Politika/Siyaset - 27. sayfa

Avrupa'da ve Türkiye'de Sağlık Politikaları

Sağlık hizmetleri, devletin vatandaşlarına karşı taşıdığı sorumlulukların daima başında gelir. Ama bu hizmetler, nüfusun kaçta kaçını kapsar, kimleri ‘görmezden gelir’? Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde, sağlık bir vatandaşlık hakkına dönüşürken, dünyanın öteki bölgeleri de bu reform “rüzgârlarına” kapılıyorlar. IMF ile Dünya Bankası’nın da desteklediği bu insanî tutumun gerçek nedeniyse, insanları küresel piyasa oyununda tutmak.

Geçmişle Hesaplaşma
Unutma Kültüründen Hatırlama Kültürüne

“Her insanın ve her toplumun bir geçmişi vardır; bunun yanında bir de geçmişle bir ilişkisi. Bireyler ve toplumlar ya geçmişlerini hesaba katarak onunla ilişkilerini karşılıklı etkileşim içinde kendileri biçimlendirirler ya da geçmiş kendisi harekete geçer, takip eder, bugünü işgal etmeye çalışır. Geçmişi görmezden gelme tutumunda diretildikçe, geçmişin bugün üzerindeki etkisi artar; bir süre sonra bugün, korkulan ve kaçılan geçmişin bir ürünü haline gelir.

Anti-Komünizmden Küreselleşme Karşıtlığına
Milliyetçi Muhafazakâr Entelijansiya

Türkiye’nin modernleşme sürecini, çatışmacı projelere sahip toplumsal kesimlerin “farklılıklarını” öne çıkararak okumak son derece yaygın bir eğilimdir. Bu çatışmanın ana ekseni müphem bir çağdaşlık vurgusuna dayandırılan “modernlik” ve onun karşısında konumlanan “değişmez gelenek” olarak belirir. Muhafazakârlık ve milliyetçiliğin diğer siyasal ideolojilerle kesişmeleri, onlarla hemhâl olmaları bu analizlerde ihmal edilir.

Bir Temel Hak Olarak
Vatandaşlık Gelirine Doğru

“Çalışmayana ekmek yok”... sorgusuz sualsiz kabul edilecek bir gündelik hikmet gibi geliyor kulağa. Kapitalist sistemin zihinlerde “doğallaştırdığı” bir kabul... Oysa biliyoruz ki, çalışacak iş bulabilmek, tercihe bağlı değil; dolayısıyla çalışmamanın “tembellik” ya da “asalaklıkla” hiç ilgisi olmayan nedenleri var. Ayrıca, çalışamayacak durumda olanların da varlığı malûm.

Mete Tunçay'a Armağan

Mete Tunçay, hem son derece titiz ve üretken bir araştırıcı olarak hem ufuk açan, tecessüsleri tahrik eden bir “öğretmen” olarak, Türkiye’nin sosyal bilimler ortamında derin izler bırakmış, bırakmaya devam eden istisnâî bir entelektüel. Elinizdeki derleme, Mete Tunçay’ın temel ilgi ve çalışma alanlarını gözeterek hazırlandı. Kitap, onun araştırma, derleme ve çevirileriyle katkıda bulunduğu üç alana ilişkin özgün makalelerden oluşuyor.

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 8 / Sol (Ciltli)

Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce, Cumhuriyet Türkiyesi’ndeki belli başlı düşünce akımlarının, siyasal açılımları ve etkilerini esas alarak, analitik bir değerlendirmesini hedefliyor. Her cildin bağımsız bir kitap kimliği de taşıdığı bu dokuz ciltlik edisyonda, düşünsel yönelimler, tartışmalar/polemikler, ideolojik söylemler, üzerinde odaklaşılan izlekler, ayrıca bunların düşünsel esin kaynakları, dönemler ve akımlar boyunca etkisini hissettiren güçlü zihniyet kalıpları mercek altına alınıyor.

1917
Öncesi ve Sonrası

E. H. Carr, Bolşevik Devrimi’nin en geniş kapsamlı, gayrıresmî tarihini gözalabildiğine bir zenginlikle yazıya geçirmiş, süreci bir tarihçinin ciddiyeti ile ele almıştır.

Simgeden Millete
II. Abdülhamid'den Mustafa Kemal'e Devlet ve Millet

Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılı, bir yandan devletin uluslararası arenada kendisini söz sahibi bir aktör olarak tanımlamaya çalıştığı, diğer yandan bu söz sahibi aktörün artık törenlere sıkışmış ihtişamını, devletlik vasfını simgeler yoluyla yeniden öne çıkarmaya gayret ettiği bir dönemdir.

Anarşizm

Bireysel iradenin özerkliğini savunan ve bireysel özgürlüğü kısıtlayan her türden otoriteyi yadsıyan anarşist öğretinin düşünsel kökenlerinin ilkçağ Yunan felsefesine, Kinikler ve Stoacılara dek uzandığı ileri sürülür. Ama, öğreti asıl biçimine 18. yüzyıl sonu ile 19. yüzyılın başında ulaşmıştır.

28 Şubat
Bir Müdahalenin Güncesi

27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980... Türkiye’nin “darbeler tarihine”, 28 Şubat 1997’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında açıklanan kararlarla “post-modern darbe” de eklenmişti. Türkiye siyasi tarihine bir dönüm noktası olarak geçen kararlarla, ordu bu kez de demokrasiye “balans ayarı” yapmıştı.

Psiko - Politik Yüzleşmeler

Türkiye, derin bir çözülmenin yaşandığı, toplumsal bağların aşındığı dönemlerden geçiyor. Bu kitapta, Murat Paker’in daha önce Birikim dergisinde bu dönemlerdeki kimi gelişmelere dair yazılmış makaleleri biraraya getiriliyor. Paker, bu makalelerde Türkiye’nin ve ABD/İsrail’in her biri travmatik ve de oldukça netameli kimi meselelerini anlamak ve anlatmak için politik ve psikolojik analiz düzeylerini birbirlerini zenginleştirecek ve bütünleyecek tarzda bir arada kullanıyor.

Ocak ve Zanaat
Pierre Bourdieu Derlemesi

Günümüz sosyolojisini ve kuramlarını en derinden etkileyen isimlerin başında kuşkusuz Fransız sosyolog Pierre Bourdieu gelmektedir. 2002’de hayatını kaybeden Bourdieu’nün sosyolojinin, antropolojinin ve felsefenin gündelik hayatla ilişkileri üzerine temellendirdiği düşünceleri, birçok sosyal bilimci için ilham kaynağı olmayı sürdürüyor ve daha uzun zaman da sürdüreceğe benziyor.

Belgelerle İktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası

Serbest Cumhuriyet Fırkası, cumhuriyet tarihi boyunca CHF'ye karşı muhalefet odağı olarak farklı araştırmacı ve tarihçilerce incelenmiş bir siyasal deneyimdir. Cemil Koçak, Belgelerle İktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası'nda bu deneyimi iktidar ve muhalefet açısından, iktidarın bu muhalif hareket karşısında kendini nasıl gördüğünü/ algıladığını hesaba katarak ve siyasal alanı bu iki partinin ilişkileri açışından okuyarak ele alıyor.

60 Yıl Sonra Auschwitz

Auschwitz... Nazi zulmünün en somut hale geldiği birkaç yerden biri... Bugün halka açık; insanların gelip anılarını yaşattığı, yaşanılan vahşeti hiçbir zaman unutmamak için ziyaret ettikleri bir çeşit hac yeri. Yine de artık tarihî gerçeğinden, yani Yahudilerin sistematik olarak katledildiği bir kamp oluşundan kopuk, sadece sembolik bir anlam taşıyor.

Cumhuriyet Kuramları

Siyasal literatürde her zaman yer almış olan cumhuriyetçi düşünce, 20. yüzyılın son yıllarında yeniden keşfedilerek, o döneme kadar büyük ölçüde liberalizm ve sosyalizm karşıtlığının egemen olduğu siyaset felsefesi tartışmalarında terminolojiyi yeniledi. Ama cumhuriyetçi söylem görece belirsiz bir içerik sergilemekten de geri kalmadı.

Toplum: Kavram ve Gerçeklik

Sosyolojinin konusu "toplum" mu? İnsanların her birlikteliğini, her toplu yaşam halini, her beşerî ilişkiyi bu toptancı, 'bir'leştirici, ezelî-ebedî toplum kavramı altında düşünmek kısıtlayıcı, yanıltıcı değil mi? Sosyolojinin konusu, olmuş-bitmiş veya 'verili' bir toplum değil, o şemsiyenin altına sığmayan çok yanlılıkları, muğlâklıkları, tarihsel değişkenlikleri, seçenekleri, potansiyelleri ile toplumsal olan'dır.

Avam ve Görenek
İngiltere'de Geleneksel Popüler Kültür Üzerine Araştırmalar

Bugün etrafımızda böbreğini satarak yaşamaya, çocuğunu evlatlık vererek hiç olmazsa onun hayatını kurtarmaya çalışan insanlar gördükçe kendi utancımıza gömülüyoruz. Peki, ya insanlar yüz yıldan fazla süredir bu haldeyse? Bu soru, tekil failler bulmadan cevaplarla başa çıkmayı, yaşadığımız hayatı, bireylerin dünya üzerindeki varoluş şekillerini yeniden ve yeniden düşünmeyi gerektirdiği için rahatsız edici... E.P. Thompson da elbette kapitalizmin nasıl bir insani "dönüşüm" yarattığını, "neye", "niçin" artık eskisi gibi bakılmadığı sorusunu ihmal etmediği için önemli. Avam ve Görenek'teki makaleler baştan ayağa bu tür sıkıntılı soruların etrafında dolaşıyor.

Sivil İtaatsizliğe Çağrı

Sivil itaatsizlik deyişini ilk defa, Amerikalı felsefeci ve şair Henri D. Thoreau 1849'da hükümete karşı kaleme aldığı bir metinde kullandı. Sivil itaatsizlik, insanlık tarihini hep en kritik noktalarda yönlendirdi, tarihin seyrini değiştirdi ve sonuçta hep yasaya karşı, ama sonradan aklanmış bir eylem biçiminin adı oldu.

Kırk Ambar | Cilt 2
Lehçe-t-ül Hakayık

Rümuz-ül Edeb'in bir tür edebiyat tarihi olmasına karşın Lehçe-t-ül Hakayık bir tür düşünceler tarihi. Kırk Ambar'ın bu yeni 2. cildi, 1980'de yayımlanan ve tek bir baskı yapan Kırk Ambar'ın ikinci bölümünde ele alınan konuların yeni konularla zenginleştiği, 1981 yılında Ankara'da bir kez basılan Bir Facianın Hikâyesi adlı kitabın içeriğinin de bu konulara eklendiği çok daha kapsamlı ve tamamen gözden geçirilmiş bir hali.

Ötekilerin Hakları
Yabancılar, Yerliler, Vatandaşlar

Vatandaşlık, belirli bir toprağa bağlılığı ya da bu toprak üzerinde kan bağıyla varolmayı gerektirecek şekilde tarif edilir. Oysa üzerinde yaşanılan topraklara yabancı, göçmen ve mülteci olarak gelenler; vatansızlar, vatandaşlıktan çıkarılanlar vardır. İnsanların vatandaşlıklarını belirli sınırlarla tarif eden, bu sınırların gerektirdiği şartları, bu şartlara bağlı hukuku tayin eden "merciler" mevcuttur.

Mağdurların Siyaseti
Halk Siyaseti Üzerine Düşünceler

Vatandaşlığı evrensel geçerlilik olarak sunan, ancak bazılarını vatandaş sayarken bazılarını adı konmamış biçimde dışlayan "teamüller/pratikler", modern devletin olağan faaliyetlerinden sayılır hale geldi. Vatandaşlığın sosyal içeriğini, hak nosyonunu dışlayan bu faaliyetler; dışarıda bırakılanların da kendi varoluşlarını devam ettirebilecek çareler üretmesini gerektirdi.

Manevralar
Kadın Yaşamının Militarize Edilmesine Yönelik Uluslararası Politikalar

Kadın hayatının militarizasyonu sadece savaşlarla sınırlı değil. Gündelik askerî pratikler de kadınların hayatlarına çeşitli şekillerde girip, var oluyorlar. Askerlik yapan kadınlar, askerî harekâtlarda zarar gören kadınlar; tecavüze uğrayan, işkence gören, hemşirelik yapan, aşçılık yapan yine onlar... Cynthia Enloe, kadınların hayatlarının nasıl militarize edildiğine dair bu çalışmasında uluslararası örnekleri değerlendirip, aynı tahakküm pratiklerinin nasıl var olduğunu gösteriyor.

Medeniyet Kaybı
Milliyetçilik ve Faşizm Üzerine Yazılar

Tanıl Bora Medeniyet Kaybı’nda, milliyetçiliğin cumhur ve cumhuriyet fikriyle kurduğu ilişkiyi, cumhuru yalnızca bir kütle kabul eden, cumhuriyetin fikri değerlerini değil şekli ayrıntılarını yücelterek kütle kabulünü ve arzusunu süreklileştiren yönlerini ele alıyor.

Sosyoloji Dersleri

Sosyoloji Dersleri, sosyolojinin kurucusu ünlü Fransız sosyolog Emile Durkheim'ın 1890'dan itibaren Fransa'nın çeşitli üniversitelerinde verdiği derslerin, konferansların notları. Durkheim hayattayken bir araya getirilip yayımlanmayan bu notlar, ölümünden yıllar sonra dönemin İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Hüseyin Nail Kubalı tarafından ilk kez kitap haline getirildi.