Modern Devlet ve PolisOsmanlı'dan Cumhuriyet'e Toplumsal Denetimin Diyalektiği
Polisin ordudan ayrışarak, ayrı bir ‘iş’ ve aygıt olarak kurumlaşması, modern devletin temel önemde bir veçhesidir. Zira polis, devletin, toplumu üstünden/dışından değil ona nüfuz ederek denetleme yeteneğinin gelişmesinde kilit işlev taşır. Tepkici-bastırıcı olmaktan ziyade ‘önleyici’ nitelikteki bu denetim mekanizması, devlet iktidarının modern niteliğini oıluşturur.
Şah'ın Bütün AdamlarıBir Amerikan Darbesi ve Ortadoğu'da Terörün Kökenleri
Ortadoğu’nun, İran’ın ve Batı’nın hem dününü hem de bugününü anlamak için temel bir kitap...
Şehrin ZulasıAnkara Kalesi
Tanpınar’ın söyleyişiyle, “bir iç kale, bütün ümitlerin kendisinde toplandığı son sığınak”tır. Ankara Kalesi, Ankara’da “şehir ruhu”nun kurtarılabileceği yerdir; şehrin zulasıdır…
Ankara Kalesi hakkında, tıpkı kalenin kendisi gibi dağınık, karmaşa içinde bir kitap, elinizdeki! Boy boy, çeşit çeşit yazılardan oluşuyor.
Adalet Partisiİdeoloji ve Politika
Adalet Partisi (AP), 27 Mayıs 1960 sonrasından 12 Eylül 1980’e dek Türkiye’nin siyasal hayatına damgasını vuran bir olgu. Bu dönemin önemli bir bölümünde iktidar veya iktidar ortağıydı AP. Dönemin siyasal ve ideolojik tartışmaları içinde mayalanan sağ-sol kutuplaşmasının bir tarafıydı. DP’nin selefi ve ANAP/DYP (hatta devamında AKP) çizgisinin halefi olarak, AP’nin, Türkiye’de sağcılığın inşasını gerçekleştirdiği söylenebilir.
Bizans Tarihi
Bu çalışmanın amacı başkenti Bizans olan imparatorluğu ana çizgileriyle yansıtmaktır. Roma ve Bizans tarihleri arasında belirgin bir kesintinin olmadığını unutmamak gerekir. Bu imparatorluğa, imparatorun çöküşü kaçınılmaz olan Roma’yı terk ederek, başkenti Konstantinopolis’e taşıdığı ve kentin böylece, imparatorluğun idari ve siyasi merkezi olduğu andan itibaren, “Bizans İmparatorluğu” adı verilebilir. Aslında pagan bir devletin Hıristiyan bir devlete dönüştüğü ve Roma’nın sahip olduğu üstünlüğü Konstantinopolis’e kaptırdığı Constantinus’un saltanatı, Bizans tarihinin başlangıcıdır.
1908 Osmanlı BoykotuBir Toplumsal Hareketin Analizi
Meşrutiyet’in ilanı Osmanlı İmparatorluğu’nda kamuoyunun ilk kez vücut bulduğu olaylarla gerçekleşti. Eylemler, mitingler, toplantılar ve durdurulan grevler... Daha sonra 1908’e canlılığını veren kamuoyu, Bosna-Hersek’in Avusturya tarafından ilhakı ve Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan etmesi üzerine bir kez daha sokağın gücünü ve kendiliğindenliği ele geçirdi.
Nâzım'ın Macar Toprağı
Sovyetler Birliği’nden Macaristan’a yaptığı geziler, Nâzım Hikmet için bir ferahlama fırsatı olmuştu her zaman. Hem “Macar Toprağı”nı çok sevmiş, sanki biraz “memleket havası” bulmuştu; 1955’te bir radyo mülakatında şöyle diyordu: “Macar insanları benim insanlarıma daha benziyor. Onun için Macaristan’a geldiğim zaman, biraz da memleketimin güzelliğini, hayırlı günlerini görür gibi oluyorum.”
Devlet ve Kuzgun1990'lardan 2000'lere MHP
Devlet Ocak Dergâh adlı kitaplarında ülkücü hareketin 12 Eylül 1980 sonrasındaki yaklaşık 10 yıllık krizli dönemini ele alan Tanıl Bora ve Kemal Can, Devlet ve Kuzgun’da, MHP’nin 1991 sonrası bu özel dönemini inceliyorlar.
Bilgi Toplumunun Tarihi
Uzayın fethinin teknolojik destanını, bir başkası izledi: Siber-sınırın fethi. Birincisi “küresel köy” klişesini yarattı, ikincisi ise “küresel bilgi toplumu” adlandırmasına damgasını vurdu. Böylece “bilgi toplumu” ve “bilgi çağı” kavramlarının önlenemez yükselişi, yeni “küresel çağ” sözcüğünün ışıltılı yörüngesinden ayrılamaz duruma geldi.
TopraksızlarBrezilya'da Topraksız Köylü Hareketi: MST
Metin’in, bu kitapla sağladığı katkı, MST mücadelelerinin ve zaferlerinin ilerici derslerini Türkiye soluna taşımak açısından kilit bir önem taşıyor.
James Petras
Dünyanın öteki ucunda Avrupa kıtası kadar kocaman bir ülke Brezilya... Ama Üçüncü Dünyalılıktan, IMF’zedelikten ve kesif bir fukaralıktan akraba yaşadığımız coğrafyaya. Neo-liberalizm bütün vahşetiyle Brezilya tarımına ve köylülerine saldırıyor on yıllardır.
Bir Zümre, Bir PartiTürkiye'de Ordu
Ordu, Türkiye siyasetinde bilinen ağırlığının yanısıra, iktisadi alanda da OYAK ile doğrudan, savunma sanayii ile de dolaylı olarak hayli etkin bir öznedir. Bu güç, Türkiye toplumunun tarihsel-kültürel kimlik tasavvurundaki militer değerlerden beslenmiş ve orduyu kurum olarak -halen de sürmekte olan- hegemonik konumuna getirmiştir. Bu konumu nedeniyle ordu hakkında nesnel-eleştirel bilgi ve yorum kanalları kıt ve kısıtlı kalmış, hattâ tabu sayılagelmiştir.
Devlet'in Yahudileri ve "Öteki" Yahudi
Rıfat N. Bali’nin, Türkiye Yahudilerinin yakın dönem tarihine ilişkin ayrıntılı araştırmaları, aynı zamanda Cumhuriyet döneminin sosyal ve siyasal yapısına ışık tutuyor. Elinizdeki kitapta, bu tarihten değişik kesitler yer almakta. Bunlardan siyasal açıdan en dikkate değer olanı, Cumhuriyet’in ilk döneminden beş Yahudi seçkininin biyografisidir.
Sevgili FidelHayatım, Aşkım, İhanetim
Marita Lorenz’in hayatı, nefes kesici bir macera romanını andırıyor: Bergen-Belsen Nazi Toplama Kampı’nda geçirilen azap dolu günler, savaş, tecavüz, CIA ajanlığı, mafya, yağmur ormanlarında tutsaklık...
Akıllara durgunluk veren bu hatıraları okurken, cesur ama yaralı bir kadın-çocuğu tanıyoruz. Aynı zamanda da, onun gözünden, kendini “Ben Küba’yım,” diye tanımlayan Castro’nun insani hallerine tanık oluyoruz.
İlkçağ'da İzmirKentin, En Eski Çağlardan İ.S. 324'e Kadar Tarihi
Kuruluşlarından, coğrafi konumlarından ve asıl olarak tarihî serüvenlerinden ötürü önemli ve şanslı sayılan bazı kentler vardır. Bu değerlendirmeler ölçeğinde bu şansı en fazla yüklenmiş şehirlerden biridir İzmir. Nitekim kent sadece bu unsurları barındırmakla kalmamış, hem tarihî özellikleri hem de doğal güzellikleri bakımından da ayrıca ve önemle anılmayı hak etmiştir.
Cumhuriyetin İlk Yıllarında Siyasal MuhalefetTerakkiperver Cumhuriyet Fırkası(1924-1925)
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın siyasal sürecini anlatan bu kitapta, usta tarihçi Erik Jan Zürcher, okurlara, bu partinin kökenleri ve eylemlerinden yola çıkan bir inceleme sunuyor. Cumhuriyet tarihinin bu ilk çok partili yaşam denemesinde, savaştaki rolü nedeniyle önemi ve saygınlığı tartışılamayacak olan bir lidere karşı ve ona rağmen muhalefet olmaya çalışmanın ve daha sonra iktidar için verilen mücadelenin detaylarını bulacaksınız.
"Yaban"lar ve YerlilerBaşkent Olma Sürecinde Ankara
Ankara’nın, Cumhuriyet Türkiyesi’nin başkenti olarak yeniden kuruluşu, tutkularla ve sancılarla yüklü bir süreçti. Yeni Türk ulusunun inşasının söylemsel modeli ve bir nevi sergi mekânı idi, Ankara. Halkı vatandaşa dönüştürme projesinin, Batılılaşma, modernleşme, medenileşme ülkülerinin sosyal şantiyesi idi…
Jöntürk Modernizmi ve "Alman Ruhu"1908-1918 Dönemi Türk-Alman İlişkileri ve Eğitim
Jöntürk modernizmi, İttihatçılık döneminde, ‘âcilci’ diyebileceğimiz bir yönelime girmişti. Bununla beraber, çok etnili Osmanlı İmparatorluğu’nu millî devlete dönüştürme yönelimi vardı. Her iki yönelim, “gecikmiş emperyalist” Almanya’nın Türkiye’ye dönük “barışçı nüfuz” siyasetiyle buluştu. Almanya, bu nüfuzunu, Türkiye’nin modernleşmesine ve millîleşmesine "rehberlik" etme misyonuyla ilerletmeye çalıştı.
Matematik Tarihi
Matematiğin temel kavramlarını ve matematiğin tarihsel gelişimini kolay anlaşılır bir şekilde okuyucuya ulaştırmayı amaçlayan Marcel Boll, kitabını şöyle tanıtıyor: “Okuyucu, bu sayfalarda kendisine bir şey öğretilmesi çabasıyla karşılaşmayacaktır. Asıl amacımız sezgisel, uyarıcı ve anlaşılır olmak olduğundan, zamandizinsel bir anlatımdan, bir seçkiden vazgeçtik."
Nüfus MübadelesiKayıp Bir Kuşağın Hikâyesi
Osmanlı devleti, Balkan Savaşı sonrasında Avrupa’daki topraklarının neredeyse tamamına yakınını kaybederek çekilirken, geride sayıları yüzbinlerle ifade edilen bir insan kitlesini bırakmak durumunda kalmıştı. Söz konusu yüzbinlerse, Osmanlı tebaasıyken bir anda bambaşka bir devletin, hem de azınlık statüsündeki vatandaşları oluvermiş Müslümanlardı.... İşte elinizdeki bu kitap, mübadillerin Balkan Savaşı’nın sebep olduğu yıkımla başlayan hikâyelerini, mübadelenin öncesi, mübadele süreci ve hepsinden önemlisi Türkiye’ye geldikten sonraki bölümde yaşananlarla birlikte ele alıyor; tarihin yeniden yazıldığı bir sürecin bizzat öznesi olmuş insanların hikâyesini anlatıyor.
Batı'da ve Türkiye'de Kaynakça Tarihi
Geçmişin metinlerini kaybolmaktan ya da unutulmaktan kurtaran kaynakça çalışmaları, 19. yüzyılda amaçlarını belirlemiş, kurallarını bulmuş ve araçlarını düzenleyerek, 20. yüzyılın ortalarından başlayarak bir atılımı gerçekleştirmiş, bilimsel araştırmalarla bütünleşerek yapısal bir değişime uğramıştır. Artık söz konusu olan bir “bilgi devrimi”dir.
Yeniçağ İtalya'sında Müslüman Köleler
Avrupalı araştırmacılar, -yakın zamana kadar- Batı uygarlığının hiçbir olumsuz özelliği bulunmadığı iddiasını tekrarlamanın alışkanlığı ile, “talancı, soyguncu korsanların Akdeniz’de, yalnızca Cezayir, Tunus, Trablus ve Fas’tan çıktığını” ileri sürüyorlardı. Bu tezi çürütecek -‘özkaynaklarımıza’ dayanan sınırlı araştırmalar dışında- çok fazla sayıda ve yeterli yerli bilimsel çalışma da yok maalesef.
Geçmişten Bugüne YunanlılarDil, Din ve Kimlikleri
Hep tekrar edilen bir konudur: Türkler komşularıyla gerçek anlamda ilgilenmezler. Bütün merak “milli güvenlik” konusu etrafında yoğunlaşır. Komşunun tarihi, kültürü, dini hakkında kalıp yargılar yeterli kabul edilir. Herkül Millas, Geçmişten Bugüne Yunanlılar’da dilleri, dinleri ve kimlikleriyle Yunanlıları, dilin oluşum sürecini, antik Yunan’dan Hıristiyanlığa uzanan dinsel tarihi, Yunan milliyetçiliğinin doğuşunu anlatıyor.
Doğu Karadeniz'de Devlet, Piyasa, Kimlikİki Buçuk Yaprak Çay
Doğu Karadeniz ve Lazlar -belli kalıp tiplemeler ve medya eğlencesi dışında- kendi başına bir “konu” değildir pek. İki Buçuk Yaprak Çay, bu bölgeyi ve insanları, ayrı bir “dünya” olarak ele alıyor. Kapsamlı bir saha araştırmasına dayanan kitap, öncelikle Doğu Karadeniz’in son yüz yıllık tarihinde çayın oynadığı olağanüstü büyük rolü ortaya koyuyor.
İletişim Anadolu UygarlıklarıEski Anadolu ve Trakya Cilt 1Başlangıcından Pers Egemenliğine Kadar
66 harita, 600 resim, 262 çizim, 10 tablo Anadolu, uygarlığın ilk adımlarının atıldığı, insanlık adına övgüye değer başarılarla dolu bir yarımadadır. Asya ve Avrupa arasındaki köprü konumuyla Mısır, Mezopotamya, Karadeniz havzası, Ege adaları, Suriye, Filistin, İran ve Girit’le sürekli bir siyaset, ekonomi, kültür ve sanat alışverişine olanak sağlamış ve uygarlığın ilk ışıkları bu topraktan saçılmaya başlamıştır.