"Toplum" için arama sonuçları - 20. sayfa

Türklerin Elinde Bir Alman Tacir
16. yüzyılın ikinci yarısında, ticaret yapmak ve Doğu’yu tanımak amacıyla yollara düşen Krafft’ın Trablusşam, Lübnan, Halep üzerinden hapishane hücresine uzanan macerası, anıları, gözlemleri... Yabancı gözüyle, 16. yüzyılın Osmanlı-Doğu-Ortadoğu hayatı, Türk erkeği, Müslüman kadını, ticaret anlayışı, gündelik ilişkiler, gelenekler, alışkanlıklar, kozmopolit toplumsal yapının yansımaları, hapishane koşulları.
Mezopotamya ve Eski Yakındoğu
53 harita; 342’si renkli 468 resim Mezopotamya haklı olarak “uygarlığın beşiği” diye adlandırılmıştır. Toplumsal kalkınma ve insanlığın ilerlemesi için gerekli temeller, antik dünyanın Dicle ile Fırat ırmakları arasında uzanan (Mezopotamya, Yunanca Mesopotamia “ırmaklar arasındaki ülke” anlamına gelir) ve bugün Irak ve Suriye olan toprakların bir bölümünü kapsayan bu bölgesinde atılmıştır.
Popüler Siyasî Deyimler Sözlüğü
Gündelik siyaset, simgelerle, sloganlarla, deyimlerle, sembolleşmiş tarihlerle veya rakamlarla yürüyor. Hele toplumsal iletişime jestlerin ve dolaylı anlatımların hâkim olduğu Türkiye’de, böylesi mecazları ve deyimleri dikkate almayan bir siyasî tarih eksik demektir.
Postmodernite Sivil Toplum Ve İslam
Son yıllarda adından sıkça söz edilip de -çoğunlukla- ne olduğu pek anlaşılamayan bir şey (postmodernizm), genellikle yanlış anlaşılan bir şey (sivil toplum) ve yine genellikle, doğru anlaşıldığından hiç şüphe duyulmayan bir şey (İslam)... Ali Yaşar Sarıbay Postmodernite, Sivil Toplum ve İslam’da, bu üç “şey”i, üç akım olarak değil üç “sosyolojik çözümleme nesnesi" olarak alıp gündelik tartışmaların uzağında olmayan bir çerçevede tartışıyor.
Milliyetler ve Sınırlar
Barış ve demokrasiye dayalı bir “yeni dünya düzeni”nin kurulacağı beklentileri, Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu’daki savaş meydanlarında imha olmak üzere. Kendiyle barışık, çok-kültürlü demokratik toplumların henüz çok uzağındayız. Batılıların “Doğu Sorunu” diye adlandırdığı sorunlar yumağı dirildi. Yerasimos, ’80’lerin ortalarından başlayarak kaleme aldığı jeopolitika yazılarında bu ürkütücü gelişmenin nedenlerini arıyor; Birinci Dünya Savaşı ile birlikte tarihe karışan Avusturya-Macaristan, Osmanlı ve Rus imparatorluklarının dağılmasıyla gündeme gelen uluslaşma ve ulus-devlet sınırlarının çizilme süreçlerini inceliyor.
Haritanın Yırtılan Yeri
Ersöz’ün, 80’ler/90’lar dönümünde Türkiye’nin toplumsal haritasının ‘katlanma yerlerini’ yansıtan izlenimleri... Beş röportaj: Hapis sonrası hayatla başa çıkma uğraşındaki sosyalistler; “Ateş Altındaki Ülke”nin, “ora”nın, ölümle içiçe insanları, ‘sokaktaki’ Kürtler; üniversiteli ‘yeni’ gençler; medya üzerine Ahmet Oktay; İslamcılar, piyasa ve modernizm.
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3
12 Mart ve 12 Eylül romanlarının toplumsal bir sorunsal çerçevesinde incelenmesi. Moran, Sevgi Soysal, Adalet Ağaoğlu, Latife Tekin, Orhan Pamuk, Pınar Kür, Bilge Karasu’nun romanlarını örnek alıp, yeni anlatı arayışlarını, “fantastik”e, “polisiye”ye, “büyülü gerçekçilik”e, “üst kurmaca”ya dönük yeni eğilimleri yorumluyor.
Türk Tarihinde İslâmiyet
Türklerin İslamiyet’i kabulüyle başlayan değişim, Türk toplumlarının yerleşik kültürlerini sarsmış, eski dinlerinin yaratmış olduğu sistemi, düşünceden toplumsal ilişkilere uzanan bir yelpazede yenilemiş, Türk toplumsal hayatına bambaşka özellikler kazandırmıştır. Akpınar, bu büyük değişimin ekonomi, hukuk, bilim, felsefe, edebiyat ve güzel sanatlar alanlarında ortaya çıkardığı yeni görünümleri inceliyor.
Aylaklar
Kendini “düşüncelerim, korkularım basit, sıradan biriyim” diye anlatan yetmişlerindeki bir gezgin satıcının, nereden geldiği, asıl işi belli olmayan bir zencinin kurduğu hayal dünyasına kendini bırakışı. Bu esrarengiz siyahînin, toplumsal rutin dışında bir hayat arayan birçok insanı peşine takıp bambaşka bir aleme sürükleyişi.
Mağara
Toplumsal yoksunluğun bireysel yoksunluk düzleminde anlatılışı. Zamyatin yine insanların ruhlarını gözlüyor, bir yandan da küçücük ayrıntılarla kocaman toplumsal gerçeklere göndermeler yapabiliyor. Asla birer “temsilî” figür olmayan, kendi gerçekliklerine sahip kahramanlarının ruh dünyalarıyla birlikte bir dönemin atmosferini müthiş canlı bir şekilde bize aktarabiliyor.
Dünyaya, İnsana ve Topluma Dair
1948’den itibaren Fransa’da sosyalist düşüncede önemli bir odak oluşturan Sosyalizm ya da Barbarlık dergisinin yönlendiricilerinden filozof Castoriadis’in, 1974-1989 döneminde yazdığı yazılardan, kendi onayıyla yapılan bir derleme. Felsefeden eşitliğe, iktidardan dine, Marx’ın günümüzde taşıdığı anlamdan gelişme ve özerklik sorunlarına dek yığınla sorun alanına uzanan düşünce yazıları.
İşgal Altında İstanbul 1918 -1923
İstanbul’un 1. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz, Fransız ve İtalyan kuvvetlerinin işgali altında geçirdiği yılların toplumsal ve siyasi panoraması... Kitabın odağında, bütün yönleriyle, İstanbul’da yürütülen direniş hareketi var. Sadece Türkleri içermeyen çok odaklı ve çok eksenli güçlü yapısıyla bu direniş hareketi, zamanında işgal güçlerince küçümsendiği gibi, Cumhuriyet döneminde de resmî tarih yazımınca dikkate alınmamıştır.
12 Yıl Sonra 12 Eylül
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük “katastrof”u 12 Eylül’dür. Peki, 12 Eylül’ü hak ettik mi? Önce, Türkiye toplumu böyle bir darbeyi daha kolay sindirebilecek bir ruh haline girmişti. Bunun altında, tohumları yetmişlerin politik ortamında atılmış derin bir siyasî hayal kırıklığı yatıyor. Sıradan yurttaş, Kenan Evren’in şahsında nihayet kendi gibi düşünen bir önder bulmuştu.
Bediüzzaman Said Nursi Olayı/Modern Türkiye'de Din ve Toplumsal Değişim
Yazarının “modern Türkiye’de din ve toplumun kaynaştığı yolları kavrama yönünde bir ön çalışmadır” diye nitelediği kitapta, Müslüman düşünür Said Nursi’nin hayatı, Türkiye toplumunun din, ideoloji, bilinç sorunları ve modernizm olgusu ele alınıyor. Bediüzzaman’ın, özellikle reformların yabancı kültürlerle birlikte gündelik hayatımıza girip yerleşik usullerimizi zorlayan pratiğine karşı mücadelesi inceleniyor.
Jurnal 1. Cilt
Cemil Meriç’in düşünce ve duygu dünyasının “mahremi”... Yazarın kendi hayatıyla ilgili buhranları, arayışları, sorgulamaları ile içiçe, Türk düşünce hayatıyla ilgili tespitleri, sıkıntıları, isyanları. Yalnızlığa (ve marjinalliğe) itilen, ama belki de seçen bu insanın toplumla hesaplaşması. O itiliş ile o seçiş arasındaki bağlar ve gidip gelmeler... Jurnal biyografik değeriyle kalmıyor; o, içeriğiyle ve diliyle, aynı zamanda bir Cemil Meriç kitabı.
Symphonia Kakophonica
Aleladelikleriyle, sıradanlıkla perdelenmiş örtülü uyumsuzluklarıyla bu ülkenin insanları; o insanları dışlayan, öğütücü ve tüketici yaşam kalıplarıyla bu ülke; ama her şeye rağmen o insanlar!... Paramparça bir bütünlük, birbirine uymazların birlikteliği, toplumumuzun kakofonik senfonisi.
Dedikodu ve Söylenti
Bu adam iletişim ve reklam üzerine araştırmalar yaparmış. Dedikodu ve söylenti için “uydurma bilgi” dendiğini duymuş. Konunun üzerine varmış. Diyormuş ki: “Halkın olan biteni anlamak isteyip de resmî cevaplar alamadığı yerde söylenti vardır.” Dedikodu ve söylentinin kaynaklarını, taşıyıcılarını, toplumsal kesimlere göre farklılaşan saiklerini, adının kötüye çıkmasının nedenlerini araştırmış diyorlar.
Cilalı İmaj Devri
Türkiye’nin 1980’lerdeki toplumsal değişiminin gündelik hayatta ve popüler kültürde hakim kıldığı değerlerin, mitosların tahlili; “yaldızların” kazınması. Toplumsal adaletsizliğin aldığı yeni boyutlarla, “yeniliklerin” takdiminde sergilenen marifetlerle “günümüz”ü temsil eden şöhretler. Kozanoğlu’nun kitabı, haklı olarak, “Türkiye’nin ne hale geldiği” üzerine kafa yoranların ciddiye aldığı ve sayesinde eğlendiği kitaplardan biri oldu.
Tanrının İntikamı
Çağdaş İslami hareketler üzerine yetkin bir uzman olan Fransız araştırmacı Kepel, kısa sürede pek çok dile çevrilen kitabında, 1970’lerden itibaren büyük tek tanrılı dinlerin canlanmasını yorumluyor. Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi toplumlarında “aşağıdan yukarıya yeniden dinselleşme”nin özgül dinamiklerini ele alıyor; yeni dinsel radikalizmin, modernlik karşısındaki gerilimini tartışıyor.
Siyasi Kültürümüzde Zulüm ve İşkence
Şiddet ve zor kullanımını, işkenceyi kayıtsız şartsız reddeden bir siyasî-toplumsal kültür geliştiremediğimiz ortada. Kendini sağda veya solda tanımlayanlarımızın büyük çoğunluğu, işkenceye varan zor kullanımını belli gerekçelerle meşru görebiliyor. Bu ülke insanlarının yaklaşık yüz yıldır yaşadığı trajik tarih, "Cumhuriyet"e, "demokrasi"ye geçişler, yeniden geçişler...
Mafya Ahlâkı
Adının Max Weber’in ünlü başyapıtı Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu’nu çağrıştırması boşuna değil: Arlacchi’nin araştırması, mafyanın özgün toplumsal işleyişinin, “aslında” bağdaşmadığı kapitalizmin mantığına nasıl uyarlandığını son derece ilginç örneklerle tahlil ediyor. Kitap, filmlerde, romanlarda, gazetelerde binbir suretiyle boy gösteren mafya vak’asının kaynağından canlı kesitlerle dolu.
Popüler Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski
“Çok katlı” bir çalışma. Hem Gencebay’ın eserlerini salt “mesaj”ıyla, “imaj”ıyla değil müziğiyle, nağmesiyle, iç anlamıyla önümüze seriyor hem aydınların arabesk müziğe bakışını, sol teorideki popüler kültür tartışması çerçevesinde sorguluyor. Gencebay’la yapılmış uzun sohbet, Türkiye’nin toplumsal-kültürel yapısına “teşhis” koymakla ilgilenenlerden “Orhanseverlere” kadar geniş bir kesim için ilginç.
Türk Modernleşmesi
Türkiye’nin modernleşme/Batılılaşma eksenindeki müzmin tartışma konularına Mardin’in yaklaşımı, modernleşme sürecini “ileri”-“geri” kutuplaşmasına indirgemiyor. Derlemede, modernleşmeyi ve farklı düşünce akımlarının modernleşmeyi algılayışlarını ele alan makaleler yanında modernleşme sürecinin gençlik, kültür, kitle, demokrasi gibi kurumsal-kavramsal çerçevelerdeki özgül izdüşümlerini, dinamiklerini tartışan yazılar yer alıyor.
Türkiye'de Din ve Siyaset
Toplumbilimci olarak Mardin’in özgün yanlarından biri, dinin Cumhuriyet Türkiye’sindeki toplumsal-kültürel varlığını, tarihî ve güncel siyasî arka planıyla birlikte vukuflu ve kapsamlı biçimde tahlil eden çalışmalarıdır. Bu çizgisi, İslamcı çevrelerde referans alınmasını sağladı, ancak dinselliğe soğukkanlı bilimsel yaklaşımı yadırgandı.