Gölgeler Çabuk Ölür
Benim için böyle oldu mesela. Edward Said’den ilham alarak söylüyorum: An geldi, anadilim Kürtçe ile gündelik dilim Türkçe birbirinden kolay kolay ayrılamaycak bir biçimde iç içe geçti. "
Benim için böyle oldu mesela. Edward Said’den ilham alarak söylüyorum: An geldi, anadilim Kürtçe ile gündelik dilim Türkçe birbirinden kolay kolay ayrılamayacak bir biçimde iç içe geçti. Zaman zaman hangisinin anadilim olduğunu unuttum. İkisini de kullandım. Memleketimde ve evimde anadilime sığındım; bu şehirde yaşarken ve bu kitabı yazarken Türkçe’yle meramımı anlattım. Şimdi iki dilde de görüyorum rüyalarımı. Ve çoğu zaman iki dil, o kadar iç içe geçiyor ki, ikisini birbirine karıştırıyorum. Öyle ki, ne zaman güzel bir Türkçe mısra görsem, Kürtçe’sini düşünüyorum; ne zaman bir Kürtçe şiir görsem, Türkçe’ye çevirmeye çalışıyorum.
Dilinden sürgün bütün insanların ortak derdidir bu; sürgünlük her dilde aynı yaşanır çünkü.”
Muhsin Kızılkaya
Doğduğum köye, nüfus dairesi çok uzaktı. Onun için hemen yazdırmadılar nüfus kütüğüne. Yıllar sonra başka bir köye göç ettik. Bu köyde de okul yoktu, onun için her gece, evimize gelecek Türkçe bilen bir misafirin yolunu gözledim durdum ki, ona bildiğim birkaç Türkçe kelimeyi söyleyip caka satayım diye. Buna benzer meraklarımdan olsa gerek, babam beni Hakkâri merkezinde bulunan Yatılı Bölge Okulu’na yazdırdı.Okula alsınlar diye 3 yıl küçülterek yaşımı, kayıtlara 1966 olarak geçirdiler. O okulu hiç sevmedim, soğuktu, her yeri betondu ve öğretmenleri zalimdi. Şakır şakır Türkçe öğretinceye kadar, ağzımızdan burnumuzdan oluk oluk kan getirdiler. Orada iki yıl okudum ve evimizin taşındığı mahallenin ilkokuluna kaçtım. İlkokul dördüncü sınıfta devrimci oldum. Beşinci sınıfta Kürtçe okuyup yazmayı öğrendim DDKO iddianamesine verilen cevaptan.Ortaokul yıllarını devrimci mücadelenin içinde, lise yıllarını da darbenin bize ettiklerini düşünüp okuyarak geçirdim. 1983 yılında İstanbul’a geldim, İ.Ü SBF Kamu Yönetimi Bölümüne yazıldım. Okul bitip “yönetecek bir kamu” bulamayınca, 1987 yılında Güneş gazetesinde işe başladım ve mürekkep kokusu o gün bugün bulaştı her yerime. Sırasıyla Güneş, Hürriyet, Özgür Gündem, Aydınlık gazetelerinde çalıştım. 1988’de “Barzani Röportajı”, 1991’de de “Dünden Yarına Kürtler” incelemesiyle iki defa “yılın gazetecisi” ödülünü aldım. 1993 yılında, gözüm arkada kala kala iş değiştirdim, bir reklam ajansında çalışmaya başladım. Ve yazıyla ilişkimi, Express, Öküz dergilerine, Yeni Gündem,Yeni Yüzyıl, Radikal İki gazetelerine yazarak sürdürdüm. Yaymlanmış altı kitabım var: Dünden Yarına Kürtler (H. Nebiler’le birlikte, 1991, Yurt Yayınları),Eski zaman Eşkiyaları (1991, Sel Yayınları), Ben Hâlâ Annemin Dilini Kullanamyorum (1992, Parantez Yayınları), İyi Hal Kağıdı (1994, Parantez Yayınları), Bende Mahfuz Fotoğraflar (1997, İletişim Yayınları), Kayıp Diwan (2000, İletişim Yayınları). Mehmet Uzun’un üç romanın Kürtçe’den Türkçe’ye çevirdim: Yitik Bir Aşkın Gölgesinde, Kader Kuyusu ve Aşk Gibi Aydınlık, Ölüm Gibi Karanlık.
Kitabın Adı | Gölgeler Çabuk Ölür |
ISBN | 9789754708936 |
Yayın No | İletişim - 711 |
Dizi | Türkçe Edebiyat - 105 |
Alan | Çağdaş Türkiye Edebiyatı |
Sayfa | 240 sayfa |
En | 130 mm |
Boy | 195 mm |
Ağırlık | 183 gr |
Perakende Satış Fiyatı | 16,67 TL |
Baskı | 2. baskı - Haziran 2002 (1. baskı - Mayıs 2001) |
Yazar | Muhsin Kızılkaya |
Kapak | Ahmet Naci Fırat |
Uygulama | Hasan Deniz |
Düzelti | Serap Yeğen |
Baskı | Sena Ofset |
Cilt | Sena Ofset |