Tarih - 19. sayfa

Evliya Çelebi Diyarbekir'de

Farklı uzmanlık alanlarından beş yazarın ortak çalışmasıyla hazırlanan bu kitap, Evliya Çelebi’nin Diyarbekir üzerine yazdıklarını inceleyerek yepyeni bulgular ortaya koyuyor. Kitapta, her şeyden önce, Evliya Çelebi hakkında öteden beri tekrarlanan önyargıların nasıl oluştuğu üzerinde duruluyor. Evliya Çelebi Diyarbekir’de, Evliya Çelebi’nin yalnızca hoş ve eğlenceli hikâyeler anlatan, eseri abartılarla dolu, güvenilmez bir yazar olduğu yolundaki efsaneyi yıkıyor.

Para Pul Oldu
Osmanlı'da Kâğıt Para, Maliye ve Toplum

Ali Akyıldız Para Pul Oldu - Osmanlı’da Kâğıt Para, Maliye ve Toplum ile, mali bunalım dönemlerinde devletin kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere çıkardığı kaimenin tarihini incelerken, toplumun kâğıt para ile kurduğu ilişkiyi, ona karşı gösterdiği güvensizliği ve kendini paradan koruma mekanizmalarıyla kâğıt paranın devlet için yarattığı sorunları uzun ve meşakkatli bir arşiv çalışmasının ürünü olarak sunuyor.

Cumhuriyet Yıllarında Türkiye Yahudileri
Aliya: Bir Toplu Göçün Öyküsü (1946-1949)

Rıfat N. Bali’nin yazdığı Cumhuriyet Yıllarında Türkiye Yahudileri dizisinin ilk cildi, 1923-1945 dönemindeki sistematik Türkleştirme siyaseti ve Türklerle Yahudiler arasındaki gerilimli ilişki üzerineydi. Elinizdeki kitap, 1946-1949 dönemini kapsıyor ve esas olarak Türkiyeli Yahudilerin 1948’de kurulan İsrail’e göçlerini, yani Aliya’yı anlatıyor.

Yaklaştıkça Uzaklaşıyor mu? Avrupa Birliği ve Türkiye

Türkiye tarihinin son iki yüz yılına damgasını Batılılaşma vuruyor. Bir çizgide ilerlemiyor bu süreç, bir adım ileri iki adım geri. Sakallı Celal’in dediği gibi “Batı’ya giden gemide, Doğu’ya koşuyoruz”. Murat Belge, kitapta toplanan yazılarında bu sancılı sürecin son etabını, Avrupa Birliği sürecini anlatıyor. Sekiz yıla yayılan zaman dilimindeki yazılardan sürecin zorluklarını daha iyi görebiliyoruz.

Memalik-i Osmaniye'den Avrupa Birliği'ne

Bu kitapta derlenen yazılar, yüzyıllık bir tarihi ve günümüzdeki gelişmeleri çeşitli yönleriyle ele alıyor. Ama hepsinin temelinde çok önemli bir tespit var: Dünya, ulus-devletlerin aşındığı, ulus-üstü oluşumların ağırlık kazandığı yeni bir döneme girmekte. Bu dönemde, Osmanlı İmparatorluğu gibi eski tür imparatorlukları ve ulus-devletlerin başarı ve başarısızlıklarını yeniden değerlendirip günümüzün yeni imparatorluklarının oluşum süreci için dersler çıkarmak mümkün.

Avrupalı Seyyahların Gözünden
Osmanlı Dünyası ve İnsanları (1530-1699)

Seyahatnameler, tarih araştırmalarında önemli kaynaklar arasında yer alırlar. Arşiv belgeleri, günlükler, yazışmalar ve mektuplar gibi seyahatnameler de tarihçinin algılama gücünü artıran, ikincil kaynaklardaki bilgileri karşılaştırma imkânı sunan eserlerdir. Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili araştırmalarda geniş bir coğrafya üzerine yayılmış siyasi, kültürel ve iktisadi yapıların ele alınması, bunlarla ilgili bilgilerdeki pusun dağıtılması için kimi önyargılı ya da oryantalist bakış açılarının varlığının da farkında olarak seyahatnamelere müracaat etmek kuşkusuz önemlidir

Eski Mısır

Yaklaşık üçbin yıl, doğuşundan Büyük İskender’in fethine kadar, antik dünyanın en sürekli uygarlıklarından biri olarak tarih sahnesinde kalmış olan antik Mısır, günümüz tarih ve arkeolojisinin de en önemli çalışma alanlarından birini oluşturmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu (1700-1922)
1700-1922

Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi son yıllarda çeşitli ülkelerde yeni yaklaşımlarla ele alınıp inceleniyor, yeni inceleme alanları ortaya çıkıyor. Artık Osmanlı tarihinin yalnızca siyasal yönü üzerinde durulmuyor; ekonomik, toplumsal, kültürel vb. yönleri de derinlemesine araştırılıyor. Donald Quartaert bu kitapta, söz konusu yeni birikimden yararlanarak farklı bir sentez sunuyor.

Başkent Üzerine Mekân-Politik Tezler
Ankara'nın Kamusal Yüzleri

Ankara´nın `başkent` kimliğini ve ondan öte Cumhuriyet´i, ulus-devleti simgeleyen üç meydanı: Kızılay-Ulus-Sıhhıye... 1950´lere dek, Cumhuriyet´in kamusal mekânları idi bu meydanlar... Sonra, gitgide, bir yandan trafik kavşağına dönüştürülerek depolitize edildiler, bir yandan da `öngörülmemiş`, ya da `istenmeyen` bir çoğulculuğa alan açtılar.

Kent, Aile, Tarih

Elinizdeki kitap, Alan Duben’in son otuz yılda yazdığı makalelerin bir kısmını biraraya getiriyor. Kitabın ilk bölümünü oluşturan makalelerde, yazarın Türkiye’nin çeşitli kentlerinin (İstanbul ile Adana ve Mersin) gecekondu mahallerinde yürüttüğü araştırmaların sonuçları, konuyla ilgili teorik meseleler bağlamına yerleştirilerek ortaya konuyor: Mahalledeki sınıflaşma olgusunun farklı ceamaatlerle (özellikle Sünni ve Alevi cemaatleriyle) ve hemşehrilik bağlarıyla ilişkisi; gecekondu sahibi olma sürecinin enformel ekonomideki toplumsal rasyonalitesi ; Türkiye kentlerinde aile ve akrabalığın önemi ve kentleşmeyle bağlantısı...

Yunanistan ve "Doğudan Gelen Tehlike" Türkiye
Türk-Yunan İlişkilerinde Çıkmazlar ve Çözüm Yolları

Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar uzun zamandan beri dünya kamuoyunun gündemine yerleşmiştir. İki ülke arasındaki sorunlar yalnızca ortak bir denize kıyısı olan iki komşunun, sınır anlaşmazlıklarından ibaret değildir. Tarihsel mirasın ortaya çıkardığı ve Türk-Yunan ulus-devletlerinin “çabaları” ile beslenmiş daha büyük sorunlar söz konusudur.

Konstantinopolis 1054-1261

Uzun yıllar boyunca Doğu Roma İmparatorluğu’nun kutsal şehri olan Konstantinopolis dünyanın da başkenti sayılabilirdi. Özellikle hâkimiyeti altında topladığı Bulgarlar, Sırplar, Ruslar için erişilmez bir kentti. Batılı seyyahlar da Konstantinopolis’in görkemi karşısında düştükleri hayranlığı gizlemiyorlardı.

Tarih Nedir?
Genişletilmiş Yeni Baskı

Tarih Nedir? büyük bir tarihçinin meslektaşları, öğrenciler, tarihin ne olduğunu merak eden okurlar için kaleme aldığı çarpıcı bir eser.

İstanbul'un Yok Olmuş İki Cemaati
Doğu Ritli Katolik Rumlar ve Bulgarlar

Çok etnili, çok dinli, çok kültürlü bir bölgenin, bu zenginliklerden fazlasıyla nasibini almış kültür başkentidir İstanbul... Bu tarihî ve kültürel zenginliğin ana harcını da imparatorluklar döneminin çok dinli yapısı oluşturur. İşte bu çeşitlilik içinde artık unutulmaya yüz tutmuş iki cemaatin kitabı elinizdeki. Şimdilerde yüzde doksandokuzu Müslüman olmakla övünen bu toprakların Katolik Rum ve Katolik Bulgar cemaatlerinin öyküsü...

Osmanlı İmparatorluğu'nda Sosyal Devlet
Siyaset, İktidar ve Meşrutiyet 1876-1914

Son yıllarda, refah devletinin krizi ve yoksulluk sorunu, dünya gündeminde önemli bir yer tutuyor. Refah rejimi, sosyal devlet, sosyal siyaset, sosyal yardım vb. kavramlar yeniden daha geniş bir tarihsel perspektifle ele alınıyor. Osmanlı tarihçiliğinde ise bu meselelere odaklanan ve daha çok monografik nitelik taşıyan çalışmalar, kuramsal ve kavramsal perspektif yoksunluğuyla malûl.

Paylaşılamayan Kutsal Topraklar ve İsrail

Ne siyonizm hülyasının gerçekleşmesi ne de bir Yahudi devletinin kurulması, “İsrail toprağı”nın kutsallık simgelerinin dünyevileşmesine yetmedi. Yahudilerin “vaat edilmiş”, kaybolmuş, düşlenmiş ve yeniden yaratılmış topraklarla ilişkilerinin normalleşmesi için harcanan çabalar boşa gitti. Bu toprakların her santimetrekaresini mutlak bir kutsallığa dönüştüren Yahudiler, Filistinlilerin de buna tepki içinde benzer kutsallık simgelerine sarılmalarına yol açtılar.

İslâm Toplumları Tarihi Cilt 1
Hazreti Muhammed´den 19. Yüzyıla

Lapidus’un İslâm Toplumları Tarihi, İslâm’ın ortaya çıkışından 1990’lara kadarki dönemi, İslâm’ın yayıldığı bütün toplumlar üzerinde ve bu toplumların yaşadıkları tarihsel, toplumsal, siyasî ve ekonomik dönüşümlerle ele alan hacimli bir eserdir. Cambridge University Press tarafından iki cilt halinde hazırlanmış daha kapsamlı bir araştırmanın Ira M. Lapidus tarafından özenle elden geçirilmesi sonucu yine aynı yayınevi tarafından tek cilt olarak yayımlanmıştır.

Tarz-ı Hayat'tan Life Style'a
Yeni Seçkinler, Yeni Mekanlar,Yeni Yaşamlar

Türkiye toplumu 1980’den bu yana çok hızlı bir dönüşüm geçirdi. Serbest piyasa ekonomisinin hâkimiyetiyle birlikte tüketim, insanların kimliklerini belirleyen en önemli unsur haline geldi. Gündelik yaşam renklendi ve Amerikanlaştı. Eskiden görünmez olmaya çalışan işadamları imaj restorasyonuna giderek her gün gazetelerde boy göstermeye ve “entelektüel” muamelesi görmeye başladılar.

Feminist Tarihyazımında Sınıf ve Cinsiyet

Leonore Davidoff´un makalelerini biraraya getiren bu kitapta, geleneksel tarihyazımında marjinalleştirilip dışlanan faaliyetler ve kesimler inceleniyor. Bu konuların fazla `özel` sayılıp göz ardı edilmesine yol açan iktidar dinamikleri araştırılırken, iktidar ilişkileri basit ve mekanik ilişkiler olarak değil, olanca karmaşıklığı ve çokboyutluluğu içinde ele alınıyor.

Edessa Urfa Kutsal Şehir

Bugünkü sakinleri tarafından bir `Peygamberler ve Evliyalar` şehri olarak bilinen Urfa geçmişte de benzeri özellikleriyle değişik dinler ve mezhepler tarafından kutsal, `kutsanmış` bir şehir olarak kabul edilmiştir. Urfa, tarihi boyunca kendine özgü yaşam tarzı, gelenekleri, kültürü ile her zaman büyük ilgi uyandıran büyülü bir şehir hüviyetini korumuştur.

Eski İstanbul Meyhaneleri

Bizim meyhalerimiz vardı, diye başlıyor Vefa Zat… Gramofonlu, teldolaplı, sinekkapanlı, biraz salaş ama içten, farklı dünyaların resmedildiği meyhaneler. Eski İstanbul Meyhaneleri bizi, bir yandan Aksaray´ın eski sokaklarında sosyal tarih turuna çıkarırken, diğer yandan da anason kokuları, farklı şarap tatları içeren keyifli bir hikâyeye çağırıyor.

Hilal ve Yıldız
İki Dünya Arasında Türkiye

`Stephen Kinzer dört yıl Türkiye´de yaşadıktan sonra bu parlak kitapla bize dışarıdan nasıl gözüktüğümüzü sevgi ve anlayışla gösteriyor. Bu çok rahat okunan kitap Türkiye´yi, imkânlarını ve dertlerini yeniden düşünmek, tartışmak için iyi bir fırsat...` Orhan Pamuk

Kentten İmparatorluğa
Anadolu'nun Eski Yerleşim Yerleri

Türkiye´nin o mavi göğü, güzelim denizleri, ışığı ve toprağı, çeşit çeşit ağaçlar, meyvalar, çiçekler, insanlar, uygarlıklar yetiştirmiştir. Efsaneleri insanı doğruluğa, mertliğe ve konukseverliğe davet eder. Türkiye her yönüyle baştan başa bir efsanedir. Bugün `Türkiye` dediğimiz bu topraklar üzerinde yaşayan insanların tarihi binlerce yıl geriye gider.

Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla

Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla yazarının özellikle iki amacı gözeterek kaleme aldığı bir klasiktir: “Tarihi ekonomi teorisiyle ve ekonomi teorisini tarihle açıklamak.” Huberman’a göre “bu düğümlenme önemli ve zorunludur.