"Biraz Daha Işık!.."
Güzel şeyler olacağı umudu doğarken, etrafı kapkara bulutların kaplamasına alışkınız konu Kürt meselesi olunca. Gerçekten iyi şeylerin olabileceğine bir türlü inanamıyoruz bu nedenle. “İyi şeyler” olacağı müjdesinin verildiği günlerden, her şeyin yeniden kapkaranlık bir döneme girdiği son dört yıl içinde Muhsin Kızılkaya’nın yazdığı umut, serzeniş, eleştiri dolu yazılar, bu ruh halinin bütün karmaşıklığını, dalgalanmalarını yansıtıyor.
Kürt meselesi sadece bir dil meselesi değildir elbette ama her şeyden önce dil meselesidir. Muhsin Kızılkaya, bu dil meselesini, yaşamın küçük bir detayında karşınıza çıkıveren ve meselenin bütün varoluşsal/siyasal boyutlarını özetleyen olayları, kıvrak kalemi ve keskin gözlemleriyle sunuyor. Bir solukta okunan bu denemelerde, bugüne başka bir gezegen kadar uzak çocukluğunu, Uludere’de katledilen Kürtler gibi bir işi olan babasını, otuz yıl öncesinin Van’ını, Hakkari’sini, TRT Şeş’in yarattığı umut ve düşkırıklıklarını, bir dizi ışıklı insanı anlatıyor.
Karanlığın ucunda ışığın belirdiği bir dönemdeyiz. “O ışık ya büyüyecek,” diyor Muhsin Kızılkaya, “ya da yavaş yavaş sönecek, hepimiz aynı daracık tünelin içinde koyu, bıçak işlemez karanlığa mahkûm olacağız... Halbuki o ışığa o kadar çok ihtiyacımız var ki. O halde hep bir ağızdan haykıralım: ‘Işık, biraz daha ışık!..’”
Bu kitabı okurken, o ışığın esas kaynağını bulacaksınız.
Ahmet İnsel
Doğduğum köye, nüfus dairesi çok uzaktı. Onun için hemen yazdırmadılar nüfus kütüğüne. Yıllar sonra başka bir köye göç ettik. Bu köyde de okul yoktu, onun için her gece, evimize gelecek Türkçe bilen bir misafirin yolunu gözledim durdum ki, ona bildiğim birkaç Türkçe kelimeyi söyleyip caka satayım diye. Buna benzer meraklarımdan olsa gerek, babam beni Hakkâri merkezinde bulunan Yatılı Bölge Okulu’na yazdırdı.Okula alsınlar diye 3 yıl küçülterek yaşımı, kayıtlara 1966 olarak geçirdiler. O okulu hiç sevmedim, soğuktu, her yeri betondu ve öğretmenleri zalimdi. Şakır şakır Türkçe öğretinceye kadar, ağzımızdan burnumuzdan oluk oluk kan getirdiler. Orada iki yıl okudum ve evimizin taşındığı mahallenin ilkokuluna kaçtım. İlkokul dördüncü sınıfta devrimci oldum. Beşinci sınıfta Kürtçe okuyup yazmayı öğrendim DDKO iddianamesine verilen cevaptan.Ortaokul yıllarını devrimci mücadelenin içinde, lise yıllarını da darbenin bize ettiklerini düşünüp okuyarak geçirdim. 1983 yılında İstanbul’a geldim, İ.Ü SBF Kamu Yönetimi Bölümüne yazıldım. Okul bitip “yönetecek bir kamu” bulamayınca, 1987 yılında Güneş gazetesinde işe başladım ve mürekkep kokusu o gün bugün bulaştı her yerime. Sırasıyla Güneş, Hürriyet, Özgür Gündem, Aydınlık gazetelerinde çalıştım. 1988’de “Barzani Röportajı”, 1991’de de “Dünden Yarına Kürtler” incelemesiyle iki defa “yılın gazetecisi” ödülünü aldım. 1993 yılında, gözüm arkada kala kala iş değiştirdim, bir reklam ajansında çalışmaya başladım. Ve yazıyla ilişkimi, Express, Öküz dergilerine, Yeni Gündem,Yeni Yüzyıl, Radikal İki gazetelerine yazarak sürdürdüm. Yaymlanmış altı kitabım var: Dünden Yarına Kürtler (H. Nebiler’le birlikte, 1991, Yurt Yayınları),Eski zaman Eşkiyaları (1991, Sel Yayınları), Ben Hâlâ Annemin Dilini Kullanamyorum (1992, Parantez Yayınları), İyi Hal Kağıdı (1994, Parantez Yayınları), Bende Mahfuz Fotoğraflar (1997, İletişim Yayınları), Kayıp Diwan (2000, İletişim Yayınları). Mehmet Uzun’un üç romanın Kürtçe’den Türkçe’ye çevirdim: Yitik Bir Aşkın Gölgesinde, Kader Kuyusu ve Aşk Gibi Aydınlık, Ölüm Gibi Karanlık.
Kitabın Adı | "Biraz Daha Işık!.." |
ISBN | 9789750511462 |
Yayın No | İletişim - 1850 |
Dizi | Türkçe Edebiyat - 262 |
Alan | Çağdaş Türkiye Edebiyatı |
Sayfa | 232 sayfa |
En | 130 mm |
Boy | 195 mm |
Ağırlık | 193 gr |
Perakende Satış Fiyatı | 5,00 TL |
Baskı | 1. baskı - Mart 2013 |
Yazar | Muhsin Kızılkaya |
Editör | Ahmet İnsel |
Kapak | Suat Aysu |
Uygulama | Hüsnü Abbas |
Düzelti | Tansel Tüzel |
Baskı | Sena Ofset |
Cilt | Sena Ofset |