Çağdaş Türkiye Edebiyatı - 14. sayfa

Yangın

Herkes ölüyor. Kimi hızlı kimi yavaş... Camlar patlıyor yangın sıcağıyla. Toprağın altı da yerin üstü gibi kaynıyor. Yangın, ürkütücü bir distopya. Bir ihtimalin romanı.

Turgut Uyar'ın Çocuklarıyız

Turgut Uyar, Türkçe şiirin kutup yıldızlarından biri, kuşkusuz. Şiirinin, poetikasının yanı sıra elbet şahsiyetiyle, hayatıyla da merak edilen biri… Derviş Aydın Akkoç’un, onun dört çocuğuyla, Semiramis Uyar’la, Şeyda Uyar Dikmen’le, Tunga Uyar’la ve Turgut Uyar’la yaptığı söyleşiler şairle ilgili çok şey öğrenmemizi sağlıyor.

Unutulan Yıllar

Niyazi Berkes, Unutulan Yıllar adını verdiği anılarında yaşadığı olayları çocukluk yıllarından başlayarak dile getiriyor. Bunu yaparken,dönemin toplumsal ve siyasal panoramasını da çizen Berkes, bir top­lumbilimci olarak yorumlarda bulunup; çizdiği tablonun içine o yılların siyasetçilerini, bürokratlarını, gazeteci, şair ve yazarlarını da yerleşti­riyor.

Unuttuğum Bütün Akşamlar

Ethem Baran, geçen günleri konuşturuyor. Eşyaları, sessizliği, kalabalığı, yolculuğu, kederi, yürek sızlatanı, takılıp kalanı, bir türlü geçip gitmeyeni, ahşap evleri, patikaları, televizyonu… Unuttuğum Bütün Akşamlar, Ethem Baran’ın ustalık dolu hikâyeleri… Nehir gibi akıp giden hatıralar…

Münhal

Ekin Can Göksoy, cadıları, çamura düşen mendilleri, zihgiri, Allah’ın taş ettiklerini, şehirden çıkan dumanı, emanetleri, Dolapdere’yi anlatıyor. Gün yüzüne çıkan yeni bir yazar. Münhal, içinde hikâyeler olan bir kaleydoskop... Fısıltılı, güvercin tedirginliğinde...

Yarım Kalan Yürüyüş

Mehmet Eroğlu, devrimci eylemcilerinin dünyasını anlatmayı sürdürüyor. Ağır yaralı, hüzünlü, öfkeli, ölmeye hazır, romantik kahramanlarının savaşını ve aşklarını ustalıkla resmediyor.

Alocu Tilki'nin Serencamı

Alocu Tilki’nin Serencamı, kirli bir adamın küskünlüğünü, iç dökmelerini trajikomik bir dille resmediyor. Muzip, karanlık ve soğuğu bilen bir soğuklukla.

9,75 Santimetrekare

Yaralı bir adamı anlatıyor Mehmet Eroğlu. Sokaktan gelen çocuğu, ruhu bereli olanı, İsa’nın Meryem’i öldürdüğünü gören bebeği, unutmaya ve arınmaya çalışan bir yazarı.

Mübarek Kadınlar

Önündeki boşluğu yuvarlayanların, insan kalmaya çalışanların hikâyeleri. Gaye Boralıoğlu’ndan... Dikenli, düştüğü yeri yakan, ustaca.

Başlarken Yalnızsın Bitirdiğinde Daha da Yalnız
Söyleşiler Kitabı

Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız, Hasan Ali’yi konuşturuyor. Aklı, fikri, gecesi, gündüzü, edebiyata ve hayata dair neyi varsa...

Belki Bir Gün Uçarız

Belki Bir Gün Uçarız, yeknesaklığa celalleniyor, huzursuz, şedit ve enerjik... Yeni bir yazarın ilk kitabı... Aylin Balboa, deşeliyor, haykırıyor, söyleniyor... Şah damarı atıyor tıp tıp, sokak taşıyor yanında.

Mevsimler

İhanetin prelüdü, yalanlar, örgütler, sapmalar, burjuva kuyrukçular, devrimci özeleştiriler ve infazlar... 68’, 12 Mart ve 12 Eylül... Mevsimler, heyecanın, aşkın ve yenilginin soluk soluğa hikâyesi... Gün Zileli, ustalıkla geniş zamanları anlatıyor, mevsimlerle Türkiye’nin romanı.

Geç Kalmış Ölü

Mehmet Eroğlu, devrimcilerin büyük romanını anlatmayı sürdürüyor. Kaderini, memleketin kaderiyle bir gören, hayatını ancak ve sadece kurtarıcılıkla anlamlandıran devrimciler... Geç Kalmış Ölü, 1985 yılında Madaralı Ödülü’nü ve Orhan Kemal Armağanı’nı kazanan bir roman.

Zifir

Saf ve katıksız susuyorum. Kimseye değil kendime susuyorum. O kadar içiyorum ama aklıma sana diyebilecek güzel bir söz bile gelmiyor yine susuyorum. Tamam, iltifat bahsinde sınıfta kalabilirim ama his bahsinde hayat birincisiyim. Bu yüzden uyandığında bana aklına bir dirhem bile iltifat gelmeyen katıksız Aziz Okur diyebilirsin, sana kızmam.

Dağ Başında, Enkaz Altında
Arama Kurtarma Güncesi

Tecrübeli bir arama-kurtarmacı, Yılmaz Sevgül, arama-kurtarma faaliyetinin heyecanlı dünyasını olanca canlılığıyla anlatıyor. Depremde, enkazda, dağ başlarında, kaya duvarlarında, kanyon labirentlerinde, kabaran sellerde, yangınlarda, mağaralarda… Zayıf bir sesin, bir iniltinin, bir nefes kıpırtısının peşinde…

Bil Ki Hayat Virâne

Bil ki Hayat Virâne, acı hayatın polisiyesi... İlyas Barut, polisiyenin yeni yazarı, dalgalı deniz... Usta işi ilk roman...

Çok Kısa Bişi Anlatıcam

Dört gün boyunca telafi edilecek bir ruh arandı kendine Yonca. Eline aldığı elinde kaldı, elinden bıraktığı yüreğinde. Ev kendinle harabe, ayrılığın çizik gamını çaldı her yere. Dört gün boyunca iş yerine “Hastayım,” dedi, füturundan raporsuz. Arayanlara “Depresyondayım,” dedi, yalanından kuyruksuz.

Bozkırın Uzak Bahçeleri

Şehrin eprimiş sokakları, uzak diyarların hemşerileri, yalancıktan naz yapan kadınlar, şakacıktan kızan ustalar, baygın düşmüş ceviz ağacı, yaylana yaylana giden İmpala... Gökyüzü derin, gökyüzü masmavi... Ethem Baran, candan hikâyeler anlatıyor. Konuşkan, cıvıltılı, bazen fıldır fıldır ve bazen buruk...

Issızlığın Ortası

Arada kalan, kaybolan, kayıplarını arayan, savaşı sorgulayan, nefes almaya çalışan ve ölümün eşiğinde yaşayan bir kahraman... Bir 68’ romanı... Tempolu, nefes nefese, Türkçe edebiyatta eşine az rastlanır bir kurgu... Issızlığın Ortası, usta yazar Mehmet Eroğlu’nun yayımlanan ilk romanı. Şaşırtan, edebiyata tazelik getiren, sakıncalı bulunan, bol ödüllü...

Bitirgen

Bitirgen bir büyüme hikâyesi. Küçük bir kız çocuğu, ergenlik arifesinde neler yaşadığını anlatıyor. Nasıl aklettiğini, nasıl dayak yediğini, nasıl direndiğini, küfrettiğini, kabullenmediğini, anlamaya çalıştığını mırıldanıyor.

Olaylar Boksörün Pazı Sarmasını Yemesiyle Başladı

Yirmili yaşlarda bir boksör, hafif aksak, hafif flaneur. Kirli, gürültülü şehir, yorgun ve tekdüze... Gardını düşürmeyeceksin şu hayatta... Salatanın üzerinde bolca zeytinyağı gezdirmeli, altı bire kapı almalı... Çift forvetle maça çıkmalı, Maltepe’den Güvenpark’a yürümeli... Müziksiz olmuyor, bir şeyler çalmalı, Led Zeppelin filan... Sol direk, sağ kroşe.

Kürar

Melike Uzun, iyilikle kötülüğün, vefa ile nankörlüğün, hoşgörü ile horgörünün hikâyelerini anlatıyor. İç içe geçen ve kalp kanatan hayatlar. Kürar, kederli bir kelebek gibi geziniyor koyu karanlığın içinde

Tuhaf Günler Peşimizde

J. E. Bellocq, New Orleans genelevlerine fahişelerin fotoğraflarını çekmek için giden ve onlara sadece poz vermeleri için para ödeyen bir fotoğraf sanatçısı. Halil Turhanlı, Çanakkale’den ve “Çanakkaleli Melahat’i kızkardeş kabul ediyorum” diyen Ece Ayhan’dan selam götürüyor ona. Daha kimlere kimlere selam taşıyor, daha nerelere nerelere uğruyor Halil Turhanlı...

Deliduman

Tek başıma da kalsam, dünyanın bütün hükümetleri ve onlara oy verenler bana karşı da olsa, dünyanın bütün hükümetlerine karşı ayaklananlar ve onlara destek verenler bana karşı da olsa; bütün dünya, yedi milyar küsur insan tek tek bana karşı da olsa... Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, İstanbul’a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet!