#sosyoloji Etiketindeki Kitaplar - 3. sayfa

Türkiye'de Futbol
Bu Maçı Alıcaz

Transfer hikayelerinden sürgünle sonuçlanan mağlubiyetlere, çocukluk umutlarından emeklilik yıllarına, futbolcu kimdir, “hoca” kimdir? Bir insan niçin hakem olur? Sonra tribünler, taraftar kimliği, “alaturka holiganlar”... Talat Paşa’dan bugüne devlet-kulüp ilişkileri, iktidar-futbol ilişkileri; asker-sivil futbol darbeleri; “militarist futbol”dan “polis devleti” futboluna geçiş.

Faydacı Aklın Eleştirisi

Kısa zamanda sosyoloji, antropoloji, iktisat, siyaset ve ahlâk felsefesindeki birçok çalışmayı etkileyen bu kitap, “Toplumsal Bilimlerde Faydacılık Karşıtı Hareket” girişiminin 1982’den beri yayımladığı dergide dile getirilen temel bir tezi özetliyor: Modern düşünün gelişiminin karşısındaki en önemli engel, ekonomizmdir. Günümüzde sorulan asli sorulara verilecek mümkün yanıtlar alanının sınırlarını ekonomizm çizer.

Gündelik Hayatta Perestroyka

Perestroyka’nın kurumlarla, bürokrasiyle, iktisadî işleyişle ilgili bir resmî yüzü var. Bir de gündelik hayatta, “sıradan” insan ilişkilerinde yansıyan yüzü... Yorumlanması, sonuç çıkarılması belki henüz zor. Fakat çok canlı bir gözlem kaynağı. Alman gazeteci Geiges, Perestroyka’nın bu yüzünü hayatın içine karışarak izlemiş.

Medya Dünyası

Gazeteci, televizyoncu, radyocu, reklamcı; hepsinin eleştiricisi, okuyucusu, dinleyicisi, seyircisi için bir temel kitap. 17 kişilik bir yayın kurulu tarafından, çeşitli ülkelerden 100’ü aşkın araştırmacının katkısıyla hazırlandı.

Pop Çağı Ateşi

Ateşi hangi anlamıyla alırsanız alın, pop çağının ateşi altındayız. Her şey “pop” artık, müzik, şiddet, sevgi, İslam, milliyetçilik... Linç hukukundan reality şovlara, Tarkan’dan Çiller’e, “kara kafa” diye dışlananlardan site hayatına, Halk Ekmek büfelerinin önündeki kuyruklardan döviz büfesi kuyruklarına, ülkücü hareketin yükselişinden “kimlik açgözlülüğü”ne, pop çağı hayatı üzerine bir araştırma.

Tribün Cemaatinin Öfkesi
Ticarileşen Türkiye Futbolunda Şiddet

Artun Ünsal, Türkiye futbolundaki şiddeti, çok geniş bir bakış açısından ele alıyor. Her şeyden önce, bu oyunun ve onun toplumsal ortamının bünyesinde barındırdığı şiddet potansiyelini gözardı etmeden... ve konuyu polisiye bakış açısına sıkıştırmadan. Sorunun ciddiyetini bilerek, ama “ihtiyatlı iyimserliği” yitirmeden.

Türk Olmak Kolay Değil

Yazarın Nokta dergisinde çeşitli tarihlerde çıkan makalelerinden bir derleme. Bhopal’den Gökova’ya, Ege’nin rengine, Özal’ın adamlarına, ’80’li yıllardan ‘Yar bana bir alternatif’ çağrısına... Altı ana başlık altında toplanan yazıların karikatürlerini Salih Memecan çizdi.

Şehir, Orta Sınıf ve Kürtler
İnkar’dan “Tanıyarak Dışlama”ya

Göç yüzünden sokağa çıkamaz olduk. Bizim gençliğimizde Doğulu hissederdim ben kendimi, Orta Anadolulu olmama rağmen. O zaman Doğu insanı mertti, dürüsttü. İşte işçi olmaya gelirlerdi buralarda fabrikalarda. Ekmeklerini taştan çıkarıyorlardı.

Atatürk Heykelleri
Kült, Estetik, Siyaset

Türkiye’de heykel dendiği zaman, en azından “halk arasında”, esasen Atatürk heykeli anlaşılır. Atatürk heykelleri, ülkede heykel estetiğini belirleyen baskın unsur niteliğini taşıyor. Bu heykeller, aynı zamanda kamusal mekânlara nizam veriyor, kentin merkezini belirliyorlar.

Şerif Mardin'e Armağan

“Şerif Mardin Türk siyasi düşüncesini (kendi deyimiyle, çoğunlukla ‘keçiboynuzu’ olsa bile) önemseyerek ve Avrupa/dünya siyasi düşüncesinin kavramlarıyla incelemiş, ‘biz bize benzeriz’ yollu milliyetçi devekuşluğuna itibar etmemiştir. (...)

Kültür

İnsanların üzerinde en çok konuştuğu alanlardan biri olan ‘kültür’ konusunda uzmanlığı tartışılmaz bir isim: Raymond Williams. Bilinen en eski ozanlık düzenlemelerinden günümüzün sanatçı derneklerine, telif hakkından insan yaratıcılığının kendini dışavurduğu zengin biçimlere, toptancı indirgemeci kültür teorilerinden metropollerin sokak aralarına, sınıf fraksiyonlarından asi, aykırı gruplara, kültür piyasasından entelektüellere... konunun gerektirdiği bütün köşe bucağı dolaşıyor.

Mars'ta Bir Antropolog

Bir kaza, bir darbe, bir hastalık: Beyninizde meydana gelen “fiziksel” bir değişim davranışlarınıza, hayatınıza yansır. “Bir başka” olursunuz, öykünüz değişir... Nöroloji uzmanı Oliver Sacks, bu türden yedi vakayı, yedi insanî öyküyü aktarıyor kitabında.

Dünya Satılık Değildir
Pisboğazlılığa karşı köylüler

Büyük şirketler kâr etmek için dünyanın her köşesini, bütün kaynaklarını, doğasını ve insanları kullanıyorlar. Durmak bilmeyen bir kâr hırsına tâbi olarak, bazen aralarında anlaşıp bazen çatışarak, canlıların doğasını değiştiriyorlar. Devlet(ler)i de amaçlarına alet ediyorlar. Çok şeyi kaybettik, birileri buna dur demedikçe daha da kaybedeceğiz.

Dünyayı Değiştirmek İsteyenler Ulusu Nasıl Tasavvur Ettiler?

Ulusun tanımı, anlamı ve varlığı sosyalistler arasında her zaman tartışılmıştır. Ulusa dair tartışmalar Marx’tan Lenin’e, Stalin’den Hobsbawm’a uzanan bir tarih içerisinde şekillenmiş, kimi zaman siyasal, kimi zaman stratejik yaklaşımların konusu olmuştur. Ulus, millet ya da halk kelimeleri arasında süregiden çekişmelerin, sosyalistlerin konuyu ele alışlarında belirli bir netlik veya kolaylık sağladığı da söylenemez.

Antik Çağda Bağ ve Şarap

Antik Çağ’da Bağ ve Şarap, bir içecek olarak gündelik hayatın her gün daha fazla içine yerleşen, sosyal alışkanlıkları etkileyen şarabın bir anlamda çocukluk dönemini anlatır. Bağ ve şarap sanatının bugün ulaştığı noktanın arkasında binlerce yıllık bir birikim vardır ve Avrupa’nın modern bağcıları ve şarap üreticileri bu birikimin varlığını “şarap ve bağ tarihçileri” vasıtasıyla bilirler.

Manevralar
Kadın Yaşamının Militarize Edilmesine Yönelik Uluslararası Politikalar

Kadın hayatının militarizasyonu sadece savaşlarla sınırlı değil. Gündelik askerî pratikler de kadınların hayatlarına çeşitli şekillerde girip, var oluyorlar. Askerlik yapan kadınlar, askerî harekâtlarda zarar gören kadınlar; tecavüze uğrayan, işkence gören, hemşirelik yapan, aşçılık yapan yine onlar... Cynthia Enloe, kadınların hayatlarının nasıl militarize edildiğine dair bu çalışmasında uluslararası örnekleri değerlendirip, aynı tahakküm pratiklerinin nasıl var olduğunu gösteriyor.

Tekinalp
Bir Türk Yurtseveri

Moiz Kohen ya da Türkleşmiş adıyla Munis Tekinalp: Yahudi kökenini hep ikinci plana itmiş; dindaşlarını da bu yola çekmeye, Sela- nik’ten İstanbul’a kadar tüm Yahudileri “Türkleştirme”ye çalışırken işi onlara yeni bir “On Emir” önermeye kadar bir Türk milliyetçisi... Saygın araştırmacı Prof. Jacob M. Landau’nun hazırladığı kitapta, Tekinalp’in Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e uzanan düşünsel serüveni, hem kendi yazılarından örneklerle hem Landau’nun değerlendirmeleriyle akıyor.

Gençlik ve Altkültürleri

Punk’lar, dazlaklar... bu tuhaf kılıklı adamlar vahşi müzikleriyle ne yapmak istiyor? Bir zamanların Hippi’lerine ne oldu? Jazz, reggae ve rock. Egemen kültürün kıyısında serpilip gelişen bu üç müzik tarzının farkları ve birbirleriyle ilişkileri nedir? İngiliz Marksist Hebdige Marksizm’den olduğu kadar çağdaş göstergebilimden de esinlenerek bu gibi sorulara cevap arıyor.

Marksist Düşünce Sözlüğü

İster karşıtı, ister yandaşı olunsun Marksizmin günümüz dünyasının oluşumunda temel bir rol oynayan akımlardan biri ve hatta en etkilisi olduğu tartışma götürmez. O nedenle Marksizmi dışta bırakarak çağımızı anlamaya çalışmak da mümkün değildir.

Medyakronik

Medyanın gündelik hayatımızdaki ağırlığı günden güne artıyor, bildiğiniz gibi. Emekleme devresini henüz geçen televizyon kanalları çoğalıyor, sahipleri el değiştiriyor, gazetecilik- televizyonculuk içiçe geçiyor, tekelleşmeler, “angaje” yayın politikaları, “ideolojik” gazeteler ve televizyonlar gitgide yaygınlaşıyor, “düzgün” haber okumak veya seyretmek günden güne güçleşiyor.

Muzaffer Şerif'e Armağan
Muzaffer Şerif'ten Muzafer Sherif'e

Muzaffer Şerif'in (Başoğlu) adı Türkiye'de daha çok, 1948'deki "Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Olayları" vesilesiyle geçer. "Komünistlik" karalamasıyla cadı avına maruz bırakılan ve üniversiteden uzaklaştırılan akademisyenlerden biridir. Şerif, bu olayın ardından Türkiye'den ayrılmıştır. Onun uluslararası sosyal psikoloji literatüründe saygın bir yer kaplayan ve artık Muzafer Sherif olarak anılan çehresi ise, Türkiye'de o kadar fazla bilinmiyor.

Başkalarının Kiri
Kapıcılar, Gündelikçiler ve Kadınlık Halleri

Gül Özyeğin, öncü niteliğindeki bu çalışmasında, ev işlerini zamanın içine çekiyor – zamanın, tarihin, toplumsallığın. Bunu yaparken, gündelik hayatın ince kıvrımları içinde yol alıyor, gündelikçiler ve hanımları arasındaki mahrem ilişkileri birer iktidar ilişkisi olarak inceliyor. Modern orta sınıf ev kadınlığının ayrılmaz bir parçası olan ücretli ev hizmetlerinin kadınlar arası ilişkilerle olduğu kadar, toplumsal iktidarla ve ataerkiyle bağlantılarını ortaya koyuyor.

Hilal ve Yıldız
İki Dünya Arasında Türkiye

`Stephen Kinzer dört yıl Türkiye´de yaşadıktan sonra bu parlak kitapla bize dışarıdan nasıl gözüktüğümüzü sevgi ve anlayışla gösteriyor. Bu çok rahat okunan kitap Türkiye´yi, imkânlarını ve dertlerini yeniden düşünmek, tartışmak için iyi bir fırsat...` Orhan Pamuk