"Toplum" için arama sonuçları - 16. sayfa

Serbest Cumhuriyet Fırkası
Serbest Cumhuriyet Fırkası, cumhuriyet dönemi siyasal alanının oluşumunda "iktidar"daki partiye karşı örgütlenmiş bir toplumsal muhalefeti ifade eder. Siyasal partiler literatüründe ağırlıklı olarak "gerici yığınlar"ın bir kalkışması olarak ele alınan, uygulanan modernleşme projesine karşı geleneksel-tutucu çizginin siyasal örgütü olarak yaftalanan bir partidir.
Tuhaf Zamanlar
20. yüzyıl tarihini diğer asırlarınkinden ayıran en önemli izler; dünya savaşları, siyasal devrimler, imparatorluklardan ulus devletlere geçişler, kültürel alt üst oluşlar, toplumsal çatışmalar, iktisadi düzenler ve düzensizlikler ve tüm bunların etrafında oluşan modern kültürel bir hayat içerisinde sürülür.
Türkiye, İslam ve Sekülarizm
Dinin toplumsal hayatta oynadığı rol, dinî kurumların Cumhuriyet döneminin modernleşme perspektifiyle yaşadığı gerilimli ilişki, toplumbilimleri açısından çeşitli tartışmalara yol açmıştır. Şerif Mardin’in bu kitapta bir araya getirilen makaleleri, 19. yüzyıldaki siyasal tartışmalardan AKP’ye uzanan gerilim hatlarının siyasal düşüncede ve siyaset sahnesinde nasıl bir rol oynadığını inceliyor.
Osmanlı Kapısında Büyümek
Toplumunun tüm kesimlerine ve meselelerine duyarlı olan Ahmet Mithat Efendi, eserlerinde Osmanlı’nın çok milletli yapısını yansıtmıştır. Osmanlı Devleti’nin pek çok sorunla yüz yüze kaldığı, reformlarla Batı karşısında siyasî bütünlüğünü ve varlığını sürdürmeye çalıştığı bir dönemde yazmış, bu sorunlara cevap aramıştır. Gayrimüslim nüfusun da önemli bir mesele olarak ortaya çıktığı süreçte, sorunu “Osmanlılık” üst kimliği içinde çözmek gerektiğini savunmuştur.
Ortadoğu'da Maduniyet
İran kökenli araştırmacı Asef Bayat, Müslüman Ortadoğu toplumlarındaki toplumsal değişime, Oryantalizmin kalıplarını kıran bir bakışın imkânlarını sunuyor elinizdeki derlemede. Her şeyden önce, "durağan" bir karakteri, bir "kendine özgülüğü" değil; değişimi vurgulayarak ve "küresel güneyin" başka ülkeleriyle benzerliklere dikkat çekerek bakıyor bu toplumlara.
Bolşevik İhtilâli ve Osmanlılar
Uygur Kocabaşoğlu ve Metin Berke’nin olağanüstü emekleriyle hazırlanan bu eserde, sosyalizm algısının ve genel anlamda ihtilâllerin Osmanlı toplumunda nasıl karşılandığı ve algılandığı yalnızca Rusya’daki devrimle değil, 1840’larda başlayan, Komün günlerine geri giden, 1917 ile canlanan ve 1920’lerde politik stratejiler gerekçesiyle güncellenen bir süreçte ele alınıyor.
Sosyal Politika Yazıları
Küreselleşme, özellikle zengin ülke devletlerinin yerleşmiş sosyal güvenlik programlarını sürdürebilme kapasitesini tehdit ediyor. 1945 sonrası dönemde fabrikalar işlerken ve insanlar hayat boyu sürdürecekleri işlerde çalışırken, gerek patronlar gerekse refah devletleri cömert bir sosyal güvenlik platformunun oluşmasını kabullenmişlerdi.
İçimizdeki Öteki
Ermeni “sorunu”, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi “çabasıyla” ayağına doladığı bağlardan birisi haline geldi. Tartışmanın yapılmasında ısrar edenler, bu tartışmanın kendisiyle barışık bir toplumun geleceği için ne kadar elzem olduğunu söylerken; tartışmanın “ihanet” olduğunda ısrar edenler adeta kutsallıkla çevrelenmiş bir geçmişe halel geleceğinden endişeli bir ruh hali içindeler.
Kadınların Sınıfı
Kadınların Sınıfı, toplumun temel düzenleyici ilkeleri olan sınıfın ve cinsiyetin gündelik yaşam içinde nasıl birbirleri üzerinden kurulduklarını araştırıyor. Kadınların hangi sınıftan olurlarsa olsunlar, sadece kadın olarak ezildikleri doğru olsa bile, bu ezilmenin onları kızkardeş yapıp yapmadığını sorguluyor. Sınıfsal farklılıkların cinsiyete birer “ek” olmanın ötesinde, kadınlığın kurucu bileşenleri olduğunu iddia ediyor ve bu iddiasını gündelikçiler ve ev hanımlarının ilişkisinde sınıyor.
Kültürün Özelleştirilmesi
Chin-tao Wu, Kültürün Özelleştirilmesi'nde sanatın 1980'lerden sonra tırmanan "işletmeleşme" sürecini araştırıyor. Küresel şirketlerin denetimine giren sanat, bu şirketlerin tanıtım, yayılma ve iktidar stratejilerinde kullanılan bir araca indirgeniyor. Chin-tao Wu, bu indirgemenin altında yatan toplumsal, hukukî, örgütsel süreçleri inceliyor.
Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914
Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914’te Şevket Pamuk, bu tarihin aslî unsurları olan insanları taraf oldukları iktisadî ilişkiler içine yerleştirerek imparatorluğun iktisadî tarihini öne çıkarıyor. Sıradan insanların varoluş koşullarını, direnişlerini, devletle başetme pratiklerini izliyor. Osmanlı toplumsal düzenini, toprak rejimini, belirli bir toplumsal kültürün iktisadî yapıları nasıl algılayıp, kendi gündelik hayatı içinde nasıl konumlandırdığını inceliyor. Geniş bir coğrafyaya yayılan imparatorluğun dört yüz yıllık bir zaman dilimi içerisindeki hareketli toplumsal hayatını akıcı bir dille anlatıyor.
Anahtar Sözcükler
18. yüzyıldan 19. yüzyıla dönüldüğünde İngiliz toplumu, Fransız Devrimi ve Endüstri Devrimi arasında değişiyor, bu değişim gündelik hayatta, dil ve anlayış farklılıklarını beraberinde getiriyordu. Kültür denen büyük gövdeye sınıf, sanat, endüstri ve demokrasi sözcükleri dahil oluyor, başka sözcükler de yeni bir tanımlama, anlamlandırma için dilin dünyasına sızıyordu.
Kıbrıs'ın Sosyo-Ekonomik Tarihi 1726-1750
Bazen coğrafyanın insanlara, toplumlara dayattığı kaderler vardır. Akdeniz’in ortasında her türlü üs olabilme imkânına sahip Kıbrıs’ın kaderini de böyle düşünmek gerekir. Osmanlı İmparatorluğu’nun güneyini emniyete almak ve deniz ticaretine bir şekilde dahil olmak için zaptettiği, egemenliğini uzun süre devam ettirdiği ada üzerinde kendi kurumsal yapısını tesis etmemesi düşünülemezdi.
Bir Otorite Tarihi
Otorite, toplumun çeşitli düzeylerinde, okulda, ailede, işyerinde ya da devletin elinde aslında uzun bir zamandır krizde. Bu krizin ne olduğunu ya da nasıl aşılacağını anlayabilmek için öncelikle otoritenin ne olduğunu ortaya koymak gerek. Gérard Mendel, bu sorunun cevabını bulmak için tarihe dönmemizi öneriyor. Hindistan’dan Afrika’ya, Antik Çağ’dan bugüne, Mendel’e göre her yerde ve her zaman otoritenin temelinde ortak bir antropolojik zemin vardı.
Şerif Mardin'e Armağan
“Şerif Mardin Türk siyasi düşüncesini (kendi deyimiyle, çoğunlukla ‘keçiboynuzu’ olsa bile) önemseyerek ve Avrupa/dünya siyasi düşüncesinin kavramlarıyla incelemiş, ‘biz bize benzeriz’ yollu milliyetçi devekuşluğuna itibar etmemiştir. (...)
Başkalarının Kiri
Gül Özyeğin, öncü niteliğindeki bu çalışmasında, ev işlerini zamanın içine çekiyor – zamanın, tarihin, toplumsallığın. Bunu yaparken, gündelik hayatın ince kıvrımları içinde yol alıyor, gündelikçiler ve hanımları arasındaki mahrem ilişkileri birer iktidar ilişkisi olarak inceliyor. Modern orta sınıf ev kadınlığının ayrılmaz bir parçası olan ücretli ev hizmetlerinin kadınlar arası ilişkilerle olduğu kadar, toplumsal iktidarla ve ataerkiyle bağlantılarını ortaya koyuyor.
Emek
Çalışma, hem söylemde hem gerçeklikte, ulus için ürün zenginliğini artırma, birey için gelir sağlama, kapitalist sınıf için de kâr etme yolu oldu hep. Maddeyi insanın kullanabileceği ürünler haline getirmenin, doğayı dönüştürmenin, dünyayı insanlaştırmanın aracı olmanın yanında, emek, bireyi topluma bağlayan en önemli unsurlardan biridir.
Türk Devrimi ve İstikbali
Türkiye’nin toplumsal ve siyasal değişim tarihinde ihmal edilmeyecek önemde bir olaydır 1908 Devrimi. Bu devrim, ilk aylarında, Osmanlı İmparatorluğu’nun çoketnili yapısıyla yaşamaya devam edebileceği ümidini de yaratmıştı. Elinizdeki kitap, sonradan boşa çıkan bu ümidin o sıralar nasıl güçlü bir ihtimal olarak algılanabildiğine tanıklık ediyor.
Tribün Cemaatinin Öfkesi
Artun Ünsal, Türkiye futbolundaki şiddeti, çok geniş bir bakış açısından ele alıyor. Her şeyden önce, bu oyunun ve onun toplumsal ortamının bünyesinde barındırdığı şiddet potansiyelini gözardı etmeden... ve konuyu polisiye bakış açısına sıkıştırmadan. Sorunun ciddiyetini bilerek, ama “ihtiyatlı iyimserliği” yitirmeden.
"Baraka"dan Gecekonduya
Bu klasik önemdeki çalışmada, “Modern Türkiye”nin karakteristik olgularından biri olan “gecekondu”nun oluşum süreci, belki de en çarpıcı bir biçimde yaşandığı yerde, Ankara örneğinde inceleniyor. Çarpıcı; çünkü başkent Ankara, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren ‘numunelik’ olmak üzere planlanmış bir kent. Kitapta, siyasal-ekonomik ortamdaki ve kentsel yaşantıdaki dönüşümlerin ve toplumsal farklılaşmaların, mekâna nasıl yansıdığına dair çok boyutlu bir bakış açısı sunuluyor.
Kriz Yönetimi
Ulusal ve uluslararası ekonomik, siyasal ve hukuksal yapı; bireyin farklılaşan beklentileri, yeni toplumsal alanlar, sosyal sorumluluk anlayışındaki gelişmeler, insan kaynağının yapısı, teknolojiye bağımlı çalışma, yönetsel başarısızlık, yoğun ve acımasız rekabet gibi pek çok öge, örgütlerin er ya da geç bir kriz ile karşılaşacaklarının garantisi gibidir.
Sürgün, Göç ve Ölüm
Kürtler, modernleşmeyi çift katlı bir dayatma olarak yaşamak zorunda kalmış halklardan biridir. O nedenle de bu süreci geleneksel toplum ve hayatın kurum, değer ve ilişkilerinin çöküşü, yenilerin doğuş ve yerleşme sancıları ile yaşanmış bir toplumsal-kültürel tarih olarak değil, isyanlar, iskân ve ilticalarla yüklü bir siyasal tarihin ağırlığı altında yaşadılar.
1 Mayıs Mahallesi
Toplumsal hafızada “12 Eylül 1980 öncesi”nin simgelerinden biridir 1 Mayıs Mahallesi. O yılları devlet otoritesinin acze düştüğü bir terör ve kaos dönemi olarak görenler için, bu olumsuzluğun simgesi. 1960-1980 döneminin siyasal ve toplumsal hareketliliğinde devrimci bir durumun alâmetlerini görenler için ise, bu umudun simgelerinden biri.
"Gürbüz ve Yavuz Evlatlar"
Günümüzde eğlence endüstrisinin dev bir kolu olarak öne çıkan spor, 20. yüzyıl ortalarına kadar, ağırlıklı olarak başka bir işleve sahipti. Biyo-politika işleviydi bu; modern devletin nüfusu ve hayatı yönetme projesinin bir boyutuydu. Elinizdeki kitap, Türkiye’de ‘Erken Cumhuriyet’ döneminde bu politikanın nasıl işlediğini inceliyor. Yeni Türkiye devletinin beden terbiyesi ve spora yüklediği işlevleri ortaya koyuyor: Sosyal devletin gelişmesinin bir boyutu... Nüfus ve sağlık politikalarının bir parçası... Öjenik hedefler (ırk hıfzıssıhhası)... Bir sosyal disiplin yöntemi... Toplumun militaristleştirilmesinin bir aracı...