Türkiye'den Avrupa'yaAlevi Hareketinin Siyasallaşması
Türkiye nüfusunun yüzde 10 ilâ 30’unu heterodoks İslâm inancı teşkil ediyor. Aleviler bu heterodoks nüfusun önemli bir bölümünü oluşturuyor. Yalnızca dinsel inanç alanını değil, siyasal alandaki yönelim ve farklılaşmaları da belirleyen bir dinsel cemaat olarak Alevi nüfusun kendi dinamiklerini anlamak önem arzediyor. Alevilerin varlığı bir yandan laiklik ve Türk ulusal kimliği gibi meseleleri yeniden düşünmeyi gerektirirken, diğer yandan Alevilerin bu süreçte kendi siyasallaşma süreçlerini nasıl gördükleri ve nasıl anlamlandırdıkları da önem kazanıyor.
Aleviliğin Politikleşme SüreciKimlik Siyasetinin Kısıtlılıkları ve İmkânları
Modern Türkiye tarihinde Aleviliğin politikleşmesinin 1960’lardan başlatılabilecek olan seyrinde, ne gibi aşamalar tespit edebiliriz? Mehmet Ertan, 1960-1980 dönemini, “örtülü politikleşme” olarak ele alıyor. 1980’lerden ’90’lara geçerken ise, kimlik politikasının belirleyici hale geldiğini ve Aleviliğin müstakil bir sosyal harekete kaynaklık ettiğini gözlüyor.
Milli Kimlik
Milliyetçilik sosyolojisinin öndegelen isimlerinden Smith’in kaynak niteliğindeki çalışması, bugünden kadim çağlara, geniş bir tarihî ölçekte millî kimliğin oluşumunu ve biçimlerini ele alıyor. Milliyetçi zihniyet dünyasını zengin tarihî malzemeyle tahlil ediyor. Modern milliyetçi ideolojilerin oluşumunda etnik tarih(ler)in rolünü, farklı millî kimlik ve milliyetçilik türlerinin yol açtığı siyasî sonuçları inceliyor.
Kurgulanmış BenliklerOtobiyografi, Kadın, Cumhuriyet
Nazan Aksoy Kurgulanmış Benlikler’de yakın tarihimizi, o döneme tanıklık eden kadınların dilinden, onların otobiyografilerinden okuyor. Özellikle son yıllarda yayımlanan kadın otobiyografilerinin de genel olarak odak noktası modernleşme ve özel olarak Cumhuriyet tarihidir.
Türkiye'de Yahudi OlmakBir Deneyim Sözlüğü
Türkiye’de Yahudi Olmak: Bir Deneyim Sözlüğü Türkiye’de Yahudi olmanın yerleşik ve egemen anlamlarını sorgularken bir yandan da kelimeler, kavramlar, anlar, anılar ve anekdotlarla bu hali anlamlandırmayı amaçlıyor.
Ötekilerin HaklarıYabancılar, Yerliler, Vatandaşlar
Vatandaşlık, belirli bir toprağa bağlılığı ya da bu toprak üzerinde kan bağıyla varolmayı gerektirecek şekilde tarif edilir. Oysa üzerinde yaşanılan topraklara yabancı, göçmen ve mülteci olarak gelenler; vatansızlar, vatandaşlıktan çıkarılanlar vardır. İnsanların vatandaşlıklarını belirli sınırlarla tarif eden, bu sınırların gerektirdiği şartları, bu şartlara bağlı hukuku tayin eden "merciler" mevcuttur.
Son Sömürge: Kadınlar
Kapitalizm, yalnızca emeğin sömürülmesi üzerine bina edilmemiştir; emeğin niteliğini değiştirmiş, onu kendisine tâbi kılmış, bu tâbiyet ilişkisini hoyrat bir biçimde sürekli yeniden biçimlendirmiştir de. Sadece kadın emeğinin değil, doğanın da erkek bir akıl tarafından dönüştürülmesiyle belirlenmiş bir biçimleniştir bu...Son Sömürge: Kadınlar, kapitalizmin proletaryayı nasıl yeni bir kimliğe dönüştürdüğünün de çarpıcı bir betimlemesini sunuyor; Üçüncü Dünya kadınlarının yalnızca dünya ekonomisine entegre edilmiş pasif mağdurlardan ibaret olmadığını, aynı zamanda direnişin gayet yaratıcı biçimlerini nasıl geliştirdiğini de gösteriyor.
Anlıyorum Ama Konuşamıyorum
Batı”da, büyük şehir ortamında büyüyen Kürt gençlerin kimliklerini keşfetme hikâyeleri… Kâh “Türkler” tarafından, kâh “gerçek Kürtler” tarafından yadırganarak…
Benim Adım 1864Çerkes Hikâyeleri
“Türk ırkının necip güzelliğini” temsil eden “Çerkes prensesi” Keriman hanımdan, Çerkescesi tek kelimeden ibaret olana… “Köle”den “at hırsızı”na… “Ermeni yetimi” tutandan, “devletine hayırlı bir asker” olana… Her biri bir roman nüvesi barındıran “münferit” hayat hikâyeleri bir halkın gerçekliğinin farklı yüzlerine mercek tutuyor.
"Dünyada Van"Nüfus, Etnisite, Tarih ve Toplum
Van, “Dünyada Van, ahirette iman” veya “Bu dünyada Van, öbür dünyada cennet” gibi özlü sözlerle methedilmiş bir diyar. Kadim bir medeniyet merkezi, bir geçit yeri, çok şeyler görmüş geçirmiş, kimlerin kimlerin yurt tuttuğu veya ağırlandığı bir belde. Bu derleme, Van’ı mümkün olduğunca çok cephesiyle tanımaya dönük bir çalışma.
Ne Mutlu Türküm DiyebileneTürk Ulusal Kimliğinin Etno-Seküler Sınırları (1919-1938)
Türk ulusal kimliğine ilişkin hala süregiden tartışmaların kutuplarında iki tasavvur duruyor: Vatandaşlık esasına dayalı anlayış ve etnik-kültürel kimlik esasına dayalı anlayış. Ahmet Yıldız`ın incelemesi, Türkiye`de milli kimliğin inşa sürecinde etnik-kültürel kimlik vurgusunun ve tazyikinin en güçlü olduğu evreyi ele alıyor: 1919-1939 Dönemi.