Çağdaş Türkiye Edebiyatı - 32. sayfa

Tek Kişilik Ölüm

Tüm korku filmlerinin yok edici yaratıklarını bir kente dolduran insanlar, şimdiye dek görülmemiş bir yontu tarzı bulan, intihar eden kasabalılar, eski bir tapınağı ararken aynı zamanda varoluşuyla kumar masasına oturan kaşif ve gezgin, öldüğü daha çabuk farkedilsin diye ille de o koltuğa oturup ayaklarını uzatan Y. ile, Nuray Tekin, uzun süreceği belli bir koşuya başlıyor... `Ne yapıyorsun deseler `öykü oluyorum` derdim... sorsalar `akşam oluyorum` derdim...`

Mithat and Mirsat

“Başlangıçta Muhlis Bey vardı”... Latif’in Behiç Pek’le birlikte yarattığı, 1980’ler boyunca Türkiye’nin en popüler çizgi kahramanı olan, ismi sıralara, tişörtlere yazılan Muhlis Bey. Muhlis Bey Mithat’ı yanına çırak olarak aldı. “Yavllum Mittat”, epey ünlenip bazı anlaşmazlıklar da çıkınca, ayrılıp kendi işini kurdu; “ustta” oldu.

Boyut Farkı

Türkiye’de fantastik çizgi öyküye/romana ilk cesaret edenlerden biri, Nuri Kurtcebe. Boyut Farkı albümü, soyut anlatımlarıyla, uzaylı ve hiçbir yerli garip yaratıklarıyla, fantastik öykülerinin kimi zaman fonunda kimi zaman göbeğinde göz kırpan tanıdık manzaralarla, Nuri Kurtcebe’nin en uçuk çalışmalarından bir demet.

Macbeth

Shakespeare’in Macbeth’inden memleketimizin ve milletimizin şartlarına mahsus bir uyarlama. Netice -ister istemez- bir alaturka skandal. Yazar, fiîlinin “ithal ikameci tutkulara” yorulmamasını istiyor: “Cüretkarlığımın sebebi, milletimizin çoktan hak etmiş olduğu halde kendi öz Macbeth’ine kavuşamayışından duyduğum soylu huzursuzluktur.”

Merdivenaltı

Onları `korkularını yenme`nin bir yolu olarak `kendisi için` yazdığını, yazıp bitirmesiyle de onlarla ilişiğini kestiğini söyleyen Yeşim Dorman Müderrisoğlu`nun hikaye kitabının adı, bu `ilişik kesme`nin izini taşıyor: `Merdivenaltı`na süpürülmüş hikayeler.

Vicdan

Bünyesinde olgunlaştıkları mizah dergilerinin sınırlarını zorlayarak yeni çizgi roman çığırını açan kuşağın ilk akla gelen isimlerinden biri. Vicdan da “yeni” tip çizgi roman kahramanlarından... Bir sokak kedisi. İstanbullu.

Eyvah! Mezun Oldum

Açıkça ve hakikaten, küçük memurların, işçilerin, emekli, dul ve yetimlerin, seyyar-cıların, konducuların, mahalle delikanlılarının, “gayrımeşru alem”in ufaklarının ve öğrencilerin tarafını tutan, muzip ve acı, keskin gözlemci ve her şeye rağmen hayata sarılma coşkusunu öne çıkaran çizgi öyküler.

Enver Paşa'nın Anıları
1881-1908

İttihat ve Terakki’nin ve 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimindeki en yetkili kişilerden (birincisi değilse) biri olan Enver Paşa’nın anıları. İktidarının doruğuna giden yolun ilk basamaklarını çıkmakta bulunduğu 1908 öncesi yıllarla sınırlı da olsa, Enver Paşa’dan kalan tek hatırat - ve ilk kez - yayımlanıyor.

Ben Frankfurt'ta Şöförken

Türkiye’deki başarılı tiyatroculuk ve gazetecilik kariyerine, 12 Eylül’den sonra siyasi mülteci olarak yaşamını sürdürmek zorunda kaldığı Almanya’da geçim uğruna taksi şoförlüğünü ekleyen Aydın Engin’in taksicilik anıları. Otuz yılı bulmasına rağmen hala tamamıyla kurumlaşmayan, dolayısıyla “macera” boyutu bitmeyen “Almancılığa”, Doğulu insana ve ve Batılı insana dair, hicivle yüklü gözlemler.

Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e
Hatıralarım

II. Meşrutiyet döneminin önemli siyaset ve fikir adamlarından biriydi. Yakın çevresinde Tevfik Fikret, Mehmet Âkif, Hüseyin Cahit, Abdullah Cevdet, Ziya Gökalp, Fatih Gökmen gibi, dönemin değişik fikir akımlarına mensup kişiler vardı. Büyük Türk Lügatı başta olmak üzere vazgeçilmez eserler yazdı. Bir o kadarını da geriye bıraktı.

Bekle Dedim Gölgeye

Polisiye entrikanın berisinde, bir kuşağın geçmişiyle ve kendisiyle hesaplaşmasının gerilimi var Bekle Dedim Gölgeye’de. Arkadaşlık, ahlâk ve sadakatle ilgili, iktidar tutkusuyla ilgili, her kuşağın yeniden keşfetmesi gereken, veya belki her kuşakta yeniden yitirilen değerlerle hesaplaşma var.

Nostaljisi Kandilli

“...Evet, karikatür genç bir şey. Genç derken, tanımlayalım tabiî, kime, neye genç diyorum. Ben maddî ve manevî yatırımını yapmamış, bu yüzden de sürüp giden düzene eklemlenmemiş insanlara genç diyorum. Gençler topluma dışarıdan bakabiliyorlar, kendilerini henüz kafese girmiş biri gibi görmediklerinden rahatça gülüp dalgalarını geçebiliyorlar.

The Selamınaleyküm-Yes Problem

“...ne bileyim, bazen işimi tuhaf ve komik bulduğum oluyor mesela... Yani, bu yaşa geldik, hala böyle mikiler çiziyoruz falan gibi. Ama bazen de işimin ciddiyeti beni kara kara düşündürüyor doğrusu. Bazen karikatürcü olmanın yalnızlığı, ne kadar toplumsal, kitlesel bir şey gibi gözükse de toplum dışılığı... "

Erkek Hikayeleri

“Mars’ta hayat var mı?” türünden bir soru: Erkeklerin bir iç dünyası var mı? Anlatılacak, anlaşılacak bir yanı var mıdır erkeklerin, zaten apaçık görünenin ötesinde? Boyundurukları altında bir dünyada bile ancak ilâve boyunduruklar takınarak kendini koruyabilen bu canlı türünün acayipliklerine akıl sır erdirmek mümkün mü

Talât Paşa'nın Anıları

Küçük bir posta memurluğundan, İttihat ve Terakki’nin sivil kanat liderliğine... Türkiye, tarihinin en çalkantılı ve bunalımlı dönemini, onun iktidarda bulunduğu yıllarda yaşadı.

Geçtiğim Günlerden

Cumhuriyet tarihinin, daima hararetli tartışmaların konusu olmuş kişilerinden Hasan Ali Yücel’in kitabına yazdığı önsözde Can Yücel şunları söylüyor: “Yakınlarının hitabıyla Hasan Ali’nin çocukluk anılarından derlenmiş bu kitapçık, bütün tefrika dağınıklığına rağmen, tarihî bir boyutu içeriyor.

Bir Ömür Boyunca

Asıl olarak 1922-1938 arasındaki sürgün anılarını kapsayan, yer yer Mütareke öncesine de uzanan, Kurtuluş Savaşı yılları İstanbul’una ilişkin ayrıntılar veren yazarın, 1965’deki ölümünden bu yana kitap halinde yayımlanan en güzel ve en önemli eseri.

Sıradışı Bir Jön Türk
Ubeydullah Efendi'nin Amerika Hatıraları

Ubeydullah Efendi (1858-1937), sarıklı-cübbeli bir Jön Türk’tü. Onun çelişkilerle dolu kişiliği, Jön Türkler’in türdeşlikten ne kadar uzak oldukları hakkında fikir vericidir. II. Abdülhamid, Ubeydullah Efendi’yi (bugünkü Libya’nın güneyinde, Büyük Sahra’da bulunan) Taif’e sürmüş, İttihat ve Terakki ise İkinci Meşrutiyet’te üç defa mebus seçtirmişti.

Aşk Meleğinin İşleri

Bir sahil kasabasının çocuklarıyla bir büyük kent apartmanının yaşlılarına çok farklı öykülerde benzer bir insanlık hâlini yaşatan o meşhur meleğin izini süren öyküler, Zeynep Avcı’nın yazdıkları.

Aşkım Bana Resimaltı

Hep tanıdığımız insanlar, hep bildiğimiz şeyler hakkında, konudan konuya, daldan dala, delice bir imge akışı… Şehir ve iş hayatının, kadınların ve erkeklerin gündelik harp sahneleri… Sıradan hayatlara sinmiş küçük numaralarla, küçük hesaplarla, küçük stratejilerle ilgili bir tür ‘ortam dinlemesi’… Nehir roman misali, bir nehir sit-com…

Refakatçi

Kız çocuğu 12 yaşında, bir resim dehası olarak kabul ediliyor, büyük bir holdingin tek varisi... Kahramanımız, bir gemi yolculuğu boyunca bu çocuğun refakatçiliğini yapacaktır; para karşılığında tabii. Gemi hareket eder, “iş”le beraber gerilim ve oyun da başlar. Üstelik oyuna hesapta olmayan aktörler de katılır.