Adı Anaydı...
Daha önce yayımladığımız Mahallemizdeki Ermeniler isimli kitabında bir Anadolu kasabasındaki Ermenileri anlatan İsmail Arıkan, bu defa kalemini aynı yıllarda ve aynı yerlerdeki Türklerin hayatlarına çeviriyor.
Çizgili Kenar Notları
Türkiye’de toplumsal, ekonomik ve kültürel olarak dışlanmış, marjinalleştirilmiş olanlar, kenar mahallelerde yaşayanlar, yoksullar... mizah dergilerinde, çizgi romanlar-hikâyelerde nasıl resmediliyorlar? Çizgi roman kültürü üzerine incelemeleriyle tanıdığımız Levent Cantek’in derlediği kitapta, son yirmibeş yılda derinleşen sınıfsal yarılmaların, toplumsal tahayyüle nasıl yansıdığını gösteren çalışmalar yer alıyor.
Mahallemizdeki Ermeniler
Türkiye Ermenilerinin 20. yüzyıldaki serencamıyla ilgili son yıllarda birçok kitap çıktı. Ermenilerin tehcir öncesindeki ve sonrasındaki yaşantılarıyla ilgili yayımlanan monografiler, uzun süre toplumsal ayrıcalıklardan yararlanmış seçkin zümrelerin, şehirli (İstanbullu) toplulukların tecrübelerinde yoğunlaştı.
Dünyanın Zenginliği, Ulusların Fakirliği
‘Küreselleşme’, bugün pek çok şeyi açıklamakta kullandığımız anahtar bir kavram. Birçok farklı olguyu bu kavramla açıklıyor, bir sürü olumsuz gelişmenin müsebbibi sayıyoruz; Seattle ve Washington’daki protesto gösterilerini destekliyoruz. Bizim için küreselleşme, zengin ülkelerdeki fakirliğin ve fakir ülke halklarının daha da fakirleşmesinin nedeni...Peki gerçekten tüm sıkıntılarımızın sorumluluğu küreselleşmede mi? Daniel Cohen, birçok dile çevrilen bu kitabında sorumluluğun küreselleşmede değil “yeni sanayi devrimi”nde olduğunu iddia ediyor.
Acı ÇikolataÇikolatanın "Tatsız" Öyküsü
Her türlü etnik, dinî, politik ve ulusal ayrılığı aşan, evrensel bir lezzet... Sütlü, karamelli, fındıklı, fıstıklı, bademli çikolatalar... Çikolatalı pastalar, kurabiyeler, dondurmalar, sütler, renk renk paket paket bonbonlar... Küçük büyük demeden milyarlarca insanı peşinden sürükleyen bu büyüleyici tat, çoğu kişi için “mutluluk” kelimesinin de içini dolduruyor.
Neoliberal Küreselleşme ve KalkınmaSeçme Yazılar
Neoliberal Küreselleşme ve Kalkınma, yaşadığımız dönemin kaotik değişimlerini, piyasa temelli çözüm önerilerini ve bunlara rağmen günbegün derinleşen yoksulluğu iktisat temelinde inceliyor. Marx, Keynes ve Polanyi’yi irdelerken küreselleşen dünyada kalkınma iktisadının yerini sorguluyor.
Para İle AkrabaKentsel Türkiye'de Kadın Emeği
Para ile Akraba, Amerikalı doçent Jenny B. White’in Türkiye’de yaptığı bir “alan çalışması”nın eseri. Türkiye’de örneklerine sıkça rastlamadığımız bu çalışma, İstanbul’un gecekondu mahallelerindeki ucuz ve feda edilebilir kadın emeği ile bu emeğin yarattığı küçük çaplı üretimi ve de ortaya çıkardığı sosyal ve ekonomik ilişkileri inceliyor.
Nöbetleşe YoksullukGecekondulaşma ve Kent Yoksulları: Sultanbeyli Örneği
Yoksulluk gerçeği, son yıllarda Türkiye’de derinleşiyor, boyutlanıyor, çeşitleniyor. Buna karşılık, görünmezleştiriliyor da... Yirmi otuz yıl öncesinde daha çok bir “acıma” nesnesi olan yoksulluk, şimdi daha çok bir dışlama, korku, hatta nefret nesnesi! Yoksul mahalleleri, yoksulluk imgesi, tekinsiz bir “varoş” terimiyle ürkünçleştiriliyor.
İktisada (Farklı Bir) GirişGiriş İktisadı Öğrencileri ve İktisada İlgi Duyanlar İçin Yardımcı Kitap
Hem kapsamı hem rahat diliyle, sadece giriş iktisadı öğrencilerine değil, yazarının belirttiği gibi, “iktisada ilgi duyanlara” da yardımcı olacak bir kitap...
Sosyal Yardım AlanlarEmek, Geçim, Siyaset ve Toplumsal Cinsiyet
Kitap, Türkiye’de sosyal yardım olgusunu, sosyal yardım alanların deneyimine ve yardımlar temelinde ürettikleri ve içerisine girdikleri ilişki biçimlerine odaklanarak anlama çabasındadır.
Eşitsizliğin BedeliBugünün Bölünmüş Toplumu Geleceğimizi Nasıl Tehlikeye Atıyor?
Dünyanın en etkili birkaç iktisatçısı arasında gösterilen ve 2001’de Nobel İktisat Ödülü’nü kazanan Joseph Stiglitz, Eşitsizliğin Bedeli’nde gelir eşitsizliği konusuna önemli bir katkı yapıyor. ABD’de ortaya çıkan 2008 Krizi’ni ve dünya geneline hâkim olan Büyük Durgunluk’u sade bir dille ve derinlemesine açıklayan Stiglitz, kendi deyimiyle, yüzde 1’lik
kesimin devleti, yargıyı ve demokratik süreci ele geçirerek yüzde 99’un üzerinde nasıl egemenlik kurduğunu kapsamlı şekilde ele alıyor.
Kalkınma İktisadının Penceresinden Türkiye’ye BakmakFikret Şenses'e Armağan
Elinizdeki kitap, kalkınma iktisadının, bu yeni terminolojinin belki üstünü örttüğü ama aslında ortadan kalkmamış olan temel meselelerini gündeme getirmeye çalışıyor: Eşitsizlik, yoksulluk, insani gelişme ve bu bağlamda sağlık ve eğitim. Makalelerin büyük bölümü, Türkiye ekonomisinin son dönem gelişmelerini bu eleştirel bakış açısından irdelemeye ayrılmıştır.
Türkiye'nin Büyük DönüşümüAyşe Buğra'ya Armağan
"Hep özgürlükle eşitliğin birlikte var olduğu bir toplumun iyi bir toplum olduğunu düşündüm." Ayşe Buğra’nın bu temel kaygı etrafında şekillenen sosyal bilim hocalığının ilham verdiği bir kitap bu. Piyasa toplumuna, emek süreçlerine, sosyal politikalara, hep eşitlik ve özgürlüğün hakkını verme kaygısıyla bakan kapsamlı bir derleme.
Kapitalizm, Yoksulluk ve Türkiye'de Sosyal Politika
Ayşe Buğra bu kitapta, Türkiye’deki sosyal politika tarihinin ve tartışmalarının eleştirel bir analizine yöneliyor.
Küreselleşmenin Öteki YüzüYoksullukKavramlar, Nedenler, Politikalar ve Temel Eğilimler
İnsanlık, muazzam bir zenginlikle korkunç bir yoksulluğun olağanüstü kutuplaştığı bir zamanı yaşıyor. Çarpıcı açlık ve düşkünlük manzaralarına, sadece yoksulluğun gitgide derinleştiği ve kitleselleştiği “azgelişmiş” ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerde de rastlanıyor. Buna karşılık yoksulluk konusu, neoliberal küreselleşme söyleminin baskısı altında, hayli uzun bir süre kayıtsızlıkla karşılandı.
Geçmişten Geleceğe Türkiye Ekonomisi
Türkiye ekonomisini, 2008-2009 küresel krizinin etkileri ve sonuçları çerçevesinde inceleyen yazılar, elinizdeki derlemenin odağını oluşturuyor. Bu bağlamda sanayileşme ve sanayisizleşme sorunlarına, özel bir önemle eğiliniyor. İmalat sanayi, ticaret ve finans sektörüyle ilgili gelişmeler, yine bu bağlamda ve makroekonomik analiz açısından ele alınıyor. Gelir dağılımı ve yoksulluğun -yolsuzlukla da ilişkisi içinde!- “gerçek” bir muhasebesini yapan incelemeler, bu tabloyu bütünlüyor.
Bir Temel Hak OlarakVatandaşlık Gelirine Doğru
“Çalışmayana ekmek yok”... sorgusuz sualsiz kabul edilecek bir gündelik hikmet gibi geliyor kulağa. Kapitalist sistemin zihinlerde “doğallaştırdığı” bir kabul... Oysa biliyoruz ki, çalışacak iş bulabilmek, tercihe bağlı değil; dolayısıyla çalışmamanın “tembellik” ya da “asalaklıkla” hiç ilgisi olmayan nedenleri var. Ayrıca, çalışamayacak durumda olanların da varlığı malûm.