Bugünün Kitapları - 12. sayfa

Türkiye'de Futbol
Bu Maçı Alıcaz

Transfer hikayelerinden sürgünle sonuçlanan mağlubiyetlere, çocukluk umutlarından emeklilik yıllarına, futbolcu kimdir, “hoca” kimdir? Bir insan niçin hakem olur? Sonra tribünler, taraftar kimliği, “alaturka holiganlar”... Talat Paşa’dan bugüne devlet-kulüp ilişkileri, iktidar-futbol ilişkileri; asker-sivil futbol darbeleri; “militarist futbol”dan “polis devleti” futboluna geçiş.

Cumartesi Anneleri

Berat Günçıkan’ın Cumartesi Anneleri’ndeki röportajları, Erzade Ertem’in çok şey söyleyen fotoğraflarıyla birlikte, “kayboluş” öykülerini ve kayıp yakınlarının acılarını anlatıyor. Cumhuriyet tarihinin en acı, en kabul edilemez, en yüz kızartıcı sayfalarından birini... Cumartesi Anneleri, bu sayfayı kapatmak, unutturmak isteyenlerle, “Neredeler?” sorusunun peşini bırakmayanların mücadelesinde, insanî olanı, umudu tüketmeme kararlılığını simgeliyorlar.

İç Savaş Manzaraları

Nefret kültürü... Üretim, dağıtım ve pazarlama: Yeni Dünya Düzeni... Akıbet: Çok istisnai ve çok dar alanlar dışında, bütün dünyada hüküm süren, çeşitli biçimlerdeki iç savaş halleri... Hans Magnus Enzesberger, zamanın ruhuna, dönemin “etkili ve şiddetli” kültürüne nüfuz ediyor, onu “insanlık” namına sorguluyor İç Savaş Manzaraları’nda.

Pop Çağı Ateşi

Ateşi hangi anlamıyla alırsanız alın, pop çağının ateşi altındayız. Her şey “pop” artık, müzik, şiddet, sevgi, İslam, milliyetçilik... Linç hukukundan reality şovlara, Tarkan’dan Çiller’e, “kara kafa” diye dışlananlardan site hayatına, Halk Ekmek büfelerinin önündeki kuyruklardan döviz büfesi kuyruklarına, ülkücü hareketin yükselişinden “kimlik açgözlülüğü”ne, pop çağı hayatı üzerine bir araştırma.

İşini bilen bir memur: Engin Civan
Bir Prensin Hisseli Hikayesi

Engin Civan’ın vurulmasıyla görüntüye giren hem çok şaşırtıcı hem çok “sıradan” olaylar zinciri üzerine bir araştırmacı gazetecilik çalışması. Civan’a sıkılan kurşunlar, sımsıkı kapalı bir kara perdede delikler açmıştı. Bir Prensin Hisseli Hikayesi, perdedeki delikleri genişletmeye hatta perdenin arkasına sızmaya çalışan bir gazetecilik ruhunun bol belgeli ürünü işte.

Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor
Modernite Deneyimi

Modernizm çocuklarını yiyor...Yoksa her şey zaten yüzyılımızın ta başında yapılan Faustvari bir kontratın sonuçları mı? 20. yüzyılın enerjisi ve sefaleti, Petersburg’dan New York’a... 2000’li yılların “sağlıklı” modernizmini kurmak için geçen yüzyılın modernistlerine dönmeyi salık veren Marshall Berman’ın kaynak kitabı.

Hamburger Çağı

Hazla değil, hızla yemek... Modern hayatta yemek yemenin ilkesi ve usülü bu: Geçerken, ayaküstü, hızla atıştırılıyor. Daha çok insanı daha fazla ve daha hızlı tıkındırmaya dayalı Fast-food sanayii, gelişmiş ekonomilerin büyük bir sektörü oldu. Fast-food sanayi yemeğin/gıdanın her aşamasına damgasını vuruyor.

Batılıların Somali Hamlesi
Efendinin İnsanlığı

Uygar Batı'nın "insani girişimciliği"nin Somali hamlesi... Bir Tanrıcılık oyunu... Bir megalomani... Kıyasıya insancıllık... Yüzlercesinin içinden seçilen bir hasta çocuğu hayata döndürmekle, ellerini göğe açarak yaşamaya alışkın insanların geçici olarak bir araya tıkıştırılmasından başka bir şey olmayan himaye idareleri kurmakla, iyileşemeyecek halde olanlarla yapılan pasif ölüm yardımıyla, şiddetle zorla, barış götürerek icra edilen bir insancıllık... Yeni anlamıyla bir cins Haçlı Seferi: Efendinin İnsanlığı.

Uluslararası Af Örgütü

Uluslararası Af Örgütü’nün Fransa Şubesi’nin eski başkanı Léaud, 1961’den beri bütün dünya devletlerini, polislerini, müesses zulüm makinelerini rahatsız eden, elinden geldiğince onların tekerlerine çomak sokan, ağırbaşlı ama inatçı bir örgütü tanıtıyor. Çeşitli örneklerle, örgütün felsefesini, faaliyetlerini, işleyişini ve çarpıcı deneyimlerini anlatıyor.

Haritanın Yırtılan Yeri

Ersöz’ün, 80’ler/90’lar dönümünde Türkiye’nin toplumsal haritasının ‘katlanma yerlerini’ yansıtan izlenimleri... Beş röportaj: Hapis sonrası hayatla başa çıkma uğraşındaki sosyalistler; “Ateş Altındaki Ülke”nin, “ora”nın, ölümle içiçe insanları, ‘sokaktaki’ Kürtler; üniversiteli ‘yeni’ gençler; medya üzerine Ahmet Oktay; İslamcılar, piyasa ve modernizm.

Postmodernci Kapıyı İki Kere Çalar

Coca-cola kutusu bir laleden daha tanıdık hale geldiyse bundan kim sorumludur? Birine “seni seviyorum” demek niçin bu kadar kolay ve bu kadar zordur? Barthes ve Eco’nun mirasında kendine pay gören yazar, mizahla yüklü bir kültür eleştirisine girişiyor. Bundan payını alanlar arasında Rambo ile birlikte Andy Warhol, Woody Allen, Fred Çakmaktaş, Rock grupları, Mickey Mouse, Jodie Foster ve Mona Lisa da var.

Kültür

İnsanların üzerinde en çok konuştuğu alanlardan biri olan ‘kültür’ konusunda uzmanlığı tartışılmaz bir isim: Raymond Williams. Bilinen en eski ozanlık düzenlemelerinden günümüzün sanatçı derneklerine, telif hakkından insan yaratıcılığının kendini dışavurduğu zengin biçimlere, toptancı indirgemeci kültür teorilerinden metropollerin sokak aralarına, sınıf fraksiyonlarından asi, aykırı gruplara, kültür piyasasından entelektüellere... konunun gerektirdiği bütün köşe bucağı dolaşıyor.

Hayat, Bir Emrin Var mı?

“Muhalefet, edinilmiş, parlatılmış ya da keskinleştirilmiş, kazanılmış bir tavır değil Cezmi Ersöz’de; muhalefet, Cezmi’nin kendisinde ve yazısında bir töz olarak vardır.

Yuppieler, Prensler ve Bizim Kuşak

Dünyada ve Türkiye’de “başarı ve kazanma”nın, paranın, “business”in, statünün, kariyerin “yükselen değer” oluşuyla ortaya çıkan ve bu gidişatın simgesi olan Yup-pieler... Yuppieliğin, Yup- pielerden daha zenginleri de daha yoksulları da saran “havası”... Yuppielerin hası ve bürokrasideki koçbaşı olarak “Prensler”.

ABD, İsrail ve Filistinliler
Kader Üçgeni

2. Dünya Savaşı sonrasının en ağır ve kronik uluslararası sorunlarından biri olan Filistin Sorunu hakkında yazılmış en derinlikli eserlerden biri... Çığır açıcı bir dilbilim kuramcısı olarak saygınlık kazanan, ama muhalif tutumu nedeniyle akademik elitten ve medyadan dışlanan Chomsky; ABD-İsrail-Filistinliler üçgenindeki iktidar ilişkilerini, stratejileri, dengeleri müthiş bir titizlik ve ayrıntı zenginliğiyle ortaya koyuyor.

Medya Dünyası

Gazeteci, televizyoncu, radyocu, reklamcı; hepsinin eleştiricisi, okuyucusu, dinleyicisi, seyircisi için bir temel kitap. 17 kişilik bir yayın kurulu tarafından, çeşitli ülkelerden 100’ü aşkın araştırmacının katkısıyla hazırlandı.

Dünyanın En Eski Medyası
Dedikodu ve Söylenti

Bu adam iletişim ve reklam üzerine araştırmalar yaparmış. Dedikodu ve söylenti için “uydurma bilgi” dendiğini duymuş. Konunun üzerine varmış. Diyormuş ki: “Halkın olan biteni anlamak isteyip de resmî cevaplar alamadığı yerde söylenti vardır.” Dedikodu ve söylentinin kaynaklarını, taşıyıcılarını, toplumsal kesimlere göre farklılaşan saiklerini, adının kötüye çıkmasının nedenlerini araştırmış diyorlar.

1980'lerden 90'lara Türkiye ve Starları
Cilalı İmaj Devri

Türkiye’nin 1980’lerdeki toplumsal değişiminin gündelik hayatta ve popüler kültürde hakim kıldığı değerlerin, mitosların tahlili; “yaldızların” kazınması. Toplumsal adaletsizliğin aldığı yeni boyutlarla, “yeniliklerin” takdiminde sergilenen marifetlerle “günümüz”ü temsil eden şöhretler. Kozanoğlu’nun kitabı, haklı olarak, “Türkiye’nin ne hale geldiği” üzerine kafa yoranların ciddiye aldığı ve sayesinde eğlendiği kitaplardan biri oldu.

Tanrının İntikamı
Din dünyayı yeniden fethediyor

Çağdaş İslami hareketler üzerine yetkin bir uzman olan Fransız araştırmacı Kepel, kısa sürede pek çok dile çevrilen kitabında, 1970’lerden itibaren büyük tek tanrılı dinlerin canlanmasını yorumluyor. Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi toplumlarında “aşağıdan yukarıya yeniden dinselleşme”nin özgül dinamiklerini ele alıyor; yeni dinsel radikalizmin, modernlik karşısındaki gerilimini tartışıyor.

Mafya Ahlâkı
Kapitalizmin Ruhu

Adının Max Weber’in ünlü başyapıtı Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu’nu çağrıştırması boşuna değil: Arlacchi’nin araştırması, mafyanın özgün toplumsal işleyişinin, “aslında” bağdaşmadığı kapitalizmin mantığına nasıl uyarlandığını son derece ilginç örneklerle tahlil ediyor. Kitap, filmlerde, romanlarda, gazetelerde binbir suretiyle boy gösteren mafya vak’asının kaynağından canlı kesitlerle dolu.

Popüler Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski

“Çok katlı” bir çalışma. Hem Gencebay’ın eserlerini salt “mesaj”ıyla, “imaj”ıyla değil müziğiyle, nağmesiyle, iç anlamıyla önümüze seriyor hem aydınların arabesk müziğe bakışını, sol teorideki popüler kültür tartışması çerçevesinde sorguluyor. Gencebay’la yapılmış uzun sohbet, Türkiye’nin toplumsal-kültürel yapısına “teşhis” koymakla ilgilenenlerden “Orhanseverlere” kadar geniş bir kesim için ilginç.

Keşfedilmemiş Kıta
Gündelik Yaşam ve Zihniyet Kalıplarımız

“Anlaşılan 19. yüzyıla sıkı sıkıya bağlıyım. Ama yaptıklarına değil, umutlarına. 20. yüzyılı hep hayal gücü fukarası olarak kabul etmiş; 19. yüzyılın düşlediklerini, tasarladıklarını çoğu kez tersinden anlayarak uygulamaya geçirmekten öte bir beceri gösterdiğine inanmamıştım. Sığ mühendislik ve çiğ gerçekçilik yüzyılında yaşıyorum. O yüzden 21. yüzyılı özlüyorum...”

Kimya Güzeldir ...
Ama Fizik de Biyoloji de

Kitabın bilimsel bulgular ile gündelik olgular arasında kurduğu canlı köprü, pozitif bilimcilerle “normal” insanları yakınlaştırıyor. Kitap, arasıra duyduğu “entropi”, “enzim”, “termo-dinamik” gibi terimlerin teknik dile boğulmadan izahını bulamayanlar veya lise yıllarından sonra bunları hemen unutanlara tam bir acil yardım.

Ben Frankfurt'ta Şöförken

Türkiye’deki başarılı tiyatroculuk ve gazetecilik kariyerine, 12 Eylül’den sonra siyasi mülteci olarak yaşamını sürdürmek zorunda kaldığı Almanya’da geçim uğruna taksi şoförlüğünü ekleyen Aydın Engin’in taksicilik anıları. Otuz yılı bulmasına rağmen hala tamamıyla kurumlaşmayan, dolayısıyla “macera” boyutu bitmeyen “Almancılığa”, Doğulu insana ve ve Batılı insana dair, hicivle yüklü gözlemler.