Yazarın Günlüğü (2 Cilt)
Cilt 1: 1873 • 1876 / Cilt 2: 1877 • 1880 • 1881

Yazarın Günlüğü,hem Dostoyevski’nin düşünce dünyasına açılan benzersiz bir pencere hem de 19. yüzyıl Rusyası’nın nabzını tutan güçlü bir tanıklıktır.

Ergin Altay çevirisi,
Barış Özkul'un önsözü,
Yazar ve dönem kronolojisi,
Kitaba dair görsellerle.

YAZARIN GÜNLÜĞÜ / CİLT 1
Yazarın Günlüğü,hem Dostoyevski’nin düşünce dünyasına açılan benzersiz bir pencere hem de 19. yüzyıl Rusyası’nın nabzını tutan güçlü bir tanıklıktır.

Dostoyevski’nin 1870’li yıllarda yazdığı bu yazılar, dönemin toplumsal çalkantılarını, siyasal gelişmelerini ve ahlâki sorunlarını derin bir duyarlılıkla ele alır. Romanlarında insan ruhunun karanlık yönlerini ustalıkla işleyen Dostoyevski, günlüğünde güncel olaylardan yola çıkarak Rusya’nın geleceğini, Batı ile ilişkilerini, inanç ve adalet sorunlarını tartışır. Zaman zaman denemeci, zaman zaman ahlâkçı, zaman zaman da estetik duyarlılığı yüksek bir yorumcu olarak edebiyatla siyaseti, kişisel sezgilerle toplumsal çözümlemeyi bir araya getirir.

“Dostoyevski bana, beni en çok yaralayan şeylerin aslında beni insanlara en çok bağlayan şeyler olduğunu öğretti.”
JAMES BALDWIN

“Dostoyevski’nin eserlerini okumuş olmak hayatımda yaptığım en mutlu keşif.”
FRIEDRICH NIETZSCHE

YAZARIN GÜNLÜĞÜ / CİLT 2
Yazarın Günlüğü, Dostoyevski’nin yalnızca bir romancı değil, aynı zamanda bir düşünür, bir polemikçi ve çağının çalkantılarına tanıklık eden bir yazar olarak da kimliğini ortaya koyar.

Günlük biçiminde kaleme alınmış bu yazılarında, dönemin siyasal, toplumsal ve ahlâki sorunlarına dair keskin gözlemlerini paylaşan Dostoyevski, Avrupa’nın çelişkilerinden Rusya’nın geleceğine, bireyin vicdanından insanlığın kaderine uzanan geniş bir alanda fikir yürütür. Bazen bir gazeteci gibi güncel olayları tartışır, bazen bir filozof gibi insan ruhunun derinliklerine iner,
bazen de bir sanatçı duyarlılığıyla yaşamın en sıradan ayrıntılarını ele alır. Yazarın Günlüğü, hem Dostoyevski’nin düşünce dünyasına açılan bir kapı, hem de 19. yüzyıl Rus toplumunun aynasıdır.

“Hiç kimse insanın karmaşık yapısını Dostoyevski kadar ustalıkla çözümlememiştir.”
KNUT HAMSUN

“Modern düzyazıyı herkesten çok Dostoyevski yaratmıştır.”
JAMES JOYCE

Doktor bir babanın oğlu olarak, 11 Kasım 1821’de Moskova’da doğdu. Çocukluğunu Moskova’daki Marya Hastanesi’nin bir lojmanında, zorba ve alkolik bir baba ile hasta bir anne arasında geçirdi. Küçük yaştan itibaren edebiyatla ilgilenmeye başladı ve Puşkin, Goethe, Cervantes gibi yazarlarla tanıştı. 1837’de annesini kaybetti ve ertesi yıl St. Petersburg’daki Askerî Mühendislik Okulu’na gönderildi. Babasının ani ve şüpheli ölüm haberini burada aldı. Bu kayıp üzerine bunalıma giren Dostoyevski, 1839 yılında ilk sara nöbetini geçirdi. 1844’te edebiyatla daha yakından ilgilenebilmek için askerlik mesleğinden istifa etti. 1846’da ilk romanı İnsancıklar yayımlandı ve edebiyat çevrelerinde büyük ilgiyle karşılandı. Ne var ki ardından gelen çalışmaları Öteki (1846), Ev Sahibesi (1847), Beyaz Geceler (1848) aynı başarıyı sağlayamadı ve ilk romanında kendisine destek veren ünlü eleştirmen Belinski’nin alaylarına hedef oldu. Aşırı duyarlı ve sinirli bir kişiliğe sahip olan Dostoyevski bunun üzerine ruhsal çöküntü yaşayarak hastalandı. 1849’da Çar I. Nikola’nın baskıcı yönetimine karşı faaliyetlerinden dolayı tutuklandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. İnfazın uygulanmasına dakikalar kala, cezası Sibirya’da dört yıl kürek mahkûmiyetine çevrildi. Hapiste okumasına izin verilen tek eser İncil’di. Bu süre boyunca etrafını kuşatan, horlanan ve ezilen kesimi yakından tanıma fırsatı buldu. 1854’te serbest bırakıldıktan sonra Semiapalatinsk’te zorunlu kışla hizmetine gönderildi ve subaylığa kadar yükseldi. 1857’de yoksul ve dul Marya Dimitriyevna İsayeva ile kendisine mutluluk getirmeyen bir evlilik yaptı. Edebiyata dönüşü Amcanın Rüyası (1859) isimli, mizah öğeleri barındıran Gogolvari öyküyle oldu. Aynı yıl yayımladığı kısa romanı Stepançikovo Köyü ve Sakinleri (1859) de istediği ilgiyi göremedi. 1860’ta tefrika edilen ve toplum dışına itilmiş kişilerin anlatıldığı Ölü Bir Evden Hatıralar ile kendini edebiyat çevrelerine tekrar kabul ettirdi. Tolstoy ve Turgenyev’in övdüğü eser Sibirya’daki mahkûmiyetinden derin izler taşıyordu. 1861’de ağabeyiyle birlikte Vrenja (Zaman) adlı dergiyi çıkarmaya başladı. Bu dergide Batı karşıtı Slavcı düşüncelerini savunduğu tartışma yazıları yayımladı. Ardından, eleştirmenlerin sert tepkilerine sebep olan fakat okur tarafından beğeniyle karşılanan Ezilmiş ve Aşağılanmışlar yayımlandı. Yoğun çalışma temposu nedeniyle sağlığı bozulan Dostoyevski, doktorunun tavsiyesi üzerine 1862’de hayalini kurduğu Avrupa seyahatine çıktı. Fransa, İngiltere ve İtalya’yı kapsayan bu kısa gezinin ardından, 1863’te Batı kültürünü eleştirdiği Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları’nı kaleme aldı. Aynı yıl yayımlanan bir yazı sebebiyle dergisi kapatılınca yeniden mali krize sürüklendi. Maddi sıkıntılarından kurtulma umuduyla Almanya, Wiesbaden’e kumar oynamaya ve bir süredir ilişki yaşadığı Polina Suslova ile buluşmaya gitti. Birkaç yıl sonra yayımladığı Kumarbaz bu dönemde yaşadığı büyük yıkımları anlatır. 1864’te Rusya’ya döndükten sonra ağabeyiyle Epoha (Çağ) adında yeni bir dergi çıkardı ve Yeraltından Notlar’ı burada tefrika etmeye başladı. Aynı yıl karısını ve ağabeyini kaybetti. Bunu izleyen on yıl boyunca, Dostoyevski art arda Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1867), Budala (1868), Cinler (1872), Delikanlı (1875) gibi başyapıtlarını kaleme aldı. Sürekli borç baskısı altında yaşayan ve alacaklıları tarafından sıkıştırılan yazar, daha hızlı çalışmak için işe aldığı yirmi yaşındaki sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina’yla, karısının ölümünden üç yıl sonra, 1867’de evlendi. Bu evlilikten doğan kızı üç aylıkken ölünce derin bir sarsıntı yaşadı ve deliliğin eşiğine kadar sürüklendi. Bu dönemde yoksulluk, sara nöbetleri ve kumar tutkusuyla boğuştu. 1874’te solunum yetmezliği tedavisi için bir süreliğine Almanya’ya gitti. 1880’de Puşkin anıtının açılışında konuşma yapmak üzere Moskova’ya davet edildi; konuşması hem halk üzerinde hem de edebiyat çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Yazarlık hayatı boyunca işlediği önemli temaları bir araya getirdiği Karamazov Kardeşler’i ölümüne üç ay kala tamamladı. Dostoyevski 9 Şubat 1881’de St. Petersburg’da hayatını kaybetti. Kalabalık bir halk kitlesinin katıldığı cenaze töreninin ardından, Tikhvin Mezarlığı’na defnedildi.

Kitabın Adı Yazarın Günlüğü (2 Cilt)
Alt Başlık Cilt 1: 1873 • 1876 / Cilt 2: 1877 • 1880 • 1881
Orijinal Adı Дневник писателя Dnevnik pisatelya
ISBN 9789750538964
Kapak Görseli Edvard Munch, “Eve Dönen İşçiler”, 1920 (detay)
Yayın No İletişim - 3605
Dizi İletişim Klasikleri - 184
Alan Klasik Dünya Edebiyatı
Sayfa 1171 sayfa
En 130 mm
Boy 195 mm
Perakende Satış Fiyatı 750,00 TL
Baskı 1. baskı - Ekim 2025
Yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Çeviren Ergin Altay
Dizi Yayın Yönetmeni Murat Belge
Yayına Hazırlayan Güneş Akkor
Kapak Suat Aysu
Uygulama Hüsnü Abbas
Düzelti Berkay Üzüm
Baskı Ayhan Matbaası
Cilt Güven Mücellit
Dostoyevski Kitapları Seti
Dostoyevski’nin, “Rus çoğunluğunun hakiki insanı” dediği isimsiz bir kahramanın yalın ve karanlık düşüncelerini anlattığı Yeraltından Notlar'dan, son büyük eseri ve başyapıtı olan Karamazov Kardeşler'e, insan ideallerini ahlâki ve felsefi sorularla sınadığı Suç ve Ceza'dan, Rus ahlâki ülküsünün edebiyattaki en kusursuz tasvirlerinden biri olan Budala da dahil olmak üzere, yayımladığımız tüm Dostoyevski eserleri bu sette yer alıyor.