Hegemonya ve Sosyalist StratejiRadikal Demokratik Bir Politikaya Doğru
İlk kez 1985’te yayımlanan Hegemonya ve Sosyalist Strateji, sosyalist düşün dünyasındaki güncel açılımların merkezinde yer alan eserlerden biri. 2001 tarihli ikinci baskıya yazdıkları yeni önsözde Laclau ve Mouffe, 1980’lerden 2000’lere uzanan değişimler silsilesini incelerken, sosyalizmin bitmek bilmez krizlerinin tarihsel izini sürüyor.
Meydan Okuyan SolBolivar’ın Rüyası ve Güney Amerika
Güney Amerika gerçekten sola doğru kayıyor mu? 1998 yılında Chavez’in Venezuella’da kazandığı zaferden bu yana seçimlerde, birbirinin aynısı olmasa da, düzenli olarak sol ya da merkez-sol yönetimler iktidara geldi: Brezilya’da Lula, Arjantin’de Nestor Kirchner, Uruguay’da Frente Amplio, Bolivya’da Evo Morales, Ekvador’da Rafael Correa... Michelle Bachelet ve diğer Şilili sosyalistlerin devam eden başarısı da bu diziye eklenebilir.
DarbeHawaii'den Irak'a Amerika'nın Rejim Değişiklikleri Yüzyılı
“Rejim değişikliği” George W. Bush’la başlamadı. Yüz yılı aşkın bir süredir Amerikan dış politikasının ayrılmaz parçası oldu. Hawaii monarşisinin 1893’te alaşağı edilmesinin ardından, tüm 20. yüzyıl boyunca devam edip günümüze kadar geldi. Amerika Birleşik Devletleri, kendi politik ve ekonomik hedeflerine engel olan hükümetleri hiç tereddüt etmeden devirdi.
Tebaadan VatandaşaKıbrıs'ta Modernite ve Milliyetçilik
Kıbrıs genellikle bir adanın taşıyabileceğinden daha büyük siyasal yüklerin ve çatışmaların ortasında kalmıştır. Bu noktada öne çıkan adanın kendisi değil, ada üzerindeki iki halkın asıl temsilcileri sayılan iki ulus-devlet ve onların uluslararası muhataplarıdır. Rebecca Bryant, Tebaadan Vatandaşa’da bu algı düzeyinin ötesine geçiyor. Adanın tarihini antropolojik bir gözle yalnızca ada üzerindeki iki cemaatin tarihiyle okumayı öğreniyor.
Umut İlkesi - Cilt 1
“Onun felsefî girişimi, irrasyonel görünen şeylerin mantığına derin bir bakış atmamızı sağlıyor. İnsan kalbinin okyanusunda usta bir kaptan gibi yol alırken, insanın özlemlerine derin bir anlayışla eğiliyor. Sanatçıya mahsus yetilerdir bunlar. Zaten Ernst Bloch da bir sanatçıdır; büyük bir yazarın psikolojik görüşüne sahiptir.
Türkiye'den Avrupa'yaAlevi Hareketinin Siyasallaşması
Türkiye nüfusunun yüzde 10 ilâ 30’unu heterodoks İslâm inancı teşkil ediyor. Aleviler bu heterodoks nüfusun önemli bir bölümünü oluşturuyor. Yalnızca dinsel inanç alanını değil, siyasal alandaki yönelim ve farklılaşmaları da belirleyen bir dinsel cemaat olarak Alevi nüfusun kendi dinamiklerini anlamak önem arzediyor. Alevilerin varlığı bir yandan laiklik ve Türk ulusal kimliği gibi meseleleri yeniden düşünmeyi gerektirirken, diğer yandan Alevilerin bu süreçte kendi siyasallaşma süreçlerini nasıl gördükleri ve nasıl anlamlandırdıkları da önem kazanıyor.
Sosyalizmi Yeniden Düşünmek: 2Sosyalizmde Devrim
Bu ikinci ciltte işlenen konuların büyük bir kısmını, kabaca tamamını, Ömer Laçiner Birikim’in 1975-80 arasındaki birinci yayın hayatında ele almaya başlamıştı. Bu nedenle, aralarında zaman zaman onbeş hatta yirmi yıllık zaman farkları olmasına rağmen, bu iki ciltte yer alan yazılarda süreklilik ön plana çıkıyor.
Sosyalizmi Yeniden Düşünmek: 1Sosyalizmin Bunalımı: Ne Yapmalıydık?
Uluslararası sosyalist hareket 1970’ler boyunca ağır bir bunalım döneminden geçti. Sovyetler Birliği - Çin arasındaki kutuplaşmalar Vietnam’da olduğu gibi çatışmalara vardı; Afganistan’da olduğu gibi askerî darbe yoluyla “sosyalist devrim”ler yapıldı! Bu “sosyalist” ülkelerde ciddi halk muhalefetleri ortaya çıktı... Tüm bunlara rağmen hâkim “geleneksel sosyalizm” düşüncesini savunanlar, her şey yolundaymış gibi yollarına devam ettiler.
Avrupa'da ve Türkiye'de Sağlık Politikaları
Sağlık hizmetleri, devletin vatandaşlarına karşı taşıdığı sorumlulukların daima başında gelir. Ama bu hizmetler, nüfusun kaçta kaçını kapsar, kimleri ‘görmezden gelir’? Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde, sağlık bir vatandaşlık hakkına dönüşürken, dünyanın öteki bölgeleri de bu reform “rüzgârlarına” kapılıyorlar. IMF ile Dünya Bankası’nın da desteklediği bu insanî tutumun gerçek nedeniyse, insanları küresel piyasa oyununda tutmak.
Geçmişle HesaplaşmaUnutma Kültüründen Hatırlama Kültürüne
“Her insanın ve her toplumun bir geçmişi vardır; bunun yanında bir de geçmişle bir ilişkisi. Bireyler ve toplumlar ya geçmişlerini hesaba katarak onunla ilişkilerini karşılıklı etkileşim içinde kendileri biçimlendirirler ya da geçmiş kendisi harekete geçer, takip eder, bugünü işgal etmeye çalışır. Geçmişi görmezden gelme tutumunda diretildikçe, geçmişin bugün üzerindeki etkisi artar; bir süre sonra bugün, korkulan ve kaçılan geçmişin bir ürünü haline gelir.
Anti-Komünizmden Küreselleşme KarşıtlığınaMilliyetçi Muhafazakâr Entelijansiya
Türkiye’nin modernleşme sürecini, çatışmacı projelere sahip toplumsal kesimlerin “farklılıklarını” öne çıkararak okumak son derece yaygın bir eğilimdir. Bu çatışmanın ana ekseni müphem bir çağdaşlık vurgusuna dayandırılan “modernlik” ve onun karşısında konumlanan “değişmez gelenek” olarak belirir. Muhafazakârlık ve milliyetçiliğin diğer siyasal ideolojilerle kesişmeleri, onlarla hemhâl olmaları bu analizlerde ihmal edilir.
Bir Temel Hak OlarakVatandaşlık Gelirine Doğru
“Çalışmayana ekmek yok”... sorgusuz sualsiz kabul edilecek bir gündelik hikmet gibi geliyor kulağa. Kapitalist sistemin zihinlerde “doğallaştırdığı” bir kabul... Oysa biliyoruz ki, çalışacak iş bulabilmek, tercihe bağlı değil; dolayısıyla çalışmamanın “tembellik” ya da “asalaklıkla” hiç ilgisi olmayan nedenleri var. Ayrıca, çalışamayacak durumda olanların da varlığı malûm.
Mete Tunçay'a Armağan
Mete Tunçay, hem son derece titiz ve üretken bir araştırıcı olarak hem ufuk açan, tecessüsleri tahrik eden bir “öğretmen” olarak, Türkiye’nin sosyal bilimler ortamında derin izler bırakmış, bırakmaya devam eden istisnâî bir entelektüel.
Elinizdeki derleme, Mete Tunçay’ın temel ilgi ve çalışma alanlarını gözeterek hazırlandı. Kitap, onun araştırma, derleme ve çevirileriyle katkıda bulunduğu üç alana ilişkin özgün makalelerden oluşuyor.
Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 8 / Sol (Ciltli)
Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce, Cumhuriyet Türkiyesi’ndeki belli başlı düşünce akımlarının, siyasal açılımları ve etkilerini esas alarak, analitik bir değerlendirmesini hedefliyor. Her cildin bağımsız bir kitap kimliği de taşıdığı bu dokuz ciltlik edisyonda, düşünsel yönelimler, tartışmalar/polemikler, ideolojik söylemler, üzerinde odaklaşılan izlekler, ayrıca bunların düşünsel esin kaynakları, dönemler ve akımlar boyunca etkisini hissettiren güçlü zihniyet kalıpları mercek altına alınıyor.
1917Öncesi ve Sonrası
E. H. Carr, Bolşevik Devrimi’nin en geniş kapsamlı, gayrıresmî tarihini gözalabildiğine bir zenginlikle yazıya geçirmiş, süreci bir tarihçinin ciddiyeti ile ele almıştır.
Simgeden MilleteII. Abdülhamid'den Mustafa Kemal'e Devlet ve Millet
Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılı, bir yandan devletin uluslararası arenada kendisini söz sahibi bir aktör olarak tanımlamaya çalıştığı, diğer yandan bu söz sahibi aktörün artık törenlere sıkışmış ihtişamını, devletlik vasfını simgeler yoluyla yeniden öne çıkarmaya gayret ettiği bir dönemdir.
Anarşizm
Bireysel iradenin özerkliğini savunan ve bireysel özgürlüğü kısıtlayan her türden otoriteyi yadsıyan anarşist öğretinin düşünsel kökenlerinin ilkçağ Yunan felsefesine, Kinikler ve Stoacılara dek uzandığı ileri sürülür. Ama, öğreti asıl biçimine 18. yüzyıl sonu ile 19. yüzyılın başında ulaşmıştır.
28 ŞubatBir Müdahalenin Güncesi
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980... Türkiye’nin “darbeler tarihine”, 28 Şubat 1997’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında açıklanan kararlarla “post-modern darbe” de eklenmişti. Türkiye siyasi tarihine bir dönüm noktası olarak geçen kararlarla, ordu bu kez de demokrasiye “balans ayarı” yapmıştı.
Ocak ve ZanaatPierre Bourdieu Derlemesi
Günümüz sosyolojisini ve kuramlarını en derinden etkileyen isimlerin başında kuşkusuz Fransız sosyolog Pierre Bourdieu gelmektedir. 2002’de hayatını kaybeden Bourdieu’nün sosyolojinin, antropolojinin ve felsefenin gündelik hayatla ilişkileri üzerine temellendirdiği düşünceleri, birçok sosyal bilimci için ilham kaynağı olmayı sürdürüyor ve daha uzun zaman da sürdüreceğe benziyor.
Psiko - Politik Yüzleşmeler
Türkiye, derin bir çözülmenin yaşandığı, toplumsal bağların aşındığı dönemlerden geçiyor. Bu kitapta, Murat Paker’in daha önce Birikim dergisinde bu dönemlerdeki kimi gelişmelere dair yazılmış makaleleri biraraya getiriliyor. Paker, bu makalelerde Türkiye’nin ve ABD/İsrail’in her biri travmatik ve de oldukça netameli kimi meselelerini anlamak ve anlatmak için politik ve psikolojik analiz düzeylerini birbirlerini zenginleştirecek ve bütünleyecek tarzda bir arada kullanıyor.
60 Yıl Sonra Auschwitz
Auschwitz... Nazi zulmünün en somut hale geldiği birkaç yerden biri... Bugün halka açık; insanların gelip anılarını yaşattığı, yaşanılan vahşeti hiçbir zaman unutmamak için ziyaret ettikleri bir çeşit hac yeri. Yine de artık tarihî gerçeğinden, yani Yahudilerin sistematik olarak katledildiği bir kamp oluşundan kopuk, sadece sembolik bir anlam taşıyor.
Cumhuriyet Kuramları
Siyasal literatürde her zaman yer almış olan cumhuriyetçi düşünce, 20. yüzyılın son yıllarında yeniden keşfedilerek, o döneme kadar büyük ölçüde liberalizm ve sosyalizm karşıtlığının egemen olduğu siyaset felsefesi tartışmalarında terminolojiyi yeniledi. Ama cumhuriyetçi söylem görece belirsiz bir içerik sergilemekten de geri kalmadı.
Belgelerle İktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası
Serbest Cumhuriyet Fırkası, cumhuriyet tarihi boyunca CHF'ye karşı muhalefet odağı olarak farklı araştırmacı ve tarihçilerce incelenmiş bir siyasal deneyimdir. Cemil Koçak, Belgelerle İktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası'nda bu deneyimi iktidar ve muhalefet açısından, iktidarın bu muhalif hareket karşısında kendini nasıl gördüğünü/ algıladığını hesaba katarak ve siyasal alanı bu iki partinin ilişkileri açışından okuyarak ele alıyor.
Toplum: Kavram ve Gerçeklik
Sosyolojinin konusu "toplum" mu? İnsanların her birlikteliğini, her toplu yaşam halini, her beşerî ilişkiyi bu toptancı, 'bir'leştirici, ezelî-ebedî toplum kavramı altında düşünmek kısıtlayıcı, yanıltıcı değil mi? Sosyolojinin konusu, olmuş-bitmiş veya 'verili' bir toplum değil, o şemsiyenin altına sığmayan çok yanlılıkları, muğlâklıkları, tarihsel değişkenlikleri, seçenekleri, potansiyelleri ile toplumsal olan'dır.