Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914
Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914’te Şevket Pamuk, bu tarihin aslî unsurları olan insanları taraf oldukları iktisadî ilişkiler içine yerleştirerek imparatorluğun iktisadî tarihini öne çıkarıyor. Sıradan insanların varoluş koşullarını, direnişlerini, devletle başetme pratiklerini izliyor. Osmanlı toplumsal düzenini, toprak rejimini, belirli bir toplumsal kültürün iktisadî yapıları nasıl algılayıp, kendi gündelik hayatı içinde nasıl konumlandırdığını inceliyor. Geniş bir coğrafyaya yayılan imparatorluğun dört yüz yıllık bir zaman dilimi içerisindeki hareketli toplumsal hayatını akıcı bir dille anlatıyor.
Anka'nın SonbaharıOsmanlı'da İktisadi Modernleşme ve Uluslararası Sermaye
Elinizdeki kitap, Osmanlı Devleti’nin, son yüzyılında Avrupa karşısında gösterdiği direnişi, verdiği iktisadî var olma kavgasını ve bu süreçte uluslararası sermayenin oynadığı rolü, birinci elden kaynaklara dayanarak anlatıyor. Kitabın ağırlık noktasını, uluslararası sermayenin inşa ettiği demiryollarıyla bunların çevresinde meydana getirdiği sosyal ve iktisadî değişim oluşturuyor.
Global İşletme, Yerel EmekTürkiye'de İşçiler ve Modern Fabrika
Globalleşme sürecinin temel önemde bir paradoksu: Sermaye globalleşir, dünyanın her yerinde serbestçe dolanır ve birörnek uygulamaları yerleştirirken, emek ve emeğin örgütlenmesinin yerel koşullara tâbi kalması... Theo Nichols ve Nadir Suğur, ülkenin teknolojik olarak en gelişkin ve en büyükleri arasında yer alan yedi firmada/fabrikada yaptıkları araştırma bu paradoksun Türkiyede'ki görünümü hakkında ayrıntılı bir resim çiziyor.
EmekKaybolma Yolunda Bir Değer mi?
Çalışma, hem söylemde hem gerçeklikte, ulus için ürün zenginliğini artırma, birey için gelir sağlama, kapitalist sınıf için de kâr etme yolu oldu hep. Maddeyi insanın kullanabileceği ürünler haline getirmenin, doğayı dönüştürmenin, dünyayı insanlaştırmanın aracı olmanın yanında, emek, bireyi topluma bağlayan en önemli unsurlardan biridir.
Sosyal Güvensizlik
Hukuk devleti ya da sosyal devlet, bir eşitler topluluğunun oluşumuna katkıda bulunmalı aslında. Böylece herkesin bağımsız bir birey olarak tanınıp, işsizlik, yaşlılık, hastalık, iş kazası gibi durumlar karşısında “günvenlik içerisinde” olması sağlanmalı! Robert Castel bu kitapta, sivil ve toplumsal sözleşmenin tehlike altında olduğunu anlatıyor.
Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü
Bugünün kalkınmış ülkeleri hiç de öyle zannedildiği gibi serbest pazar - serbest ticaret politikalarıyla ve temel demokratik kurumlarıyla kalkınmadılar. Bu ülkelerin IMF, Dünya Bankası ve DTÖ ile birlik olup, kalkınmakta olan ülkelere önerdikleri, hatta uygulanmasını şart koştukları politikalar, onları kalkındıran politikalar değil. Bilakis hepsi, sanayilerini geliştirmek için tarife koriması ve teşvik kullandılar.
İktisat Üzerine Yazılar 2İktisadi Kalkınma Kriz ve İstikrarOktar Türel'e Armağan
İktisadi Kalkınma, Kriz ve İstikrar başlığı altında toplanan makaleler, Türkiye’de yaşanan kalkınma, istikrar, büyüme ve kriz süreçlerinin dinamiklerini çözümlemeye yöneliyor. Bu süreçlerin dinamikleri bankacılıktan sanayiye, teknoloji kullanımından esnek emek örgütlenmesine, bir mit olarak ihracat hamlelerine ve iktisadi bağımlılık ilişkilerine uzanıyor.
İktisat Üzerine Yazılar IKüresel Düzen: Birikim, Devlet ve SınıflarKorkut Boratav'a Armağan
Küresel Düzen: Birikim, Devlet ve Sınıflar başlığı altında toplanan makaleler, Türkiye kapitalizminin globalleşme sürecine bağlı dinamiklerinin çözümlenmesine yoğunlaşıyor. Süreç, kredi piyasası, mali birikim - reel birikim ilişkisi, büyüme, gelir dağılımı, işgücü piyasası, sendikalar vb. birçok özgül alandaki boyutlarıyla ele alınıyor.
Doğu Karadeniz'de Devlet, Piyasa, Kimlikİki Buçuk Yaprak Çay
Doğu Karadeniz ve Lazlar -belli kalıp tiplemeler ve medya eğlencesi dışında- kendi başına bir “konu” değildir pek. İki Buçuk Yaprak Çay, bu bölgeyi ve insanları, ayrı bir “dünya” olarak ele alıyor. Kapsamlı bir saha araştırmasına dayanan kitap, öncelikle Doğu Karadeniz’in son yüz yıllık tarihinde çayın oynadığı olağanüstü büyük rolü ortaya koyuyor.
İşte Eseriniz!..100 Göstergede Kuruluştan Çöküşe Türkiye Ekonomisi
Türkiye, 80 yıllık Cumhuriyet tarihinde, inişli çıkışlı bir süreç yaşadı. Belli anları, durakları, dönemleri, alt-dönemleri, kırılma noktaları ve kavşakları var bu sürecin. Ama kabaca, bu 80 yılı, “1980 öncesi / 1980 sonrası” diye ayırmak gerekli. Milâdın 1980 olması, başta ekonomik, ama onunla beraber politik ve kültürel gerekçelere dayanıyor. Toplumsal alanımızın hangi ögesini araştırırsanız araştırın, 1980 öncesi ile 1980 sonrası arasındaki fark kendini belli eder.
Laleli-Moskova MekiğiKayıtdışı Ticaret ve Cinsiyet İlişkileri
Laleli piyasası... “Panayır” havasında bir fason üretim ve pazarlama şebekesi... Rus alıcılar, bavul tüccarları... Deniz Yükseker, birçoklarının küçümseyici bir tebessümle izlediği bu “kayıtdışı” ekonomi dünyasının, hiç de küçümsenmeyecek boyutlarına dikkat çekiyor, çalışmasında. “Kayıtdışı” ticaret ilişkileri, bütün dünyada, ihmal edilemeyecek bir ekonomik ölçeğin yanısıra, yüzbinlerce insanı kapsayan bir ilişki ağını ifade ediyor.
Filler ve ÇimenlerMedya ve Finans Sektöründe Doğan/Anti-Doğan Savaşı
Türkiye medyası, 2001 krizi ile birlikte önemli bir kabuk değişimi yaşadı, yaşıyor. Medya sektörüne egemen olan gruplar saflaştılar, daha doğrusu cepheleştiler. Birbirlerini, “medyayı silah, gazetecileri de tetikçi” olarak kullanmakla kıyasıya eleştirdiler. Medya dünyası ve daha birçok gözlemci bunu medya sektöründe bir cepheleşme gibi anladı, yorumladı.
100 GöstergedeKriz ve Yoksullaşma
Türkiye toplumu, biri Kasım 2000’de, diğeri Şubat 2001’de yaşadığı iki ekonomik şokla, tarihinin en derin ekonomik krizine girdi. İkinci Dünya Savaşı’nın karne yıllarını bile geride bırakan bir derinlikteydi kriz. İktisadi krizin alevi, anında siyasi, kültürel, sosyal alanlara sıçradı ve topyekün bir kriz yaşandı. Krizin faturası gerçekten ağırdı. Ama zaten büyük uçurumlar barındıran toplumumuzda, bu krizin faturası da hiç adil paylaşılmadı.
Ekonominin Küreselleşmesi
Küresel ekonomi belki son yıllarda ortaya çıkmış bir kavram, ama ekonominin küreselleşmesi hiç de yeni değil. Dünyanın toprak altı ve toprak üstü kaynakları hem farklı farklı oldukları, hem de her yerde bulunmadıkları için eski tarihlerden itibaren ticaret yoluyla gezegen etrafında dolaşmaya başladılar. Bu dolaşım döngüsü kimi ulusların lehine olurken birçoğunun da aleyhine gerçekleşti.
İslâm'ın Ekonomik Yüzleri
Müslüman toplumlarda “kâr”, “zekât”, “riba” gibi kavramlar tartışma konusu olsa da, İslâm’ın ekonomik veçhesi, sosyo-politik yönünün gölgesinde kalmış durumda. Oysa İslâm bankacılığı ve İslâm sermayesi gibi olguların 1970’li yıllardan beri, Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkenin ekonomisinde etkin bir yeri var. Ne yazık ki “ekonomik İslâmlaşma" sürecine bütünlüklü ve analitik bir yorum getiren pek az araştırmaya rastlıyoruz.
Nöbetleşe YoksullukGecekondulaşma ve Kent Yoksulları: Sultanbeyli Örneği
Yoksulluk gerçeği, son yıllarda Türkiye’de derinleşiyor, boyutlanıyor, çeşitleniyor. Buna karşılık, görünmezleştiriliyor da... Yirmi otuz yıl öncesinde daha çok bir “acıma” nesnesi olan yoksulluk, şimdi daha çok bir dışlama, korku, hatta nefret nesnesi! Yoksul mahalleleri, yoksulluk imgesi, tekinsiz bir “varoş” terimiyle ürkünçleştiriliyor.
Dünya Satılık DeğildirPisboğazlılığa karşı köylüler
Büyük şirketler kâr etmek için dünyanın her köşesini, bütün kaynaklarını, doğasını ve insanları kullanıyorlar. Durmak bilmeyen bir kâr hırsına tâbi olarak, bazen aralarında anlaşıp bazen çatışarak, canlıların doğasını değiştiriyorlar. Devlet(ler)i de amaçlarına alet ediyorlar. Çok şeyi kaybettik, birileri buna dur demedikçe daha da kaybedeceğiz.
Bireysel Yatırımcının Rehberi
Kimbilir kaç kişinin felsefe veya sanat kariyeri, “Felsefeye Başlangıç” ya da “Resim Sanatına Giriş” türü eserlerle daha başlamadan bitivermiştir. Bu kitap da bir başvuru kitabı. Ama çoğu iyi “giriş” kitapları gibi, bildiğiniz “başlangıç” kitaplarından değil.
Küreselleşme Sürecinde Türkiye EkonomisiBölüşüm, Birikim ve Büyüme
Bu çalışma, Türkiye ekonomisinde gözlenen istikrarsızlık ve kriz olgusunu veri olarak almak yerine, "niçin?" ve "kim için?" sorularını sormayı amaçlıyor.
Dünya Vatan
Gezegen devrinin beşinci yüzyılındayız. Kör ve barbar güçler fışkırırken, yaşama ve daha iyi yaşama talepleri de küreselleşiyor. Ölüm ve doğum semptomları birbirine karışıyor. Bu can çekişme halinin sebebi sadece geleneksel çatışmalara yeni bunalımların eklenmesi değil. Çatışmalı, bunalımlı, sorunlu ve kendi içinde sorunların sorununu taşıyan etkenlerin bir bütünü: İnsanîleşemeyen insanlığın güçsüzlüğü.
Dünyanın Zenginliği, Ulusların Fakirliği
‘Küreselleşme’, bugün pek çok şeyi açıklamakta kullandığımız anahtar bir kavram. Birçok farklı olguyu bu kavramla açıklıyor, bir sürü olumsuz gelişmenin müsebbibi sayıyoruz; Seattle ve Washington’daki protesto gösterilerini destekliyoruz. Bizim için küreselleşme, zengin ülkelerdeki fakirliğin ve fakir ülke halklarının daha da fakirleşmesinin nedeni...Peki gerçekten tüm sıkıntılarımızın sorumluluğu küreselleşmede mi? Daniel Cohen, birçok dile çevrilen bu kitabında sorumluluğun küreselleşmede değil “yeni sanayi devrimi”nde olduğunu iddia ediyor.
Neo-Klasik İktisat
Günümüzün iktisat öğretimi ve araştırmalarında neo-klasik iktisat kuramı egemendir. Öyle ki Nobel iktisat ödüllerinin neredeyse tamamı neo-klasik akın içinde yer alan iktisatçılara verilmektedir.
Kalkınma İktisadıYükselişi ve Gerilemesi
Kalkınma İktisadı, 1940'lardan 80'lere kadar sadece iktisatçıların değil, "dünya meseleleri" üzerine düşünen hemen herkesin ilgi odağıydı. Özellikle "azgelişmiş" ülkelerde, yani Üçüncü Dünya'da 21. yüzyıla yaklaşırken bu konu kenara itilmiş görünüyor. Oysa Üçüncü Dünyalıların sorunları derinleşerek sürüyor. Dünya nüfusunun yüzde 75'ini oluşturan bu ülkelerin gelişme sorunlarını dert eden iktisatçıların da nesli tükenmiş değil, neyse ki...
Devlet ve İşadamları
Cumhuriyet’in ilk yıllarından 90’lara, Türkiye’nin “girişimcilik” tarihi ve devletle işadamlarının bir türlü gevşemeyen ilişkileri... Holdingleşme eğiliminin köklerinden liberalizmin tanımına ve Türkiye’deki algılanış biçimine, girişimci derneklerinin işlevinden Türkiye’nin iktisat politikalarındaki dönüm noktalarına... Yetmiş küsur yıllık bir süreç üzerine derinlikli tezler...