Özet: Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yüksek düzeylerde seyreden oy oranlarının ve seçim başarılarının arkasında sosyal politikaların, özellikle de sosyal yardım uygulamalarının yer aldığı artık genel kabul görmüş bir gerçek durumundadır. Fakat bu genel kabule rağmen, AKP’nin sosyal yardım pratikleri üzerinden yoksullarla kurduğu ilişkinin siyasal doğası üzerine ve bu yardımların yoksulların dünyasında nasıl bir anlam ihtiva ettiğine dair pek fazla çalışma yapılmış değil. AKP’nin bir devlet düzeyinde kurumsallaştırdığı hayırseverlik odaklı politikaların açıklanmasına günümüzde üç temel sorunsallaştırma hâkim durumdadır: Meseleyi hak-sadaka ikilemine sıkıştıran ve hukuki haklarla sadaka karşıtlığından hareket eden hukuki söylemsel açıklama biçimi. Hayırseverliği, sosyalin kuruluşu içindeki işlevinden hareketle çözümleyen ve hayırseverliğin işlevini temelde sosyalin tutunumunun/bütünleşmesinin sağlanmasına indirgeyen sosyolojik söylem. Son olarak da eleştirel bir perspektiften sorunu bir hegemonya inşa süreci merceğinden okuyan ya da popülist politikaları veya patron-klientelizmi bir açıklayıcı olarak kullanan daha siyasal bir açıklama biçimi. Bu yazı, siyasal antropoloji ile sosyal politikanın siyasal analizini buluşturarak, siyasal açıklama biçimini geliştirmeyi amaçlıyor. Bu bağlamda, bir hediye olarak yardım ve yardımın sembolik ekonomisinin analizinden hareket ederek, hayırseverliğin ürettiği minnet ekonomisinin Türkiye özelinde muhafazakâr ve neoliberal popülist proje tarafından nasıl ve hangi yollarla soğurulduğunu ve bu sürecin ne türde bir çifte borç toplumunun oluşumuna yol açtığını ortaya koymaya çalışıyor. Yazının birinci bölümü, bir hediye/bağış olarak hayırseverlik kavramını merkeze alarak, İslâm dininde hayırseverliğin nasıl bir karşılıklılık ve ne türde bir borç ilişkisinin üretimini içerdiğini analiz ediyor. İkinci bölüm, devlet odaklı bu tür hayırseverlik pratikleri ile maddi yardımların, cemaat inşasına te- mel oluşturan ve içerisinde duyguların, arzuların ve özdeşliklerin işlediği maddi-sembolik bir uzamı mikro düzeyde nasıl yapılandırdığını ve siyasal sermayenin bu uzamda iş görürken, belirli bir artı-rantı nasıl temellük ettiğini ele alıyor. Ayrıca bu bölümde Patron-klientelizm ve popülizm gibi kavramlar, yardımların sembolik yönüne ışık tutmak için yeniden değerlendiriliyor. Son bölüm ise, AKP dönemi sosyal yardım politikaları ve bu politikalar üzerinden devlet hayırseverliğinin kurumsallaşmasını değerlendiriyor. Ortaya konmaya çalışıldığı gibi, Türkiye’de hayırseverlik mantığına dyalı bir sosyal yardım sistemi aracılığıyla sosyal politikaların cemaat inşasına ve belirli bir siyasal sermaye birikimine demirlenme süreci, sosyal borcun siyasal bir borca çevrilmesinin yanında, olumsuz bir karşılıklılığı ve artı-rantı da beraberinde üretiyor. Bir bütün olarak yazı, AKP ve inanç temelli refah örgütlerinin yarattığı paralel refah ağ- larının, sadece Türkiye’de entegre hayırseverlik devletinin oluşumunu hızlandırmadığını, aynı zamanda yoksulları çifte borçlandırma aracılığıyla tabiyet altına almayı hedeflediğini tartışmayı amaçlıyor.
Anahtar sözcükler: Adalet ve Kalkınma Partisi, sosyal yardımlar, hayırseverlik, minnet ekonomisi, borç toplumu, siyasal sermaye birikimi