Çağdaş Türkiye Edebiyatı - 16. sayfa

Başlarken Yalnızsın Bitirdiğinde Daha da Yalnız
Söyleşiler Kitabı

Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız, Hasan Ali’yi konuşturuyor. Aklı, fikri, gecesi, gündüzü, edebiyata ve hayata dair neyi varsa...

Belki Bir Gün Uçarız

Belki Bir Gün Uçarız, yeknesaklığa celalleniyor, huzursuz, şedit ve enerjik... Yeni bir yazarın ilk kitabı... Aylin Balboa, deşeliyor, haykırıyor, söyleniyor... Şah damarı atıyor tıp tıp, sokak taşıyor yanında.

Mevsimler

İhanetin prelüdü, yalanlar, örgütler, sapmalar, burjuva kuyrukçular, devrimci özeleştiriler ve infazlar... 68’, 12 Mart ve 12 Eylül... Mevsimler, heyecanın, aşkın ve yenilginin soluk soluğa hikâyesi... Gün Zileli, ustalıkla geniş zamanları anlatıyor, mevsimlerle Türkiye’nin romanı.

Geç Kalmış Ölü

Mehmet Eroğlu, devrimcilerin büyük romanını anlatmayı sürdürüyor. Kaderini, memleketin kaderiyle bir gören, hayatını ancak ve sadece kurtarıcılıkla anlamlandıran devrimciler... Geç Kalmış Ölü, 1985 yılında Madaralı Ödülü’nü ve Orhan Kemal Armağanı’nı kazanan bir roman.

Zifir

Saf ve katıksız susuyorum. Kimseye değil kendime susuyorum. O kadar içiyorum ama aklıma sana diyebilecek güzel bir söz bile gelmiyor yine susuyorum. Tamam, iltifat bahsinde sınıfta kalabilirim ama his bahsinde hayat birincisiyim. Bu yüzden uyandığında bana aklına bir dirhem bile iltifat gelmeyen katıksız Aziz Okur diyebilirsin, sana kızmam.

Çok Kısa Bişi Anlatıcam

Dört gün boyunca telafi edilecek bir ruh arandı kendine Yonca. Eline aldığı elinde kaldı, elinden bıraktığı yüreğinde. Ev kendinle harabe, ayrılığın çizik gamını çaldı her yere. Dört gün boyunca iş yerine “Hastayım,” dedi, füturundan raporsuz. Arayanlara “Depresyondayım,” dedi, yalanından kuyruksuz.

Bil Ki Hayat Virâne

Bil ki Hayat Virâne, acı hayatın polisiyesi... İlyas Barut, polisiyenin yeni yazarı, dalgalı deniz... Usta işi ilk roman...

Dağ Başında, Enkaz Altında
Arama Kurtarma Güncesi

Tecrübeli bir arama-kurtarmacı, Yılmaz Sevgül, arama-kurtarma faaliyetinin heyecanlı dünyasını olanca canlılığıyla anlatıyor. Depremde, enkazda, dağ başlarında, kaya duvarlarında, kanyon labirentlerinde, kabaran sellerde, yangınlarda, mağaralarda… Zayıf bir sesin, bir iniltinin, bir nefes kıpırtısının peşinde…

Bozkırın Uzak Bahçeleri

Şehrin eprimiş sokakları, uzak diyarların hemşerileri, yalancıktan naz yapan kadınlar, şakacıktan kızan ustalar, baygın düşmüş ceviz ağacı, yaylana yaylana giden İmpala... Gökyüzü derin, gökyüzü masmavi... Ethem Baran, candan hikâyeler anlatıyor. Konuşkan, cıvıltılı, bazen fıldır fıldır ve bazen buruk...

Bitirgen

Bitirgen bir büyüme hikâyesi. Küçük bir kız çocuğu, ergenlik arifesinde neler yaşadığını anlatıyor. Nasıl aklettiğini, nasıl dayak yediğini, nasıl direndiğini, küfrettiğini, kabullenmediğini, anlamaya çalıştığını mırıldanıyor.

Issızlığın Ortası

Arada kalan, kaybolan, kayıplarını arayan, savaşı sorgulayan, nefes almaya çalışan ve ölümün eşiğinde yaşayan bir kahraman... Bir 68’ romanı... Tempolu, nefes nefese, Türkçe edebiyatta eşine az rastlanır bir kurgu... Issızlığın Ortası, usta yazar Mehmet Eroğlu’nun yayımlanan ilk romanı. Şaşırtan, edebiyata tazelik getiren, sakıncalı bulunan, bol ödüllü...

Olaylar Boksörün Pazı Sarmasını Yemesiyle Başladı

Yirmili yaşlarda bir boksör, hafif aksak, hafif flaneur. Kirli, gürültülü şehir, yorgun ve tekdüze... Gardını düşürmeyeceksin şu hayatta... Salatanın üzerinde bolca zeytinyağı gezdirmeli, altı bire kapı almalı... Çift forvetle maça çıkmalı, Maltepe’den Güvenpark’a yürümeli... Müziksiz olmuyor, bir şeyler çalmalı, Led Zeppelin filan... Sol direk, sağ kroşe.

Kürar

Melike Uzun, iyilikle kötülüğün, vefa ile nankörlüğün, hoşgörü ile horgörünün hikâyelerini anlatıyor. İç içe geçen ve kalp kanatan hayatlar. Kürar, kederli bir kelebek gibi geziniyor koyu karanlığın içinde

Tuhaf Günler Peşimizde

J. E. Bellocq, New Orleans genelevlerine fahişelerin fotoğraflarını çekmek için giden ve onlara sadece poz vermeleri için para ödeyen bir fotoğraf sanatçısı. Halil Turhanlı, Çanakkale’den ve “Çanakkaleli Melahat’i kızkardeş kabul ediyorum” diyen Ece Ayhan’dan selam götürüyor ona. Daha kimlere kimlere selam taşıyor, daha nerelere nerelere uğruyor Halil Turhanlı...

Deliduman

Tek başıma da kalsam, dünyanın bütün hükümetleri ve onlara oy verenler bana karşı da olsa, dünyanın bütün hükümetlerine karşı ayaklananlar ve onlara destek verenler bana karşı da olsa; bütün dünya, yedi milyar küsur insan tek tek bana karşı da olsa... Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, İstanbul’a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet!

Hayal Et Hikâyeleri

Murat Başekim, karanlık, cayırtılı, cin böğürten ve güldüren hikâyeler yazıyor. Şîr’in pençesini vurduğu Şark gotiğini resmediyor. Hayal Et Hikâyeleri, esrarlı, dumanlı, zifirî yerleri, çok uzakları ve çok yakını anlatıyor

Ruhisar
Denize Dair Hikâyat

Vecdi Çıracıoğlu, “Denize Dair Hikâyat” üçlemesinin ikinci kitabında Ruhisar’ı anlatıyor. Ateşböcekleri par par uçuşuyorlar. Küpeşte, borda, karina... Ruhisar, kıyıda denizcisini bekliyor. Alesta! Ruhisar, deniz kokuyor.

Zamanın Manzarası

Büyük aşklar ya ölümle bitermiş ya yasaklarla örülürmüş... Hayatın rüyası kısaymış... Kim görmüş? Kim görüp de fark etmiş. Mehmet Eroğlu, büyük bir aşkı ve bir dönemi, derinlikli ve ustaca anlatıyor.

Türkiye'nin Kalbi, Kabul Günleri
Gazete Yazıları

Türkiye’nin Kalbi, Kabul Günleri 12 Mart 1971 askerî müdahalesini izleyen günlerde, Sevgi Soysal’ın farklı gazetelerde yayımladığı köşe yazılarını bir araya getiriyor. Bu yazılar 12 Mart’ı yoğun kişisel tecrübelerle yaşayan yazarın döneme dair ilk izlenimleri olarak görülebilir.

Bozkırda Altmışaltı

Mustafa Çiftci, şeker gibi iyimser hikâyeler anlatıyor taşradan, kıtlıktan... Kara sakız, kendir, kına, kaya tuzu, iğde... “Vatandaş, ne isterse vereceksin, yok demeyeceksin.” Bozkırda Altmışaltı, gülerek memlekete bakıyor...

Doğa Tarihi

Hakan Bıçakcı, metropol tekinsizliğine bu defa bir kadının gözünden bakıyor. Rekabetin, teşhirin, güzel ve mutlu görünmenin dayanılmaz baskısını Doğa’yla resmediyor. Doğa Tarihi, plaza-site-alışveriş merkezi üçgeninde sıkışmış hayatları anlatan, günümüzde geçen bir distopya.

Emanet Şehir

Emanet Şehir, bir Ankara hikâyesi, bir yalancının, başarısız bir yazarın, Şekip’in grafik romanı. Levent Cantek’in senaryosu ve Berat Pekmezci’nin çizgileriyle.

Şehrazat

Yeşilçam’ın kayıp filmlerinden biri Şehrazat. Asaf Onur’un sonu gelmez isteklerinin en paha biçilmezi Şehrazat. “Orhancığım, bu filmi getir, sonra dile benden ne dilersen”. Ömer Ayhan, esrarengiz bir hikâye, postmodern bir Yeşilçam hicranı, bir İstanbul entrikası anlatıyor.

Pala Hayriye

Genç bir kadın evden kaçıyor, kalın fitilli kadifesi kirden üzerine yapışmış, kaşı-bıyığı gür Pala Hayriye bu... Figen Şakacı, doksanlı yıllarda üniversiteye başlayan Hayriye’nin kırklı yaşlara kadar yaşadıklarını anlatıyor.Pala Hayriye, neşeli, meydan okuyan, direnen bir kadının hikâyesi... Figen Şakacı, Bitirgen’le başladığı büyüme hikâyesine Pala Hayriye’yle devam ediyor.