"Toplum" için arama sonuçları - 11. sayfa

Ortadoğu: Direniş, Devrim, Emperyalizm
Y. Doğan Çetinkaya’nın derlediği bu kitap, Ortadoğu’da son dönemde yaşananları etraflı bir tarihsel-politik değerlendirmenin ekseninde ele alıyor. Bir yanda 18. yüzyılın sonundan bugüne Ortadoğu’da yaşanan isyan, direniş, devrim ve toplumsal/siyasal hareketler tartışmanın bir hattını kuruyor. Diğer hatta İran Devrimi, devrim ve ertesinde yaşanan gelişmelerin ışığında tartışılıyor. Bu iki hattın ortasında ise son dönemin en uzun süren deneyim örneği olarak Mısır, merkeze yerleşerek ayrıntılı bir şekilde inceleniyor; toplum, ekonomi, siyaset, ordu ve muhalefet kapsamlı bir analize tâbi tutuluyor.
Hacı Bektaş Veli'nin Evlatları
Hacı Bektaş Veli’nin Evlatları, Ulusoy ailesinin kan bağı ile elde ettiği kutsal otoriteyi, taliplerle kurulan ilişkileri, ailenin içinde yaşanan dönüşümleri, mürşitlerin değişen toplumsal rollerini, Hacıbektaş ilçesi ve Ulusoy ailesi arasındaki dinamikleri, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde yaşanan kırılmalar boyunca ele alıyor.
Çatışma Çözümleri ve Barış
2013 ilkbaharında başlayan Barış Süreci, Türkiye’de Kürt sorunu ve politikasında nasıl bir dönüm noktasını ifade ediyor? Onlarca yıllık sorunun bir çözüme kavuşmasında bir aşama mı bu, yoksa sürüncemenin yeni bir merhalesi mi? Çatışmasızlık ortamından veya uzunca bir ateşkesten öte bir barış ufku görünüyor mu? Murat Aktaş’ın birçok uzmanın katkısını bir araya getiren derlemesinde, bu sorulara cevap aranıyor.
Eşitsizliğin Bedeli
Dünyanın en etkili birkaç iktisatçısı arasında gösterilen ve 2001’de Nobel İktisat Ödülü’nü kazanan Joseph Stiglitz, Eşitsizliğin Bedeli’nde gelir eşitsizliği konusuna önemli bir katkı yapıyor. ABD’de ortaya çıkan 2008 Krizi’ni ve dünya geneline hâkim olan Büyük Durgunluk’u sade bir dille ve derinlemesine açıklayan Stiglitz, kendi deyimiyle, yüzde 1’lik kesimin devleti, yargıyı ve demokratik süreci ele geçirerek yüzde 99’un üzerinde nasıl egemenlik kurduğunu kapsamlı şekilde ele alıyor.
"Öl Dediler Öldüm"
Serdar M. Değirmencioğlu’nun hazırladığı derleme, sosyal bilimlerin bu önemli ve tabu konu karşısındaki sessizliğini bozarak, şehitlik mitolojisinin türevlerini ve yansımalarını inceleme amacı güdüyor. Kitapta, şehitlik kavramının farklı dönemlerdeki ve farklı bağlamlardaki kullanımları ele alınıyor: Çanakkale Savaşı, 27 Mayıs… İslâmcılıkta, Alevilikte ve radikal solda şehitlik kavramının yeri ve dönüşümleri...Şehitlik söylemi nasıl yeniden üretiliyor...Şehitlik mitolojisi kamusal alanı nasıl çatışma belleğinin hâkimiyetine sokuyor?
Sessizliği Söylemek
İslâmcılık, tesettür, muhafazakârlık, kadın, toplumsal cinsiyet, gündelik hayat ve birçok toplumsal-politik meseleyi, edebiyatın dünyası içinden tartışan bir kitap.
"Türkiye İşçi Partisi'ne Âşık Oldum"
Hamdoş’un hikâyesi, sadece “resmî” politika sahasında değil hayatın her alanında fakir fukaranın derdini kovalayan, bu arada güler yüzü hiç düşmeyen, sosyalizme aşkla bağlanmış bir fedainin hikâyesi. Dava adamıyla gönül adamının şahsında birleştiği bir isimsiz kahraman... Hamdoş, bu kitapta hikâyesini tamamen kendi tecrübesinin içinden, kendi lisanıyla anlatıyor. Türkiye’de sol/sosyalist hareketin toplumsal tarihine olağanüstü canlı bir ışık tutan bir yaşam hikâyesi…
Göç
Yunanistan’da bulunan Küçük Asya Araştırmaları Merkezi tarafından hazırlanmış bir kitap Göç (Exodos). Rumların Anadolu’dan mecburi ayrılışları hakkında 1950’li, 1960’lı yıllarda yapılan sözlü tarih görüşmelerine, tanıklıklara yer veriyor. Göç edenlerin anlattıkları savaşın, insan hayatında nasıl acımasız bir mekanizma olarak yer alabildiğini, Rumlar ve Türkler arasında varolan sosyal hayatı nasıl altüst ettiğini, milli kimliğin destansı yönüne nasıl bir katkıda bulunduğunu ve toplumsal hafıza üzerinde nasıl bir travmatik etkisi olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye ve Ermeni Hayaleti
Her ikisi de gazetelerinde Türkiye muhabirliği yapan Guillaume Perrier ve Laure Marchand, röportaj ve araştırmalardan oluşan bu derlemede, bir yüzyıl aradan sonra soykırımın hâlâ capcanlı olan gerçekliğini ve soykırımın inkârının “hasta” ettiği Türk ve Ermeni toplumları üzerinde yarattığı sonuçları keşfe çıkıyorlar. Adları değiştirilmiş, evleri, kiliseleri yıkılmış köylerde, soykırımda canını kaybetmiş, yahut bir şekilde kaçmış, kurtulmuş insanların çocuklarını, torunlarını bulup konuşturuyorlar. Resmî tarihin karşısına, onların hikâyelerini, onların tarihlerini koyuyorlar.
1960'tan Günümüze Türkiye Tarihi
1960’tan Günümüze Türkiye Tarihi, genellikle tarih yazımı geleneğinin kapsamlı bir şekilde eğilmediği bir dönemin tarihini anlatıyor. Darbe, militarizm, sol, milliyetçilik, Kürt meselesi ve siyasal İslâm gibi belirleyici başlıkların yanı sıra, kitapta 1960-2014 arasında yaşanan siyasi, iktisadi, toplumsal ve kültürel dönüşümlere, önemli eşiklere de yer veriliyor.
Faşizmin Anatomisi
Robert Paxton, Faşizmin Anatomisi’nde faşist parti ve hareketleri İtalya ve Almanya başta olmak üzere ele alıyor. Her ülkede çeşitli korku ve kriz durumlarına karşı teyakkuzda bulunan faşizmin “birinci aşama”sıyla iktidara giden yolda siyasi merkezin, toplumun ve fikirler dünyasının faşizmin meşruiyetini tesis ettiği “ikinci aşama” örnekleri ayırıyor ve faşizmi “iş başında” ya da kenarda hazır beklerken tahlil ederek okurlarını uyarıyor: “Ön uyarılara karşı hassaslaşırsak, gerçek bir faşizmi ortaya çıkma aşamasındayken fark edebiliriz belki.”
Canım Sana Feda
Dünyanın “büyüsü” bozulunca dinselliğe ne oldu? Modern milliyetçilik ve “halk” fikri içinde dinsel düşünce varlığını nasıl sürdürüyor? İnsan hakları nosyonu dinsel düşüncenin kutsallık imzasını nasıl taşıyor? “Kendi olma” idealinin kurban vermeyle ilişkisi nedir? Saime Tuğrul, günümüzün temel toplumsal sorunlarını tarihsel bir perspektifle ele alıyor: Egemenliğin yeni biçimlerinin tarih içinde izlerini sürerek, “çıplak hayatlar”ın ortaya çıkış mekanizmalarını gösteriyor.
Türkiye'de Siyasal Şiddetin Boyutları
İttihat ve Terakki’den Cumhuriyet’e ordunun özerk rolü ve şiddet üretme kapasitesi, 1915, Kürtler, Demokrat Parti, siyasal hareketlerin -sağın, solun ve İslâmcılığın- şiddetle ilişkisi, kapitalizmde zorun rolü örneği olarak 12 Eylül, bir özel şiddet hali olarak “doksanlar”, akademi sahasında tecessüm eden simgesel şiddetin tarihi ve ataerkil zihniyet şiddeti… Türkiye’de Siyasal Şiddetin Boyutları, “şiddet”le analiz edildiğinde sorunlarımızın ne kadar çarpıcı olduğunu gözler önüne seriyor.
Uzak Akrabalar
Uzak Akrabalar, faşist-totaliter rejimlerle liberal-demokratik rejimleri aynı kaba koymaksızın, 1930’lardaki şaşırtıcı ortak noktalarını gösteriyor bize: Topyekûn savaşa ayarlanmış toplum ve ekonomi düzeni; kitleleri “avcunun içine almaya” dönük propaganda teknikleri; lider kültü; dev ekonomik projeler; anıtsallığa olan düşkünlük; kır-kent, bahçe-şehir idilleri ve toprağa dönüş mitolojileri…
Petersburg Öyküleri
Yayımlandığı dönemde Gogol’ün büyük toplumsal tepkiyle karşılaşmasına sebep olan öyküler, Çarlık Rusyası’nda yaşanan sosyal sınıf çelişkisini zekâ dolu bir alaycılıkla yansıtıyor.
Hollanda Altın Çağı'nda Sanat ve Ticaret
Michael North bu kitabında Hollanda Altın Çağı’nın ekonomik ve toplumsal yapısını ve ticarileşmenin sanat alanı üzerindeki etkilerini araştırıyor. Dönemin özel ve kamusal sanat koleksiyonlarını analiz ederek, sanat eserlerinin Hollanda toplumunda nasıl bir işlev gördüğünü gözler önüne seriyor. Sergileri, eser satışlarını, müzayedeleri ve koleksiyonculuk pratiklerini inceleyerek bu dönem Hollanda sanatının (ve Batı sanat piyasasının) ekonomik ve toplumsal tarihini ortaya koyuyor.
Diriliş
Bireysel vicdanın uyanışını anlatırken hukuk sisteminin adaletsizliğini, imkânsız bir aşk öyküsünü resmederken Hıristiyanlığın kalıplaşmış yanlışlarını ele alan Diriliş, Tolstoy’un hem bireyi hem toplumu eleştirdiği en acımasız romanıdır.
Muhteşem Gatsby
Birinci Dünya Savaşı sonrasında hızla zenginleşen ABD toplumunda yaşanan dönüşümü ele alan Muhteşem Gatsby, zenginlik, aşırılık, gösteriş ve beraberinde gelen değerler çöküşünün toplumsal güncesi gibidir. Fitzgerald’ın başyapıtı kabul edilen ve birçok defa tiyatroya ve sinemaya uyarlanan roman, 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının da en parlak örnekleri arasında sayılır.
Müslüman Milliyetçiliği ve Yeni Türkler
Türkiye tarihinde İslam ve millet kavramlarının ilişkisini ele alan Jenny White, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal kutuplaşmasının ekseni olan korkunun iki anahtar simgesi olarak nitelediği misyonerliği ve başörtüsünü inceliyor. Türk kimliğinin yeniden üretilmesinde sınırların ve saflığın rolünü değerlendirirken, “düşman” tanımlarına karşılık nüfusu “aynı”laştırma çabasının, sınırların ihlali korkusunu ve tabuları nasıl canlı tuttuğunu gösteriyor.
İkinci Dünya Savaşı Türkiyesi - 1. Cilt
"Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’nda sıcak çatışmaya girmeden savaşın etkili aktörlerinden biri olmayı başarmış, yıkımdan korunmuş ama bir savaş ekonomisinin tüm zorluklarını ve bu zorlukların beraberinde getirdiği toplumsal sorunları yaşamıştır.” İLHAN TEKELİ – SELİM İLKİN
Savaş ve Barış (2 Cilt)
"Edebiyat tarihinin en büyük savaş romanı.” Dünya edebiyatının en büyük on eserinden biri olarak kabul edilen Savaş ve Barış, savaş ve tahakküm sorunsalına, savaşların sonucu olan insanlık durumlarına derinlikli bir bakış sunuyor. Napolyon’un Moskova’yı işgali sonucu Fransız ve Rus askerlerini karşı karşıya getiren Borodino Napolyon’un Savaşı, toplumda büyük bir kargaşaya sebep olur. Kazananın belirsiz olduğu bu muharebede iki ordu da büyük kayıplar verir. Edebiyat tarihinde benzersiz bir yer biçilen savaş sahneleriyle akıllarda yer eden Savaş ve Barış, aynı zamanda bu büyük savaşın günlüğü olarak da okunabilir. Büyük bir karakter zenginliği içinde, savaş altındaki Rus toplumunun sosyal ve ekonomik koşullarını ele alan roman, aşk, hırs, düşmanlık, ölüm gibi temaları tartışıyor.
Çağdaş Temel Kuramlar
Çağdaş Temel Kuramlar, 20. yüzyılın ikinci yarısında, bilhassa Anglosakson toplumbilim geleneğine hâkim ampirik ve pozitivist yönteme itiraz olarak ortaya çıkan yaklaşımları ele alıyor. Doğa bilimlerinin, toplum bilimlerinin pratiği için uygun bir model sunduğu varsayımı karşısında ortaklaşan bu yaklaşımlar, “beşeri bilimlerde Teori’ye geri dönüş” olarak inceleniyor.
Edebiyatta Ermeniler
Murat Belge Edebiyatta Ermeniler’de, toplumsal hafızada takılıp kalan, edebiyat aracılığıyla ortaya çıkan “Ermenileri” inceliyor. Hangi dönemde, hangi romanda Ermeniler nasıl yer aldılar? Toplumun olağan bir parçası iken ne zaman “düşman” oldular?
"Bin Atlı Akınlarda Çocuklar"
Şiirin derinlemesine okunmadığı ve yüzeysel bir ilgi gördüğü, gündelik yaşamın parçası haline hiç elemediği, şiir kitaplarının satın alınmadığı Türkiye’de aslında öğrencilik yıllarından itibaren şiire temas etmeyen bir toplumdan söz edemez miyiz?