Çağdaş Dünya Edebiyatı - 9. sayfa

Buz Üstünde Piknik

Viktor, çekmeceleri tamamlanmamış sayısız kısa hikâye ile dolu, kendi halinde bir yazardır. Hayalini kurduğu edebi başarıya ulaşmak şöyle dursun, yazdıklarından kazandığı para mütevazı hayatını sürdürmesine bile zar zor yetmektedir.

Orlando
Yaşamöyküsü

Orlando, Virginia Woolf’un en tuhaf, en ilginç, mizah dozu en yüksek kitaplarından biridir. Yazar, en büyük eserleri sayılan Deniz Feneri ve Dalgalar arasına sıkıştırdığı ve bir yaz tatilinde bir çırpıda yazdığı bu romanla sıradışı bir kahramanın olağanüstü öyküsünü, İngiltere tarihinin son dört yüzyıl boyunca geçirdiği dönüşümleri ve bunların İngiliz yazınındaki yansımalarını ince değinmelerle, keskin bir mizahla, çarpıcı simgelerle aktarır.

Dal ve Budak

Cinsel kimliklerin yer değiştirmesi çağımızın en çok ilgi gören, araştırmalara ve kurgulara konu olan temalarından biri. Çağdaş İngiliz edebiyatının “yaramaz” çocuğu Will Self, Dal ve Budak’ta iki uzun öyküyle erkek olan kadının ve kadın olan erkeğin ruh hallerini, bireysel ve toplumsal kimliklerindeki travmatik değişimleri ince bir mizahla yansıtırken, kurulu düzenin getirdiği kurumsallaşmış değerlerin benliklerimize ne denli işlediğini, cinsel kimliklerimizin en sıradan olaylarda bile dünyaya bakışımızı nasıl etkilediğini başarılı bir kurguyla bizlere aktarıyor.

Yokuştaki Salyangoz

Yokuştaki Salyangoz, biri cehaletin diğeri bürokrasinin hüküm sürdüğü bir dünyada insanca bir yaşamın ve bilginin hasretini çeken iki entelektüelin öyküsü. İki kahraman roman boyunca hiç karşılaşmazlar; ama Kandid’i bitmeyen arayışının başına, Pepper’i ise iktidar koltuğuna getiren yazgıları aynı tutku tarafından belirlenir: Karanlık ve gizemli orman.

Düşmüş Melek

İsveç’in en önemli çağdaş yazarlarından Per Olov Enquist’in bu kitabını belli bir kategoriye dahil etmek kolay değil. Enquist kitabı roman tekniğiyle yazmış, ama kullandığı dile yoğun bir şiirsellik hâkim; ayrıca kitabın bölümleri (Ön şarkı, Düşmüş Meleğin şarkısı, Coda) bir oratoryo etkisi yaratıyor.

Miguel Sokağı

Miguel Sokağı, ünlü yazar V.S. Naipaul’un Gerillalar, Taklitçiler ve Nehrin Dönemeci’nden sonra Türkçe’ye çevrilen dördüncü romanı. Doğduğu ve ilk gençliğini geçirdiği kenti anlattığı bu kitabında Naipaul, diğer kitaplarında görmeye alışmadığımız lirik bir dil kullanıyor ve diyaloglara daha çok yer veriyor.

Tek Meyve Portakal Değildir

Jeanette Winterson’un Whitbread ödüllü ilk kitabı, ülkemizde haklı bir ün ve sadık bir okuyucu kitlesi kazanan yazarın hayranlarını memnun edecek bir özelliğe sahip; Winterson bu kitabında fantastik bir kurguyla kendi yaşamından kesitler veriyor.

İnsanın Bir Dakikası

İnsanın Bir Dakikası, olmayan üç kitap hakkındaki eleştirilerden oluşan bir eser. Eleştirilen kitaplardan ilki, bir dakika içinde yeryüzünde kaç şimşek çaktığı, kaç ton su fışkırdığı, kaç kişinin seviştiği, kaç kişinin doğal nedenlerle öldüğü gibi niceliksel bilgiler veriyor.

Rua, Dam, Vale

“Bütün romanlarımın en şenliklisi, şu hergelenin cingözüdür. Karmaşık ve esritici oluşunu ne sürgün, ne yokluk, ne özlem etkiledi. 1927 yazında Pomeranya Körfezi’nin kumsallarında yaratıldı, ertesi kış Berlin’de kuruldu ve orada, 1928 yazında tamamlandıktan sonra ekim başlarında, sürgün Rusların yayımevi ‘Slovo’ tarafından Korol’, Dama, Valet adıyla yayımlandı..."

Özel Bir Acı

Andrew Miller oldukça genç, ama bu gençliğine rağmen yazdığı iki kitapla kısa sürede ‘şöhret’e ve ‘para’ya ulaşan bir yazar. 1960’da Bristol’de doğan Miller, halen Paris’te yaşıyor. 1997’de yayımlandığında ülkesi İrlanda ve İngiltere’de kısa sürede çok büyük satış rakamlarına ulaşan Özel Bir Acı başarısının tesadüfi olmadığını, -yine çok kısa sürede- birçok yabancı dilde ve ülkede yayımlanmasıyla gösterdi.

Drina Köprüsü

Bir ülkeyi ve insanlarını, onların üç yüz elli yıllık tarihine tanıklık eden bir köprünün dilinden anlatan olağanüstü bir roman. Nobelli yazar İvo Andriç, Drina Köprüsü’nde, isyanların, salgınların, savaşların ve doğal felaketlerin gölgesinde Balkanlar’ın tarihini, eski Bosna’yı, orada yaşayan halkların paylaştığı hayatı ve bu hayatın milliyetçilikler çağında nasıl değiştiğini anlatıyor.

Mavi Masal

Mavi Masal, ünlü yazarın ölümünden sonra yayımlanan bir “ilk kitap”. Sevenlerinin gün ışığına çıkardığı öykülerden oluşan bu küçük derlemede yer alan ve kitapla aynı adı taşıyan öykü, daha önce hiçbir yerde yayımlanmadı.

Dönüşüm Hastanesi

Dönüşüm Hastahanesi, Stanislaw Lem’in kimliğini “ele veren” bir kitap. Ünlü yazarın otobiyografik ögeler taşıyan bu ilk romanı İkinci Dünya Savaşı ertesinde, 1948’de yayımlandı. Savaşı, iktidarı, ahlâkı, insanlığı ve medeniyeti sorguladığı Dönüşüm Hastanesi, onun yabancısı olmadığı bir dünyayı anlatıyor.

Altın Balık

“Ey balık, küçük balık, kendine dikkat et! Dünyada seni yakalamak üzere atılmış o kadar çok olta ve ağ var ki.” Altın Balık, altı yaşındayken kaçırılan ve Kuzey Afrika’ya getirilip Lalla Asma’ya satılan Leyla’nın, doğduğu topraklara geri dönmesinin hikâyesi.

Pnin

Pnin’in baş kişisi Profesör Pnin, Lolita’nın Humbert Humbert’i gibi, Solgun Ateş’in Kinbote’u gibi, Vladimir Nabokov’un yerinden yurdundan kopmuş kahramanlarından biridir. Amerikan üniversitelerinden birinde Rus Dili ve Edebiyatı dersleri vermektedir. Pnin bu ‘yeni’ dünyada şaşkındır. Eski Dünya’dan yenisine taşıdığı anıları arasında sevdiği ama aşkına karşılık vermemiş bir eş ve onun oğlu, yürekten sevdiği anadili, eski tarz bir mizah, eski tür bir zerafet, bazı entelektüel ve dilsel incelikler, kimileri kahkahalara yol açan köklü alışkanlıklar vardır. Pnin, diretmeleri, tutturmaları, hayatla ilgili ‘miyopluğu’ içinde günü geçmiş ve komik bir karakter gibi görünür. Ama Nabokov bütün benzer karakterleri gibi, bu şaşkın roman kişisi aracılığıyla da okuru kendi şaşalamaları, kendi çıkmazları hakkında düşündürmek ister.

Lolita

Soylu bir Rus ailesinin oğlu olan Nabokov’un Lolita’sı için özetle cinsel tutkunun dünya çapında en önemli klasiklerinden biri denebilir. Okurların yabancısı olmadığı Nabokov yine dili ustalıkla kullandığı romanında, “beyaz ırktan dul bir erkeğin” küçük “su pericikleri”ne tutkusunu anlatıyor.

Fazladan Bir Adam

Jonathan Ames, ilk romanı Gece Gibi Geçiyorum’da farklı bir duyarlığın sözcülüğünü yaparak yetenekli ve yetkin bir yazar olduğunu kanıtlamıştı. Bu kez New York’ta yine farklı bir yaşantıyı, 26 yaşındaki Louis Ives il 70’lerindeki Henry Harrison’un dostluklarını konu alan yazar, bu aykırı ikili arasındaki ikircikli, mahcup, ama alabildiğine dürüst ve içten yakınlaşmayı ironik ve eğlenceli bir üslûpla anlatıyor.

Sınırda Bir Ülke

Emil Tode, ülkesinin “Ulusal Kitap Ödülü”nü kazandığı bu ilk romanında Estonyalı bir gencin, birinden kaçmaya diğerine dahil olmaya çalıştığı iki dünyayı ayıran sınırda yaşadıklarını anlatıyor.

Hoşçakal Berlin

Almanya’da havanın ‘puslanmaya’ başladığı yıllar. İdeolojik cepheleşmeler giderek keskinleşmiş, şehir faşistlerin iktidarına doğru sürüklenmektedir. SA milisleri şehre hâkim olmaya başlamış, sosyalistler, komünistler ve anti-faşistler arasında gerginlik gün be gün tırmanmaktadır.

Karşılık Görmeyen Aşklar

İngilizlerin kadri sonradan bilinen yazarı Barbara Pym’in Türkçe’deki ikinci romanı. İlk romanı Kusursuz Kadınlar’daki gibi, bu romanında da kadın dünyasını anlatıyor, Barbara Pym.

Bir Günbatımının Ayrıntıları

Orman Cini, Burada Rusça Konuşulur, Sesler, Kanat Çarpması, Tanrılar, Talihin İşi, Liman, İntikam, Lütuf, Bir Günbatımının Ayrıntıları, Fırtına, La Veneziana, Bachmann, Ejderha, Noel, Rusya’ya Hiç Gitmeyen Mektup, Kavga, Çorb’un Dönüşü, Berlin Rehber... TOPLU HİKAYELER1

Kör Talih

Bilimkurgu edebiyatın ‘duayeni’ Polonyalı yazar Stanislaw Lem’den ilginç -hem de hayli ilginç- bir roman daha... Hayat çizgilerinin onları Napoli’de buluşturduğu onbir erkek. Ortak özellikleri, 40-50 yaşlarında, uzun boylu, atletik yapılı olmamaları ve İtalyanca bilmemeleri.

Bin Dönüm

Okurların ilk kez Yedek Anahtar (İletişim, 1998) adlı romanı ile tanıştığı Amerikalı yazar Jane Smiley’den modern bir “Kral Lear” uyarlaması. Başarılı bir prodüksiyonla bir filme de (Aile Bağları) konu olan Bin Dönüm, yazara Pulitzer Ödülü ve National Book Critics Circle Ödülü’nü kazandırmıştı. Orta Amerika’da devasa bir çiftlik...

İsmail Ferik Paşa'nın Hayatı

Çağdaş Yunan edebiyatının önde gelen isimlerinden olan Rea Galanaki, tarihsel olaylara dayanan bu romanında, İsmail Ferik Paşa´nın hayatı üzerinden, ulusal kimliklerin kuruluşu ve çatışan aidiyetler meselesini işliyor. Yunan bağımsızlık Savaşı sırasında Girit´te esir alınıp devşirme olarak Mısır´a getirilen ve burada cihadiye serdarlığına kadar yükselen İsmail Ferik Paşa, doğduğu yerlere yıllar sonra bu kez, kendi soyundan insanların çıkarıldığı bir isyanı bastırmak üzere dönüyor.