Tarih - 5. sayfa

Bugünün Cadıları
Kadınların Yenilmez Gücü

Ataerkil düzen sadece “fıtratına” karşı gelen, sivrilen kadınları değil, bu sistemi farkına dahi varmadan içselleştirmiş kadınları da hedef tahtasına koyuyor; hatta belki onları daha fazla… Mona Chollet Bugünün Cadıları’nda cadılık yaftasını sahipleniyor. Tüm bu hikâyeyi popüler kültürden ve günümüz dünyasından verdiği örneklerle cüretkâr bir şekilde dillendirerek tabuları yerle bir ediyor, feminist olsun olmasın tüm kadınlara sesleniyor.

“Kimdir Bu Lazlar?”
Laz Kimliği ve Sanal Mekânda Lazca

Laz, bazen bütün Doğu Karadenizlileri hatta Karadenizlilerin hepsini kapsayan bir ad olarak kullanılıyor – en azından Laz fıkralarından bilindiği gibi! Oysa kendini Laz olarak tanımlayanlar ve “etnik Laz” sayılanlar, daha küçük topluluklardır. Özlem Şendeniz, bu “karışıklığı” da hesaba katarak, Laz kimliğinin yaşanma ve algılanma deneyimlerini inceliyor.

Kanatlanmış Kadınlar
Osmanlı ve Avrupalı kadın yazarların dostluğu

Senem Timuroğlu, geç Osmanlı döneminde oluşmuş bu heyecanlı, incelikli ilişki ve iletişim ağı içinde, Avrupa feminizmi ile “aydınlanmış dindar” kadın hakları söylemi arasındaki etkileşimin bir portresini çiziyor.

Max Weber

Jürgen Kaube’nin titiz bir araştırmaya dayanan çalışması, öncelikle, Max Weber’in entelektüel biyografisi niteliğinde. Onun, Protestanahlâkının kapitalizmin oluşumundaki rolüne dair “bulgusunu,” demokrasinin ve bürokrasinin “mizacına” dair düşüncelerini, işlediği “karizma” ve diğer kritik kavramları, oluşum sancıları içinde anlatıyor.

Giderayak
Anılarımdaki Nâzım Hikmet

Giderayak, ülkelerin, şehirlerin, türlü yasakların ve anlaşmazlıkların zarar veremediği büyük bir dostluğun hikâyesini anlatırken, aynı zamanda Nâzım Hikmet’in sürekli göz ardı edilen, büyük mitlerin arkasında kalan birey yönünü öne çıkartıyor.

Bilineceği Bilmek
Türkiye'de Siyasal Gelişmenin Evreleri ve Osmanlı’dan Cumhuriyet'e Sol Akımlar

Mete Tunçay’ın 1402’lik olarak üniversiteden uzaklaştırılmasıyla 1996’da üniversiteye yeniden dönene kadar yazdığı yeni yazıların eklenmesiyle oluşturulan bu yeni basım, sosyal bilimler, tarihyazımı, Türkiye’nin siyasal sistemi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte sosyalist ve komünist hareketin ilk dönemlerini ele alan makalelerden oluşuyor.

Türkiye Çerkesleri
Osmanlı'dan Türkiye'ye Savaş, Şiddet, Milliyetçilik

Caner Yelbaşı, Birinci Dünya Savaşı sonrasından Cumhuriyet dönemine uzanan ulusdevlet inşa sürecinde Çerkeslerin serencâmını anlatıyor.

Sultanın Kızılbaşları
II. Abdülhamid Dönemi Alevi Algısı ve Siyaseti

Yalçın Çakmak, Sultanın Kızılbaşları’nda, II. Abdülhamid döneminin ve rejiminin kendi siyaset anlayışı ve araçları ile devletin genel Alevi politikası arasındaki paralelliklerle değişimlere yoğunlaşıyor.

Türkiye'de Laiklik ve İslâm

Elinizdeki kitap, Türkiye’de laiklik ve sekülerleşme süreçlerinin İslâm ile ilişkisini Menemen Olayı ve Malatya Hadisesi gibi vakalar, Türkçe ezan, Alevilik ve Said Nursî hakkındaki tartışmalar üzerinden dönemin gazete ve dergilerine de mercek tutarak takip ediyor. Türkiye’de hâlâ devam eden ve “fay hattı” niteliğindeki bir tartışmanın çıkış noktalarını ve daha önemlisi toplumsal ve siyasi sonuçlarını detaylarıyla ortaya koyuyor.

Küçük Türkiye Tarihi

Konunun meraklılarına yeni ufuklar açarken özellikle öğrenciler için eşsiz bir kaynak niteliği de taşıyan Küçük Türkiye Tarihi, kolay anlaşılır dilinin yanı sıra, kronolojik anlatım çizelgeleri, grafikler, şemalar ve haritalarla daha da zenginleşen bir çalışma.

Pertev Naili Boratav
Bir Akademisyen ve Düşünce Adamı

Mete Çetik, son derece titiz araştırmasında, Pertev Naili Boratav’ın yaşam öyküsünü anlatıyor. Milliyetçi heyecanlar içinde olduğu gençlik döneminden sola yönelişi; İkinci Dünya Savaşı dönemindeki antifaşist neşriyat girişimleri; Soğuk Savaş’ın anti-komünist cadı avının ilk kurbanlarından biri oluşu; kendi tabiriyle “gurbet acısı” ve Fransa yılları… Batı/Batılılaşma/Batıcılık, milliyetçilik, milli kimlik ile ilgili anlayışı ve tabii halk edebiyatına, halk kültürüne ilişkin görüşleri…

Müzecilik Yazıları
Modern Sanat Müzesinin Tasarımı

İstanbul Resim Heykel Müzesi’ni, o zamanki adıyla “Müze-i Hümayun”u, 19. yüzyılda Avrupa’da kurulan büyük müzeleri örnek alarak, modern ve ulusal bir müze modelinde düzenleyen ve kuran Halil Edhem’dir. Onun Müzecilik Yazıları Türkiye’de müzeciliğin kurucu metinleridir ve aynı zamanda sanat tarihinin temel kaynakları arasındadır.

Cihan Harbi'ni Yaşamak ve Hatırlamak
Osmanlı Askerlerinin Cephe Hatıraları ve Türkiye'de Birinci Dünya Savaşı Hafızası

Mehmet Beşikçi, Cihan Harbi’ni Yaşamak ve Hatırlamak’ta Birinci Dünya Savaşı tecrübesini askerlere ait otobiyografik kaynaklar üzerinden inceliyor. Cihan Harbi tecrübesi ve askerlerin bu tecrübeyi hatırlama biçimiyle, Türkiye’deki sorunlu resmî ve kolektif Birinci Dünya Savaşı hafızası arasında organik bir ilişki olduğu tespitini yapan kitap, bu ilişkinin analizi için askerî tarihle hafıza çalışmaları alanlarını harmanlayan bir perspektif sunuyor.

Mevlid
Değerden Ritüele

Kitap, Süleyman Çelebi’nin eserinin, zaman içinde anonim bir metin niteliği taşıyan “Yeni Mevlid”e dönüşmesinin hikâyesini anlatıyor. Bilkan’ın “değerden ritüele…” diye özetlediği bir dönüşüm bu. Bu süreç, modern zamanlarda hızlanıyor. Mevlid’in, kısaltılıp sadeleştirilerek yeniden düzenlenirken, sosyal ve siyasî bir ritüel olarak oynadığı işlevin aldığı yeni biçimleri de görüyoruz. Cumhuriyet dönemine kadar uzanan bir süreç bu.

Modern Ortadoğu
Toplumsal ve Kültürel Bir Tarih

Ilan Pappé, Ortadoğu’nun kırsal tarihini, kent tarihini, kültürünü, sanatını, kadınların mücadelelerini titizlikle inceliyor, siyasal İslâm’ın bölgedeki rolünü vurgularken bir tarihçi temkinliliğiyle kesin sonuçlara varmaktan kaçınıyor, bu tarihsel coğrafyaya “anlayarak” bakmanın imkânı üzerinde duruyor.

Müphemlik Kültürü ve İslâm
Farklı Bir İslâm Tarihi Okuması

Dinî literatürün yanı sıra edebî metinlerden geniş ölçüde yararlanarak son derece zengin bir malzemeyle ve iddiayla, heyecanla yazılmış,  gerçekten farklı bir İslâm tarihi okuması.

Viking Ruhu
Nors Mitolojisi ve Dinine Giriş

Odin, Thor, Freya, devler, cüceler, valkürler, Hel, Valhalla, Ragnarok… Dünyada en çok ilgi uyandıran mitolojilerden biri olan Viking mitolojisine dair 34 hikâye, bu kitapta bir araya geliyor.

Serbest Cumhuriyet Fırkası ve Muhalif Ege

Serbest Cumhuriyet Fırkası ve Muhalif Ege, 1908’de “Hürriyet’in İlanı” sırasında gözlemlenen heyecanı hatırlatan bir kıpırdamaya yol açan SCF’nin Ege’deki faaliyetlerini ele alıyor. Erken Cumhuriyet dönemi muhalefetinin toplumsal tabanına ilişkin bilgi eksikliğini Ege Bölgesi örneğinde dolduruyor.

20. Yüzyılda Köylü Savaşları

Eric R. Wolf, 20. Yüzyılda Köylü Savaşları adlı bu kitabında Küba, Cezayir, Vietnam, Çin, Rusya ve Meksika örneklerine yoğunlaşarak köylülüğü genelgeçer tanımların ve kriterlerin ötesinde ülke bağlamlarında ve farklı toplumsal formasyonların içerisinden ele alarak önemli bir katkı sunuyor.

Ötekinin Ötekisi
Etno-Dinsel Bir Kimlik Olarak Alevi Kürtlüğün İnşası

Etno-dinsel gerçekliğin ötesinde, bir siyasi varlık olarak Alevi Kürt kimliğinin inşasını inceleyen bir kitap: Selçuklu, Osmanlı ve zamanımıza uzanan süreçte hem etno-dinsel ve etno-politik gelişimin tarihine bakıyor, hem bu tarihin nasıl yeniden keşfedildiğini sorguluyor. 1980’lerdeki yenidenuyanışa, Sivas ve Gazi Mahallesi katliamlarının ve Kürt hareketinin etkisine özel bir ağırlık vererek…

Rüyaların Öldüğü Ada

Rüyaların Öldüğü Ada, Kuzey Ege’nin şahsiyetli adasının, İmroz/ Gökçeada’nın aşağı yukarı yüz yıllık macerasını anlatıyor. Adanın yerlisi bir Rum ailesinin ferdi olan Madam Maria’nın hayatına ve kederine tanıklık ederek…

Avusturya, Prusya ve Almanya'nın Oluşumu (1806-1871)

Breuilly, Avrupa’nın siyasi haritasının şekillenmesinde kritik önem taşıyan bir dönemi ve olguyu analiz ediyor. Arka planda, Fransa’nın basıncı altında “eski düzen”e karşı Avrupa çapındaki demokratik devrim mücadelesi ve karşı-devrim var. Odakta ise Avusturya-Almanya mücadelesi…

Süleyman Demirel

Süleyman Demirel kitabı, zaman zaman kusursuz bir pragmatizmle “meselelerin” kenarından dolaşan, onları zorlayan, zaman zaman da devlet aklıyla uzlaşma arayarak destek gördüğü kesimlerin sorunlarını çözmekten ziyade sorunun kaynağı haline gelen, defalarca hükümet kurmuş ve dağıtmış bir antikomünist “baba” figürünü resmediyor.

İstanbullu Rumlar ve 1964 Sürgünleri
Türk Toplumunun Homojenleşmesinde Bir Dönüm Noktası

1964 yılında İstanbullu Rumlar büyük bir felaket yaşadılar. Evlerini terk etmek zorunda bırakıldılar ve bilmedikleri bir dünyaya sürgün edildiler. Yabancı statüsüne alınmaları, bir bavulla vatanı terk etmeleri, hukukla korunan tüm haklarının bir anda ellerinden kayıp gitmesi gibi, bu trajik olayda yaşanan travmalar ve zorluklar bugüne dek birkaç araştırmanın ve filmin konusu oldu. İstanbullu Rumlar ve 1964 Sürgünleri, konunun derinlemesine incelenmesi için sözü bu acının muhataplarına bırakıyor.