Korkuyu Beklerken
Oğuz Atay’ın hikayeleri, gündelik hayatı kavrayış derinliği, anlatım zenginliği ve okuru alıp götürmedeki enerjileri bakımından romanlarından geri kalmaz. Kitaba adını veren hikayenin korkuyu beklerken kendini evine hapseden kahramanı, Atay’ın edebiyat güzergahındaki farklılığının en büyük kanıtlarından.
Kırk Ambar | Cilt 1Rümuz-ül Edeb
Kırk Ambar “bütün eserleri”ni yayımladığımız Cemil Meriç’in dokuzuncu ve -belki de- en önemli kitabı. Adeta bir “mefhumlar kamusu”, “dağınık ve derbeder bir ansiklopedi”. Üstâda göre, “kurmak istediği abidenin birkaç sütunuyla birkaç odası”. “Bütün eserleri” yayına hazırlayan Mahmut Ali Meriç, bu “abide”yi önemine binaen iki ayrı cilt halinde yeniden düzenlendi.
Tutunamayanlar
Küçük burjuva dünyasını zekice alaya alan Atay “saldırısını, tutunanların anlamayacağı, red edeceği türden bir romanla yapar."
Tohum ve ToprakTürk Köy Toplumunda Cinsiyet ve Kozmoloji
Erkeğin rahme tohumu bırakan yaratıcı; kadının da bunu besleyen toprak olduğuna inanılır. Tohum ve toprak – görünürde masum iki imge. Oysa aralarında bir hiyerarşi var; erkeklere atfedilen yaratıcılık ve hayat verme gücü onları simgesel olarak Tanrı’ya yaklaştırırken, kadınların besleyici rolü onları Tanrı tarafından yaratılanla, yani dünya ile eşleştiriyor.
Anadolu SelçuklularıBir Hanedanın Evrimi
Anadolu (Rum) Selçuklularının ideoloji ve zihniyet tarihinin izine düşen bu kitap, bugüne kadar tarihin bu bölümü için yapılmış yorumlardan ve gözlemlerden farklı bir değerlendirme ortaya koyuyor. Anadolu Selçuklu sultanlarının göçebe beylerden Pers-İslâm hükümdarlarına dönüşmelerini inceliyor. Özellikle, “cihat” kavramının, Anadolu Selçukluları için, politikalarına şekil verecek kadar önemli olup olmadığını masaya yatırıyor. Bunu yaparken Bizans ve Anadolu Selçuklu kaynaklarını, günümüze ulaşan sikkeleri ve kitabeleri kullanan Mecit, kitap boyunca Anadolu Selçuklularının başarısının askerî değil, ideolojik olduğunu gösteriyor.
Şehr-i Sefa18. Yüzyılda İstanbul
Shirine Hamadeh, 16. yüzyıl klasisizmi ile 19. yüzyıl modernizmi arasında unutulduğunu düşündüğü bir dönemi, 18. yüzyıl İstanbulu’nu inceliyor.
Gündelik hayatta varolan ve yeni zuhur eden biçim ve üslupları betimleyerek décloisonnement olarak adlandırdığı dönüşümü anlatıyor.
Gün Ortasında Karanlık
Macar asıllı İngiliz romancı Arthur Koestler Gün Ortasında Karanlık’ta Stalin diktası altındaki 1930’lar Sovyetleri’ni anlatıyor.
İbni Sina ve Aristotelesçi Sol
Ernst Bloch bu kitabında, İbni Sina ve İbn Rüşd üzerinden İslâm felsefesinin altın çağına bir bakış atıyor ve bu parlak dönemde, özgürleşmeci düşüncenin önemli bir uğrağını görüyor. Ona göre bu düşünürler vahiy, meseller, mitler, mecazlar âleminden aklın olanaklarına uzanan sağlam köprüler kurmuşlardır. Bloch, bu düşünce birikimine, mekanik olmayan bir materyalist anlayışın gelişmesinde tarihsel bir rol atfediyor.
Çukurlar
Stanley Yelnats büyük bir lanetin etkisi altındaydı. Büyük büyük büyükbabası yıllar önce bir Çingene’den domuz çaldığı için lanetlenmişti ve bu lanet nesillerdir Yelnatsların yakasını bırakmıyordu… Bu yüzden Stanley, yine yanlış zamanda yanlış bir yerde bulunmuştu ve işlemediği bir suç için hüküm giymişti. Yargıç, “Ya hapse girersin ya da Yeşil Göl Kampı’na gidersin,” dediğinde hiç düşünmedi…
Karanlığın Yüreğive Kongo Günlüğü
Modern edebiyat için muazzam bir dönemeci temsil eden Karanlığın Yüreği, “medeniyet”i bir arada tutan ipliğin aslında ne kadar ince olduğunu gözler önüne seriyor.
Lili ve Yedi Çocuğu: Hayvanları Çoook Seviyorum! - Veli
Veli hayvanları çok sever. Kedileri okşar, köpeklerle koşar, balıkları besler… büyük bir coşkuyla! Bir gün annesiyle hayvanat bahçesine gittiğinde, çok sevdiği hayvanların akrabalarıyla tanışır: kedinin amcası aslanla, köpeğin dayısı kurtla, balığın yengesi yengeçle. Onlar Veli’yi sever bu defa, büyük bir coşkuyla…
"Medya Ne Ki... Her Şey Yalan!"Kent Yoksullarının Günlük Yaşamında Medya
Doğru düzgün bir ocağın olmadığı yoksul hanelerde, televizyon mutlaka var… Başka birçok şey olmayabilir ama iyi kötü bir cep telefonu mutlaka var. Yoksullar, medyanın kapsama alanındalar. Peki onların medyayla ilişkilerini ne belirliyor? Gündelik hayatın çilesinden -hiç değilse hayal dünyasında- kaçma arzusu mu? Hayatı, dünyayı, kendi durumunu anlamlandırma arayışı mı? Yoksullukla baş etme stratejileri mi?
Unutulan Yıllar
Niyazi Berkes, Unutulan Yıllar adını verdiği anılarında yaşadığı olayları çocukluk yıllarından başlayarak dile getiriyor. Bunu yaparken,dönemin toplumsal ve siyasal panoramasını da çizen Berkes, bir toplumbilimci olarak yorumlarda bulunup; çizdiği tablonun içine o yılların siyasetçilerini, bürokratlarını, gazeteci, şair ve yazarlarını da yerleştiriyor.
İlk Meclis’in VekilleriMilli Mücadele Döneminde Seçimler
Ahmet Demirel, İlk Meclisin Vekilleri’nde Mütareke dönemi Meclis-i Mebusan üyeleri ile Ankara’da yeni kurulan Meclis’in üyelerini ele alıyor. İmparatorluğun son meclisinde görev yapan üyelerin Millî Mücadele döneminde nasıl yer aldıklarını, bu isimlerin kimler olduğunu, kaynaklarda farklı şekillerde yer alan vekillerin toplumsal konum, meslek ve eğitim durumlarını inceliyor.
AKP DevriTürkiye Siyaseti, İslâmcılık, Arap Baharı
Yüksel Taşkın, AKP Devri’nde bir araya getirilen yazılarında Türkiye’deki sağ ve İslâmcı gelenek içinde bu siyasal partinin özgünlüğü meselesini tartışırken, bir yandan da İslâmcılık düşüncesinin geçirdiği dönüşüme odaklanıyor.
Sinemayı Seven Adam
Sinemayı Seven Adam sadece bir insanın hikâyesini anlatmıyor; insanların yaptıkları “iyi” işlerle kendi hayatlarını olduğu kadar başkalarının hayatlarını da nasıl zenginleştirdiğini gösteriyor…
Nüfus MübadelesiKayıp Bir Kuşağın Hikâyesi
Osmanlı devleti, Balkan Savaşı sonrasında Avrupa’daki topraklarının neredeyse tamamına yakınını kaybederek çekilirken, geride sayıları yüzbinlerle ifade edilen bir insan kitlesini bırakmak durumunda kalmıştı. Söz konusu yüzbinlerse, Osmanlı tebaasıyken bir anda bambaşka bir devletin, hem de azınlık statüsündeki vatandaşları oluvermiş Müslümanlardı.... İşte elinizdeki bu kitap, mübadillerin Balkan Savaşı’nın sebep olduğu yıkımla başlayan hikâyelerini, mübadelenin öncesi, mübadele süreci ve hepsinden önemlisi Türkiye’ye geldikten sonraki bölümde yaşananlarla birlikte ele alıyor; tarihin yeniden yazıldığı bir sürecin bizzat öznesi olmuş insanların hikâyesini anlatıyor.
Kiralık Konak
İmparatorluğun çöküş çanlarının sesi işitilirken kuşaklar arasında farklılaşan değer yargılarının, yaşam biçimlerinin çatışmasını sergileyen bir roman. Seniha-Faik-Hakkı Celis üçgeni. Tedirgin, yerleşememiş insanlar topluluğunun ortak ruh halleri, aranan nedenler, bulunan farklı gerekçeler.
Osmanlı'dan Cumhuriyet Türkiyesi'ne İşçiler1839-1950
Donald Quataert ve Erik Jan Zürcher’in derledikleri bu kitapta, işçilerin durumu Selânik’ten Şam’a uzanan bir coğrafyada ve büyük dönüşümlerin yaşandığı yüz yıllık bir zaman diliminde ele alınıyor: sınıf çatışmalarının mekânı olarak loncalar, işçi hareketleri ve sınıf bilincinin doğuşu, sol harekete yönelik devlet baskısı...
Yeni Muhafazakârlık Nedir?
Yeni Muhafazakârılığın yenilişi ve modernliği, kapitalizmin içinde bulunduğu yeniden yapılanma krizine cevap sunabilme yeteneğinden geliyor ve bu yeteneği sağ düşüncenin kadim unsurlarını maharetle cilalayarak, tazeleyerek sergiliyor.
Lili ve Yedi Çocuğu: Bu Ne Tatlı Şey Böyle! - Loli
Loli küçük kardeşini hiç sevmez, ama herkes sürekli onun çok tatlı olduğunu söyler. Loli de nasıl kardeşinden daha tatlı olabileceğinin yollarını aramaya koyulur… "Büyümeye" dair "büyük" sorunları işleyen renkli ve eğlenceli bir çocuk dizisi.
Osmanlı İlmiye Merkez Teşkilâtı'nda Reform(1826-1876)
Osmanlı İmparatorluğu’nun III. Selim ile başlayıp II. Mahmud ile devam eden reform devrinde, şeyhülislâmın yetki ve sorumluluk alanı genişledi. İlmiye teşkilâtı, ilk kez tüm birimleriyle hiyerarşik olarak şeyhülislâmın başında bulunduğu bir teşkilât yapısına kavuştu. Böylece şeyhülislâm, başlı başına bir nezaret olan vakıfların idaresi hariç, tüm şerî işlerin ve kurumların nazırı oldu.
Yaban
Millî Mücadele sırasında Orta Anadolu’da bir köy. Tanzimat aydınının sosyo-psikolojik özelliklerinin uzantılarını taşıyan Ahmet Celal. Kendini kurtarıcı olarak gören, halkı eğitmeyi (ya da adam etmeyi) görev edinmiş, kafasında yarattığı gerçekle yaşanan gerçeğin çatışması sonucu “yaban”laşan tipik aydın.
Pragmatizm
Dünya tarihini oldukça etkilemiş ancak pek bilinmeyen veya yanlış ve eksik anlaşılan (hatta savunucuları arasında dahi farklı yaklaşımlar ortaya çıkmış) bir felsefi kuramı daha yakından incelemek isteyenler için kurucusundan temel bir eser…