Küreselleşme Çağında GöçKavramlar, Tartışmalar
İnsanlar, ezelden beri dünya üzerinde göç halindeler. İçinde bulunduğumuz küreselleşme çağında göçün hem boyutları olağanüstü arttı hem karmaşıklaştı. Açık, döner ve mühürlü kapılar var; herkes her yere göçemiyor... Çok farklı göç deneyimleri var. Göçmenler, umutları ve mağduriyetleri ile, bütün yerleşik düzenleri değişime zorluyorlar.
Türkiye Siyasetinde KürtlerDireniş, Hak Arayışı, Katılım
Kürt siyasal hareketleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri Türkiye siyasal hayatında karşılık bulacak bir eylemlilik arayışı içinde. Ama direnerek, itiraz ederek ama ittifaklar kurarak, uzlaşarak ya da kendisini dönüştürmeye çalışarak, “Türkiyelileşme” mücadelesi vererek…
Küresel Güvenlik KompleksiUluslararası Siyaset ve Güvenlik
Endüstriyelleşmiş topyekûn savaş, bilgi savaşı, kahramanlık sonrası savaş, fazilet savaşı, gösteri savaşı, postmodern savaş, medeniyetler savaşı, teröre karşı savaş, ağ savaşı… Yeni zamanlarda savaşın aldığı biçimler için önerilen kavramlar bunlar. Savaşların ve güvenlik politikalarının radikal dönüşümlerden geçtiği bir dönemdeyiz.
Türk Sağı: Mitler, Fetişler, Düşman İmgeleri
Türkiye’de sağ akımların ideolojik alet çantasında neler var? Türk sağcılığı kitlelere seslenirken hangi imgelere başvuruyor, hangi tahayyüllere hitap ediyor? Hangi psiko-sosyal damarları işliyor, hangi çağrışımları harekete geçiriyor? Bu derlemede, bu sorulara cevap arayan çalışmalar yer alıyor.
Milli Mücadelenin BaşlangıcındaMustafa Kemal, İttihat Terakki ve Bolşevizm
Emel Akal, Milli Mücadele’nin “sevk ve idaresi”ni gerçekleştiren kadroları ele aldığı bu araştırmasında, sürecin büyük ölçüde İttihatçıların örgütlenmesine dayandığını ortaya koyuyor. Bu örgütlenmenin de büyük ölçüde İttihatçıların ‘komitacı’ tecrübesinden yararlanarak, yukarıdan aşağıya gerçekleştirildiğini gösteriyor.
Militarist ModernleşmeAlmanya, Japonya ve Türkiye
Murat Belge, Militarist Modernleşme’de Almanya, Türkiye ve Japonya’da yaşanan militarist modernleşme sürecini karşılaştırmalı örneklerle ele alıyor: Almanya örneğini İtalya, Japonya örneğini Hindistan ve Türkiye örneğini Yunanistan ile karşılaştırıyor.
Türkiyeli Gayrimüslimler Üzerine Yazılar
1980’li yıllardan itibaren gayrimüslimler konusuyla ilgilenmeye başlayan Baskın Oran, o zamandan günümüze kadar uzanan bu yazılar derlemesinde konuyla ilgili “devlet refleksi” denilen ve insanı/vatandaşı ezberci kalıplar içine hapseden düşünce yapısıyla hesaplaşıyor.
Oran, Fener Patrikhanesi’nin durumundan bitmek tükenmek bilmeyen “nefret söylemi”ne, Ermeni meselesinden “Sevr Paranoyası”na, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından gayrimüslim vakıflarının hukuki durumuna, Süryaniler’den Türkiye’de doğup büyüyüp vatan hasreti çeken insanlara uzanan bir yelpazedeki yazılarla gayrimüslimlere karşı ülkede var olan sorunlu algıyı gözler önüne seriyor.
İsmail Beşikçi
İsmail Beşikçi, Türkiye’de “düşünce özgürlüğü” sorununun simgesidir. 1970’lerin başından bugüne dek kitaplarına, yazılarına sürekli dava açıldı, on yedi yıl hapiste yattı. İsmail Beşikçi, Türkiye’de Kürt sorununun “tabu” oluşunun da simgesidir. Kürt sorunuyla ilgili öncü çalışmaları, onun hep “mahkemelik” olmasına ve üniversitede barındırılmamasına yol açtı.
Son Kürt İsyanı
"Kürt meselesi: Niye var?” Mesut Yeğen’in elinizdeki kitaptaki sorgulaması, bu basit ve temel soruyla başlıyor. Yıllarca etrafında dönülüp durulan ve bir türlü içinden çıkılamayan bir meseleyi ilk defa karşılaşıyormuşçasına yalın, açık seçik ortaya koymak zihin açıcıdır.
Vesayetten Siyasete Türkiye'de Sendikacılık (1946-1967)
Emek Tarihi yazını, erken cumhuriyet dönemine yönelik çalışmalar istisna tutulursa, genellikle 1960 sonrasından başlatılır. 27 Mayıs öncesindeki emek tarihi ekseriyetle birkaç satırla geçiştirilerek önemsizleştirilir. Her şey, 61’ Anayasasının teminatıyla gelişmiş gibi gösterilir.
Kanaatlerden İmajlaraDuygular Sosyolojisine Doğru
Bu inceleme toplumsal bilimlerle belgesel filmcilik arasında mümkün bir birleşmenin boyutlarını tartışıyor. Bunun ön şartlarından birinin hâlihazırdaki “kanaatler sosyolojisinin” bir eleştirisi olması gerektiğine inanıyoruz. Bu yalnızca sıradan toplumsal araştırma pratiğine yönelik bir eleştiri değil, yorumcu-epistemolojik tarza ve toplumbilimsel yaklaşımların “metin” ve “kanaat” etrafındaki epistemolojik düğümlenişine yönelik bir eleştiridir.
Louis Bonaparte’ın On Sekiz Brumaire’i
Bir buçuk yüzyıldan fazla zaman önce yayımlanmış bu eserde Marx, 19. yüzyıl ortası Fransası’ndaki sınıf mücadelelerini ve bu politik mücadelelerin bir hükümet darbesiyle sonuçlanışını tahlil eder. Bir toplumu vesayet altına alırken, vasat bir adamın “imparator” pelerini kuşanmasını sağlayan bir darbedir bu.
Türkiyeli Kürtler Üzerine Yazılar
Milliyetçilik konusunda uzun yıllardır çalışan Baskın Oran, Türkiyeli Kürtler Üzerine Yazılar’da Kürt sorunu üzerine 1990’ların ortasından günümüze kadar yazdığı yazılardan bir seçki yapıyor.
Sol, Sinizm, Pragmatizm
“Solda ric’at sürüyor. Mağlubiyet hissi derinleşti, neredeyse kanıksandı - ama açık yürekli bir muhasebesinin yapıldığını söylemek zor. Sağcılığın ve kapitalizmin kötülüğü, solda durmak için yeter şart, birçokları için. Bazen biraz inadına, namus belâsına. Sahiden de yeter şart olabilir, ona şüphe yok. Mızmız olsa bile, ‘yapıcı’ olmasa bile, sol itiraz, vicdanın sesidir.
1915 Yazıları
Akçam, sadece Türk diplomasisinin içine düştüğü açmazları değil “soykırım”ın ne olup ne olmadığını da inceliyor.
Yüzeybilim Fragmanlar
Ulus Baker, noktalar ve konumların değil çizgilerin olduğu, sezgiyle hareket eden, toplumsal mücadelelerle, sanatlarla, bilimlerle bağlantılar kurarak ilerleyen bir düşünce geliştirdi... Elinizdeki kitap, onun düşünce akış şebekesidir.
Türkiye'nin Linç Rejimi
“Linç, en aşikâr medeniyet kaybıdır. Linçin sıradanlaştığı, kolektif bir utanç yaratmadığı, infiâl uyandırmadığı bir toplum, toplum olma vasfını yitirir.” Kitabın bu yeni baskısında, 6-7 Eylül olayları, popüler linç söylemi ve “Gezi” eylemleri dönemindeki linçlerle ilgili ilave yazılar yer alıyor.
Modern Türkiye’nin Şifresiİttihat Ve Terakki’nin Etnisite Mühendisliği (1913-1918)
Yirminci yüzyılın başı, Osmanlı İmparatorluğu’nun etnik haritasının çizildiği, tebaanın etnik kökenlerine göre hesaplandığı, yerleşim alanlarının nasıl yeniden biçimlendirileceğinin sorgulandığı bir dönemeçtir. İttihat ve Terakki, Osmanlı Devleti’nin dinsel cemaatlere yönelik olarak kullandığı takibat metotlarını geliştirip “modernleştirerek” etnik kimlik temelli araştırmalar haline getirdi.
Kapitalizm, Yoksulluk ve Türkiye'de Sosyal Politika
Ayşe Buğra bu kitapta, Türkiye’deki sosyal politika tarihinin ve tartışmalarının eleştirel bir analizine yöneliyor.
Toplumsal HareketlerTarih, Teori ve Deneyim
Toplumsal Hareketler: Tarih, Teori ve Deneyim, önemini küçümsemeden ya da abartmadan toplumsal hareketleri tarihsel bir deneyimler bütünü olarak ele alıyor. İlla teorinin aynasında sınanıp başarılı olmuş örnekleri ile değil, insanların her gün itiraz ve yaratma azimleri ile yeniden biçimlendirdikleri örnekler olarak toplumsal hareketleri tartışıyor.
‘Ermeni Meselesi Hallolunmuştur’Osmanlı Belgelerine Göre Savaş Yıllarında Ermenilere Yönelik Politikalar
İttihat ve Terakki, Balkan Savaşları ertesinde içine düşülen ve adım adım bütün ülkeye yayılan köşeye sıkışmış olma duygusuna, Anadolu topraklarının, gayrimüslim unsurlardan arındırılarak Türkleştirilmesi ile cevap verdi. Sadece iktisadi hayatın değil, sosyal ilişkilerin ve giderek ülkenin etnik bileşiminin de “homojenleştirilmesi” anlayışı, sistemli bir politika olarak hayata geçirildi.
Geçmişle HesaplaşmaUnutma Kültüründen Hatırlama Kültürüne
“Her insanın ve her toplumun bir geçmişi vardır; bunun yanında bir de geçmişle bir ilişkisi. Bireyler ve toplumlar ya geçmişlerini hesaba katarak onunla ilişkilerini karşılıklı etkileşim içinde kendileri biçimlendirirler ya da geçmiş kendisi harekete geçer, takip eder, bugünü işgal etmeye çalışır. Geçmişi görmezden gelme tutumunda diretildikçe, geçmişin bugün üzerindeki etkisi artar; bir süre sonra bugün, korkulan ve kaçılan geçmişin bir ürünü haline gelir.
Anti-Komünizmden Küreselleşme KarşıtlığınaMilliyetçi Muhafazakâr Entelijansiya
Türkiye’nin modernleşme sürecini, çatışmacı projelere sahip toplumsal kesimlerin “farklılıklarını” öne çıkararak okumak son derece yaygın bir eğilimdir. Bu çatışmanın ana ekseni müphem bir çağdaşlık vurgusuna dayandırılan “modernlik” ve onun karşısında konumlanan “değişmez gelenek” olarak belirir. Muhafazakârlık ve milliyetçiliğin diğer siyasal ideolojilerle kesişmeleri, onlarla hemhâl olmaları bu analizlerde ihmal edilir.
Simgeden MilleteII. Abdülhamid'den Mustafa Kemal'e Devlet ve Millet
Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılı, bir yandan devletin uluslararası arenada kendisini söz sahibi bir aktör olarak tanımlamaya çalıştığı, diğer yandan bu söz sahibi aktörün artık törenlere sıkışmış ihtişamını, devletlik vasfını simgeler yoluyla yeniden öne çıkarmaya gayret ettiği bir dönemdir.