Kentleşme, Çevre ve Ekoloji - 2. sayfa

Esmer Yakalılar
Kent-Sınıf-Kimlik ve Kürt Emeği

Polat S. Alpman, “en alttakiler” olarak Kürt emekçilerin dünyasını anlatıyor bu kitapta. Onların yoğunlaştıkları İstanbul-Tarlabaşı’ndaki emek ve hayat pratiklerine bakıyor. Kürt mâdunların deneyiminde sınıf ve etnik kimlikle ilgili algıların nasıl bir ilişki içinde kurulduğunu inceliyor.

İnşaat Ya Resulullah

Elinizdeki derleme, inşaat ‘olayını’ birçok cephesiyle ele alan makaleleri bir araya getiriyor. İnşaatın rant dağıtımından korporatizme uzanan ekonomi-politik hikmeti… Mülkiyetten büyümeye hâlelenen “manevî”-psikolojik hikmeti… Cami mimarlığı, “kubbe” imgesi… “Büyüklük” tutkusu... İnşaat projelerinin şehir-toplum-insan tasavvurlarıyla alakası… İnşaatçiliğin meslekî şehveti ve “Şantiyeler kralı” Ali Ağaoğlu… Depremlerin öğretemediği…

"Mış Gibi Site"
Ankara’da Bir TOKİ-Gecekondu Dönüşüm Sitesi

Neoliberal kentsel dönüşümün analizini, roman canlılığıyla yapan bir çalışma.

Kıyamet Makinesi
Dünyanın En Pahalı Yakıtı Nükleer Enerjinin Ağır Bedeli

Cohen ve McKillop ise Kıyamet Makinesi’nde enerji politikaları, ticari çıkarlar, çevreciler, sağlık politikaları, uluslararası kuruluşlar, siyaset, zehirli atıklar, artan maliyetler, Kuzey-Güney gerilimi gibi iç içe geçmiş konuların arasından nükleer enerjiyi tüm yönleriyle ele alarak doğru bilinen yanlışları, mitleri, şaşırtıcı gerçekleri sergiliyorlar.

Bu Çamuru Beraber Çiğnedik
Bir Gecekondu Mahallesi Hikâyesi

Muazzam canlı malzemesiyle, roman lezzetiyle okunacak bir araştırma.

Türkiye Coğrafyası

Marcel Bazin ve Stéphane de Tapia’dan, Türkiye’yi çok geniş kapsamda ve detaylı bir şekilde incelerken, aynı zamanda zihinlerde yer etmiş coğrafya kavramını da değiştirebilecek nitelikte bir çalışma.

Kenarın Kitabı
“Ara”da Kalmak, Çeperde Yaşamak

Kenarın Kitabı, şehirlerin kentsel sahnesinin kenarlarına bakıyor. Kentsel dönüşümün gözden ıraklaştırılan sahne arkalarına bakıyor.

Milyonluk Manzara
Kentsel Dönüşümün Resimleri

Kentsel dönüşüm kenti nasıl dönüştürüyor, neye dönüştürüyor? Kentsel dönüşümün ortaya çıkardığı manzara nedir? Hem mecazi anlamıyla, nasıl bir manzara: Nasıl bir mekânsal düzen, nasıl bir sosyal ilişki örgüsü, nasıl bir sınıfsal-toplumsal doku? Hem de düz anlamıyla, nasıl bir manzara: nasıl bir peyzaj, nasıl bir coğrafya, nasıl bir kent resmi?

Bildiğimiz Tarımın Sonu
Küresel İktidar ve Köylülük

10 yılı aşan bir ortak çalışmanın ürünü olan bu eserde Çağlar Keyder ve Zafer Yenal, tarım sorununu ve kırsal yapıların dönüşümünü, metalaşma, köylünün mülksüzleşmesi ve siyaset bağlamında tartışmaya açıyor.

İstanbul’la Yüzleşme Denemeleri
Çeperler, Hareketlilik ve Kentsel Bellek

Jean-François Pérouse’un 1990’ların ortasından bu yana yürüttüğü çalışmaların bir özeti olan İstanbul’la Yüzleşme Denemeleri, İstanbul hakkında yazılan kitapların hemen hepsinde baş köşeyi alan tarihî, turistik ve şık semtlerin sınırları dışına çıkarak kentin yüzölçümünün %95’ini ve toplam nüfusun %90’ını içeren “çeper”lere odaklanıyor.

"Baraka"dan Gecekonduya
Ankara'da Kentsel Mekanın Dönüşümü: 1923-1960

Bu klasik önemdeki çalışmada, “Modern Türkiye”nin karakteristik olgularından biri olan “gecekondu”nun oluşum süreci, belki de en çarpıcı bir biçimde yaşandığı yerde, Ankara örneğinde inceleniyor. Çarpıcı; çünkü başkent Ankara, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren ‘numunelik’ olmak üzere planlanmış bir kent. Kitapta, siyasal-ekonomik ortamdaki ve kentsel yaşantıdaki dönüşümlerin ve toplumsal farklılaşmaların, mekâna nasıl yansıdığına dair çok boyutlu bir bakış açısı sunuluyor.

Başkent Üzerine Mekân-Politik Tezler
Ankara'nın Kamusal Yüzleri

Ankara´nın `başkent` kimliğini ve ondan öte Cumhuriyet´i, ulus-devleti simgeleyen üç meydanı: Kızılay-Ulus-Sıhhıye... 1950´lere dek, Cumhuriyet´in kamusal mekânları idi bu meydanlar... Sonra, gitgide, bir yandan trafik kavşağına dönüştürülerek depolitize edildiler, bir yandan da `öngörülmemiş`, ya da `istenmeyen` bir çoğulculuğa alan açtılar.

Dünya Satılık Değildir
Pisboğazlılığa karşı köylüler

Büyük şirketler kâr etmek için dünyanın her köşesini, bütün kaynaklarını, doğasını ve insanları kullanıyorlar. Durmak bilmeyen bir kâr hırsına tâbi olarak, bazen aralarında anlaşıp bazen çatışarak, canlıların doğasını değiştiriyorlar. Devlet(ler)i de amaçlarına alet ediyorlar. Çok şeyi kaybettik, birileri buna dur demedikçe daha da kaybedeceğiz.