Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler
Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler sözcük oyunlarıyla renklenen ince bir mizahın öyküleri.
Uzak Şehir
Uzak Şehir, Ankara üçlemesinin son grafik romanı. 2013’te Dumankara, Hayat Bir Yangındı ile başlayan, Emanet Şehir ile süren üçleme, günümüzde geçen bir kara hikâye ile sonlanıyor. Levent Cantek’in karanlık Ankara’sı, Berat Pekmezci’nin maharetli
çizgileriyle koyulaşıyor.
Hep Uzağa Pek Ağır
Hakan Kulaçoğlu, gülümsetiyor, ısıtıyor, insanın içine oturan hikâyeler anlatıyor… Daima iyicil, hayat dolu ve buruk…
Puslu Kıtalar Atlası (Ciltli Özel Baskı)
"Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapadı. Az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi: “dünya bir düştür. evet, dünya... ah! evet, dünya bir masaldır.”
Nasipse Adayız
Küçük ve büyük siyasetin deveranlarını, ikbal hesaplarını bütün hararetiyle anlatan trajikomik bir novella. Ercan Kesal’ın bilinen sahiciliğiyle, sıcak üslubuyla…
Türkçe Sözlü Hafif Mizah
Bir “mizah adamı”ndan bir yandan da memleket insanına, memleket ahvaline ayna tutan hikâyeler, tespitler, gözlemler…
Kısmet İşte
Kısmet İşte, iyimser bir hasbihalin, hayat denen meddücezrin kısa hikâyeleri… Yine ustaca, yine arkadaşça…
Kalfa ile Kıralıça
İlhami Algör’ün, hikâye kahramanı/anlatıcısı bu kez de tarihin sayfalarında geziniyor, tabii ki yine bir kadının, kıralıçanın bakışları nezaretinde.
En Çok Onu Sevdim
En Çok Onu Sevdim, acılaşan bir hayatın, eşyalara dokunan, durup durup dinleyen bir kadının romanı. Marazi bir aşk hikâyesi…
Hikâyede Büyük Boşluklar Var
Hikâyede Büyük Boşluklar Var, kafa karıştırıcı, hatıra didikleyen Bıçakcı hikâyeleri… Hayaller Paris, Gerçekler Eminönü…
Bize Kalsa Böyle Geçerdi Akşamlar
Serhan Ergin’in aşkın ve arkadaşlığın kıyılarını, usul usul akıldan geçenleri anlattığı Bize Kalsa Böyle Geçerdi Akşamlar gündelik dilin akıcılığıyla, yalnızca “ben, sen ve o” özneleri kullanılarak yazılmış minimalist bir roman.
Madunköy
Madunköy, sert bir dengenin, duyulmayanların, her yerde anlatılmayanların romanı…
Köpek Adamlar
Emrah Polat, Ankara’nın kenarlarını anlatıyor. Yoksulları, muhtaçları, kaybedenleri, para için takla atanları, onları tanıyanları, delirenleri, küfredenleri… Yalanı, riyayı, kumpası… Köpek dövüştürenleri, köpekler gibi dövüşenleri, ne yapsa yetmeyenleri, ne olsa eksik kalanları, çöplüğe gömülenleri, ezilenleri, canavarları, ayrık otlarını, diş izlerini…Köpek Adamlar, başka türlü bir Angara hikâyesi, ısırır…
SarıkasnakDenize Dair Hikâyat
Sarıkasnak, ay çıkınca huyu değişen insanlarla uğraşan Camgöz Reis’in, pruva ile ufuk çizgisi arasında ağ ören denizcilerin romanı…
Simsiyah
Simsiyah, fantastik bir sessizliğin, güneşin doğuşunu bekleyen açgözlü insanların romanı...
Adem'in Kekliği ve Chopin
Bozkırda Altmışaltı’yla tanıdığımız, iyimser ve insancıl Mustafa Çiftci dünyasının ilk örnekleri. Adem’in Kekliği ve Chopin, Çiftci’nin ilk hikâye kitabı…
İkircikli Biricik
İkircikli Biricik, yalnızlığın, arayışın, bulma ümidinin, şehirlerin, caddelerin, şarkının ve şiirin romanı… Titizlikle örülmüş bir kurgu; ustalıkla harmanlanmış, sarsıcı bir dil…
Kısa Karanlıklar
Sedef Betil, uzak ve yakın kederleri anlatıyor Kısa Karanlıklar’da… Kendini hatırlatan yaraları… Uzun ve serin zamanları…
Temmuz Çocukları
Temmuz Çocukları, uğultulu yolların, tekerrür eden kederlerin romanı…
Sevgili Alef,
Sevgili Alef, rüyalı ve oyunbaz bir ormanın romanı. Beyaz bir boşluk… Meğer aradıkları “o kız” değil “öküz”müş.
Hasta Öyküler ve Kulağakaçan
Hasta Öyküler ve Kulağakaçan, biri Yaşar Nabi Nayır Ödülü almış iki öykü destesini birleştiriyor. Kaderi anlamak için masumiyet gerekiyor.
Zira
Ethem Baran, hayat durma noktasına geldiğinde kasabayı, rüzgârlı hayalleri, masalsı fısıltıları, büyük şehrin kenarlarını anlatıyor.
Duyulur Dünyanın Şakası
Feride Çetin, alacakaranlık bir dünyaya ayna tutuyor, fısıltılarla, kaçamak bakışlarla, gizlice, doymaz bir merakla… Acılı, masalsı, az ama öz öykülerden oluşan bir ilk kitapla geliyor. Duyulur Dünyanın Şakası, mayhoş, gıcırtılı ve kelebek tadında hikâyelerin kitabı.
Demir Dövme Öyküleri
Demir Dövme Öyküleri, bekleyince sasılaşmış çay tadında bir Hevi Metal macera. Ağzıbozuk, komik, tekinsiz bir modern pikaresk. Büyülü Gerçekçilik değil, Gerçekçi Büyülülük!