araçları
Ahmet Bekmen’in derlediği Siyaset Sosyolojisi: Siyasallaşmanın Alanları, Özneleri ve Araçları hem alanla ilgilenenlere/öğrencilere hem de genel okura hitap ederek siyaseti toplumsal ilişkilerin içerisinden ve yalnızca kurumsal yapılara odaklanmadan ele alıyor. Hazır ve basit açıklamalara yaslanmaktan kaçınıyor, günümüzün temel politik gündemlerini ıskalamadan “siyasal alanla toplumsal alan arasındaki ilişkiyi yeniden ele almayı” öneriyor.
Evi Anlamak
Zemzem Taşgüzen Polat, mimarlık tecrübesini ve sosyal teori bilgisini, kendi hayatından canlı gözlemlerle tartarak, ev denen koca dünyanın içine dalıyor. Bir deneyim mekânı olarak, bir hayat olarak eve bakıyor. Evin nasıl bir “iç” olduğunu ve aynı zamanda nasıl dışarıya açılmanın yerine dönüştüğünü, evin sınırlarını düşünüyor.
Toplumsal YapıTürkiye'de Eşitsizlik, Tahakküm, Değişim
Yirmi beş bilim insanının katkılarıyla kapsamlı bir temel referans kitabı olarak hazırlanan Toplumsal Yapı - Türkiye’de Eşitsizlik, Tahakküm, Değişim, sermaye birikimi, nüfus değişimleri, ailenin dönüşümü, tarımda dönüşüm, üretimin yapısı, devlet-sermaye ilişkilerini güncel veriler ışığında ele alıyor. Kent ve çevre sorunları, kadın işgücünün durumu, toplumsal cinsiyet rejimi, eşitlik sorunları, ırkçılık, sendikal ve mesleki örgütlenmeler, orta sınıfların ve esnafın konumunda değişimler, toplumsal mücadele alanları gibi konulara eğiliyor. Bu değişim ve mücadelelerin kültürel alana yansımasına ve aile içinde, çalışma hayatında ve dinsel alanda hüküm süren tahakküm ilişkilerine ışık tutuyor.
Erkeklik KriziAldatılan Erkekler, Aldatan Kadınlar
Erkeklik Krizi - Aldatılan Erkekler, Aldatan Kadınlar erkeklerin aldatıldıkları durumlarda nasıl tepkiler verdiklerini inceliyor. Aldatılma sonucu yaşanan ya da yaşanması beklenen üzüntü, hayal kırıklığının yerine veya bu duyguların yanı sıra, erkeklerin bunu bir “gurur”, hatta “namus” meselesi haline getirdiklerini gösteriyor. Özellikle cinsel yetersizlik gibi “erkekliklerini” yaralayabilecek aldatma nedenlerinin nasıl bir öfke yarattığını, yine aynı nedenden, aldatıldıklarını arkadaşlarıyla dahi paylaşamamalarını anlatıyor. Bir erkeğin başka bir kadınla cinsel ilişki yaşaması “önemsizken”, kadın bunu yaptığında namus ve ahlâkın nasıl hemen devreye girdiğini birinci ağızdan örneklerle belgeliyor. Ayrıca bunun üzerinden aslında erkeklerin kaybetmekten korktukları ayrıcalıklarına sıkı sıkı sarılmalarını ve ifade etmekten çekinmedikleri çifte standardı sürdürme çabalarını, aldatılma sonucunda aldıkları yarayı sarmak için başvurdukları ve başvurmaktan kaçındıkları yolları, yöntemleri gözler önüne seriyor.
Haksız TahrikBir Erkeklik Hakkı
Haksız Tahrik’te Eylem Ümit Atılgan, sayısız mahkeme tutanağı, karar metni ve gazete haberini inceleyerek, buradan çıkan bulguları derinlikli bir okumaya tâbi tutuyor. Feminist bir hukuk akademisyeni olarak, “haksız tahrik” düzenlemesinin lafzını ve uygulanmasını hukuk sosyolojisinin ve felsefesinin ışığında yorumluyor.
100 Kesitle Cumhuriyet Türkiyesi'nin 100 Yılı
100 Kesitle Cumhuriyet Türkiyesi’nin 100 Yılı, ele aldığı bir asırlık dönemin “tarihsel karmaşıklığını kesitlerle tasvir eden” yazılardan oluşuyor.
’78 KuşağıBir Hafıza Topluluğu
’78 Kuşağı - Bir Hafıza Topluluğu, Türkiye’de 1970’li yılların siyasal ve toplumsal hayatının deneyimini, 12 Eylül darbesinin etkilerini, devrimci hareketin zihniyet mirasını, bellek çalışmalarının merceğiyle analiz ediyor. “Nostalji ve melankolinin gelgitlerinden” geriye kalana bakıyor. Melike Işık Durmaz, derinlemesine görüşmelerin yanı sıra biyografi, otobiyografi ve nehir söyleşilere de dayanarak, ’78 kuşağının nasıl kendisini bir hafıza topluluğu olarak kurduğunu anlatıyor. Devrim beklentisi, adanma, yoldaşlık etiği… Ölümle, kayıplarla yüzleşme… Onların bir kuşak bilinci ve kimliği edinmelerini sağlayan asli deneyim olarak 12 Eylül…
Yunanistan'da Milli Mitoslar
Herkül Millas, Yunanistan’da Milli Mitoslar’da, günümüz Yunanistanı’nda canlı biçimde var olan bazı mitosları çıkış kaynaklarından hareketle incelerken, aynı zamanda genel olarak insan toplumlarında mitosların yeri ve işlevini de ele alıyor. Tarihyazımından siyasete, kültürel yaşamdan yasalara ve eğitime kadar hemen her alanda yaygın ve etkili olan mitosların, bir “yalan”dan veya “doğru olmayan bir hikâyeden” “birleştirici bir toplumsal anlatıya” nasıl dönüştüğünü gösteriyor.
Edebiyat DevrimiCumhuriyet Aydınının Yeni Bir Dil ve Edebiyat Kurma Telaşı (1930-1950)
Hâle Sert, 1932 yılında gerçekleşen Dil Devrimi’nin aynı zamanda bir “edebiyat devrimi” olarak okunup okunamayacağı sorusunun peşine düşüyor. 1928 yılındaki Alfabe Devrimi ile göstergenin kendisinde yapılan değişiklikten başlayarak, Arapça-Farsça kelimelerin tasfiyesine, Öztürkçe kelime türetme politikalarına uzanan geniş bir alanda, zengin örnekler sunarak, bu politik hamlelerin edebi metinler üzerindeki yansımalarının izini sürüyor.
Türk Milliyetçiliğinin KökenleriYusuf Akçura (1876-1935)
François Georgeon, Türk Milliyetçiliğinin Kökenleri-Yusuf Akçura’da yalnızca bir biyografi sunmuyor, Türk Derneği’nin kurucuları arasında yer alan, Türk Yurdu dergisinin de yöneticiliğini yapmış Akçura’nın düşünce dünyasının izlerini çocukluğundan başlayarak sürüyor, Birinci Dünya Savaşı’ndaki çabalarından, Cumhuriyet kurulduktan sonra Meclis’te yürüttüğü çalışmalara dek bu izlerin eyleme nasıl dönüştüklerini inceliyor. Akçura’nın düşünce hayatına katkılarının, özgün fikirlerinin altını çiziyor. Döneminin diğer Türkçü düşünürlerinden farkını ortaya koyarak pantürkizmin mucidi Yusuf Akçura’yı, kendi eserleri ve düşünce hattı üzerinden değerlendirerek ihmal edilmiş eleştirel, modern ve yenilikçi yönünü ortaya çıkarıyor.
Sanayisizleşme, Konut Siyaseti, Orta Sınıf
Funda Sönmez Öğütle, neoliberalizm deyip geçilen pratiğin kentleri nasıl değiştirdiğini ve kentler üzerinden hayatı nasıl dönüştürdüğünü, titiz bir bakışla inceliyor. Kentler, nasıl bizzat kültürel sermaye ve beğeninin nesnesi haline geldiler? “İyi yaşam arzusu”, nasıl konut ve inşaat “rüyalarına” bağlandı; orta sınıf “ideali” nasıl kabul gördü? Toplumsal gruplar, kâh kendi benzerleriyle aynı mekânda bir arada yaşamaya yönelerek, kâh dahil olmak istedikleri gruplara-sınıflara mekânsal olarak yakınlaşmayı özleyerek nasıl ayrıştılar?
SosyofobiDijital Ütopya Çağında Siyasal Değişim
César Rendueles, beklentilerin aksine iletişim teknolojilerinin sosyal gerçekliği ve işbirliğini artırmak yerine sınırlandırdığını ileri sürüyor. Dayanışmanın ve geleneksel topluluk ilişkilerinin gereksiz olduğu konusundaki yaygın inanca karşı çıkan Sosyofobi, neoliberalizmin yarattığı sosyal tahribattan yola çıkarak teknolojinin çözüme dönük iddialarının gerçekliğini sorguluyor. Öte yandan, teknolojideki gelişmelerle eşitlikçi bir gelecek perspektifini yan yana getiren siber ütopyacı yaklaşıma şüpheyle yaklaşan yazar, kemer sıkma politikaları karşıtı İspanyol 15-M hareketi örneği üzerinden yeni toplumsal olanakları sorgularken, siber fetişizme yönelik toplumsal tepkinin boyutlarını inceliyor.
Feminist Mercekten Güzide Bir ArayışKadın Birliği'nin Kurucularından Şair ve Yazar Güzide Osman
Son dönem Osmanlı ve erken Cumhuriyet devri edebiyatçılarından biri olan Güzide Osman, feminist aktiviteleri ve edebi üretimi dolayısıyla anti-feminist literatürün hedef aldığı isimlerin arasında olmuştur. Zeynep Tek’in “Güzide Hanım”ın kim olduğu sorusunun peşinden giderken Harvard Üniversitesi’nin kütüphanesinde Nezihe Muhittin’in “Güzide Osman Hanımefendiye” imzaladığı kitaba tesadüfen dokunuşu, bu kitabı ören ilk ilmiktir. 1924’te Nezihe Muhittin’in temelini attığı Kadın Birliği’nin kurucularından olan Güzide Osman (1902-1974) sehven Güzide Sabri’nin (1883-1945) müstear adı olarak geçer. Feminist Mercekten Güzide Bir Arayış iki Güzide’nin tarihinin nasıl birleştiğini ve ayrılacağını anlamaya çalışıyor.
İbn HaldunMetodu ve Siyaset Teorisi
İbn Haldun, 14. yüzyılda modern sosyolojinin ve tarihçiliğin, hatta iktisat biliminin öncülerinden olduğu ileri sürülen, devlet ve siyaset teorisinde Machiavelli’ye “eş koşulan” bir düşünür. Ümit Hassan’ın, İbn Haldun’un büyük klasiği Mukaddime’sinin özütünü çıkardığı bu eseri de, çağdaş literatürde bir klasiktir. Hassan, Mukaddime’yi ve onun kilit kavramlarını, hadariler (yerleşikler)-bedeviler çelişkisini, toplumsal birlik bağını anlatan asabiyye’yi, zevkli üslûbuyla, eleştirel bir analize tabi tutar.