"fasizm" için arama sonuçları

Faşizme Heves Etmek
Tarihçi Federico Finchelstein, Faşizme Heves Etmek’te bu kez tarihsel faşizm ve popülizm arasındaki farkı ortaya koyarken, bu farkın bizi hiç de rahatlatmaması gerektiğini söylüyor. Faşist tehdidin kapıda olduğunu, bildiğimiz ve geleneksel anlamıyla faşist diyemeyeceğimiz faşizm heveslilerinin, çeşitli politik formlar içerisinde, faşizmin tahrip edici gücüyle eşdeğer antidemokratik siyasetlerinin çağdaş demokratik politika açısından ne tür tehlikeler arz ettiğini hatırlatıyor. Küresel otoriter manzarayı daha isabetli kavramak için iyi bir rehber...
Şahsi Bir Mesele
20. yüzyıl İtalyan edebiyatının güçlü isimlerinden Beppe Fenoglio Şahsi Bir Mesele’de faşizme direnişin insani yüzünü gerçekçi bir bakışla aktarıyor. Söze dökülmemiş bir aşk, kıskançlık ve intikam hikâyesi etrafında insanın en derin çelişkilerini, tutkularını anlatan Fenoglio’nun edebiyat evreninde sıradan insanlar ve büyük bir savaşın içinde yarattıkları küçük dünyalar gözler önüne seriliyor. Şahsi Bir Mesele, çağını çok iyi tanıyan, toplumunu her yönüyle anlayan bir yazarın ilham verici bir eseri.
Zulamdaki Şiir
Fethiye Çetin, bu küçük, zarif kitapta, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasındaki hapishane anılarını anlatıyor. Esas olarak, işkenceyi, zulmü, faşizmi, mutlak kötülüğü anlatıyor. 12 Eylül’ü unutmama gereğinin sebebi bu değil mi zaten? Fethiye Çetin bunu sabırla ve utanmayan adına utanmanın ahlâki gücüyle anlatıyor. Fakat galiba daha da esas olarak, bu kötülüğün gözünün içine bakarak ona manen teslim olmamanın kıymetini anlatıyor. 12 Eylül’ü unutmama gereğinin daha güçlü bir sebebi belki budur.
Rüyaların Üçüncü Reich'ı
Charlotte Beradt, bu olağanüstü vurucu kitabında, terzisinden, komşusundan, teyzesinden, sütçüsünden, arkadaşlarından dinlediği, Nazi döneminde gördükleri rüyaları aktarıyor ve içgörüyle yorumluyor. Rüyalardaki keskin imgeler üzerinden, bu baskıcı totaliter rejimin insanları nasıl bir ruhsal yabancılaşmaya, köksüzleşmeye, izolasyona, kimliksizleşmeye ittiğini gösteriyor. Edebi bir tatla, ürpertili hikâyeler gibi de okunabilecek bu metinler, faşizmin bilinçdışındaki aynası gibidir. Alabildiğine politik bir “rüya tabiri” kitabı… Yayımlandığı 1962’den beri faşizm incelemeleri literatüründe saygın bir yer edinen Rüyaların Üçüncü Reich’ı, bugün her zamankinden daha güncel sayılıyor.
Devletin Güvenliği Adına
Devletin Güvenliği Adına, Türkiye’de milli güvenlik siyasetinin bir panoramasını çiziyor. Soğuk Savaş döneminden günümüze, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne... ABD’nin milli güvenlik anlayışının yansımalarına ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın oluşumunda dış etkilere... Ordunun rolünden olağanüstü hal rejiminin biçimlen- mesine... Manisalı gençler davası, 12 Eylül darbesi ve “terörist”-öznenin inşası, AKP iktidarının “devlet sırrı rejimi” gibi, milli güvenlik kavramının soy kütüğünü çıkartmamızı sağlayan vakalara... Sağ ve sol ideolojilerdeki milli güvenlik anlayışlarından, bu kavramın feminist okumalarına...
Avrupa'da Antifaşizmin Tarihi (1923-1939)
Faşizm güçlenip yayılırken antifaşistler bunun bir ölüm kalım meselesi olduğunu anlamakta geç mi kalmışlardı? Birleşmek mi ayrı mücadele etmek mi, gizli örgütlenmeler kurmak mı meclis çatısı altında demokrasiyi savunmak mı gerekiyordu? Jacques Droz, faşizme karşı direniş hareketlerinin izini sürerken sadece bir tarih okuması yapmıyor, aynı zamanda döneme dair eleştirel bir çözümleme de sunuyor. İtalyan, Alman, Avusturyalı, Fransız, İngiliz ve İspanyol antifaşizmleri yanında Balkan ve Kuzey ülkelerine de yer veriyor. Kendi vatanlarında ya da sürgünde, yeraltında ya da parlamentoda, silahlarıyla ya da kalemleriyle, hayatları pahasına direnen insanları anlatıyor.
Faşizm ve Kitleler
Ishay Landa, “faşizmi kitle karşıtı bir hareket olarak” ele alıp hem faşizm-kitleler ilişkisini hem de son on-on beş yıldır sıkça tartışılan çeşitli faşist hareket, ideoloji ve partileri yeniden düşünmeye davet ediyor. Kitleyi ve kitleselleşmeyi dizginlemek değil, tersine “kitlenin dizginlerinden boşanmasını sağlamak” gerektiğini öne sürüyor.
Uluslararası Alternatif Sağ
Uluslararası Alternatif Sağ, “Nefret değil UMUT” ekibinden dört uzman araştırmacının hem bu soruların peşinden gitmesinin hem de Hindistan, Japonya ve Rusya gibi Avrupa dışı coğrafyalarda da Alternatif Sağ’ın izlerinin, desenlerinin ve ideolojik kaynaklarının araştırılmasının ürünü.
Yeni Despotizm
Keane, yeni despotizmin otoriterlik, totalitarizm, faşizm ve gönüllü kulluk gibi kavramlara sığmayan, “yediği şokların ardından hızla kendini toparlayabilecek kabiliyette bir hâkimiyet” türü olduğunu, bugün “demokrasi” sınıfında anılan rejimlere sızma kabiliyetiyle sahneyi kendiliğinden terk etmesinin de mümkün olmadığını hatırlatıyor. Kitap bu yönüyle, direniş biçimleri üzerine yeniden düşünmeye de bir çağrı niteliği taşıyor.
Faşist Kimdir?
Faşizme dönüş, Umberto Eco’nun ‘Ebedi Faşizm’ başlıklı makalesiyle, büyük bir sükseyle yeniden tedavüle girdi. Bu makalenin okunma biçimi, yazarın, ‘ebedi faşizm en masum kisvelere bürünerek geri dönebilir’ ve ‘görevimizin onun maskesini düşürmek ve dünyanın her yerinde her gün ortaya çıkan yeni biçimlerinden her birine dikkat çekmek’ uyarısını yaparken söylediklerinin tam tersi etkiler yaratabilir diye düşünüyorum.” Emilio Gentile
İkili Devlet
Totaliterlik, otoriterlik ve faşizm araştırmalarında klasik değeri kazanmış bir eser.
Gramsci'nin İki Hapishanesi
Franco Lo Piparo, Gramsci’nin mektuplarında hem faşist yönetimin hem Stalinci sansürün denetiminden kaçmak için kullandığı mecazi ifadelerin arkasındaki gerçeği aydınlatmaya çalışıyor. Bu büyük sosyalist düşünür ve siyasetçinin hem faşizmin hem Komintern’in Stalinci pratiklerinin tutsağı olarak verdiği fikrî mücadeleye ışık tutuyor.
Faşizmden Popülizme
Federico Finchelstein, Faşizmden Popülizme adlı bu kitabında, popülizmin ulus-ötesi karakterini tanıyarak, onu iki savaş arası dönemde, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ve Soğuk Savaş atmosferi içerisinde kavrıyor. Böylelikle popülizmi faşizme eşitleyen görüşleri bertaraf ederken, faşizm mirasından devraldıklarını göstererek, onu post-faşist bir bağlam içerisinde kavramamıza imkân tanıyor.
Bir Alman’ın Hikâyesi
Bir Alman’ın Hikâyesi, Nazizmi/faşizmi, teorik metinlerin ve tarih kitaplarının aktarmaya pek muktedir olamayacağı bir derinlik ve duyguyla anlamamızı sağlayan bir anlatı.
"Demokraside Halk Her Zaman Egemendir" (Yalan!)
Bugün hemen hemen bütün ülkelerde, siyasal partiler ve siyasal hareketler kendilerini demokrat olarak tanımlıyor. Abraham Lincoln demokrasiyi “halk tarafından, halk için, halkın yönetimi” olarak tanımlamıştı. Günümüz demokrasilerinde durum böyle mi? Ünlü bir faşizm tarihi uzmanı olan Emilio Gentile, şimdi halkın ancak bir sahne demokrasisinde küçük bir rol alabildiğini iddia ediyor.
Hitler'in Kavgam'ı Üzerine Bir Analiz
Hitler’in Kavgam’ının, içeriğinden ziyade, zihniyetiyle, edasıyla, ruh haliyle, “ses tonuyla”, nasıl etkili olduğunu anlatan bir çalışma… Faşizme damgasını vuran, “irade” ve “kararlılık” gösterisiyle fanatik dünya görüşünün bir tahlili… Bu fanatizmin hangi toplumsal alt üst oluş koşullarında, hangi hayal kırıklıklarına hitap ederek yeşerebildiğine ve özellikle “yarı aydın” muhitlerde nasıl yayılabildiğine dair keskin bir gözlem… Bu küçük kitap, Hitler, Kavgam ve nasyonalsosyalist zihniyet dünyası hakkında, kısa-öz ve derin analizindeki başarısıyla takdir gördü.
Karşılaştırmalı Faşizm Çalışmaları
Constantin Iordachi’nin derlediği Karşılaştırmalı Faşizm Çalışmaları, farklı akademik disiplinlerden gelen ve faşizme dair ilgisini canlı tutan yetkin isimlerle birlikte bu sorulara çeşitli analitik perspektiflerden ve Vichy Fransa’sı, Stalin Rusya’sı, Avusturya, İspanya, Portekiz, Macaristan, Polonya, Yunanistan, Hırvatistan, Slovakya ve Romanya’daki özgün tarihsel örneklerden cevaplar arıyor, yeni sorular soruyor.
Faşizmin Anatomisi
Robert Paxton, Faşizmin Anatomisi’nde faşist parti ve hareketleri İtalya ve Almanya başta olmak üzere ele alıyor. Her ülkede çeşitli korku ve kriz durumlarına karşı teyakkuzda bulunan faşizmin “birinci aşama”sıyla iktidara giden yolda siyasi merkezin, toplumun ve fikirler dünyasının faşizmin meşruiyetini tesis ettiği “ikinci aşama” örnekleri ayırıyor ve faşizmi “iş başında” ya da kenarda hazır beklerken tahlil ederek okurlarını uyarıyor: “Ön uyarılara karşı hassaslaşırsak, gerçek bir faşizmi ortaya çıkma aşamasındayken fark edebiliriz belki.”
Faşizmin Doğası
Faşizmin sosyo-tarihsel ve ideolojik yapısı hakkında akademik dünyanın önde gelen isimlerinden biri sayılan Roger Griffin Faşizmin Doğası’nda, ayrıntılı örneklerle Avrupa’dan Asya’ya, Japonya’dan Latin Amerika’ya kapsamlı bir faşizm dökümü ortaya koyuyor.
Türkiye'de Siyasal Şiddetin Boyutları
İttihat ve Terakki’den Cumhuriyet’e ordunun özerk rolü ve şiddet üretme kapasitesi, 1915, Kürtler, Demokrat Parti, siyasal hareketlerin -sağın, solun ve İslâmcılığın- şiddetle ilişkisi, kapitalizmde zorun rolü örneği olarak 12 Eylül, bir özel şiddet hali olarak “doksanlar”, akademi sahasında tecessüm eden simgesel şiddetin tarihi ve ataerkil zihniyet şiddeti… Türkiye’de Siyasal Şiddetin Boyutları, “şiddet”le analiz edildiğinde sorunlarımızın ne kadar çarpıcı olduğunu gözler önüne seriyor.
Faşizmler
İtalyan ve Alman faşizmleri Avrupa tarihini derinden etkiledi. Sadece siyasi sistemleri değil toplumsal yapıyı da dönüştüren faşizm, insanlık tarihinin en kanlı sayfalarının yazılmasına sebep oldu. Ancak faşizmi özellikli kılan yalnızca kıyıcılığı değil, toplumsal hayatı, zihniyet kalıplarını, kültürel algı ve zenginliği de kötürümleştiren yüzüdür. Modern tasavvurun, Aydınlanma ideallerinin olumsuz anlamda en uç noktalara taşınmış olması da faşizmin bir diğer özelliğidir.
Milliyetçilikler ve Faşizmler
Büyük burjuvazinin bir reaksiyonu mu, küçük burjuvazinin isyanı mı? Çökmekte olan kapitalizmin ifadesi mi, kapitalizmin modernleşmesinin bir aracı mı? Başlı başına bir ideolojisi olan, ancak bunun kavranmasıyla anlaşılabilecek bir düşünce akımı mı? Milliyetçiliğin bir türü mü yoksa açık ve net şekilde “ırkçılık” mı? Milliyetçilikle bağlantısının boyutları hangi ölçülerde?
İskenderiye 1860-1960
Tarihin ana ırmağı büyük şehirlerin vadisinden akar. Bu akışın uygarlık dediğimiz birikimleriyle örülen büyük şehirlerin çevre ve hayat dokusunda dünyanın, insanlık durumlarının her değişimi bir öncekiyle örtüşür ve bize bir tarih içinde, onunla birlikte oluştuğumuzu anlatır.
Medeniyet Kaybı
Tanıl Bora Medeniyet Kaybı’nda, milliyetçiliğin cumhur ve cumhuriyet fikriyle kurduğu ilişkiyi, cumhuru yalnızca bir kütle kabul eden, cumhuriyetin fikri değerlerini değil şekli ayrıntılarını yücelterek kütle kabulünü ve arzusunu süreklileştiren yönlerini ele alıyor.
Aradığınız kritere uygun kişi/kurum bulunamamıştır.