Bak Bir Varmış Bir YokmuşHafif Türk Pop Tarihi
Bak Bir Varmış Bir Yokmuş, ‘60’lardan bugüne “Türkçe sözlü hafif müzik”, “pop müzik” tarihi... Besteciler, sözler, yorumcular, albümler ve hikâyeleri... Tülay German, Ayten Alpman, Erol Büyükburç, Ayla Dikmen, Gönül Turgut, Ay-Feri, Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Tarkan... Dergiler... Popüler Melodi, Müzik Kulübü, Diskotek, Hey, BoomMüzik, Blue Jean... Yarışmalar... Apollonia Festivali, Eurovision, Balkan Melodileri Festivali...
Sovyet Sonrası KarmaşaKazakistan´da Şiddet ve Mülksüzleşme
Doksanlı yıllar boyunca insanlara, hayatlarını devam ettirebilmek için tek ve alternatifsiz bir sisteme mecbur oldukları anlatıldı. Kapitalizm ve onun iktisadî-siyasî mekanizmaları en akılcı, insan tabiatına en uygun seçenek olarak sunuldu; piyasanın hayatı en adilane bir şekilde düzenleyen mübadele biçimi olduğu tartışmasız kabul edilsin istendi.
İçimizdeki HapishaneLabirentin Sonu
Hapishaneler toplumların zuladaki resimleridir. Hapishaneler, arada sırada ceplerden çıkarıp bakmaya bile cesaret edilemeyen, duvarlar arasına hapsedilmiş dünyalardır. Türkiye’de siyasî mahkûmların varlığının devam etmesi, hapishanelerin zuladan sık sık çıkarılmasını gerektirir. Özellikle sol/sosyalist hareketlerin tarihlerinde hapishanede geçirilen dönemler üzerine devasa bir ‘güzelleme’ külliyatı oluşturulmuştur.
İkinci Meşrutiyet Basınındaİmge ve Emperyalizm1908-1911
Palmira Brummett, İkinci Meşrutiyet Basınında İmge ve Emperyalizm, 1908-1911’de mizah dergilerinde yayımlanan karikatürlerden yola çıkarak Osmanlı zihniyet dünyasına ışık tutuyor. Bu dönem üzerine daha önce akademik çalışmalara konu olmamış kaynakları inceleme nesnesi olarak seçen yazar, okuması son derece keyifli bir kitap ortaya koymayı başardığı gibi, gerçekten yeni bir açıdan tarihe bakmamızı da sağlıyor.
Ağa, Şeyh, Devlet
Martin van Bruinessen'in bu kitabı Kürtler üzerine yapılmış ilk ve en kapsamlı saha araştırmasına dayanmaktadır. Kürt coğrafyası üzerine antropolojik ve sosyolojik verileriyle öne çıkan Ağa, Şeyh, Devlet, ilk baskısının yayımlanmasından bu zamana kadar, bölgedeki ardı arkası kesilmeyen köklü sarsıntılarla ve altüst oluşlara rağmen, klasik bir referans eser olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir.
Kaos İmparatorluğuSoğuk savaş sonrası dönemde Amerikan tahakkümü karşısında cumhuriyetler
Alain Joxe bu kitabında Hobbes, Makyavelli ve Clausewitz’in devlet anlayışlarından yola çıkarak Amerika Birleşik Devletleri’nin bütün dünya üzerindeki egemenliğini sorguluyor. Bu egemenliğin ne kadar askerî, ne kadar ekonomik olduğunu tartışıyor. Amerika Birleşik Devletleri terör karşısında, kesintiye uğrayan barış süreçleri karşısında cezalandırıcı gücünü kullanırken bu süreçlerin kesilme sebeplerini yeteri kadar değerlendiriyor mu?
Millî Mücadelede İttihatçılık
Erik Jan Zürcher’in Millî Mücadelede İttihatçılık adlı kitabı, millî mücadelede İttihatçıların rolünün resmî tarihte yansıtıldığından çok daha önemli olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmasına İzmir suikasti davalarını çıkış noktası olarak alan Zürcher, 1926’da, yani İttihat ve Terakki Fırkası kendini feshettikten tam sekiz yıl sonra İttihatçıların neden hâlâ tehlikeli sayılarak siyasal bir temizlik hareketine girişildiğini sorguluyor.
Umûmî Müfettişlikler (1927-1952)
Umûmî Müfettişlikler, Osmanlı siyâsî/idârî zihniyetinin ve uygulamasının Cumhuriyete devreden mirası olarak kabul edilebilir. Cemil Koçak bu eserinde Umûmî Müfettişlikler’in siyâsî, idârî, sosyal, iktisâdî ve kültürel misyonlarını ortaya çıkarmaya çalışarak, İçişleri Bakanlığı’na sürekli raporlar düzenleyen, memleketin “geri kalmış” bölgelerindeki “ıslah” çalışmalarını denetleyen, Kürt sorunu ile yakından ilgili, memleket sathında örgütlü bir bürokratik ağın gözden ırak bırakılmış/bıraktırılmış varlığına dikkat çekiyor.
Para Pul OlduOsmanlı'da Kâğıt Para, Maliye ve Toplum
Ali Akyıldız Para Pul Oldu - Osmanlı’da Kâğıt Para, Maliye ve Toplum ile, mali bunalım dönemlerinde devletin kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere çıkardığı kaimenin tarihini incelerken, toplumun kâğıt para ile kurduğu ilişkiyi, ona karşı gösterdiği güvensizliği ve kendini paradan koruma mekanizmalarıyla kâğıt paranın devlet için yarattığı sorunları uzun ve meşakkatli bir arşiv çalışmasının ürünü olarak sunuyor.
Cumhuriyet Dönemindeİstanbul Rum Patrikhanesi
Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca tabu addettiği konuların başında gelen azınlıklar konusu, özellikle doksanlı yıllarla birlikte Türkiyeli araştırmacıların gündeminde eskisine oranla daha ağırlıklı bir yere sahip oldu. Genelde hâkim konumda olan ve defansif/milliyetçi kaygılarla konuyu ele alıp, ideolojik bir karşı duruşu korumaya çalışanların yanısıra, yeni kaynaklara, yeni yaklaşımlara kapı açan araştırmalar da var.
Evliya Çelebi Diyarbekir'de
Farklı uzmanlık alanlarından beş yazarın ortak çalışmasıyla hazırlanan bu kitap, Evliya Çelebi’nin Diyarbekir üzerine yazdıklarını inceleyerek yepyeni bulgular ortaya koyuyor. Kitapta, her şeyden önce, Evliya Çelebi hakkında öteden beri tekrarlanan önyargıların nasıl oluştuğu üzerinde duruluyor. Evliya Çelebi Diyarbekir’de, Evliya Çelebi’nin yalnızca hoş ve eğlenceli hikâyeler anlatan, eseri abartılarla dolu, güvenilmez bir yazar olduğu yolundaki efsaneyi yıkıyor.
Kalküta 1905-1971
Bu kitapta, 20. yüzyıl başındaki Svadeşi İsyanı ile 1971’deki Naksalit hareket arasında kalan zaman diliminde Kalküta’nın siyasi ve sosyal tarihi anlatılıyor: Manifestocuların ve terörist grupların, grevcilerin ve militanların, kadınların ve şairlerin Kalkütası; İngilizleri kovmak isteyen savaşçı Kalküta; Gandhi’nin önlemeye çalıştığı katliamlarla ve açlıkla dolu Kalküta; Montparnasse âşığı ressamların, Cannes’ın, Berlin’in ünlü sinemacılarının Kalkütası; Küba’daki, Pekin’deki, Cezayir’deki, Vietnam’daki gelişmelerle sarsılan Kalküta…
İktidar ve TarihTürkiye'de "Resmî Tarih" Tezinin Oluşumu (1929-1937)
Geçmişin ihyası ya da tarihin ‘şimdi’ keşfi... Türk Tarih Tezi’nin iktidarın siyasî tasarruflarına bağlı olarak yaratıldığı ve geliştirildiği ‘altın çağ’ı ele alan İktidar ve Tarih; Türkiye’de “Resmî Tarih” Tezinin Oluşumu (1929-1937), Birinci ve İkinci Tarih Kongreleri’nden başlayarak hem tarih tartışmalarını hem de bu tartışmaların ders kitaplarına nasıl yansıdığını inceliyor.
İşte Eseriniz!..100 Göstergede Kuruluştan Çöküşe Türkiye Ekonomisi
Türkiye, 80 yıllık Cumhuriyet tarihinde, inişli çıkışlı bir süreç yaşadı. Belli anları, durakları, dönemleri, alt-dönemleri, kırılma noktaları ve kavşakları var bu sürecin. Ama kabaca, bu 80 yılı, “1980 öncesi / 1980 sonrası” diye ayırmak gerekli. Milâdın 1980 olması, başta ekonomik, ama onunla beraber politik ve kültürel gerekçelere dayanıyor. Toplumsal alanımızın hangi ögesini araştırırsanız araştırın, 1980 öncesi ile 1980 sonrası arasındaki fark kendini belli eder.
Yaklaştıkça Uzaklaşıyor mu? Avrupa Birliği ve Türkiye
Türkiye tarihinin son iki yüz yılına damgasını Batılılaşma vuruyor. Bir çizgide ilerlemiyor bu süreç, bir adım ileri iki adım geri. Sakallı Celal’in dediği gibi “Batı’ya giden gemide, Doğu’ya koşuyoruz”. Murat Belge, kitapta toplanan yazılarında bu sancılı sürecin son etabını, Avrupa Birliği sürecini anlatıyor. Sekiz yıla yayılan zaman dilimindeki yazılardan sürecin zorluklarını daha iyi görebiliyoruz.
Cumhuriyet Yıllarında Türkiye YahudileriAliya: Bir Toplu Göçün Öyküsü (1946-1949)
Rıfat N. Bali’nin yazdığı Cumhuriyet Yıllarında Türkiye Yahudileri dizisinin ilk cildi, 1923-1945 dönemindeki sistematik Türkleştirme siyaseti ve Türklerle Yahudiler arasındaki gerilimli ilişki üzerineydi. Elinizdeki kitap, 1946-1949 dönemini kapsıyor ve esas olarak Türkiyeli Yahudilerin 1948’de kurulan İsrail’e göçlerini, yani Aliya’yı anlatıyor.
Memalik-i Osmaniye'den Avrupa Birliği'ne
Bu kitapta derlenen yazılar, yüzyıllık bir tarihi ve günümüzdeki gelişmeleri çeşitli yönleriyle ele alıyor. Ama hepsinin temelinde çok önemli bir tespit var: Dünya, ulus-devletlerin aşındığı, ulus-üstü oluşumların ağırlık kazandığı yeni bir döneme girmekte. Bu dönemde, Osmanlı İmparatorluğu gibi eski tür imparatorlukları ve ulus-devletlerin başarı ve başarısızlıklarını yeniden değerlendirip günümüzün yeni imparatorluklarının oluşum süreci için dersler çıkarmak mümkün.
Avrupalı Seyyahların GözündenOsmanlı Dünyası ve İnsanları (1530-1699)
Seyahatnameler, tarih araştırmalarında önemli kaynaklar arasında yer alırlar. Arşiv belgeleri, günlükler, yazışmalar ve mektuplar gibi seyahatnameler de tarihçinin algılama gücünü artıran, ikincil kaynaklardaki bilgileri karşılaştırma imkânı sunan eserlerdir. Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili araştırmalarda geniş bir coğrafya üzerine yayılmış siyasi, kültürel ve iktisadi yapıların ele alınması, bunlarla ilgili bilgilerdeki pusun dağıtılması için kimi önyargılı ya da oryantalist bakış açılarının varlığının da farkında olarak seyahatnamelere müracaat etmek kuşkusuz önemlidir
Osmanlı İmparatorluğu (1700-1922)1700-1922
Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi son yıllarda çeşitli ülkelerde yeni yaklaşımlarla ele alınıp inceleniyor, yeni inceleme alanları ortaya çıkıyor. Artık Osmanlı tarihinin yalnızca siyasal yönü üzerinde durulmuyor; ekonomik, toplumsal, kültürel vb. yönleri de derinlemesine araştırılıyor. Donald Quartaert bu kitapta, söz konusu yeni birikimden yararlanarak farklı bir sentez sunuyor.
Eski Mısır
Yaklaşık üçbin yıl, doğuşundan Büyük İskender’in fethine kadar, antik dünyanın en sürekli uygarlıklarından biri olarak tarih sahnesinde kalmış olan antik Mısır, günümüz tarih ve arkeolojisinin de en önemli çalışma alanlarından birini oluşturmaktadır.
Kent, Aile, Tarih
Elinizdeki kitap, Alan Duben’in son otuz yılda yazdığı makalelerin bir kısmını biraraya getiriyor. Kitabın ilk bölümünü oluşturan makalelerde, yazarın Türkiye’nin çeşitli kentlerinin (İstanbul ile Adana ve Mersin) gecekondu mahallerinde yürüttüğü araştırmaların sonuçları, konuyla ilgili teorik meseleler bağlamına yerleştirilerek ortaya konuyor: Mahalledeki sınıflaşma olgusunun farklı ceamaatlerle (özellikle Sünni ve Alevi cemaatleriyle) ve hemşehrilik bağlarıyla ilişkisi; gecekondu sahibi olma sürecinin enformel ekonomideki toplumsal rasyonalitesi ; Türkiye kentlerinde aile ve akrabalığın önemi ve kentleşmeyle bağlantısı...
Başkent Üzerine Mekân-Politik TezlerAnkara'nın Kamusal Yüzleri
Ankara´nın `başkent` kimliğini ve ondan öte Cumhuriyet´i, ulus-devleti simgeleyen üç meydanı: Kızılay-Ulus-Sıhhıye... 1950´lere dek, Cumhuriyet´in kamusal mekânları idi bu meydanlar... Sonra, gitgide, bir yandan trafik kavşağına dönüştürülerek depolitize edildiler, bir yandan da `öngörülmemiş`, ya da `istenmeyen` bir çoğulculuğa alan açtılar.
Yunanistan ve "Doğudan Gelen Tehlike" TürkiyeTürk-Yunan İlişkilerinde Çıkmazlar ve Çözüm Yolları
Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar uzun zamandan beri dünya kamuoyunun gündemine yerleşmiştir. İki ülke arasındaki sorunlar yalnızca ortak bir denize kıyısı olan iki komşunun, sınır anlaşmazlıklarından ibaret değildir. Tarihsel mirasın ortaya çıkardığı ve Türk-Yunan ulus-devletlerinin “çabaları” ile beslenmiş daha büyük sorunlar söz konusudur.
Konstantinopolis 1054-1261
Uzun yıllar boyunca Doğu Roma İmparatorluğu’nun kutsal şehri olan Konstantinopolis dünyanın da başkenti sayılabilirdi. Özellikle hâkimiyeti altında topladığı Bulgarlar, Sırplar, Ruslar için erişilmez bir kentti. Batılı seyyahlar da Konstantinopolis’in görkemi karşısında düştükleri hayranlığı gizlemiyorlardı.