Çağdaş Türkiye Edebiyatı - 3. sayfa

Düz Dünyacılar

Üç köpeğin, arafta bir merhumun, bir düz dünyacı meleğin, bir de apartman sakinlerinin hikâyesi bu.

Kimsenin Ölmediği Bir Cinayet Öyküsü

Ali İpek, Kimsenin Ölmediği Bir Cinayet Öyküsü’nde gerçeği herkesin bilmesine rağmen susmayı tercih ettiği bir hikâye anlatıyor. Ama gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu olduğunu hatırlatarak...

Farfara

Farfara, arkadaşlığın, dayanışmanın ve hayvanlarla öğrenilen insaniyetin hikâyesi. Masumiyetin kazanılabilir, veya geri kazanılabilir olduğunu hissettiren bir hikâye.

Kerr

Tayfun Pirselimoğlu, Kerr’de sırlarla örülü bir atmosfer yaratırken bir taraftan da memleketin faili meçhullerle, katliamlarla, haksızlıklarla dolu geçmişi üzerine düşündürüyor.

Yaban Hayvanı Koleksiyonu

Yaban Hayvanı Koleksiyonu, uzaktan duyulan uğultunun, nereden geldiğini anlamadığımız o sesin peşine düşürüyor.

Memnun Kalırsın

Mutluluğun tek numarasının insana kötü bir geçmişi unutma gücü vermek olduğunu bilen insanlar... Utanç ve korku denen kayalar arasında ezilen insanlar... Sevmeyecekse bütün gücüyle nefret eden insanlar... Ezilmiş onurlarıyla sağa sola saldırmaya hazır insanlar... Ancak benzer nedenlerle kafayı yemiş insanların saçmalamasıyla inilebilecek derinliklere inen insanlar... Hiç kimsenin üşümediği ülkeyi arayan insanlar... Emrah Serbes, Memnun Kalırsın’da çürüme hikâyeleri ve çürümenin içinden insan hikâyeleri anlatıyor. Gadrin ve hüznün içine sarılı bir şefkatle...

Yiten Bir Aşkın Şarkısı

Eyüp Aygün Tayşir, Yiten Bir Aşkın Şarkısı’nda duyguları, şarkıları, hayalleri, rüyaları ve yakın tarihin güncelliğini koruyan olaylarını bir roman kurgusu içinde topluyor. Bizleri büyülü bir melodi eşliğinde, İstanbul’da “sonsuz” bir yolculuğa çıkarıyor.

Otlakçı

Bazen keyif çatan iki arkadaşın neşesine tanık oluruz, bazen de haksız kazanç elde etmeye başlayan kocasıyla artık düşlediği evi kuramayacağını anlayan bir kadının buhranına. Ama nerede olursak olalım, hangi duyguyu hissedersek hissedelim, hep insanı merkeze alan bir çemberin etrafında döner dururuz bu öykülerde.

Ölü Reşat

Aslı Tohumcu, Ölü Reşat’ta, Bursa’nın Kiremitçi Mahallesi’nde yaşanan akıllara durgunluk veren bir hadiseyi, bir adamın büyüme hikâyesine dönüştürüyor.

Ruhun Parmak İzi
Varlıklar 1

Ruhun Parmak İzi, tartışılan bilimsel ve felsefi kavramlarıyla, ahlâk anlayışıyla ve elbette öngörülen teknolojik unsurlarıyla hayal gücümüzün sınırlarını zorlayacak, ufkumuzu genişletecek fütüristik bir deneyim.

Hafif Kahramanlar

Popüler edebiyatın kapıcı kadınlarla dikişçi kızlara has bir merak olmadığını epeydir biliyoruz. Bu hafif romanların yazarlarının ve okurlarının kadınlardan ibaret olmadığını da. Elinizdeki kitap, feminist eleştirinin hafif romanlara doğru genişletildiğinde, hafif kahramanlara böyle kulak verildiğinde neler dinleyebileceğimizi yoklayan yazılardan oluşuyor.

Sandık Odası

Sandık Odası, Sezgin Kaymaz’ın bir dizi romandan sonra yayımladığı ilk öykü kitabı olma özelliğini taşıyor. Bir sırrı ifşa edelim: Bu kitaptaki hikâyelerin ortaya çıkmasında biraz da okur parmağı var! Hafta başlarında, mesire yerlerinden dönüp de dairelerimizin iç karartıcı mesai atmosferine girdiğimizde, önümüzde içimizi açacak bir adet hikâye bulsak fena mı olur gibisinden istek parçaları yollayan okurlar gaz verdi bu derlemeye!

Eğer Ben Kâbil İsem

Emre Taş, Tuna kıyısındaki küçük bir kasabada başlayıp büyüyen bir hikâye anlatıyor. Şeyh Bedreddin İsyanı’na katılanların soyundan gelen bir kadı, onun babasının müridi Sevindik Bey, bu beyin akıncı oğulları, geçimsiz torunları... Kanunları, fetvaları, bazen şaşaası, bazen akla hayale sığmayacak küçük hesaplarıyla Osmanlı...

Germakoçi

Farklı zamanlarda, farklı mekânlarda sürüp giden, ama günü gelince aynı yörüngeye oturan bir trajedinin hikâyesi bu. Biri Doğu Anadolu’nun soğuk, kurak ve zulüm dolu coğrafyasında, diğeri başkent İstanbul’un entrikalarla dolu keşmekeşinde. Germakoçi Uğur Erbaş’ın olağanüstü çizgileri ve renkleriyle cisimleşen büyük bir grafik roman.

Bir Şeyim Yok Anne, Ben İyiyim

Hüseyin Kıyar, Bir Şeyim Yok Anne, Ben İyiyim’de bir adamın annesine duyduğu sevgiyle dolup taşan iç dünyasına götürüyor bizi. Hüzünlü ama kahkahası bol bir anne-oğul hikâyesi anlatıyor.

Sevinç Kuşları-2
Kısas

Kısas’ta aslında en çok kötülüğü anlatıyor. En kötüsünden kötülüğü… Acımasızlığı, nefreti, intikamı… Kötülük karşısında bilenen bir iyiliği, fedakârlığı - ve işte aşkı… “Sevinç Kuşları”nın ilkinde olduğu gibi, yine Deccal’in varlığıyla, onun hatırıyla…

Bir Kış Yolculuğu

Bir Kış Yolculuğu, altı yıl önce beklenmedik bir ölümle karısını kaybeden bir adamın, ondan geriye kalan fotoğraf karelerinin izinde çıktığı bir yolculuğun adım adım, kare kare bir muammaya dönüşümünün hikâyesi. Ama aynı zamanda, bu dünyanın en çok her şeyin sürüp gittiği kitaplardaki halini seven iki insanın ölümle bile kaybolmayan bağının tanıklığı.

Keşke Yüzüme Baksanız

Halil Yörükoğlu, kurmaca ile gerçek hayat arasında güçlü bir köprü kuruyor. Anlattıklarıyla bizi kendi yaşanmışlıklarımıza götürüyor.

Yolluk

Yavuz Türk Yolluk’ta tuhaf karakterlerinin kederini, hayallerini ve kayıplarını samimiyetle paylaşırken, bazen “mırıldanarak”, bazen “cilalayarak”, bazen de ürkekçe “sürtünerek” ama mizahın kara tebessümünden hiç vazgeçmeyerek ilerliyor.

Dünyanın Kustuğu Yer

Dünyanın Kustuğu Yer, renkli, çamurlu, bol vakalı, bir o kadar da ehlikeyif insanların yaşadığı Abre’nin şamatalı hikâyesi.

Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir

Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir Sezgin Kaymaz’ın ilk kitabı. Yer yer komik, baştan sona eğlendirici bir roman.

Hayat Seni Çok Seviyorum
Oyun, Tek Perde

Çomak’ın çocukluğunu, hayata ve şiire bakışını, adalet arayışını sarsıcı biçimde anlattığı Karınca Yuvasını Dağıtmamak kitabından yola çıkarak kaleme aldığı Hayat Seni Çok Seviyorum taşıdığı şiirsel kuvvet ve lezzetle bir otobiyografi, bir oyun metni olmanın ötesine geçiyor.

Köstebek Yolları

Günay Çetao Kızılırmak’ın öykülerindeki insan, yaşamayı kolaylaştıracağını sezdiği şeyi tam bulacakken kaybediyor. Aşk eski şarkılarda unutulmuş, ormana gitmek “kitabî bir heves”, günün uzun tüneline iki ucundan dalan iki insan birbirine ulaşana kadar yorulup uyuyakalıyor.

Küçük Yuvarlak Taşlar

Melisa Kesmez, iç içe geçmiş birbirinden farklı hayatları, kendine özgü diliyle her birine ince ince bakarak, usul usul anlatıyor; insan ilişkilerini bir kuyumcu titizliğiyle işleyip, “büyük resmin” detaylarını ustalıkla ortaya koyuyor. Üstelik doğayı, denizi, güneşi, doğumu ve ölümü de atlamadan...