#kürt sorunu Etiketindeki Kitaplar

Kürt Vatandaş

Kürt vatandaşlarımız… Türkiye’de Kürt “realitesi” yarı-resmî veya yarım ağız tanındığından beri, bu sözü sıkça duyuyoruz. Kürt kimliğini Türkiye vatandaşlığı bağlamında anlamlandıran bir ifade bu. Peki, Türkiye’nin Kürt vatandaşı olmanın anlamı ne, gerçekten? İkinci sınıf bir vatandaşlık mı bu? Türkiye’de Kürt olmak nasıl bir vatandaşlık deneyimidir?

"Özgürüm Ama Mecburiyet Var"
Diyarbakırlı ve Muğlalı Gençler Anlatıyor

Leyla Neyzi ve Haydar Darıcı, Diyarbakırlı ve Muğlalı gençlerle yaptıkları derinlemesine söyleşilerde, birbirini anlamanın haritasını seriyorlar önümüze. Önyargıların, kaygıların, öfkelerin, kitlenmelerin ama aynı zamanda empatinin, dostluğun, alış verişin haritası…

Diasporada Türk-Kürt Sorunu
Almanya ve İsveç’te İkinci Kuşak Göçmenler

İsveç ve Almanya, Kürt diasporasının Türkiye ve Kürdistan’daki gelişmelere en fazla etki ettiği iki ülke olmuştur. Bahar Başer, bu iki ülkeye bakarak ve Türklerle olduğu kadar –hepsi bir şekilde ‘seferber olmuş’– Kürt gençleriyle de konuşarak, Avrupa’daki Kürt ve Türkler arasındaki ilişkilerin daha önceki araştırmalarda gördüğümüzden daha karmaşık bir tanımını ve analizini sunuyor. MARTIN VAN BRUINESSEN

Diyarbakırspor
Düğünde Kalabalık, Taziyede Yalnız

Simon Kuper’in ünlü “futbol sadece futbol değildir” sözü Türkiye’de belki en çok Diyarbakırspor için geçerli. Türkiye futbolunun ayrık otu Diyarbakırspor, tarihi boyunca hep bir “siyasi işlev”, bir “temsil” basıncı altında olmuş. Bir yandan devlet politikaları, bir yandan Kürt kimliği… Diyarbakırspor, Kürt kimliğini temsil eden yanıyla İspanya’nın Barcelona’sı, Athletic Bilbao’sıyla akraba…

İçimizdeki Hapishane
Labirentin Sonu

Hapishaneler toplumların zuladaki resimleridir. Hapishaneler, arada sırada ceplerden çıkarıp bakmaya bile cesaret edilemeyen, duvarlar arasına hapsedilmiş dünyalardır. Türkiye’de siyasî mahkûmların varlığının devam etmesi, hapishanelerin zuladan sık sık çıkarılmasını gerektirir. Özellikle sol/sosyalist hareketlerin tarihlerinde hapishanede geçirilen dönemler üzerine devasa bir ‘güzelleme’ külliyatı oluşturulmuştur.

O Gün

Doğu’daki kırsal kalkınma çalışmalarına hâkim olan mantığı, Kavar’daki deneyiminden hareketle sorguluyor Nurcan Baysal: “Kim ‘kalkındıracak’? Niye biz ‘kalkındıranız’? Kim demiş masada yemek yemenin daha iyi olduğunu? Ya kalkınma adına yaşamın çeşitliliğini yok edersek? Kim tanımlamış yoksulluğu? Kim kime göre yoksul? Kalkınma adına mı döşeniyor bu otobanlar? Kalkınmayı nasıl insanileştirecektik? Adalet ve eşitlik olmadan kalkınma olur mu? Dili, kimliği ve kültürü görmeyen bir kalkınma olur mu? Onurlu yaşam hakkı kalkınmanın neresinde? Eşitsizlikleri göz ardı eden bir kalkınma neye yarar?”

Kürt Barışında Batı Cephesi
"Ben Ege'de Akilken..."

Akil İnsanlar’ın Ege bölgesi temsilcilerinden biri olan Oran, projenin, Barış Süreci açısından en zor bölgesi sayılan Ege’deki öyküsünü anlatıyor. Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi olan Kürt meselesinin çözülmesi için yürütülen girişimlere mesafeli yaklaşan Ege’deki atmosferi resmederken kendi notlarına, toplantı tutanaklarına, resmî kayıtlara dayanıyor; gözlem ve analizleriyle etraflı bir panorama çiziyor.

Sandıkla Meydan Okumak
Türkiye’de Kürtlerin Siyasi Yolculuğu

Watts, tüm yıldırma girişimlerine rağmen siyasetten vazgeçmeyerek hem devletin resmî anlayışına hem de bir yanıyla silahlı mücadeleye “meydan okuyan” Kurdî politikacıların 1990-2008 arasında ülkedeki siyasi kurumları, mekanizmaları kullanmalarını ve çalışmalarının etkilerini kapsamlı şekilde inceliyor.

İki Tarafta Evlat Acısı

Türkiye’de yakınlarını silahlı çatışmalarda yitirmiş binlerce aile var. Onların acısı, “Kürt sorunu”, “terör” gibi resmî sözlere sığmıyor. Herkes onların duygularından söz etse de, bu duygular politikaya pek nüfuz edemiyor. Çatışmalarda hayatını kaybetmiş askerlerin ve PKK militanlarının aileleri, Kürt meselesini nasıl değerlendiriyor, kimlerden çözüm bekliyorlar?

Çatışma Çözümleri ve Barış

2013 ilkbaharında başlayan Barış Süreci, Türkiye’de Kürt sorunu ve politikasında nasıl bir dönüm noktasını ifade ediyor? Onlarca yıllık sorunun bir çözüme kavuşmasında bir aşama mı bu, yoksa sürüncemenin yeni bir merhalesi mi? Çatışmasızlık ortamından veya uzunca bir ateşkesten öte bir barış ufku görünüyor mu? Murat Aktaş’ın birçok uzmanın katkısını bir araya getiren derlemesinde, bu sorulara cevap aranıyor.

Dersim'i Parantezden Çıkarmak
Dersim Sempozyumu’nun Ardından

Birçok edebi anlatı, sözlü tarih çalışması, inceleme, belgesel ve müzik çalışması, Dersim’in hakikatiyle yüzleşmeye katkıda bulundu. 2010’da yapılan 1. Uluslararası Tunceli (Dersim) Sempozyumu, bu çalışmaların oluşturduğu çok yönlü birikimi ortaya koymak açısından anlamlıydı. Elinizdeki kitap, bu sempozyuma yansıyan birikimi damıtan bir seçkidir.

1937-1938 Yılları Arasında
Basında Dersim

Taha Baran, Basında Dersim kitabında Dersim ve Dersimli hakkında yaratılan yanlış algının nasıl inşa edildiğini, nasıl sürdürüldüğünü ele alıyor. 1937 Ocak ayından 1938 Ocak ayına kadar on bir farklı gazetenin tüm sayılarını inceleyen Baran, Dersim olaylarının gazeteler tarafından temsil biçimlerini; haber ve yazıların hangi imgeler, zihinsel kodlar ve düşünce kalıpları etrafında şekillenerek aktarıldığını değerlendiriyor.

Şehir, Orta Sınıf ve Kürtler
İnkar’dan “Tanıyarak Dışlama”ya

Göç yüzünden sokağa çıkamaz olduk. Bizim gençliğimizde Doğulu hissederdim ben kendimi, Orta Anadolulu olmama rağmen. O zaman Doğu insanı mertti, dürüsttü. İşte işçi olmaya gelirlerdi buralarda fabrikalarda. Ekmeklerini taştan çıkarıyorlardı.

Yol/Rê: Dersim İnanç Sembolizmi
Antropolojik Bir Yaklaşım

Dersim, kendine mahsus bir dünya. Üst başlıklardan taşan, Kürtlerle, Zazalarla, Alevilikle ilgili etno-dinsel ve kültürel tasniflere sığmayan bir yanı var. Dilşa Deniz, Dersim’e eğilen ilk antropolojik çalışmaya dayanan kitabında, bu kendine mahsus dünyaya davet ediyor okuru. Dersim’le ilgili yüceltici ve karalayıcı efsanelerin perdesini kaldırıp, olağanüstü incelikli bir bakışla, gerçek inanç dünyasına ve “gerçek efsanelere” eğiliyor.

Roboskî: Gençler Öldü
Türkiye’deki Kürt Sorununun Temellerine Bir Gazetecilik Yolculuğu

Roboskî: Gençler Öldü’de: Olay yerinde aylarca kalarak ölenlerin yakınlarıyla, akrabalarıyla konuşuyor; uzmanlarla, akademisyenlerle ve Meclis Araştırma Komisyonu üyesi milletvekilleriyle görüşüyor; tarihi etraflıca ele alıyor.

Devlet ve PKK İkileminde
Korucular

Nüfuz edilmesi çok zor bir konuda, etkileyici bir durum raporu.

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 9 / Dönemler ve Zihniyetler

Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce dizisi Dönemler ve Zihniyetler cildi ile tamamlanıyor. 19. yüzyılda başlayan Osmanlı-Türk modernleşmesi ve bunun siyasal düşünce âlemi üzerindeki etkisi farklı kaynak tartışma, aktör ve hareketlerle ortaya konuyor. Dönemler ve Zihniyetler bu süreç içerisinde yaşanan farklı tartışmaları ve bu tartışmaların aktığı farklı mecraları bir araya getirirken, siyasal düşünce dünyamızın zenginlik, farklılık ve “araz”larının bir dökümünü sunuyor.

Devlet Söyleminde Kürt Sorunu

Türkiye son yirmi yıldır tarihinin en ‘ağır’ sorunlarından birini yaşıyor: “Kürt sorunu”... Mesut Yeğen, devletin bu sorun karşısında uyguladığı kısaca “red ve/veya inkâr” olarak özetlenebilecek politikasını incelediği çalışmasında, bu politikanın basit bir ‘kandırmaca’ olmadığına dikkat çekiyor: “Devlet Kürt Sorunu’nu (irtica, aşiret direnci, eşkıyalık, ecnebi kışkırtması ya da bölgesel geri kalmışlık’ meselesi olarak çarpıtmıyor, bizzat böyle algılıyor...”

Lice’den Paris’e Anılarım

Tarık Ziya Ekinci, 1925’te Lice’de başlayan yaşamında, Türkiye’nin yakın tarihinin tanığı ve öznesi oldu. Öncelikle Kürtlerin tarihinin... 1940’lar ve 1950’lerin gergin atmosferinde, “Kürt uyanışı” veya “Kürt aydınlanması” denen süreci yaşadı. 1960’larda ise bir Kürt aydını olarak, bu sürecin devamının aktörlerindendi.

Yarıda Kalan Hayat
Nîv Jiyan

Yarıda Kalan Hayat, Nîv Jiyan. Orhan Doğan’ınki, sadece kendisi ve sevenleri için değil, sahiden dünya ve memleket için, yarım kalmış bir hayattı. Özellikle “Kürt Açılımı”yla hararetlenen tartışmalarda, hemen herkesin aklından geçiyor: “Keşke şimdi Orhan Doğan olsaydı...”

Türkiye Siyasetinde Kürtler
Direniş, Hak Arayışı, Katılım

Kürt siyasal hareketleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri Türkiye siyasal hayatında karşılık bulacak bir eylemlilik arayışı içinde. Ama direnerek, itiraz ederek ama ittifaklar kurarak, uzlaşarak ya da kendisini dönüştürmeye çalışarak, “Türkiyelileşme” mücadelesi vererek…

İsmail Beşikçi

İsmail Beşikçi, Türkiye’de “düşünce özgürlüğü” sorununun simgesidir. 1970’lerin başından bugüne dek kitaplarına, yazılarına sürekli dava açıldı, on yedi yıl hapiste yattı. İsmail Beşikçi, Türkiye’de Kürt sorununun “tabu” oluşunun da simgesidir. Kürt sorunuyla ilgili öncü çalışmaları, onun hep “mahkemelik” olmasına ve üniversitede barındırılmamasına yol açtı.

Umûmî Müfettişlikler (1927-1952)

Umûmî Müfettişlikler, Osmanlı siyâsî/idârî zihniyetinin ve uygulamasının Cumhuriyete devreden mirası olarak kabul edilebilir. Cemil Koçak bu eserinde Umûmî Müfettişlikler’in siyâsî, idârî, sosyal, iktisâdî ve kültürel misyonlarını ortaya çıkarmaya çalışarak, İçişleri Bakanlığı’na sürekli raporlar düzenleyen, memleketin “geri kalmış” bölgelerindeki “ıslah” çalışmalarını denetleyen, Kürt sorunu ile yakından ilgili, memleket sathında örgütlü bir bürokratik ağın gözden ırak bırakılmış/bıraktırılmış varlığına dikkat çekiyor.

Ulus, Din, Sınıf
Türkiye’de Kürt Mutabakatının İnşası

Tarihle, politik ve toplumsal mücadelelerle, uluslararası dinamiklerle, küresel gelişmelerle ve tüm Kürdistan coğrafyasıyla haşır neşir olan bu kapsamlı çalışma, konuyla ilgili bir temel referans değeri kazanacak.