Herkesin Bildiği Sır: DersimTarih, Toplum, Ekonomi, Dil ve Kültür
Tunceli’nin hakiki/otantik adı Dersim, artık daha sık telaffuz ediliyor. Dersim adının değiştirilmesine, dahası yasaklı bir kelimeye dönüşmesine yol açan 1938 kıtali, bir zamandır Türkiye’nin gündeminde. Sadece coğrafyasıyla değil, özel kanunuyla, onyıllardır süren tedbirlerle “kapatılmış” Dersim, herkesin bildiği bir sır, aslında.
Trabzon'u Anlamak
Trabzon, son yıllarda linç girişimleriyle, cinayetlerle anılıyor; “tahrik olmaya hazır”, -hatta bunun için fırsat kollayan!-, bir şehir manzarası arz ediyor. Oysa, bu Doğu Karadeniz liman metropolünün geçmişinde köklü ve zengin bir şehir kültürü var... Bununla beraber, sarsıcı sosyo-ekonomik, etno-kültürel, politik alt üst oluşlar da var.
Gurbet PastasıHemşinliler, Göç ve Pastacılık
Hemşinliler, geçtiğimiz yüzyıl dönümünde ekmek parası kazanmak için Rusya gurbetine gittiler. Orada, ekmek ve pasta yapmayı öğrendiler. Hem de çok iyi öğrendiler. Bizzat Rusya’da nam salacak, İran’da, Polonya’da muteber pastaneler açacak kadar. Sonra, Hemşinliler fırıncılığı, pastacılığı bütün Türkiye’ye taşıdılar. Memleketin hem büyük kentlerinde hem taşrasında pastaneler açtılar; pek çok yerde, oranın ilk pastanesiydi bunlar…
Sanki Viran Ankara
Ankara'nın, Türkiye'de modern kentleşmenin vitrini olarak tanzim edilmesinin üzerinden on yıllar geçti. Vitrin eskidi, kıyafetler epridi, dekor yıprandı, mankenlerin kolu bacağı koptu. Funda Şenol Cantek'in derlemesi, Ankara'nın heyecanlı modernleşme tarihi içinde 'düşkünleşmesi' hakkında bir kitap.
Adana'ya Kar YağmışAdana Üzerine Yazılar
Adana, hiçbir zaman herhangi bir vilâyet olmadı. Kendine mahsus ve 'dik'ti. 'Esprisi' olan bir yerdi. Tantanası olan bir yerdi. Behçet Çelik elinizdeki kitabın Sunuş'unda belirtiyor; Adana'yı çağrıştıran öyle çok imge var ki: Sıcak, pamuk, portakal, pamuk işçileri, tekstil, kebap, şalgam, kabadayılık, küfür, edebiyat... Veya, Can Kozanoğlu'nun 'dışardaki' Adanalı karikatürü hakkında söyledikleri: Zengin, kaba, küfürcü, kavgacı, âlemci, eğlenceli, erkek…
Taşraya Bakmak
Taşra: Darlık, boğuntu, kasvet, tekdüzelik, kenarda kalmışlık, gerilik, bağnazlık, kavrukluk, güdüklük...
Taşra: Saflık, samimiyet, sıcaklık, sahicilik-otantiklik, sükûnet, asûdelik...
Buna benzer olumlu-olumsuz klişelerle anılır taşra. Peki o klişelerin ötesinde ne var?
Hatay'da Çoketnili Ortak Yaşam Kültürü"İnsaniyetleri Benzer..."
Türkiye, etno-kültürel bileşimi bakımından bir “mozaik” ise eğer, onun en nadide parçalarından birinin Hatay olduğuna kuşku yok. Biraz romantizmle, Hataylılık kültüründen, kimliğinden söz edebiliriz. Farklı dinlerden ve etnik kökenlerden insanlar, Hatay’da birarada yaşıyorlar. Kimi gerilimlerle, ayrışmalarla...
Şehrin ZulasıAnkara Kalesi
Tanpınar’ın söyleyişiyle, “bir iç kale, bütün ümitlerin kendisinde toplandığı son sığınak”tır. Ankara Kalesi, Ankara’da “şehir ruhu”nun kurtarılabileceği yerdir; şehrin zulasıdır…
Ankara Kalesi hakkında, tıpkı kalenin kendisi gibi dağınık, karmaşa içinde bir kitap, elinizdeki! Boy boy, çeşit çeşit yazılardan oluşuyor.
"Yaban"lar ve YerlilerBaşkent Olma Sürecinde Ankara
Ankara’nın, Cumhuriyet Türkiyesi’nin başkenti olarak yeniden kuruluşu, tutkularla ve sancılarla yüklü bir süreçti. Yeni Türk ulusunun inşasının söylemsel modeli ve bir nevi sergi mekânı idi, Ankara. Halkı vatandaşa dönüştürme projesinin, Batılılaşma, modernleşme, medenileşme ülkülerinin sosyal şantiyesi idi…
Başkent Üzerine Mekân-Politik TezlerAnkara'nın Kamusal Yüzleri
Ankara´nın `başkent` kimliğini ve ondan öte Cumhuriyet´i, ulus-devleti simgeleyen üç meydanı: Kızılay-Ulus-Sıhhıye... 1950´lere dek, Cumhuriyet´in kamusal mekânları idi bu meydanlar... Sonra, gitgide, bir yandan trafik kavşağına dönüştürülerek depolitize edildiler, bir yandan da `öngörülmemiş`, ya da `istenmeyen` bir çoğulculuğa alan açtılar.
Sırrını Surlarına Fısıldayan Şehir: DİYARBAKIR
“Diyarbakır; harcı, acı ve hüzünle karılmış ama umudu her zaman diri tutmuş, ebedi kent... Diyarbakır; bedeninde derin yaralar açılmış yaralı kent... Diyarbakır; ahir zamanlardan bu yana, zamanın ve insanın sayılamayacak kadar çok musibet ve felaketine karşı durabilmiş, dayanabilmiş bir kent. Bir erdemli yürek. Diyarbakır; acısı, hüznü ve umudu henüz yeterince seslendirilmemiş kent…
Bir Zamanlar Anadolu`da
Modernleşmenin o acımasız, o hızlı “değişim” gücüne yüzyıllar boyunca onlarca uygarlığa ev sahipliği yapmış Anadolu da dayanamıyor. Geleneksel doku bozuluyor, yerini “yeni” olana bırakıp tarih oluyor. Romanları, şiirleri ve gazete yazılarıyla tanıdığımız Tahir Abacı, bu hızlı değişim sürecinden “arta kalan”, kendini az da olsa kurtaran Anadolu’yu anlatıyor.
Kayseri’de ve Şehirlerimizde…Sokakların Ölümü
Sokakların Ölümü Kayseri üzerine, Kapadokya üzerine, Akdeniz havzasında buralara şaşırtıcı bir şekilde benzeyen (en azından eskiden benzemiş) olmadık yerler üzerine bir kitap. Ama sözün özü: Türkiye’nin şehirlerinin kaybolan sokakları üzerine... Dünya vatandaşlığı ile hemşehriliğin ne kadar yakın durabileceğini –araya milliyetçilik girmese!– hissettiren bir kitap.
İstanbul'a Bir Kent Kondu: Ümraniye
Sema Erder’in yönettiği ve yazıya döktüğü, Ümraniye’yi bir “konut alanı” olarak inceleyen, örneğine pek rastlanmayan değerdeki bu alan araştırması kitap olarak yayımlandığı yıl (1996), “Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü”nü kazandı. Gecekondulardan “aile apartmanları”na, muhtarlardan “belediyeciler”e, hemşehri derneklerinden arkadaşlık ilişkilerine, kısa sürede kendi işini kuranlardan işsizlere, memleketlerin buluştuğu yeni “memleket” Ümraniye...
Aleviler, Sünniler ve... Öteki Sivas
Sivas: Bir “ateş” şehri; 16. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan kesintisiz göçün, “kaçış”ın çıkış noktası; bir dönem Birlik Partisi’nin, Aleviler’in kalesi; madımak bitkisinin, Madımak türküsünün ve Madımak Oteli’nin toprağı... Yüzyıllar öncesinden bugüne Sivas’ın ve “Sivaslı”nın hikayesi.