Politika/Siyaset - 27. sayfa

Yönetişim Zihniyeti
Türkiye'de Üst Kurullar ve Siyasal İktidarın Dönüşümü

Son yıllarda gittikçe daha fazla duymaya başladığımız, adeta “sihirli” bir sözcük: Yönetişim. Ancak “yönetim”, “idare” gibi kavramların yerine kullanılmaya başlanan yönetişimin, tam olarak neleri içerip, neleri dışarıda bıraktığı hiçbir zaman net şekilde ortaya konmuyor.

Anahtar Sözcükler
Kültür ve Toplumun Sözvarlığı

18. yüzyıldan 19. yüzyıla dönüldüğünde İngiliz toplumu, Fransız Devrimi ve Endüstri Devrimi arasında değişiyor, bu değişim gündelik hayatta, dil ve anlayış farklılıklarını beraberinde getiriyordu. Kültür denen büyük gövdeye sınıf, sanat, endüstri ve demokrasi sözcükleri dahil oluyor, başka sözcükler de yeni bir tanımlama, anlamlandırma için dilin dünyasına sızıyordu.

Bir Otorite Tarihi
Süreklilikler ve Değişiklikler

Otorite, toplumun çeşitli düzeylerinde, okulda, ailede, işyerinde ya da devletin elinde aslında uzun bir zamandır krizde. Bu krizin ne olduğunu ya da nasıl aşılacağını anlayabilmek için öncelikle otoritenin ne olduğunu ortaya koymak gerek. Gérard Mendel, bu sorunun cevabını bulmak için tarihe dönmemizi öneriyor. Hindistan’dan Afrika’ya, Antik Çağ’dan bugüne, Mendel’e göre her yerde ve her zaman otoritenin temelinde ortak bir antropolojik zemin vardı.

İki Turan
Macaristan ve Türkiye'de Turancılık

Turancılık, 19./20. yüzyıl dönümünün PanSlavizm ve PanCermenizm gibi romantik ‘pan’-milliyetçi akımlarından birisi. Bu akımın ilginç bir yanı, iki ayrı ülkedeki milliyetçiliğin inşa sürecinde ortaya çıkmış, iki ayrı milliyetçi ideolojinin özlemlerini yansıtmış olması: Bir Macar Turancılığı var, bir de Türk Turancılığı! İki akım da, milliyetçiliğin ırkçı kanadının bileşenleri arasında. Macarlığın ve Türklüğün köklerini, ve yeniden ihyâsı arzulanan altın çağını, Turan’da aramışlar: coğrafyayla hayalin birbirine karıştığı o uzak ülkede... Nizam Önen’in araştırması, Macaristan’da ve Türkiye’de Turancı ideolojinin, Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve iki dünya savaşı arasındaki iki canlı döneminde aldığı biçimleri ele alıyor.

Mekân, Kültür, İktidar
Küreselleşen Kentlerde Yeni Kimlikler

Günümüzde büyük metropoller, küresel/yerel eksende yeniden şekillenen iktidar ilişkilerinin ana halkasını oluşturuyor. Küreselleşme diye adlandırılan çapraşık ve çok yönlü iktidar ilişkileri ağı büyük metropollerde düğümleniyor, kendini yeniden üretiyor, derinleşip yayılıyor. Elinizdeki kitapta yer alan çalışmalar, küreselleşmenin öteki yüzünü, aşağıdan, yerelin merceğinden görünenleri aktarıyor.

Avrupa'da Radikal Sağın Yükselişi

Haider, Le Pen, İtalyan neofaşistleri, “Kuzey Ligi”, Berlusconi, Neonaziler... “Oturmuş” ve “ılımlı” bilinen Batı ve Kuzey Avrupa’nın siyasal sistemleri, 1980’lerden beri “aşırı” sağ akımın hamleleriyle sarsılıyor. Bir yandan, eski marjinal sağ partilerden bazıları serpiliyor. Diğer yandan, sadece ‘kariyerleriyle’ değil söylemleriyle, yöntemleriyle de yeni olan partiler/hareketler çıkıyor.

Global İşletme, Yerel Emek
Türkiye'de İşçiler ve Modern Fabrika

Globalleşme sürecinin temel önemde bir paradoksu: Sermaye globalleşir, dünyanın her yerinde serbestçe dolanır ve birörnek uygulamaları yerleştirirken, emek ve emeğin örgütlenmesinin yerel koşullara tâbi kalması... Theo Nichols ve Nadir Suğur, ülkenin teknolojik olarak en gelişkin ve en büyükleri arasında yer alan yedi firmada/fabrikada yaptıkları araştırma bu paradoksun Türkiyede'ki görünümü hakkında ayrıntılı bir resim çiziyor.

Marksizmle Maceram

Genç Berman’ın babası, New York’ta tekstil sanayisinin farklı kollarında yıllarca didinir durur. Ancak kalbi, henüz 48’ine gelmeden piyasanın vahşiliğine yenik düşer. İntikam almak isteyen oğlu, nereden ve nasıl başlaması gerektiğini bilememektedir. Birkaç yıl sonra Columbia Üniversitesi’nde öğrenciyken Marx’ın 1844 El Yazmaları’nı keşfeder ve tanesi 50 sentten yirmi tane alıp çevresine dağıtır.

Türkiye'de din eğitimi ve
İmam Hatipler

Türkiye’de eğitim, özellikle din eğitimi sorunu, Batılılaşma serüveninin başladığı dönemden bugüne hep en önemli tartışma konularından, siyasal ve kültürel hegemonya kurma mücadelesinin temel unsurlarından biri oldu. 28 Şubat süreci bu tartışmanın zirveye ulaştığı bir dönemdi. Mehmet Ali Gökaçtı, Türkiye’de Din Eğitimi ve İmam Hatipler’de bu konuyu tarihsel bir perspektifle Osmanlı’dan bugüne Türkiye’nin modernleşme süreci çerçevesinde inceliyor.

Jakobenler

Montesquieu Kanunların Ruhu’nda erdemin bir demokrasi ilkesi olduğunu vurgular. Bu yönetim biçiminin yetkin olabilmesi için erdemin hüküm sürmesinin gerektiğini yazar. Fransız Devrimi’ni etkileyen Aydınlanmacılar arasında Eskiler’in erdem anlayışına başvurmayan, bu kavramı yüceltmeyen hiçbir düşünüre rastlanmaz.

Hatay'da Çoketnili Ortak Yaşam Kültürü
"İnsaniyetleri Benzer..."

Türkiye, etno-kültürel bileşimi bakımından bir “mozaik” ise eğer, onun en nadide parçalarından birinin Hatay olduğuna kuşku yok. Biraz romantizmle, Hataylılık kültüründen, kimliğinden söz edebiliriz. Farklı dinlerden ve etnik kökenlerden insanlar, Hatay’da birarada yaşıyorlar. Kimi gerilimlerle, ayrışmalarla...

İslâm'ın Psikanalizi

Fethi Benslama’nın bu kitabı, tam anlamıyla öncü bir eserdir. Freud’un Yahudilik ve Hıristiyanlığı psikanalitik açıdan ele alan çığır açıcı çalışmalarının ardından bu konuda pek çok inceleme yapılıp yayınlanmasına karşılık; İslâm bu analizlerin kapsamına hemen hemen hiç dahil edilmedi. Buna ya gerek duyulmadı veya cesaret edilemedi. İslâm’ın Psikanalizi, hem bu boşluğu doldurma yolunda bir ilk ve kapsamlı girişim, hem de bu açıdan İslâm’ın diğer tektanrılı -İbrahimî- dinlere göre özgünlüğünü ortaya koyan tezler içeren bir eser.

Belgelerle
Heyeti Mahsusalar

Heyeti Mahsusalar, Cumhuriyet’in kuruluş sürecinin karakteristik olgularından biridir. 1923 sonbaharında, Millî Mücadele’ye düşmanca tavır alan veya katılmayan ya da Türkiye’nin yeni sınırları dışında kalan ülkelerin “ahâlisi”nden olan ve o ülkeyle bağını sürdürme eğiliminde bulunan subayların tasfiyesi amacıyla oluşturulmuşlardı.

Orta Asya'da İslam Misyonerleri
Fethullah Gülen Okulları

Fethullah Gülen hareketi hangi amaçla Orta Asya ülkelerinde onlarca okul açıyor? Bunlar “Altın Nesil” yaratma ideali güden Nurcu misyonerlik okulları mı, yoksa Türkleştirme politikasının araçları mı? Avrupa Birliği yolundaki Türkiye, bir yandan da doksanlı yılların başından itibaren dağılan Türkdil eski Sovyet cumhuriyetleri arasında bir etkinlik stratejisi güdüyor.

İmparatorluktan Cumhuriyete
Türkiye'de Etnik Çatışma

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında nüfus kompozisyonunda değişikliklere yol açan gelişmeler, 1850-1950 arasında Avrupa’da görülen genel tabloya uygun düşmektedir. Milliyetçilik bu dönem boyunca demografi mühendisliğini biçimlendiren temel faktör olmuştur. Erik Jan Zürcher’in hazırladığı bu derleme, ulus inşası sürecinde etnik politikaların mantığını ve işleyişini gösteren makalelerden oluşuyor.

"Baraka"dan Gecekonduya
Ankara'da Kentsel Mekanın Dönüşümü: 1923-1960

Bu klasik önemdeki çalışmada, “Modern Türkiye”nin karakteristik olgularından biri olan “gecekondu”nun oluşum süreci, belki de en çarpıcı bir biçimde yaşandığı yerde, Ankara örneğinde inceleniyor. Çarpıcı; çünkü başkent Ankara, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren ‘numunelik’ olmak üzere planlanmış bir kent. Kitapta, siyasal-ekonomik ortamdaki ve kentsel yaşantıdaki dönüşümlerin ve toplumsal farklılaşmaların, mekâna nasıl yansıdığına dair çok boyutlu bir bakış açısı sunuluyor.

Türkiye'de Azınlıklar
Kavramlar, Teori, Lozan, İç Mevzuat, İçtihat, Uygulama

Azınlıklar konusu, her yerde “hassas” bir konudur. Türkiye’de, daha da hassas!

Overdose Türkiye
Türkiye'de Eroin Kaçakçılığı, Bağımlılığı ve Politikalar

Türkiye’nin uyuşturucuyla ilişkisi, genellikle hep ‘dolaylı’ bir ilişki olarak konu edildi: 1970’lerde haşhaş ekiminin yasaklanması ve uluslararası eroin ticaretinin önemli bir transit yolu olması dolayısıyla... Peki, 1930’ların ortasında İstanbul’da eroin üreten üç fabrika bulunduğunu... Bu işletmelerin yönetim kurullarında dönemin saygın isimlerinin yer aldığını... Türkiye’nin o dönemde bu fabrikalar nedeniyle büyük bir uluslararası baskıya maruz kaldığını biliyor muydunuz?

"Makbul Vatandaş"ın Peşinde
II. Meşrutiyet'ten Bugüne Vatandaşlık Eğitimi

Türkiye’de devletin istediği vatandaş tipi nasıldı? Bunun için, okullarda nasıl bir “vatandaşlık terbiyesi” verildi? Füsun Üstel, II. Meşrutiyet’ten günümüze uzanan süreçte bu soruların cevabını arıyor.

1 Mayıs Mahallesi
1980 Öncesi Toplumsal Mücadeleler ve Kent

Toplumsal hafızada “12 Eylül 1980 öncesi”nin simgelerinden biridir 1 Mayıs Mahallesi. O yılları devlet otoritesinin acze düştüğü bir terör ve kaos dönemi olarak görenler için, bu olumsuzluğun simgesi. 1960-1980 döneminin siyasal ve toplumsal hareketliliğinde devrimci bir durumun alâmetlerini görenler için ise, bu umudun simgelerinden biri.

İsrail Sözlüğü
Siyonistler, Muhalifler, Tarihçiler, Eylemciler, Yerleşimciler, İsrailliler

İsrail hakkında ne biliyoruz? Ortadoğu’da ABD’nin stratejik müttefiki...? “Bölge”nin nümunelik demokrasisi...? Filistin’i işgal altında tutan “zalim”/“terörist” devlet...? Arap ve Müslüman dünyasının baş düşman imgesi...? Antisemitizm mağdurlarının ve Soykırım’ın kurbanlarının sığınağı...? “Vaadedilmiş Toprak”? İsrail Sözlüğü, tarihiyle, insanlarıyla, tartışmalarıyla İsrail’i anlatıyor.

Lenin ve Felsefe

Louis Althusser 20. yüzyılın ikinci yarısında Marksist düşüncede önemli etkisi olmuş filozoflardan biri. Althusser’in Marx ve Lenin’i yeniden okuma girişimi ve bu sayede Marksizm içinde yaşanan krizi aşma çabası uzun yıllar etkisini sürdürdü, gerek yapısalcılığın gerekse post-yapısalcılığın besleyici kanalını oluşturdu. Lenin ve Felsefe, Althusser’ın Lenin’i yeniden okuma girişiminin bir sonucu ya da "felsefeyle birlikte Lenin".

Devlet, İdeoloji ve Devrim
İran, Nikaragua ve Filipinler Devrimlerinin Karşılaştırmalı Analizi

Kalkınmakta olan ülkeler, otoriter-totaliter rejimler, dengesiz büyüme, ekonomik kriz... Ve tüm bunların karşısında toplumsal hareketler, devrimler... Dünyanın üç ayrı köşesinden üç farklı deneyimin kitabı bu: İran, Nikaragua ve Filipinler. Misagh Parsa, Nikaragua ve İran’da devrimci toplumsal dönüşümün, Filipinler’de ise siyasal altüst oluşun kodlarını deşifre ederken, devrimci sürecin öznelerine, onların katılım biçimlerine, ittifaklara, çatışmalara, uluslararası politikanın gücüne odaklanıyor ve karşılaştırmalı bir analiz sunuyor.

Orta Asya ve İslâm Dünyasında Kimlik Politikaları
20. Yüzyılda Milliyetçilik, Etnisite ve Emek

Milliyetçilik literatürü Doğulu ve Batılı milliyetçilikler arasında ayrım yapmak konusunda her daim iştahlı davranmıştır. Son yirmi yılın tartışmaları bunu alabildiğince deşmeye, eleştirmeye, milliyetçilik konusunda var olan benzerliklerin ve beslenmelerin altını çizmeye dikkat etmiştir. Schendel ve Zürcher’in derlediği Orta Asya ve İslâm Dünyasında Kimlik Politikaları, anlatılarda ismen zikredilen, içerisinde birbirinden çok farklı kültür ve tarihleri barındıran Doğu’nun farklı ulus-devlet deneyimlerine ve milliyetçiliklerine dikkat çekiyor.