Timur'un Vaha Kenti: Bir İmparatorluğun ve Bir Rönesansın KalbiSemerkand 1400-1500
Tarihin ana ırmağı büyük şehirlerin vadisinden akar. Bu akışın uygarlık dediğimiz birikimleriyle örülen büyük şehirlerin çevre ve hayat dokusunda dünyanın, insanlık durumlarının her değişimi bir öncekiyle örtüşür ve bize bir tarih içinde, onunla birlikte oluştuğumuzu anlatır.
Hemşehrilik ve Şehirde SiyasetKeçiören Örneği
Yerel siyaset: “Büyük” “ulusal” siyasetin gölgesinde kalan ama milyonlarca insanın gündelik hayatına nüfuz eden bir ilişki ağı… Şehirlerdeki, kasabalardaki bu ilişki ağı, o “büyük” siyasetin de kılcal damarlarını oluşturuyor. Ayça Kurtoğlu bu kitapta, büyük şehir ortamında siyasetin nasıl “işlediğini” inceliyor, Ankara-Keçiören örneğinde.
Mesafeyi AşmakBarış Mücadelesinde Kadınlar
Savaşlar ve çatışmalar, etnik gruplar arasındaki kadim düşmanlıklara bağlanır genellikle. Böylelikle etnik kimlikler ve kategoriler, tarihten ve toplumsal gelişmelerden koparılarak değişmez özlere indirgenir. Cynthia Cockburn Mesafeyi Aşmak’ta, bu basmakalıp yaklaşıma ve köklü önyargılara meydan okuyarak harekete geçen kadınların mücadelelerini inceliyor.
"Ben Kimim?"Türkiye'de Sözlü Tarih, Kimlik ve Öznellik
“Ben Kimim?” Herkesin kendine bir ara ya da ara ara mutlaka sorduğu soru değil mi bu? Belki de insanın “asıl” sorusu…
Leyla Neyzi’yle yaşam öykülerini paylaşan insanlar da bu soruyu soruyorlar, bu “asıl” sorunun ve cevaplarının izini sürüyorlar.
Modernleşme ve Çokkültürlülük
Dünyanın gidişi, millliyetçiliğin yükselmesi, kimlik politikaları ve öteki sorunu uzun zamandır süren tartışmaların merkezinde yer alıyor. Kimlik politikalarının birbiriyle çatıştığı ortamlarda birarada yaşamak, ötekileştirmeden yaşamak veya yaşamak üzere politika üretmek anlamlı hale geliyor. Çokkültürlülük ve çoğulculuk, demokratik bir toplum olabilmenin ve birlikte yaşayabilmenin anahtar kelimeleri olarak telâkki ediliyor.
Oryantalizm, Hegemonya ve Kültürel Fark
“Batılı” ve “Doğulu” akademisyenlerce kaleme alınmış sekiz makaleden oluşan kitap, Müslüman kadınların peçesine ya da Kuzey Afrika’da uygulanan kadın sünnetine ilişkin Batılı yaklaşımlardan uluslararası ilişkiler kuramına, sinemadan İslamî harekete, hegemonik Batılı söylemlerin yaşadığımız dünyayı nasıl kaplayabildiğini, örtebildiğini inceliyor.
Geçici Bir Hoşgörü Modeli: Cemaatler ve Kozmopolit Kimlikİskenderiye 1860-1960
Tarihin ana ırmağı büyük şehirlerin vadisinden akar. Bu akışın uygarlık dediğimiz birikimleriyle örülen büyük şehirlerin çevre ve hayat dokusunda dünyanın, insanlık durumlarının her değişimi bir öncekiyle örtüşür ve bize bir tarih içinde, onunla birlikte oluştuğumuzu anlatır.
İstanbul'da Gündelik Hayat
Nüfus, cemaatler, tarikat faaliyetleri, esnaf gelenekleri, eğlence kültürüyle Osmanlı dünyasının merkezi İstanbul ve İstanbul’da yaşayanların, İstanbullu olanların kimlik arayışları... Yeniçeriler’in, Mevlevî dervişlerinin, Beyoğlu levantenlerinin ve diğerlerinin kültürle, şehirlerle, mekanlarla alışverişleri; hayatlarına çizdikleri çizgilerle paylaşım alanı dışında bıraktıkları.
Kimlik DenklemleriTürkiye’nin Sosyo-Kültürel Anlam Haritası Üzerine
Din, milliyetçilik ve kimlik sorunları üzerine, gündelik tartışmaların harareti ve yerleşik tasnifler içinde alışkanlıkların esiri olmuş kavramları “özgürleştiren”, serinkanlı bir analiz... Elisabeth Özdalga, kitaptaki yazılarında özellikle hem dinî ve millî kimlik arasındaki, hem İslâmcı ve milliyetçi ideolojiler arasındaki örtüşme dinamiklerini ele alıyor.
Geçmişten Bugüne YunanlılarDil, Din ve Kimlikleri
Hep tekrar edilen bir konudur: Türkler komşularıyla gerçek anlamda ilgilenmezler. Bütün merak “milli güvenlik” konusu etrafında yoğunlaşır. Komşunun tarihi, kültürü, dini hakkında kalıp yargılar yeterli kabul edilir. Herkül Millas, Geçmişten Bugüne Yunanlılar’da dilleri, dinleri ve kimlikleriyle Yunanlıları, dilin oluşum sürecini, antik Yunan’dan Hıristiyanlığa uzanan dinsel tarihi, Yunan milliyetçiliğinin doğuşunu anlatıyor.
Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 9 / Dönemler ve Zihniyetler
Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce dizisi Dönemler ve Zihniyetler cildi ile tamamlanıyor. 19. yüzyılda başlayan Osmanlı-Türk modernleşmesi ve bunun siyasal düşünce âlemi üzerindeki etkisi farklı kaynak tartışma, aktör ve hareketlerle ortaya konuyor. Dönemler ve Zihniyetler bu süreç içerisinde yaşanan farklı tartışmaları ve bu tartışmaların aktığı farklı mecraları bir araya getirirken, siyasal düşünce dünyamızın zenginlik, farklılık ve “araz”larının bir dökümünü sunuyor.
Ulus ve Parçaları
Partha Chatterjee, milliyetçilik kuramcıları arasında haklı bir üne sahip. Üçüncü Dünya milliyetçiliği üzerine yazdığı kitabı Milliyetçi Düşünce ve Sömürge Dünyası, artık bir klasik statüsünde. Hindistan örneği üzerinden Batılı olmayan milliyetçi akımlara ilişkin son derece açıklayıcı bir kuramsal çerçeve sunan Chatterjee’ye göre Batılı olmayan milliyetçi söylem, farklı ancak hâlâ Aydınlanma düşüncesine tâbi bir söylemdir. Bu tarz milliyetçilikler, Doğu ile Batı arasındaki ayrımı tersine çevirerek, ev ve kadını “kirletilmemiş” manevi alanla, bilim ve tekniği maddi alanla özdeşleştirerek Batı metafiziğini yeniden üretirler.
Vatanım Yok Memleketim Varİstanbul Rumları: Mekân-Bellek-Ritüel
Kitap, öncelikle ve esasen İstanbullu olan Rumların algı ve duygu dünyasına bir pencere açıyor. İstanbul’un, İstanbullu olmanın Rum-Ortodoks kimliğinin inşasındaki yerini, bu kimliğin mekânda, mitlerde, ritüellerde ve bellekteki yeniden üretimini anlatıyor, anlattırıyor.
Osmanlı ve BalkanlarBir Tarihyazımı Tartışması
Fikret Adanır ve Suraiya Faroqhi’nin derlediği Osmanlı ve Balkanlar kitabı kendi alanlarında uzman on ayrı tarihçinin incelemelerinden oluşuyor. Her bir makale, farklı dillere dayalı arşivlere ve tarih yazımına bakarak Osmanlı tarihini ve Balkanların geçmişini irdeliyor.
Çokkültürlülük
Antikçağ’dan beri tüm toplumlarda, birlikte yaşamanın imkânı ve koşulları üzerine bir tartışma sürüp gidiyor... Bir tarafta kimlik talepleri ortaya atılıp kültürel özgüllükler savunulurken, diğer tarafta toplumsal uyum ve siyasal iktidar adına bir ve tek olma iddiası daima gür bir sesle yineleniyor.
Esmer YakalılarKent-Sınıf-Kimlik ve Kürt Emeği
Polat S. Alpman, “en alttakiler” olarak Kürt emekçilerin dünyasını anlatıyor bu kitapta. Onların yoğunlaştıkları İstanbul-Tarlabaşı’ndaki emek ve hayat pratiklerine bakıyor. Kürt mâdunların deneyiminde sınıf ve etnik kimlikle ilgili algıların nasıl bir ilişki içinde kurulduğunu inceliyor.
Modern Türkiye'nin İnşasıDoğu Anadolu’da Ulus, Devlet ve Şiddet (1913-1950)
Uğur Ümit Üngör, farklı etnik kimliklerin yıllarca beraber yaşadığı bir sosyal hayatın merkezi olan doğu vilayetlerinin, milliyetçi seçkinlerce nasıl nüfus politikalarının odağı ve kitlesel şiddetin sahnesine dönüştürüldüğünü gösteriyor.
RojavaBir Demokratik Özerklik Deneyimi
Bir iç savaş ortamında, bağımsızlık ilan etmek veya ulus-devlet kurmak amacı gütmeden yürütülen bir deneyimi, tanıklıklar eşliğinde, içinden anlatan bir kitap.
Bu Bir İsyan Şarkısı Değil!Lazlar, Kimlik, Müzik
“Karadeniz’in hırçın dalgası gibi asi” olarak karikatürleştirilmiş bir tip, fıkra kahramanı, şiddet sever ya da ulus-devletin bekçileri olmanın çok ötesindeki Laz kimliği sıkıcılıktan uzak, renkli ve eğlenceli bir anlatımla karşımızda Bu Bir İsyan Şarkısı Değil!’de
Atruş'tan Maxmur'aKürt Mülteciler ve Kimliğin Yeniden İnşası
Arzu Yılmaz, göçte kurulan bu hayatı, bu dünyayı mültecilerin tanıklıklarıyla aktarıyor. Ama sadece bir mağduriyeti değil, mültecilerin nasıl aktör konumuna geçtiğini de.
İsmiyle Yaşamak
Rita Ender, burada doğup büyüyen, burada yaşayan ama isimleri işitildiği anda “yabancı” muamelesi gören insanları anlatıyor.
Türkiye'de Folklor ve Miliyetçilik
Türkiye’de Folklor ve Milliyetçilik, son dönem Osmanlı aydınlarından Cumhuriyet dönemine devredilen ve bugüne kadar devam eden bir arayışı anlatıyor.
Kızılbaşlık, Alevilik, BektaşilikTarih-Kimlik-İnanç-Ritüel
Yalçın Çakmak ve İmran Gürtaş’ın hazırladığı derleme, Türkiye’den ve Türkiye dışından, bilinen uzmanların yanı sıra yeni kuşak araştırmacıların özgün verimlerini bir araya getiriyor.
Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 4 / Milliyetçilik (Ciltli)
Milliyetçilik, Türkiye’de siyasal ideolojiler zemininde neredeyse siyaset-ötesi ve ideolojiler-üstü bir temel ilke konumunda. Farklı ideolojik donanımlarla ve referanslarla eklemlenebilmesinin ona kazandırdığı bu yaygınlık, hegemonik bir gücü ifade eder mi?