"Toplum" için arama sonuçları - 21. sayfa

İşgal Altında İstanbul 1918 -1923
İstanbul’un 1. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz, Fransız ve İtalyan kuvvetlerinin işgali altında geçirdiği yılların toplumsal ve siyasi panoraması... Kitabın odağında, bütün yönleriyle, İstanbul’da yürütülen direniş hareketi var. Sadece Türkleri içermeyen çok odaklı ve çok eksenli güçlü yapısıyla bu direniş hareketi, zamanında işgal güçlerince küçümsendiği gibi, Cumhuriyet döneminde de resmî tarih yazımınca dikkate alınmamıştır.
12 Yıl Sonra 12 Eylül
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük “katastrof”u 12 Eylül’dür. Peki, 12 Eylül’ü hak ettik mi? Önce, Türkiye toplumu böyle bir darbeyi daha kolay sindirebilecek bir ruh haline girmişti. Bunun altında, tohumları yetmişlerin politik ortamında atılmış derin bir siyasî hayal kırıklığı yatıyor. Sıradan yurttaş, Kenan Evren’in şahsında nihayet kendi gibi düşünen bir önder bulmuştu.
Bediüzzaman Said Nursi Olayı/Modern Türkiye'de Din ve Toplumsal Değişim
Yazarının “modern Türkiye’de din ve toplumun kaynaştığı yolları kavrama yönünde bir ön çalışmadır” diye nitelediği kitapta, Müslüman düşünür Said Nursi’nin hayatı, Türkiye toplumunun din, ideoloji, bilinç sorunları ve modernizm olgusu ele alınıyor. Bediüzzaman’ın, özellikle reformların yabancı kültürlerle birlikte gündelik hayatımıza girip yerleşik usullerimizi zorlayan pratiğine karşı mücadelesi inceleniyor.
Jurnal 1. Cilt
Cemil Meriç’in düşünce ve duygu dünyasının “mahremi”... Yazarın kendi hayatıyla ilgili buhranları, arayışları, sorgulamaları ile içiçe, Türk düşünce hayatıyla ilgili tespitleri, sıkıntıları, isyanları. Yalnızlığa (ve marjinalliğe) itilen, ama belki de seçen bu insanın toplumla hesaplaşması. O itiliş ile o seçiş arasındaki bağlar ve gidip gelmeler... Jurnal biyografik değeriyle kalmıyor; o, içeriğiyle ve diliyle, aynı zamanda bir Cemil Meriç kitabı.
Symphonia Kakophonica
Aleladelikleriyle, sıradanlıkla perdelenmiş örtülü uyumsuzluklarıyla bu ülkenin insanları; o insanları dışlayan, öğütücü ve tüketici yaşam kalıplarıyla bu ülke; ama her şeye rağmen o insanlar!... Paramparça bir bütünlük, birbirine uymazların birlikteliği, toplumumuzun kakofonik senfonisi.
Dedikodu ve Söylenti
Bu adam iletişim ve reklam üzerine araştırmalar yaparmış. Dedikodu ve söylenti için “uydurma bilgi” dendiğini duymuş. Konunun üzerine varmış. Diyormuş ki: “Halkın olan biteni anlamak isteyip de resmî cevaplar alamadığı yerde söylenti vardır.” Dedikodu ve söylentinin kaynaklarını, taşıyıcılarını, toplumsal kesimlere göre farklılaşan saiklerini, adının kötüye çıkmasının nedenlerini araştırmış diyorlar.
Cilalı İmaj Devri
Türkiye’nin 1980’lerdeki toplumsal değişiminin gündelik hayatta ve popüler kültürde hakim kıldığı değerlerin, mitosların tahlili; “yaldızların” kazınması. Toplumsal adaletsizliğin aldığı yeni boyutlarla, “yeniliklerin” takdiminde sergilenen marifetlerle “günümüz”ü temsil eden şöhretler. Kozanoğlu’nun kitabı, haklı olarak, “Türkiye’nin ne hale geldiği” üzerine kafa yoranların ciddiye aldığı ve sayesinde eğlendiği kitaplardan biri oldu.
Tanrının İntikamı
Çağdaş İslami hareketler üzerine yetkin bir uzman olan Fransız araştırmacı Kepel, kısa sürede pek çok dile çevrilen kitabında, 1970’lerden itibaren büyük tek tanrılı dinlerin canlanmasını yorumluyor. Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi toplumlarında “aşağıdan yukarıya yeniden dinselleşme”nin özgül dinamiklerini ele alıyor; yeni dinsel radikalizmin, modernlik karşısındaki gerilimini tartışıyor.
Siyasi Kültürümüzde Zulüm ve İşkence
Şiddet ve zor kullanımını, işkenceyi kayıtsız şartsız reddeden bir siyasî-toplumsal kültür geliştiremediğimiz ortada. Kendini sağda veya solda tanımlayanlarımızın büyük çoğunluğu, işkenceye varan zor kullanımını belli gerekçelerle meşru görebiliyor. Bu ülke insanlarının yaklaşık yüz yıldır yaşadığı trajik tarih, "Cumhuriyet"e, "demokrasi"ye geçişler, yeniden geçişler...
Mafya Ahlâkı
Adının Max Weber’in ünlü başyapıtı Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu’nu çağrıştırması boşuna değil: Arlacchi’nin araştırması, mafyanın özgün toplumsal işleyişinin, “aslında” bağdaşmadığı kapitalizmin mantığına nasıl uyarlandığını son derece ilginç örneklerle tahlil ediyor. Kitap, filmlerde, romanlarda, gazetelerde binbir suretiyle boy gösteren mafya vak’asının kaynağından canlı kesitlerle dolu.
Popüler Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski
“Çok katlı” bir çalışma. Hem Gencebay’ın eserlerini salt “mesaj”ıyla, “imaj”ıyla değil müziğiyle, nağmesiyle, iç anlamıyla önümüze seriyor hem aydınların arabesk müziğe bakışını, sol teorideki popüler kültür tartışması çerçevesinde sorguluyor. Gencebay’la yapılmış uzun sohbet, Türkiye’nin toplumsal-kültürel yapısına “teşhis” koymakla ilgilenenlerden “Orhanseverlere” kadar geniş bir kesim için ilginç.
Türk Modernleşmesi
Türkiye’nin modernleşme/Batılılaşma eksenindeki müzmin tartışma konularına Mardin’in yaklaşımı, modernleşme sürecini “ileri”-“geri” kutuplaşmasına indirgemiyor. Derlemede, modernleşmeyi ve farklı düşünce akımlarının modernleşmeyi algılayışlarını ele alan makaleler yanında modernleşme sürecinin gençlik, kültür, kitle, demokrasi gibi kurumsal-kavramsal çerçevelerdeki özgül izdüşümlerini, dinamiklerini tartışan yazılar yer alıyor.
Türkiye'de Din ve Siyaset
Toplumbilimci olarak Mardin’in özgün yanlarından biri, dinin Cumhuriyet Türkiye’sindeki toplumsal-kültürel varlığını, tarihî ve güncel siyasî arka planıyla birlikte vukuflu ve kapsamlı biçimde tahlil eden çalışmalarıdır. Bu çizgisi, İslamcı çevrelerde referans alınmasını sağladı, ancak dinselliğe soğukkanlı bilimsel yaklaşımı yadırgandı.
Kadın Bakış Açısından 1980'ler Türkiye'sinde Kadınlar
Türkiye’den yirmi kadın araştırmacının, 1989 Nisan’ında Almanya’da düzenlenen bir sempozyuma sunduğu bildiriler. 1980’lerde Türkiye’nin toplumsal-siyasî hayatında etkin bir odak haline gelen kadın hareketinin açtığı canlı, özgüvenli tartışma zemininin ürünü sayılabilecek olan metinler.
Nostaljisi Kandilli
“...Evet, karikatür genç bir şey. Genç derken, tanımlayalım tabiî, kime, neye genç diyorum. Ben maddî ve manevî yatırımını yapmamış, bu yüzden de sürüp giden düzene eklemlenmemiş insanlara genç diyorum. Gençler topluma dışarıdan bakabiliyorlar, kendilerini henüz kafese girmiş biri gibi görmediklerinden rahatça gülüp dalgalarını geçebiliyorlar.
The Selamınaleyküm-Yes Problem
“...ne bileyim, bazen işimi tuhaf ve komik bulduğum oluyor mesela... Yani, bu yaşa geldik, hala böyle mikiler çiziyoruz falan gibi. Ama bazen de işimin ciddiyeti beni kara kara düşündürüyor doğrusu. Bazen karikatürcü olmanın yalnızlığı, ne kadar toplumsal, kitlesel bir şey gibi gözükse de toplum dışılığı... "
Yurtsuzların Ülkesi
Dugmore Boetie Güney Afrika Cumhuriyeti’nin zenci bir “uyruğu” olarak, toplum hayatını çok değişik bir açıdan -toprak yüzeyine çok yakın bir yerden- anlatıyor. Boetie rengi bozuk Güney Afrikalı lumpen proleterin vahşi hayatını, hiçbir felaket karşısında eksilmeyen bir mizah ve gülümseyişle hikaye ediyor.
Siyasal ve Sosyal Bilimler
Şerif Mardin’in 1950’lerden beri sosyal bilimlere ilişkin olarak yazdığı makalelerin ve kitap eleştirilerinin derlemesi. Derlemede yönteme, metin analizine, ideolojik sembol tahliline, sosyolojik kavramlara v.b. dair, daha “teknik” özellikli metinler yeraldığı gibi Türkiye’nin siyasî ve toplumsal kültür yapısını yorumlayan eleştirel makaleler de var.
Türkiye'de Toplum ve Siyaset
Mardin’in yerli ve yabancı dergilerde yayımlanmış makaleleri ve yazarla yapılmış söyleşilerin sistematik derlemesinin ilk cildi, Osmanlı İmparatorluğu’ndan başlayarak sivil toplum, siyasal kültür ve sosyal yapıyı çeşitli altbaşlıklar halinde kapsamlı bir biçimde ele alıyor.
İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları
Althusser’in Marksist teoriye en önemli katkılarından biri. Klasik felsefenin ezelî “ruh-madde” karşıtlığının dışına çıkan düşünür, “ruh”u ya da “düşünce”yi, maddenin bir yansıması değil, toplumun somut pratikleri ve aygıtları içinde oluşan maddî bir nesne olarak tanımlıyor. “İdeoloji”yi sınıf mücadelesinin özgül bir alanı sayan bu anlayış, politik sorun alanına uzanan düşünce yazıları.
Oğuz Atay'ın Dünyası
Alman araştırmacı Seyppel, Atay’ın Tutunamayanlar romanından hareketle Türkiye toplumunda aydınların konumunu sorguluyor. Batılılaşma sorunsalı ekseninde aydınların yaşadığı ve kimlik arayışları nedeniyle sertleşen çelişkileri tartışıyor.
Sosyalizm, Türkiye ve Gelecek
Bir dünya görüşünün çeşitli basamakları var. “Aslolan dünyayı dönüştürmektir.” gibi bir ilkeyi -ve bu dönüşümün yönünü belirleyen ilkeleri- bu basamakların en üstüne koyuyorum. Marx, sömürü ile birlikte tahakküm ve hegemonyanın ortadan kalktığı, insanların eşit ve özgür olduğu bir toplumu ve onun nasıl kurulabileceğini araştırmış bir düşünür. Dünya Marx’tan bu yana çok önemli değişimler geçirdi.
Türkiye'de Devlet ve Sınıflar
Keyder kapitalist gelişmenin Türkiye tarihinin özgüllükleri çerçevesinde nasıl şekillendiğini inceliyor. Osmanlı devlet ve toplum mirasının dolaylı ve karmaşık yollarla Cumhuriyet’in sınıf dengelerini oluşturması, Türkiye devletinin toplumsal yapılanmadaki işlevi, burjuvazinin olgunlaşması ve niteliği, sürecin dönemleri boyunca izleniyor.
Anayurt Oteli
İnsanlar arasındaki iletişimsizliğin korkunç sonuçlarıyla somutlanışı. “Sıradan insanlar”ın kavranması zor iç dünyaları. Çağımız insanının bireysellikten toplumsallığa, yöresellikten evrenselliğe uzanan kimlik arayışı.