Yeni Çıkan Kitaplar

Juette'in Tutkusu

Taşların Anlattığı’yla tanıdığımız Clara Dupont-Monod bu kez gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenerek, henüz on üç yaşında zorla evlendirilen, istemediği halde çocuk sahibi olan genç bir kızın evlilik kurumuna, patriyarkaya ve ruhban sınıfına savaş açmasının hikâyesini anlatıyor Juette’in Tutkusu’nda. Herkesi karşısına alarak tüm toplumsal rollerini bir kenara iten Juette, kendi kurtuluşunu kendi elleriyle var ediyor, kimseye aldırış etmeden kendi yolunu kendisi çiziyor.

Kiraz Çiçeği Kolonyası

Kiraz Çiçeği Kolonyası, bozkırın ortasında bir tutam yeşilliğin, dostluğun, iyiliğin ve saf sevginin kalpleri ısıtacak romanı... Mustafa Çiftci ödüller aldığı öykü kitaplarından sonra ilk defa bir romana hayat veriyor.

Babil Değirmenleri ve Öteki Rüyalar

Babil Değirmenleri ve Öteki Rüyalar, hatırlamak ile unutmanın, var olmak ile yok olmanın, endişe ile kabullenmenin arasında gidip gelen öyküler...

“Tilkiden Sinsi, Tavşandan Ürkek”
Şirket, Din ve Siyaset

Taşralı dindar girişimcilerin yükselişi hakkında çok konuşuldu, saha çalışmaları yapıldı, “yeşil sermaye”, “Anadolu kaplanları”, “Müslüman Kalvinistler” gibi terimler üretildi. Gül Berna Özcan “Tilkiden Sinsi, Tavşandan Ürkek” kitabında, Anadolulu muhafazakâr girişimcilerin şirketleşme ve neoliberal kapitalistleşme sürecine, yeni, geniş ve bütünlüklü bir bakış getiriyor.

Erken Cumhuriyet’te Devlet ve Köy İlişkisi
Dirlik, Düzen, Asayiş

Meryem Çakır Kantarcıoğlu’nun Erken Cumhuriyet’te Devlet ve Köy İlişkisi: Dirlik, Düzen, Asayiş kitabında Köy Kanunu, kurucu bir metin olarak ele alınıyor ve devletlerin kuruluşunda önemli rol oynayan üç kategori üzerinden (nüfus, toprak ve yönetim) Cumhuriyet’in kuruluş sancısı ve inşa süreci sosyoloji, tarih, hukuk, coğrafya, mimarlık, nüfus bilim ve iktisat gibi pek çok disiplinden yararlanılarak ortaya konuyor. Bu “inşa”nın kırsalda nasıl yankı bulduğuna ve ne tür tepkilere yol açtığına geniş bir tarihsel pencereden bakıyor.

Filistin: Yüz Yıllık Savaş
Yerleşimci Kolonyalizmin ve Direnişin Tarihi (1917-2017)

Bugüne kadar kullanılmamış zengin arşiv malzemesinden ve yazarın aile üyelerinin (belediye başkanları, hâkimler, akademisyenler, diplomatlar ve gazeteciler) nesiller boyu tuttukları raporlardan yararlanan Filistin: Yüz Yıllık Savaş, aynı topraklar üzerinde hak iddia eden iki halk arasındaki trajik çatışmayı anlatırken, genel kabul gören yorumların geçersizliğini gözler önüne seriyor. Dünyaca tanınan bir Ortadoğu tarihçisi olan Rashid Khalidi, önce Siyonist hareket, ardından İsrail tarafından yürütülen, İngiltere ve sonrasında ABD tarafından desteklenen, Filistinlilere karşı yürütülen yüz yıllık yerleşimci kolonyalist savaşın izlerini sürüyor.

Amerika ve Amerikalılar
Denemeler Seçkisi

John Steinbeck, 20. yüzyılda yaşanan büyük çalkantıların toplumsal hayata etkilerini, insanları nasıl dönüştürdüğünü tartışıyor. Çevresinde olup bitenlere kayıtsız kalmamasıyla tanınan Steinbeck, hayatı boyunca gazetelere yazılar yazarak fikirlerini insanlarla paylaşmıştır. Onun en öne çıkan özelliği, ender rastlanan bir gözlem gücüne sahip oluşudur. Buna eşsiz bir üslup da eklenince, ortaya son derece özgün denemeler, mektuplar ve eleştiri yazıları çıkar. Yaşadığı yerlere dair anılardan arkadaşlarıyla olan ilişkilerine, Vietnam Savaşı hakkındaki tartışmalı fikirlerinden Amerikalıların yaşam tarzına dair övgülerine ve eleştirilerine uzanır bu yazılar.

Derin Sular

Vic Van Allen, sakin, kültürlü ve içine kapanık bir adam. Karısı Melinda ise uçarı, alaycı ve sadakatsiz. Sadakatsizliğin dışavurumu arkadaşlarını bile rahatsız ederken Vic buna göz yumuyormuş gibidir. Kimse, Vic’in içine çekildiği sessiz karanlığın derinliğini fark etmez. Patricia Highsmith, insan ruhunun karanlık kıvrımlarında gezinen, sarsıcı bir psikolojik gerilim sunuyor.

Karanlığın İcadı

Karanlığın İcadı’nı okurken lineer zaman akışından uzaklaşıyoruz. Bir girdabın içinde yol alıyor ve sonunda birbirinden eşsiz felaket manzaralarına ulaşıyoruz... Özlem Dikeçligil’in büyüklü küçüklü kıyametlerle örülü edebi evreni bizi bir sarmal gibi içine çekiyor. Bazen korkudan, bazen acıdan, bazen de öfkeden nefesimiz kesilir gibi olsa da sonuna dek merakla ve hayranlıkla okuyoruz her bir öyküsünü.

Siyasal, Toplumsal, Kültürel Kırılmalar ve Dönüşümler Işığında
Farklı Bir İslâm Tarihi

Esasen İslam zihniyet ve kültür tarihi ve heterodoksisiyle ilgili temel referans niteliğindeki eserleriyle bilinen Ahmet Yaşar Ocak, bu kitabıyla alternatif bir İslam tarihi perspektifi ortaya koyuyor. Farklı Bir İslam Tarihi, “eleştirisiz ve yorumsuz” hamasî tarih yazıcılığına karşı, merakı diri tutan, araştırıcı bir anlama çabası. “Teferruatın” berisindeki “dip dalgaları” görmeye dönük bir çaba...

Freud ve Lacan
Oidipus Karmaşası, Narsisizm, Arzu, Zevk

Freud ve Lacan, hem psikanalizin kavramlarına yaklaşmak, hem arzu, zevk gibi gündelik kavramlara psikanalizin ışığını tutmak hem de “kendi olma”nın ne demek olduğunu düşünmek için harika bir rehber.

ABD'ye Özgü Kavramlar Sözlüğü

"Amerikan İstisnacılığı” (American Exceptionalism) diye bir tabire vesile olacak denli ayrıksı bir ülke, ABD. Kenan Erçel, ABD’ye Özgü Kavramlar Sözlüğü’nde bu istisna halinin siyasal, hukuksal, kültürel, iktisadi yönlerini 27 maddede ele alıyor. Yazar, bir şahsın kendi rızasıyla alaya alındığı “Roast” geleneğinden kayıtdışı göçmenlere kol kanat geren “Sanctuary” şehirlere, bireysel silahlanmanın anayasal dayanağı kabul edilen “Second Amendment”dan eyaletin petrol gelirlerinden düzenli bir vatandaşlık geliri dağıtan “Alaska Daimi Fonu”na, birçoğu Türkçe karşılıkları dahi olmayan has ABD’li kavramlardan bir seçki sunuyor.

Büyük Gelenek
George Eliot, Henry James, Joseph Conrad

20. yüzyılın en önemli edebiyat eleştirmenlerinden biri olan F. R. Leavis, Büyük Gelenek’te İngiliz edebiyatının zirve noktalarını oluşturan yazarların mirasını sorgular ve edebiyat eserlerinin insanlık durumu, ahlâki sorumluluklar ve toplumsal yapılar üzerindeki derin etkilerini inceler.

Aforizmalar

Aforizmalar, baştan aşağıya Kafkaesk bir dünya içeren, okurunun hayal gücünü tetikleyen, her okuyuşta farklı keşiflerde bulunmanın mümkün olduğu bir tür düşünsel yolculuk...

Leylekler Aşklar Söylentiler

Sedef Betil, ressam kahramanı Emine’den yola çıkarak bir ailenin 1920’den 2020’ye uzanan hikâyesini anlatıyor. Bir yandan memlekette olup bitenleri de göz ardı etmeden. Leylekler Aşklar Söylentiler, hayatın türlü türlü hallerine dair bir roman, ne kadar alışık olursak olalım hep yeniymiş gibi şaşırtan hallerine...

Tanzimat ve Edebiyat
Osmanlı İstanbulu’nda Modern Edebi Kültür

Osmanlı’nın son yüzyılında büyük siyasi ve kültürel değişimler yaşandı. Edebiyat da bu değişimlerden elbette etkilendi. Yeni eserler çevrildi, yeni türler fark edildi ve bu türlerle eser verilmeye başlandı. Farklı milletlerden yazarların kendi dilleriyle ya da kendi alfabeleriyle ama Türkçe olarak yazdıkları eserlerdi bunlar ve bu eserleri yüzyıllardır birlikte yaşayan milletlerin, birbirlerinden etkilenmeden oluşturmalarıdüşünülemezdi. Ancak ilerleyen zamanlarda hem Osmanlı-Türkiye hem de imparatorluğu oluşturan diğer devletlerin uluslaşma sürecinde devletler, bu geniş sahadan sadece kendileriyle iltisaklı gördükleri metinleri aldılar ve ulusal bir edebiyat yarattılar. Dönemin çoksesliliği, girift kültürel yapısı göz ardı edildi. Tanzimat ve Edebiyat - Osmanlı İstanbulu’nda Modern Edebi Kültür imparatorluk döneminin zengin ama sıklıkla görünmezleştirilen bu edebi dünyasını görünür kılmayı amaçlıyor. Aynı şehirde yakın zamanlarda ortaya çıkan Türkçe, Ermenice, Bulgarca, Arnavutça, Kürtçe, Arapça, Farsça, Ladino modern edebiyatlarının birlikte ve ayrı ayrı gelişimlerine, etkileşimlerine ve gerilimlerine dikkat çekiyor.

İnsan Hakları
Yaklaşımlar, Kazanımlar, Sorunlar

İnsan Hakları, düşünsel kaynak niteliğinde, konuyla ilgili toplumsal ve hukuki çalışmalara ışık tutan, hukukçuların olduğu kadar, konuya ilgi duyanların da yararlanabileceği, geniş perspektifli bir kitap...

Altın Kupa

Altın Kupa, John Steinbeck’in olağanüstü bir yazara dönüşeceğinin müjdesi olan lirik bir ilk roman. Genç Henry Morgan’ın, babasının Galler’deki çiftliğinde yaşadığı tekdüze hayattan bıkıp kendini yollara vurmasıyla başlıyor her şey. Türlü zorlukla cebelleşen Henry, çalışkanlığı ve parlak zekâsı sayesinde sonunda ufak bir geminin sahibi olmayı başarıyor. Böylece denizlerde yelken açıp fethedilecek yeni yerlere doğru yol alıyor; günbegün asıl tutkusu olan Panama’ya, yani Altın Kupa’ya ve Kızıl Azize olarak adlandırılan, güzelliği dillere destan kadına yaklaşıyor. Bu uğurda kentleri yakıp yıkıyor, insanları gözünü kırpmadan öldürüyor.

Sur Kenti Hikâyeleri

Ali Ayçil Sur Kenti Hikâyeleri’nde, birbirinden bağımsız gibi dursa da karakterlerinin diğerlerinin hayatlarına bir şekilde etki ettiği, birbiriyle akraba öyküler anlatıyor... Bilinmez bir diyar gibi duran Sur Kenti’ne ve halkına yakından bakarken, ifritler, gözbağcılar, at hırsızları, hancılar, seyyahlar, nakkaşlar ve hassas ruhlarla örülü yarı masalsı bir evrenin kapılarını aralıyor…

Daire

Kansu Oğuz Canbek absürt, sert ve yer yer mizahi bir dille hikâyeler anlatıyor. Artık tek bir canlının bile yaşamadığı şehirler, tuhaf işlerin peşinden koşa koşa tuhaflaşan insanlar, devletle üstü kapalı bir biçimde yaşanan münakaşalar…

Karnım Zil Çalıyor!
Bir Hak Olarak Ücretsiz Okul Yemeği

Menekşe Tokyay, Karnım Zil Çalıyor! Bir Hak Olarak Ücretsiz Okul Yemeği’nde yalnız bir beslenme sorunu ve ona bağlı politika gereğini değil, aynı zamanda eğitimde fırsat eşitliği ve toplumsal kalkınma politikasının önemli bir parçası olan bir konuyu ele alıyor. Çocukluk yıllarında yetersiz beslenmenin yarattığı fiziksel ve zihinsel eksikliklerin kişinin yaşamında bütün gelişim sürecini etkileyen bir dip dalgası etkisi gösterdiğini artık bütün uzmanlar kabul ediyorlar. Menekşe Tokyay, çeşitli ülkelerdeki okulda öğle yemeği uygulamalarını, bunların finansman modellerini tanıtıp, Türkiye’de her çocuk için uygulanmasını önerdiği ücretsiz okul yemeğinin hayata geçme koşullarını ve bunun yaratacağı olumlu toplumsal sonuçları son derece açık biçimde gösteriyor.

Makine-Dil

Makine, hem modernliğin olağanüstü güçlü bir imgelerdir; hem somut olarak, aygıt olarak, organ olarak, işleyiş olarak, bağlantı olarak, hayatın her alanına nüfuz etmiş bir varlıktır. Dil makineleri, göz makineleri, duygu makineleri, arzulama makineleri… Bunlar hem modern insan varoluşuna dair güçlü bir mecazdır; hem iletişim teknolojisinde, sinemada, bilgi üretiminde “kanlı canlı” mekanizmalardan söz ediyoruzdur. Ulus Baker’in muazzam üretiminin kimi kenarda kalmış kimi “buluntu” parçalarını bir araya getiren bu derlemenin gizli öznesi, makine mecazı ve bizzat makinelerdir. Bu vesileyle dilin ve insanın olanaklarını ve olanaksızlıklarını yeniden düşünmektir. Fakat sadece o kadar değil. Makine-Dil, gözü estetikten sinemaya, felsefeden sosyolojiye gezdiren bir çiçek dürbünü…

Bir Savaş Vardı

Steinbeck, Bir Savaş Vardı’da her an ölümle burun buruna gelme korkusuyla cephede aylar geçiren askerlerin en sıcak, en insani yanlarına ışık tutuyor. Steinbeck, 1943’te New York Herald Tribune muhabiri olarak İkinci Dünya Savaşı’nı takip eder. İngiltere, Kuzey Afrika ve İtalya’ya gider ve farklı cephelerde bulunur. Burada karşılaştıklarını eşsiz gözlem gücü ve gördüklerini hikâyeleştirme yeteneğiyle yazıya döker. Her zamanki gibi sıradan insana odaklanan Steinbeck savaş stratejileri ya da çarpışma detaylarındansa insanlık hallerini samimi bir şekilde aktarır.

Sağın Kasveti
Otoriter Liderler ve Çalınan İsyan

Modern toplumun tarihin farklı kesitlerinde birbirinden ayırt edilebilir krizler içerisinden geçtiğini biliyoruz ve bugünden geriye doğru bakıldığında bunları çeşitli analitik araçlarla anlamlandırabiliyoruz. Fakat tarih akarken yaşanan krizi tanımlamanın ve anlamlandırmanın bir hayli zor olduğu da aşikâr. Bu nedenle cari krizin ne üzerine temellendiği (iktisat, maneviyat, din, post-materyalizm vb.) ve toplumsal yaşamı nasıl biçimlendirdiği canlı bir tartışma olmaya devam ediyor. Zafer Yılmaz’ın Sağın Kasveti: Otoriter Liderler ve Çalınan İsyan kitabı, her şeyden önce krizin tanımlanma biçimlerine esaslı bir itiraz. Muarızını da “bozan”, yani eleştirel düşünceyi de tanımladığı sorunun bir parçası kılan tuhaf krizler zamanının tanımlayıcı özelliklerini sergileyerek perspektif değişiminin zorunluluğunu ortaya koyuyor.