Nazi Şiddetinin Kaynakları
Uluslararası toplum ve akademik çevreler, geleneksel olarak Nazizm ideolojisini ve Holokost’u Avrupa tarihinin doğal akışından bir sapma, önceki çağların barbarlığına ve vahşetine bir geri dönüş olarak gören yaygın bakış açısını kabul eder. Enzo Traverso Nazi Şiddetinin Kaynakları’nda keskin ve berrak bir analizle bu yaklaşımı tersyüz ederek milyonlarca insanın ölümüne sebep olan bu korkunç deneyimi, 18. yüzyıldan itibaren Avrupa’da gelişen modern trendlerin ve medenileştirme süreci”nin uzantısı olarak yorumluyor. Yazar siyasi, askerî, kolonyal, endüstriyel, bilimsel ve felsefi boyutlarıyla Batı modernleşmesinin karmaşık tarihsel hattını mercek altına alarak, bu benzersiz ölüm operasyonuna giden yolu ören fikirleri ve pratikleri inceliyor. Avrupa’nın siyasi ve entelektüel tarihi üzerine derinlemesine çalışmalarıyla tanınan Traverso’dan soykırım tartışmalarına ufuk açıcı bir katkı.
Cumhuriyet Düşüncesi
Cumhuriyet Düşüncesi, Maurizio Viroli ve Norberto Bobbio’nun 21. yüzyılın toplum hayatı ve politik sorunlarıyla bağ kurulup okunabilecek, eşine az rastlanan olgunlukta bir entelektüel diyalog. Aynı zamanda, aktüalitenin hızıyla yolunu yönünü kaybedenlere bir soluklanma, durup yeniden düşünme, etik ve politik sorunların köklerini keşfetme çağrısı. Cumhuriyetçi geleneğin temel varsayımlarını ve önerilerini cumhuriyetçilik, yurtseverlik, yurttaşlık erdemi, haklar, ödevler, din, Tanrı, demagoglar, siyasi partiler etrafında gezinerek gündemleştiren canlı ve dinamik bir tartışma.
Milliyetçiliği Dizginlemek
Michael Hechter, her şeyden önce milliyetçiliğin tarihselliğini (yani ezelî olmadığını) vurguluyor. Buna bağlı olarak, -başta “devlet kurucu milliyetçilik” olmak üzere- birçok farklı milliyetçilik “tipini” tasnif ediyor ve bunların tarihsel oluşumunu irdeliyor. Seçim sistemlerinin, federasyonun ve ademimerkeziyetçi yapıların, “eştoplumlaştırmanın” milliyetçiliği dizginleme kapasitelerini tartışıyor.
Çağdaş milliyetçilik teorisinin önemli yazarlarından birinin kaleminden, bu ağır konuya ilişkin panoramik bir analiz kitabı.
Rüyaların Üçüncü Reich'ı
Charlotte Beradt, bu olağanüstü vurucu kitabında, terzisinden, komşusundan, teyzesinden, sütçüsünden, arkadaşlarından dinlediği, Nazi döneminde gördükleri rüyaları aktarıyor ve içgörüyle yorumluyor. Rüyalardaki keskin imgeler üzerinden, bu baskıcı totaliter rejimin insanları nasıl bir ruhsal yabancılaşmaya, köksüzleşmeye, izolasyona, kimliksizleşmeye ittiğini gösteriyor. Edebi bir tatla, ürpertili hikâyeler gibi de okunabilecek bu metinler, faşizmin bilinçdışındaki aynası gibidir. Alabildiğine politik bir “rüya tabiri” kitabı… Yayımlandığı 1962’den beri faşizm incelemeleri literatüründe saygın bir yer edinen Rüyaların Üçüncü Reich’ı, bugün her zamankinden daha güncel sayılıyor.
Cinsel Aykırılıklar
Gayle S. Rubin, aykırı olan, yoldan çıkan ve yaftalanan tüm cinselliklere ve cinsiyetlere rengârenk bir şemsiye tutuyor. Zaten içimizde karışık olan yönelimleri ve kimlikleri bardaktan taşırırken akademisyenleri ve eylemcileri kapsayıcılığı kucaklamayı unutmamaya çağırıyor. Rubin, kuir ve LGBTİ terimlerini kullandığı gibi, bu terimlerle çizilen çerçevenin de dışına taşan veya hep akışan, belki de o çerçevede hiç temsil edilmediği için daha da saklanan, topluluk içi tartışmaları alevlendiren tüm kimlik ve hazları kapsamak maksadıyla cinsel yelpaze, cinsiyet yelpazesi ve cinsel aykırılar gibi terimler öneriyor. “Aykırılar” kuir, kink ve akışkan gibi görece yeni sözcüklerle açılmayı ve kenetlenmeyi sürdürürken, LGBTİ çerçevesi kapsayıcılık uğruna yeni harflerle, +’larla çoğalırken Cinsel Aykırılıklar, cinsellik ve cinsiyet yolculuğunun 1970’lerden 2000’lere güncesi ya da 2020’lerden 2030’lara kılavuzu gibi okunabilir.
Marksizmin İcadıBir Fikir Dünyayı Nasıl Fethetti
Christina Morina, 19. yüzyıl / 20. yüzyıl dönümünde Marksizmin bir öğreti, bir siyasal hareket, bir ahlâki angajman olarak kurumlaşma evresini; dokuz öncü figürün üzerinden anlatıyor.
İnsan(Ne Olduğunu Biliyor muyuz?)
İnsan nedir? İnsan olmayan nedir?
Amanda Rees ve Charlotte Sleigh ilk bakışta basit gibi görünen ama cevaplamanın çok da kolay olmadığı bu soruların peşine düşüyorlar. Tarihte, kültürde, mitolojide, bilimde, sanatta ve siyasette insanın izini sürerek Öteki’nden nerede ve nasıl ayrıldığına odaklanıyorlar. İnsanı hayvan, hominini, makine, kadın, tanrı ve yabancıyla mukayese ederek insan tanımının sınırlarının nasıl çizilebileceğine bir yol arıyorlar.
Fırsat Eşitliğine KarşıEşitlikçi Bir Bildiri
Fırsat Eşitliğine Karşı, adının açıkça ifade ettiği gibi, “fırsat eşitliği” yaklaşımını reddederek, gerçek (veya derin) bir eşitliğin gereğini ve ahlâkını savunuyor. Fırsat eşitliği kavramının, sadece biçimsel ve meritokratik (liyakatçi), dolayısıyla sınırlı bir ufku olduğunu anlatıyor. Alt başlığının (Eşitlikçi Bir Bildiri) açıkça ifade ettiği gibi, genel olarak eşitlik fikrinin siyasal, toplumsal ve insani önemini anlatmaya çalışan bir kitap bu.
Hükmetme SanatıSeçilmiş Yazılar
M.Ö. 3. yüzyılda yaşamış Çinli düşünür Han Fei Zi’nin siyasal düşünceler tarihi içindeki önemi, yakın zamanlarda fark edildi. Şimdi onun Hükmetme Sanatı, Machiavelli’nin Prens’i ve La Boétie’nin Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev’i gibi klasiklerle aynı kefeye konuyor.
“Antik çağların Machiavellisi…” Çağdaş siyaset düşünce tarihinde Han Fei Zi için kullanılan lakap, bu. O da, büyük İtalyan düşünür gibi, siyaseti anlamak için olgulardan, eylemlerden hareket edilmesi gerektiğini belirtir ve ahlâkı, ahlâki değerleri siyasal alandan dışlar. Ayrıca siyasal iktidar olgusunu düşüncelerinin odak noktasına yerleştirir, özellikle de tek adam iktidarının nasıl işlediğini ve varlığını nasıl sürdürdüğünü açıkça gözler önüne serer. Bu bakımdan Han Fei Zi, en az Machiavelli kadar, güncel bir düşünürdür.
Sosyalist FeminizmYeni Bir Yaklaşım
Frieda Afary, Hegel’den Butler’a çok geniş bir düşünce hazinesinden yararlanarak günümüzün meselelerini, otoriter sağ popülizmi, kadın düşmanlığını, homofobiyi, ırkçılığı birlikte ele alabilecek bir sosyalist feminizmin ana hatlarını çiziyor. Bugün içinde yaşadığımız felaketlerin kapitalizmin egemen kıldığı yabancılaşmış emek olgusuyla bağlantılarını kuruyor ve nesnel ile öznel arasındaki mesafeyi kapatıyor.
Ateizmin RuhuTanrısız Bir Maneviyata Giriş
“Tanrı olsun olmasın, sayılamayacak kadar vahşet var. Bu, bize din üzerine değil, ne yazık ki insanlık üzerine bir şeyler öğretiyor.”
Dinden vazgeçilebilir mi? Tanrı var mıdır? Ateistler maneviyatı reddeder mi?
André Comte-Sponville, Ateizmin Ruhu’nda bu soruları açık yüreklilik ve cesaretle yanıtlıyor. İlahiyatçıların ve felsefecilerin Tanrı’nın varlığına dair sunduğu kanıtları ele alıp kendi ateizminin temellerini ortaya koyuyor. Laiklik, sevgi ve hoşgörünün insanları birleştirecek asli zemin olduğunu savunuyor, bizi kendi varlığımızda hakikati bulmaya çağırıyor. Düşünür, manevi yaşama da bu dünyaya da açık, sorgulayan, insani değerlere ve sevgiye kök salmış, adaleti ve merhameti temel alan bir ateizmi savunuyor.
Cumhuriyet'in Doğuşundan AKP'ye Türkiye'de Din Siyaseti
Ceren Lord bu kitapta, Türkiye’nin kuruluşundan itibaren bir ulus-devlet oluşturulması amacıyla İslâm’ın nasıl kullanıldığını, İslâmî seferberliğin devlet eliyle ve devlet aygıtları yoluyla nasıl güçlendirildiğini anlatıyor.
Avrupa'da Antifaşizmin Tarihi (1923-1939)
Faşizm güçlenip yayılırken antifaşistler bunun bir ölüm kalım meselesi olduğunu anlamakta geç mi kalmışlardı? Birleşmek mi ayrı mücadele etmek mi, gizli örgütlenmeler kurmak mı meclis çatısı altında demokrasiyi savunmak mı gerekiyordu? Jacques Droz, faşizme karşı direniş hareketlerinin izini sürerken sadece bir tarih okuması yapmıyor, aynı zamanda döneme dair eleştirel bir çözümleme de sunuyor. İtalyan, Alman, Avusturyalı, Fransız, İngiliz ve İspanyol antifaşizmleri yanında Balkan ve Kuzey ülkelerine de yer veriyor. Kendi vatanlarında ya da sürgünde, yeraltında ya da parlamentoda, silahlarıyla ya da kalemleriyle, hayatları pahasına direnen insanları anlatıyor.
Tocqueville ve Özgürlük
Cengiz Çağla, Tocqueville ve Özgürlük’te, 19. yüzyılın önde gelen düşün insanlarından Alexis de Tocqueville’in demokrasi ile özgürlükler arasındaki gergin ve çelişkili ilişkiyle ilgili ufuk açıcı analizini ele alıyor. Demokrasinin özgürlüğü hayata geçirecek olanaklar ortaya çıkardığı gibi, onu kısıtlayacak, hatta boğacak bir zemin de yarattığına dikkat çeken Tocqueville’in hayatını özetleyip, tespit ve çözümlerini aktardıktan sonra, bunların çağımız siyaset düşünündeki yankılarını, besledikleri tartışmaları irdeliyor.
Faşizm ve Kitleler"Son İnsanlar”a İsyan (1848-1945)
Ishay Landa, “faşizmi kitle karşıtı bir hareket olarak” ele alıp hem faşizm-kitleler ilişkisini hem de son on-on beş yıldır sıkça tartışılan çeşitli faşist hareket, ideoloji ve partileri yeniden düşünmeye davet ediyor. Kitleyi ve kitleselleşmeyi dizginlemek değil, tersine “kitlenin dizginlerinden boşanmasını sağlamak” gerektiğini öne sürüyor.
"Çetelerin" SiyasetiEgemen Sınıfların Pratiği
Sendikacı ve siyaset bilimci Kai Lindemann, Adorno ve özellikle Horkheimer’in yazılarından ilhamla yazdığı “Çetelerin” Siyaseti’nde, yerleşik Marksist ekonomi politiğin bir eleştirisini de yapıyor. Sadece “zor”un değil, “ekonomi-dışı” gibi görünen başka öznel etkenlerin ve eylemlerin, sınıfların oluşumundaki ve bizzat ekonominin şekillenmesindeki rolüne dikkat çekiyor.
Mutlu Yurttaş İmalatıMutluluk Endüstrisi Hayatımızı Nasıl Kontrol Ediyor?
Edgar Cabanas ve Eva Illouz, mutluluk reçetelerinin iktidar ile iç içe geçerek nasıl güçlü bir kontrol mekanizmasına dönüştüğünü, neoliberalizmin bu durumu nasıl lehine kullandığını tartışıyorlar.
Uluslararası Alternatif Sağ21. Yüzyılın Faşizmi mi?
Uluslararası Alternatif Sağ, “Nefret değil UMUT” ekibinden dört uzman araştırmacının hem bu soruların peşinden gitmesinin hem de Hindistan, Japonya ve Rusya gibi Avrupa dışı coğrafyalarda da Alternatif Sağ’ın izlerinin, desenlerinin ve ideolojik kaynaklarının araştırılmasının ürünü.
Marx ve Etik
Marx ve Etik, bir yandan Marx’ın kendi görüşlerini temellendirdiği Aristoteles, Kant, Hegel gibi isimleri, onlarla birleştiği ve ayrıldığı noktaları etraflı biçimde ele alırken bir yandan da Marx üzerine yazan çağdaş bazı düşünürlerin görüşlerini masaya yatırıyor, yaptığı değerlendirmelerle tartışmalara önemli bir katkı sunuyor; Marx’ın etik anlayışında değişmeler olduğu iddiasını ortaya koymanın, Marx’ın düşüncesinin farklı dönemlerinin daha dikkatli bir çözümlemesini olanaklı kılacağını ileri sürüyor. Marx’ın entelektüel gelişimini takip açısından önemli olduğu kadar devlet, toplum, emek, yabancılaşma, özgürlük, ahlâk ve “öz” kavramlarına verdiği anlam gibi konularda da kapsamlı bir çalışma...
“Kutsal Mazlumluk”tan “Makyavelist Despotizm”eAKP Otoriterliğinin Psikopatolojisi
“Kutsal Mazlumluk”tan “Makyavelist Despotizm”e kitabında Fethi Açıkel, AKP iktidarının politik ve ideolojik mekanizmasını söküyor. AKP neden “makul bir muhafazakâr demokrasi geleneği” yaratamadı? Devletin kurumsallık krizi, demokrasi krizi, dış açık ve dış borç krizi,diplomasi krizi ve değerler krizinden oluşan ağır beşli kriz, nasıl meydana geldi? Merkez-çevre paradigmasındaki problem ne? “Yukarıdan modernleşme” siyasetlerini eleştirmektekullanılan “sosyal mühendislik” kavramını hatırlatan “muhafazakâr mühendislik” nedir?İslâmcılığın liberalizmle, popülizmle, ulusalcılıkla eklemlenmeleri nasıl sonuçlar verdi?
Ölmekte Olanların Yalnızlığı Üzerine
Norbert Elias, bu küçük kitabında başyapıtı Uygarlık Süreci’nin izini sürüyor aslında. Uygarlık sürecinin özgül ve zorlu, soğuk bir yüzüne, ölme deneyimine eğiliyor.
Komünizm Gözünden KemalizmTürkiye'nin Dönüşümüne Sovyet Yaklaşımları
“Bu kitap, Türkiye’nin Batılılaşma modelinin Kemalizmin tarihyazımını güçlü bir şekilde şekillendirdiğini savunmanın yanı sıra, Kemalizme dair ‘Batılı olmayan’, konumuz bağlamında Sovyet pespektiflerinden yararlanarak, Cumhuriyet Türkiyesi ve onun tarihine dair anlayışımızı tartışmaya açıyor ve ona katkıda bulunuyor."
Kamusallığın Yeni Bir Yapısal Dönüşümü ve Müzakereci Demokrasi
Jürgen Habermas, 20. yüzyılın sosyal teoride en etkili eserlerinden biri olan kitabının, Kamusallığın Yapısal Dönüşümü’nün temel tezlerini günümüz medya ve sosyal medya koşullarında yeniden tartışmaya girişiyor. Buna bağlı olarak, politik kamusallığı çökertmesinden endişe ettiği sağ popülizme karşı müzakereci demokrasinin olanaklarını sorguluyor. Kamusallığın Yeni Bir Yapısal Dönüşümü, çağın olağanüstü üretken filozofu Habermas’ın kamusal entelektüel kimliğinin altını çizen bir olgunluk eseri.
Felsefe Nedir?
Antikçağ’dan modern zamanlara, Platon’dan Nietzsche’ye, Descartes’tan Kant’a, felsefeciler hep sorular sordu ve insanı, dünyayı, hayatı anlamlandırmaya çalıştı. İnsan nedir? Ahlâk gerekli midir? Bilgi neye yarar?
Zamanımızın ünlü felsefecilerinden André Comte-Sponville de bunun gibi birçok sorunun izini sürerek felsefenin düşünme biçimini tartışıyor. Felsefe tarihinde iz bırakmış önemli isimleri ve akımları; ayrıca varlık, insan, Tanrı, bilgelik, erdem, güzellik, siyaset, sanat gibi felsefi düşüncenin ana tartışma konularını sunuyor. Felsefeyi felsefe yapan şeyin ne olduğunu sorgulayıp buna kendi üslubunca yanıt veriyor: Felsefe herkes içindir ve herkes kendi bilgeliğine giden yolu arşınlar.