Çağdaş Türkiye Edebiyatı - 27. sayfa

Hayaller Kâhyası

Atilla Atalay'ın "olgunluk dönemi" hikâyelerini biraraya getiriyor Hayaller Kâhyası. Kitap, "Sevgili Oğuz Aral Usta"ya... Ve "Kar Maymunu" arkadaşlara ithaf edilmiş. Girizgâh mahiyetindeki `Sebebim`, mola yerinde otobüsünü kaybeden yaşlı bir teyzeyle başlayan `reenkarnatif` bir öykü... "Çiğdem Sineması", bizi eski sinemaların nostaljisine götüren, başrolünü Riçırt Burton'un oynadığı sevimli bir Holivut mavalı.

Aşk Romanları Yazan Adam

`Romanı okumaya ve Orhan Cemil`in yazdıklarını yaşamaya devam ettim. Her bölümden sonra, yaşadıklarımın etkisi henüz üzerimden silinmeden oturup bir bölüm de ben yazıyordum. Böylece giderek, iç konuşmalarla zenginleştirilmiş ve onun kahramanlarından esinlenerek yarattığım karakterlerin rol aldığı yeni ve farklı bir roman biçimleniyordu."

Annem Belkıs
Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş Baskı

Gündüz Vassaf’ın kalemiyle annesinin hikâyesi. Öksüz bir Rumeli kızının Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarında başlayan hayatı bize gündelik yaşantının unutulmuş pek çok ayrıntısını tanıtarak bilinmeyen evlere misafir ediyor.

Zelzele

Behiç Ak’ın yeni albümü 17 Ağustos Körfez Depremi’nden sonra “bizzat” yerinde görülmüş, duyulmuş, gözlenmiş, hatta yaşanmış olaylardan yola çıkılarak çizilen “acı ama, gerçek” karikatürleri biraraya getiriyor.

Dün, Bugün

Tatyana Moran bir asra yaklaşan ömrü boyunca pek çok olaya şahit oluyor, pek çok önemli insanla tanışıyor. Kırım’dan İstanbul’a mavnalarla gelen bir Rus ailesinin en büyük kızı olan Tatyana Moran, 6-7 Eylül Olayları, 1 Mayıs 1977 ve Aydınlar Dilekçesi gibi Türkiye yakın tarihinin önemli olaylarına şahit oluyor; Füreya Koral, Mina Urgan, Halide Edip,Ahmet Hamdi Tanpınar, Aziz Nesin, Haldun Taner, Murat Sarıca ve Server Tanilli gibi Türkiye entelektüel tarihinin önemli figürleriyle birarada bulunuyor.

Seni Seziyorum / Kitab-ı Mukadder

“Hepimizin hayatının toplamı nihayetinde bir hikâyeden ibarettir... İyiler hikâyelerini diğerleriyle bölüşür, vasatlar hikâyelerini yalnızca kendileri yaşar, kötüler hikâyeyi inkar eder...” Bir “ilk” kitap olan Seni Seziyorum ya da nam-ı diğer Kitab-ı Mukadder hepsi birbirine ustaca bağlanmış on hikâyeden oluşuyor. Zaman ve coğrafyayla sınırlı olmayan hikâyeler, kahramanlarının aksine hiç de “mütevazı” değil!

Herkes Herkesle Dostmuş Gibi

Olaylar Ankara’da geçiyor,gerisi çorap söküğü gibi...

Kaf Dağı'nın Ötesi

Lütfü Köselioğlu, yitip gitmekte olan –vallahi “korunmaya alınması” gereken!- bir insan türünü temsil ediyor: “Dürüst bürokrat.” Ve yine nesli tükenen bir başka insan türünü: Karşısına gelen insanları çektirttiği filmlere bakarak değil yüzlerine, hallerine bakarak değerlendiren, elinde ne imkân varsa onunla sağaltmaya çalışan bir “hekim”.

Tehlikeli İlişkiler

Tehlikeli İlişkiler, Ramize Erer’in çizgilerinden yapılmış özenli bir derleme. Kadınla erkeğin “tehlikeli” birlikteliği üzerine, felsefesi yerinde, mevzusu derin, balonları dopdolu çizgiler... Hayatın kapsama alanından hüzünlü matrak, düz çapraşık, heyecanlı yeknesak ilişkiler, çarpıcı enstantaneler.

Columbus`un Kadınları

Müge İplikçi ödüllü öykülerinin yer aldığı ilk kitabı Perende’den sonra yazdığı öykülerini Columbus’un Kadınları’nda topladı. Kitapta yer alan öykülerin ortak teması kadınlar... Ülkesinden binlerce kilometre uzaklıktaki kadınlar. İnsan doğduğu, büyüdüğü topraklardan uzaklaşırsa nasıl değişir? Ülkesinde görmezden geldiği bir nazarlığı odasının en görünen yerine asar!

Tatlı Rüyalar

Türk bir anne ile Fransız bir babadan olma Hector Berlioz –kendisi Türkiye’de yaşayan bir Fransız Türk’üdür- sıradan bir pazar sabahı kahvaltı ederken bir ilan okur ve “hayatı değişir”... “Hayatımı satıyorum! 25 yaşında, iyi eğitimli, iki yabancı dil bilen sağlıklı genç, geri kalanını temin edebilmek amacıyla hayatının bir bölümünü satıyor. İlgilenenler aşağıdaki telefon numarasına başvurarak randevu alabilirler.”

Yıldızların Tembelliği

Behiç Ak’ı ‘çoğunluk’ Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan karikatür bandından, ‘azınlık’ ise çocuk kitaplarından ve tiyatro oyunlarından tanıyor; belki çok azımız da onun belgesel sinemacılığının farkında (Türk Sinemasında Sansürün Tarihi adlı belgesel filmi Ankara Film Festivali’nde en iyi belgesel film ödülüne layık bulunmuştu). Yıldızların Tembelliği onun, -içinde çizgi olmayan- ‘büyükler’e yazılmış ilk öykü kitabı.

Kayıp Diwan

Yazısı yasaklı bir halkın sözlü edebiyatından derlenmiş ve de yazıya dökülmüş bir ilk örnek Kayıp Dîwan. Kendisini harflerle ifade edememiş bir kültürün “kollektif hafıza”sından bir seçki... Bu kültürün taşıyıcısı “dengbêj”ler. İşleri güçleri, günleri geceleri, kısaca bütün dünyaları “söz”dür onların. Kimi zaman bir ağanın konağında, kimi zaman yoksul bir köylünün tek odalı damında, kimi zamansa sıcak yaz günlerinden kaçıp sığınılan bir yaylanın serinliğinde, hiç ummadığınız bir anda rastlarsınız onlara...

Modern Çağın Canileri

Nihat Genç yazının pek çok alanında kalem oynatan bir yazar. Romandan denemeye, oyundan hikâyeye geniş bir yelpazede başarılı ürünler veriyor. Üslûbu sert, ama dürüst; öfkesi pek, ama yerinde. Zaman zaman acılı, acıtan ama “humor”u eksiksiz. Nihat Genç, bu kitabında bir yandan insanlık durumuzu resmederken, bir yandan da çağdaşımız canilerle hesaplaşıyor.

Öteki Renkler

Öteki Renkler Orhan Pamuk’un çocukluk anılarından mutluluk saatlerine, romanlarını nasıl yazdığından gezi notlarına, sevdiği yazarlar ve kitaplar hakkındaki eleştirilerinden kişisel itiraflarına, şikâyetlerine, siyasi öfkelerine, kültür ve gündelik hayat konusundaki heyecanlarına uzanıyor ve yazarın yalnız romanda değil, düzyazıda da ne kadar usta olduğunu kanıtlıyor.

Son Vapuru Kaçıranlar

Sait Hurşid’in hatıraları, Osmanlı’nın o büyük coğrafyasının parçalanışında, dört bir yana savrulanların değişik perspektiflerden anlattıkları “mare nostrum” hikâyelerinden birisi. Ama galiba, öznesi şimdiye değin okuduğumuz “mare nostrum” hikâyelerinden biraz farklı. Alıştığımız hikâyeler, kuşaklardır yaşadığı Anadolu’da birden yabancı ve azınlık durumuna düşen gayrımüslimlerin trajedileriyle ilgili.

Balat'tan Bat-Yam'a

Balat'tan Bat-Yam'a kadar uzanan kâh mutlu kâh hüzünlü bir yaşam öyküsü... Bir Yahudi ailenin çocuğu olarak 1916 yılında Hasköy'de dünyaya gelen ve yıllarca yaşadığı İstanbul'dan çok sevdiği Suadiye semtine benzettiği için Bat-Yam'a göç eden Eli Şaul'un ilginç günlüğü.

Eray

Eray, onüç yıl boyunca ‘kitleleri’ peşinden sürüklemiş bir “gençlik lideri”. Eray’ın ‘babası’ Atilla Atalay’ın söylediğine göre, “kendine âşık, güce tapınan, haybeye zeki, apolitik, acımasız ve bencil...” Kitle iletişim araçlarını kullanmaya ilk kez 1986’da Fırt dergisinde başladı; bu alışkanlığını daha sonraki yıllarda Hıbır ve HBR dergilerinde de devam ettirdi.

Güvercine Ağıt

Her şey Kayseri’ye, Toroslar’a, Ürgüp’e, Ihlara Vadisi’ne ve Beyşehir’e yağan yağmurla başlıyor… 1294 yılının Ağustos ayının son günü patlayan bu küçük tufan, Gürsel Korat’ın zamanla didişen oyunbaz hayalini tetikliyor: Yağmur altında yol alan beş ayrı yolcunun Ihlara’da yolları kesişiyor, yazgıları birbirlerine düğümleniyor. Sade, olağanüstü dingin bir metin, “hayat kadar derin” bir sona eşlik ediyor.

Soğuk Sabun

‘İnce işi’ mizahtan romana, denemeden öyküye uzanan geniş edebî bir alanda kalem oynatan Nihat Genç’ten bir cinayet romanı. Öncesinden sonrasına seksenli yıllar. Eski zaman güzelliklerinde yaşanan çocukluktan ergenlik hallerine, delikanlılıktan ağır çocuk ayaklarına... Yaşamlar, yaşananlar ve de başa gelenler. İsyan, umut, küfür, hayal kırıklıkları ve tekrar umut... Soğuk Sabun, yazarın ‘Türk işi bilinç akışı’ tekniği kullandığı kitaplardan biri; Nihat Genç tarzı ‘sert’ roman dizisinin de dördüncü kitabı.

Cennetin Dibi

Cehenneme Övgü’de “bu dünya”yı sorgulayan Gündüz Vassaf ikinci kitabında “cennet”e, hem de cennetin ta dibine el atıyor. Mizahla bilimkurgunun, düzyazıyla bilimsel makale üslûbunun harmanlandığı kitapta, ‘yanlışla doğru’, ‘yalanla dolan’ sırt sırta duruyor.

Cehenneme Övgü
Gündelik Hayatta Totalitarizm

Bazı eleştirmenlerin “şeytanın avukatı” sıfatını yakıştırdıkları Gündüz Vassaf’ın “gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskısı”yla sunduğumuz Cehenneme Övgü’sü, içimizde büyütüp yaşattığımız küçük ‘totaliter dünyalar’ımızı afişe ediyor, daha doğrusu ‘yüzümüze vuruyor’.

Ben Almanyalıyım
Alman Parlamentosu'ndaki İlk Türk Asıllı Milletvekili

Onların hikâyesi 1960’larda başlamıştı. Önce evin erkekleri, sonra kadınlar, çocuklar göç etti. Artık ikinci vatanlarıydı “orası”. Aradan geçen 30 küsur yıl sonra, aileler genişledi, ilk yerleşenlerin çocukları doğma büyüme Almanyalı şimdi. Altmışlı yılların başında Almanya’ya göç başladığında kimse ortaya çıkacak sorunların bu kadar uzun süreceğini ve kalıcı olacağını tahmin etmemişti.

Herkes Aşağı İnsin/Orası Öyküleri 2

Aslında bu bir çizgi albüm değil. Balonlarda yer alan metinlere bakarsak bir anlamda öykü kitabı diyebiliriz. Ya da her biri kısa metrajlı filme konu olabilecek yoğunlukta onlarca ayrı öyküden oluşan, sahne planlarının titizlikle resmedildiği senaryo metinleri.