Antropoloji - 2. sayfa

Vatanım Yok Memleketim Var
İstanbul Rumları: Mekân-Bellek-Ritüel

Kitap, öncelikle ve esasen İstanbullu olan Rumların algı ve duygu dünyasına bir pencere açıyor. İstanbul’un, İstanbullu olmanın Rum-Ortodoks kimliğinin inşasındaki yerini, bu kimliğin mekânda, mitlerde, ritüellerde ve bellekteki yeniden üretimini anlatıyor, anlattırıyor.

Anlıyorum Ama Konuşamıyorum

Batı”da, büyük şehir ortamında büyüyen Kürt gençlerin kimliklerini keşfetme hikâyeleri… Kâh “Türkler” tarafından, kâh “gerçek Kürtler” tarafından yadırganarak…

Dersim'in Divane Delileri

Aklından başka her şeyini yitirmişlerin”, “güzel delilerin” hikâyeleri… İsteyen fıkra gibi okur, isteyen masal gibi - isteyen mesel gibi, bilgelik anlatısı gibi…

Bir Berber Bir Berbere...

Bir Berber Bir Berbere...’de berberliğin sosyal tarihiyle, berber hatıralarıyla, berberlik üzerine izlenimler ve düşüncelerle ilgili yazılar tatlı tatlı makas şıkırdatıyor. Edebiyatçı gözüyle – en mühimi, herkesi makas altında eşitleyen berber müşterisi gözüyle…

Hiçbir Şey Yerinde Değil
Çatışma Sonrası Süreçte Adalet ve Geçmişle Yüzleşme Talepleri

Geçmişle yüzleşmede mağdurların, tanıkların, hayatta kalanların konumları nedir? Faillerin, sorumluların, seyirci kalanların, bilmeyenlerin -hele bilebilecekleri halde bilmeyenlerin- konumları nedir? Hafıza, yas tutma, bağışlama, hınç ve küskünlük, siyasal dostluk, nasıl işler bu yüzleşmede? Yüzleşme, bağışlama, helalleşme nasıl mümkün olur? Bütün bu soruların cevabını, teorinin ve dünya tecrübesinin birikimlerinin sağlamasını Muş’ta, Bitlis’te, Van’da, Hakkari’de, Şırnak’ta, Mardin’de, Batman’da, Diyarbakır’da yapan bir çalışma.

Patron Baba ve İşçileri
İşçi Sınıfı, Köylülük ve Paternalizm

Hasan Güler, Çan’daki Çanakkale Seramik fabrikası örneğinde, Türkiye’de sanayi ve sınıf ilişkilerindeki paternalizmin canlı bir resmini çiziyor. Çan’ın nasıl Amerikanvari bir “şirket kasabasına” dönüştüğünün hikâyesini anlatıyor.

Hacı Bektaş Veli'nin Evlatları
“Yol”un Mürşitleri: Ulusoy Ailesi

Hacı Bektaş Veli’nin Evlatları, Ulusoy ailesinin kan bağı ile elde ettiği kutsal otoriteyi, taliplerle kurulan ilişkileri, ailenin içinde yaşanan dönüşümleri, mürşitlerin değişen toplumsal rollerini, Hacıbektaş ilçesi ve Ulusoy ailesi arasındaki dinamikleri, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde yaşanan kırılmalar boyunca ele alıyor.

Göç
Rumlar’ın Anadolu’dan Mecburi Ayrılışı (1919-1923)

Yunanistan’da bulunan Küçük Asya Araştırmaları Merkezi tarafından hazırlanmış bir kitap Göç (Exodos). Rumların Anadolu’dan mecburi ayrılışları hakkında 1950’li, 1960’lı yıllarda yapılan sözlü tarih görüşmelerine, tanıklıklara yer veriyor. Göç edenlerin anlattıkları savaşın, insan hayatında nasıl acımasız bir mekanizma olarak yer alabildiğini, Rumlar ve Türkler arasında varolan sosyal hayatı nasıl altüst ettiğini, milli kimliğin destansı yönüne nasıl bir katkıda bulunduğunu ve toplumsal hafıza üzerinde nasıl bir travmatik etkisi olduğunu ortaya koyuyor.

Canım Sana Feda
Yeni Zamanların Kutsallık Biçimleri

Dünyanın “büyüsü” bozulunca dinselliğe ne oldu? Modern milliyetçilik ve “halk” fikri içinde dinsel düşünce varlığını nasıl sürdürüyor? İnsan hakları nosyonu dinsel düşüncenin kutsallık imzasını nasıl taşıyor? “Kendi olma” idealinin kurban vermeyle ilişkisi nedir? Saime Tuğrul, günümüzün temel toplumsal sorunlarını tarihsel bir perspektifle ele alıyor: Egemenliğin yeni biçimlerinin tarih içinde izlerini sürerek, “çıplak hayatlar”ın ortaya çıkış mekanizmalarını gösteriyor.

"Öğrenci İşi"
Üniversite Öğrencilerinin Gündelik Hayatı: İstanbul Örneği

İstanbul’a, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en büyük kentlerinden birine “okumaya” gelmek… Sadece derslerle, hayat gailesiyle değil bir metropol olan İstanbul’la da mücadele etmek… A. Çağlar Deniz, “Öğrenci İşi”nde İstanbul’a okumak için gelen üniversite öğrencilerinin uyum sağlama “taktiklerini” tespit etmeye çalışıyor. Bu taktiklerin gençlerin sosyal ve kültürel sermayelerine göre değişip değişmediğini, ideolojik veya dinî gruplara üye olunmasıyla farklılaşıp farklılaşmadığını, etnisite yahut cinsiyet değişkenlerine göre ayrışıp ayrışmadığını etraflı şekilde değerlendiriyor.

Klasik Mitler

Klasik çağlar uzmanı Jenny March bu kitapta, tanrılar ile titanların çarpışmasından Troya’nın düşmesine kadar, bütün zamanların en önemli efsanelerini berrak bir dille yeniden anlatıyor. Odysseus ve Aeneas’ın destansı yolculukları; Atina ve Roma’nın kurulması; İason’un Altın Post’u araması, Prometheus’un ateşi tanrılardan çalma maceraları ve klasik medeniyetin diğer bütün kahramanları, canavarları, habis şahsiyetleri, tanrıları, tanrıçaları…

O Gün

Doğu’daki kırsal kalkınma çalışmalarına hâkim olan mantığı, Kavar’daki deneyiminden hareketle sorguluyor Nurcan Baysal: “Kim ‘kalkındıracak’? Niye biz ‘kalkındıranız’? Kim demiş masada yemek yemenin daha iyi olduğunu? Ya kalkınma adına yaşamın çeşitliliğini yok edersek? Kim tanımlamış yoksulluğu? Kim kime göre yoksul? Kalkınma adına mı döşeniyor bu otobanlar? Kalkınmayı nasıl insanileştirecektik? Adalet ve eşitlik olmadan kalkınma olur mu? Dili, kimliği ve kültürü görmeyen bir kalkınma olur mu? Onurlu yaşam hakkı kalkınmanın neresinde? Eşitsizlikleri göz ardı eden bir kalkınma neye yarar?”

Arkeoloji
Anahtar Kavramlar

Arkeoloji: Anahtar Kavramlar, uluslararası uzmanlar tarafından hazırlanmış maddelerle arkeoloji literatüründe önem kazanmış kavramları ele alıyor ve bu kavramların arkeolojik düşünce ile arkeolojik yöntem üzerindeki etkilerini inceliyor.

Müslüman Milliyetçiliği ve Yeni Türkler

Türkiye tarihinde İslam ve millet kavramlarının ilişkisini ele alan Jenny White, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal kutuplaşmasının ekseni olan korkunun iki anahtar simgesi olarak nitelediği misyonerliği ve başörtüsünü inceliyor. Türk kimliğinin yeniden üretilmesinde sınırların ve saflığın rolünü değerlendirirken, “düşman” tanımlarına karşılık nüfusu “aynı”laştırma çabasının, sınırların ihlali korkusunu ve tabuları nasıl canlı tuttuğunu gösteriyor.

Kürdolojinin Bahçesinde
Kürdologlar ve Kürdoloji Üzerine Söyleşi ve Makaleler

Özellikle Kürtlerin tarihi, siyasi ve toplumsal yapısı ile ilgili yaptığı araştırmalarla dünya çapında tanınan bir biliminsanı olan Martin van Bruinessen, Kürdolojinin Bahçesinde’de yine zengin gözlem ve analizler ortaya koyuyor. Kitaptaki yazı ve söyleşilerde, 1970’li yıllardan itibaren Kürtlerle ilgilenmeye başlamasının arkasında yatan nedenleri anlatan, Kürtlerle ilgili araştırmalarının gelişimi konusunda Evliya Çelebi’den İsmail Beşikçi’ye ve Wadie Jwaideh’e uzanan yelpazeyi sunan van Bruinessen, Kürt varlığını inkâr edenlerin argümanlarının zayıflığını da gözler önüne seriyor.

Myanmar & Luang Prabang
Dünya’dan İnsan Manzaraları

Bu kitap eski Burma, bugünkü Myanmar’n ve birazda Laos’un parçası Luang Prabang’ın değişime karşı koyan doğal ve kültürel ortamında,insanları ve yaşamlarını yalnızca fotoğraflarla anlatmayı amaçlıyor.

Yol/Rê: Dersim İnanç Sembolizmi
Antropolojik Bir Yaklaşım

Dersim, kendine mahsus bir dünya. Üst başlıklardan taşan, Kürtlerle, Zazalarla, Alevilikle ilgili etno-dinsel ve kültürel tasniflere sığmayan bir yanı var. Dilşa Deniz, Dersim’e eğilen ilk antropolojik çalışmaya dayanan kitabında, bu kendine mahsus dünyaya davet ediyor okuru. Dersim’le ilgili yüceltici ve karalayıcı efsanelerin perdesini kaldırıp, olağanüstü incelikli bir bakışla, gerçek inanç dünyasına ve “gerçek efsanelere” eğiliyor.

Çin İşi Japon İşi
Cinsiyet ve Cinsellik Üzerine Antropolojik Değiniler

“‘Erkeklik’ en çok erkeği ezer.” Tayfun Atay’ın kitabındaki ilk yazısının başlığı, erkeklik meselesinin özünü söylüyor aslında! “Maçoluğun dayanılmaz ağırlığı” altında erkek erkeğin kurdu oluyor. Erkeklik rolünün dayatmalarının yol açtığı kasılmalar, erkekleri ebedi ergenlere dönüştürüyor.

Arap Talihsizliği

Araplar hızla dünyanın “öteki”leri haline geliyor. Özellikle 11 Eylül’den beri, Suudi yöneticiler, Kuveytli zenginler dahil, en ayrıcalıklı Araplar için de geçerli bu durum. “Arap” kelimesinin kendisi bile öylesine yoksullaştırılmış ki, bazı yerlerde utanç duyulacak etnik bir etikete ya da en iyi durumda, modernitenin temsil ettiği her şeyi yadsıyan bir kültüre indirgenmiş halde.

Antropoloji Tarihi

Antropolojinin bir disiplin haline gelmesi bir asırdan uzun sürdü. Kültür nedir, insan topluluklarının özellikleri nelerdir, insan topluluklarının farklılıkları ve benzerlikleri niçin önemlidir gibi sorular, disiplini kuran entelektüellerin araştırma rotasını belirledi. Antropoloji Tarihi, antropolojinin ne olduğunu, kültürün tanımının nasıl yapılması gerektiğini, yapılacak tanımlamalar arasındaki farkın disiplinin özelliklerini nasıl belirlediğini anlatıyor.

Ermeni Tabusu Üzerine Diyalog

Ermeniler ve Türkler arasında geçmişte yaşananları yüz yüze konuşmak artık mümkün mü? Acıları paylaşmak, yaşananları anlamak ve insanlığa aykırı ne yapılmışsa teşhir etmek... Bugün böyle bir dönemin eşiğindeyiz. Bunun için her şeyden önce hiçbir tabunun esiri olmadan konuşmaya, dertleşmeye, keşfetmeye, öğrenmeye, anlamaya ihtiyacımız var.

Ebedi Kutsal Ezeli Kurban
Çok Tanrılılıktan Tek Tanrılığa Kutsal ve Kurbanlık Mekanizmaları

Hepimizin dilinde, medyanın sürekli farklı biçimlerde, reality show’larda ya da haberler adı altında bize sunduğu “kurbanlar” silsilesi, neden bu kadar el eriminde, hayatlarımızın içindedirler? Televizyonlarda gördüğümüz, dünyanın öteki ucundaki felaketzedeler, doğal afet ve savaş kurbanlarıyla özdeşleşerek, ölümün şiddetine maruz kalmış bu insanlar için neden bu denli kolaylıkla hep birlikte ağlanır, hatta toplumsal dayanışmaya dönüşerek, yardımlar toplanır?

21. Yüzyılda Karl Polanyi’yi Okumak
Bir Siyasi Proje Olarak Piyasa Ekonomisi

Polanyi’nin ilkel ve antik ekonomiler üzerine yapılmış antropolojik araştırmaların bulgularından yararlanarak 19. yüzyıl piyasa ekonomisini karşılaştırmalı tarihsel bir perspektifle ele aldığı çalışmalarında merkezî sorun bellidir: Toplumun, piyasa mantığına siyasi iradeyi baltalayacak şekilde boyun eğmesi.

Okulda Şiddet
Küresel Bir Tehdit

Okul ortamında şiddet bütün dünyayı meşgul eden bir konu. Ve maalesef ne siyaseten ne eğitimle bu meselenin üzerine gereğince gidilmediği için, okulda şiddet artık dünyanın kültürel geleceğini de tehdit ediyor. Okulda şiddet ve ergen problemleri konularında uzmanlaşan Éric Debarbieux, farklı sosyoekonomik ölçeklerdeki ülkelerde yaşanan şiddet örneklerini, hem sayısal verilere hem de kişisel deneyimine dayanarak ele alıyor bu kitapta.