Çağdaş Türkiye Edebiyatı - 33. sayfa

Bir Bilim Adamının Romanı

Ülkemizde pek benimsenmemiş bir dalda, biyografik roman türünde, Oğuz Atay’ın, kendine özgü üslubu ve kurgusuyla, kendi hocası da olan Mustafa İnan’ı anlatışı.

Anayurt Oteli

İnsanlar arasındaki iletişimsizliğin korkunç sonuçlarıyla somutlanışı. “Sıradan insanlar”ın kavranması zor iç dünyaları. Çağımız insanının bireysellikten toplumsallığa, yöresellikten evrenselliğe uzanan kimlik arayışı.

Aylak Adam

Gerçek sevgiyi arayan, böylece korkuluksuz köprüden yuvarlanmamaya çalışan Aylak Adam, sinemalar, ressam atölyelerinde, meyhanelerde, bir türlü iletişim kuramadığı kalabalıkların arasında... Kitaplar, içki... yine içki... Sınırları aşılamayan dar çevrede dönenen sıkıntılar, mutluluğa yaklaşıp uzaklaşmalar... Temel sorun iletişimsizlik.

Gece

Her gün birçok insanın can verdiği, pek çoğunun yaralandığı, benliğimizde derin iz bırakan baskı ve yıldırma dönemi. Yılgının ve kıyımın maşası olan insancıklar: Gecenin işçileri. “Gece”nin “yalanı bir düzen haline getirme” çabasındaki sahipleri. Yakın geçmişte yaşadığımız kargaşayı alışılmış çerçevenin dışında ele alan, okuru şaşırtan ve ürküten bir eser.

Oyunlarla Yaşayanlar

Tanzimat’tan bu yana sürekli değişen politik ve toplumsal değerler karşısında tutunmaya çalışan Türk okur-yazarının kara güldürüsü.

Jönler

II. Meşrutiyet’i hazırlayan çeşitli siyasî ve fikrî örgütlenmeler, basın-yayın etkinlikleri Paris, Cenevre, Kahire gibi merkezlerde yoğunlaşır. İşte Bekir Fahri’nin, 1900’lerde Mısır’da yaşayan Jön Türkleri konu edindiği Jönler romanı bu açıdan ayrı bir önem taşımaktadır

Ten ve Gölge

Usta hikayeci Aktunç’tan gerçeği algılama ve yansıtma biçimi çok farklı, dili ve üslubu iyice süzülmüş ondokuz hikaye. Yakın tarihimizin odak noktalarını tek tek her bireyde, her ortamda ve anlatım biçiminde yakalayabilen ürünler.

Geceyi Tanıdım Erostratus

Gündelik gerçeklikten yola çıkılarak yazılmış, ama fantastik öğelerle bezenmiş metinler. Yaşananla tasarlanan, gerçekle düş arasındaki sınırı anlatan, hayatı yakınmadan algılayan, birbirini tamamlayan hikayeler.

Korkuyu Beklerken

Oğuz Atay’ın hikayeleri, gündelik hayatı kavrayış derinliği, anlatım zenginliği ve okuru alıp götürmedeki enerjileri bakımından romanlarından geri kalmaz. Kitaba adını veren hikayenin korkuyu beklerken kendini evine hapseden kahramanı, Atay’ın edebiyat güzergahındaki farklılığının en büyük kanıtlarından.

Tutunamayanlar

Küçük burjuva dünyasını zekice alaya alan Atay “saldırısını, tutunanların anlamayacağı, red edeceği türden bir romanla yapar."

Tehlikeli Oyunlar

Kişinin kendiyle savaşmasını ve yenmesini, kendini dönüştürmesini önemli bir sorun olarak algılamaya çağıran, çarpıcı ve sarsıcı bir roman.