Utanıyorum Ama GazeteciyimTürkiye ve Yunanistan'da Gazetecilik
Medya son yılların “en gözde” konularından biri. Hakkında durmadan hem konuşuluyor hem de yazılıyor. Buna karşılık medyanın yapısı, ‘doğası’, hal ve gidişi üstüne literatürde bir tür ‘münasebetsizlik’ sorunu var. Bir uçta medya üstüne yazılan yüksek teoriler var, diğer uçta medya köşe yazarı ve muhabirlerin yaşadıkları üstüne yazıları.
Medya son yılların “en gözde” konularından biri. Hakkında durmadan hem konuşuluyor hem de yazılıyor. Buna karşılık medyanın yapısı, ‘doğası’, hal ve gidişi üstüne literatürde bir tür ‘münasebetsizlik’ sorunu var. Bir uçta medya üstüne yazılan yüksek teoriler var, diğer uçta medya köşe yazarı ve muhabirlerin yaşadıkları üstüne yazıları. Bu iki ucun arası boş...
L. Doğan Tılıç’ın kitabı işte tam bu boş sahaya yerleşiyor. Medyanın işleyişini ve gerçekliği kurma/yeniden üretme mantığının kuramsal düzeydeki açıklamasını, gazetecilerin konumları, ‘refleksleri’ ve algı çerçevelerini çözümleyerek yapmayı deniyor. Yazar, bu işi olayın aslî failleri gazetecileri ‘sorgulayarak’ yapıyor.
Kitabın vurguladığı bir başka husus da, medya organlarının sahiplik yapısı. Sahiplik yapısının, onların işleyişinde ve “gerçek”le ilişkilerinde nasıl belirleyici olabildiğini, hem makro örneklerle, hem de gazetecilerin kendileriyle hesaplaşmalarına dayanarak, hatırlatıyor bize.
Doğan Tılıç, bu söylediğini, tam da anlatmaya çalıştığı şeyin doğasına uygun olarak, gazetecilerle yaptığı derinlemesine mülakatlara dayandırmış. Ve bu kitabın şimdiye kadar açık etmediğimiz bir yanı örnek olaylarımız, gazetecilerimiz, Türkiyeli ve Yunanistanlı gazeteciler. İsabetli kıyaslamalar zihin açıcıdır; birbirine oldukça benzer (lakin Türkiye işi sulandırmakta daha ileri!) iki ülke medyasının kıyası da gayet isabetli. Üstelik, Türk-Yunan ilişkilerinin medyadan görünüşü ve medya aracılığıyla kurgulanma biçimi gibi, başlıbaşına bir kitap konusu olabilecek kadar önemli bir konuyu da bu vesileyle çıkartıyor aradan!..
L. Doğan Tılıç’ın kitabı işte tam bu boş sahaya yerleşiyor. Medyanın işleyişini ve gerçekliği kurma/yeniden üretme mantığının kuramsal düzeydeki açıklamasını, gazetecilerin konumları, ‘refleksleri’ ve algı çerçevelerini çözümleyerek yapmayı deniyor. Yazar, bu işi olayın aslî failleri gazetecileri ‘sorgulayarak’ yapıyor.
Kitabın vurguladığı bir başka husus da, medya organlarının sahiplik yapısı. Sahiplik yapısının, onların işleyişinde ve “gerçek”le ilişkilerinde nasıl belirleyici olabildiğini, hem makro örneklerle, hem de gazetecilerin kendileriyle hesaplaşmalarına dayanarak, hatırlatıyor bize.
Doğan Tılıç, bu söylediğini, tam da anlatmaya çalıştığı şeyin doğasına uygun olarak, gazetecilerle yaptığı derinlemesine mülakatlara dayandırmış. Ve bu kitabın şimdiye kadar açık etmediğimiz bir yanı örnek olaylarımız, gazetecilerimiz, Türkiyeli ve Yunanistanlı gazeteciler. İsabetli kıyaslamalar zihin açıcıdır; birbirine oldukça benzer (lakin Türkiye işi sulandırmakta daha ileri!) iki ülke medyasının kıyası da gayet isabetli. Üstelik, Türk-Yunan ilişkilerinin medyadan görünüşü ve medya aracılığıyla kurgulanma biçimi gibi, başlıbaşına bir kitap konusu olabilecek kadar önemli bir konuyu da bu vesileyle çıkartıyor aradan!..
1960 yılında Niksar'da doğdu. 12 Eylül'le birlikte ODTÜ Sosyoloji Bölümü'ndeki eğitimine zorunlu bir ara verdi. 1984 yılında üniversiteye döndü ve mezun oldu. 1997'de verdiği tezle doktor unvanı aldı. Gazeteciliğe 1987 yılında 2000'e Doğru dergisinde başladı. 1990 yılında Demokrat dergisini çıkaranlar arasında yer aldı derginin Ankara temsilciliğini yaptı. 1988 yılında Alman Radyosu ARD için, bir yıl sonra da halen Türkiye temsilciliğini sürdürdüğü İspanya Uluslararası Haber Ajansı AGANCIA EFE için çalışmaya başladı. Çalıştığı kurumlar için defalarca Afganistan'daki çatışmaları izledi. Körfez Savaşı sırasında Irak ve Suudi Arabistan'dan haberler geçti. 1992 yılı boyunca Yugoslavya'nın parçalanma sürecine tanıklık etti. Azeri-Ermeni çatışmalarını izlemek üzere Azerbaycan ve Karabağ'da bulundu. BBC Dünya Servisi'ne Türkiye'den haberler geçti. 1995-96 yıllarında Siyah-Beyaz gazetesinde "Dünya ve Politika" adlı köşesinde düzenli olarak dış politika yazıları yazdı. Mürekkep dergisinin yayın kurulunda yer aldı. 1996 yılında, 25 ülkeden 2500 gazeteciyi bünyesinde toplayan Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Uluslararası Yürütme Kurulu üyeliğine seçildi. Halen AEJ Yürütme Kurulu üyeliği yanınıda AEJ Basın Özgürlüğü İzleme Komitesi başkanlığını da yapıyor. İngilizce, Almanca ve İspanyolca olarak da baskıya hazırlanan Utanıyorum ama Gazeteciyim, Tılıç'ın ilk kitabı. Kitap, Yunanistan'ın önde gelen yayınevlerinden Livanis tarafından da basılıyor.
Kitabın Adı | Utanıyorum Ama Gazeteciyim |
Alt Başlık | Türkiye ve Yunanistan'da Gazetecilik |
ISBN | 9789754706826 |
Yayın No | İletişim - 494 |
Dizi | Bugünün Kitapları - 44 |
Alan | Tarih, Medya-İletişim |
Sayfa | 464 sayfa |
En | 130 mm |
Boy | 195 mm |
Ağırlık | 294 gr |
Perakende Satış Fiyatı | 160,00 TL |
Baskı | 2. baskı - Ekim 2009 (1. baskı - Ekim 1998) |
Yazar | L. Doğan Tılıç |
Dizi Kapak Tasarımı | Ümit Kıvanç |
Editör | Tanıl Bora |
Kapak | Fatoş Gencosman |
Uygulama | Hüsnü Abbas |
Düzelti | Sait Kızılırmak |
Cilt | Sena Ofset, Şefik Matbaası |
Baskı | Şefik Matbaası |